Küçük Ayperi, yıldızların gizemli parıltılarıyla dolu geceleri severdi. Ama son zamanlarda geceleri uykusuz kalmaya başlamıştı. Yatakta dönüp durur, yıldızlara bakardı. Bu yıldızlara bakarken, kalbinin derinliklerinde bir özlem duygusu uyanırdı. Bu özlem, anlatılamayacak kadar büyük, bir o kadar da gizemliydi.
Ayperi'nin büyükannesi, her derde deva bir hikaye anlatıcısıydı. Ayperi, uykusuz gecelerinin sırrını çözmek için büyükannesine koştu. Büyükannesi, gözlerinde sıcak bir gülümsemeyle Ayperi'yi kucağına aldı.
"Sevgili torunum," dedi büyükanne, "uykusuz gecelerin senin için bir sır değil. Onların adı Özlem. Ve Özlem, kalbinin derinliklerinde yatan bir hazinedir."
Büyükanne, Ayperi'ye "Özlem Ülkesi" adlı bir masal anlatmaya başladı:
Özlem Ülkesi, Gökkuşağı Nehri'nin kıyısında, Parıltılı Dağlar'ın eteğinde gizli bir ülkeydi. Bu ülkenin sakinleri, Özlem Perileri'ydi. Her Özlem Perisi, bir insanın kalbindeki özlemi temsil ederdi. Bazıları, kayıp bir oyuncağın özlemini taşırdı. Bazıları, sevdiklerinin özlemini. Bazıları ise, keşfedilmemiş maceraların özlemini...
Ayperi'nin kalbindeki özlem, Özlem Ülkesi'nin en nadir perilerinden biri olan "Yıldız Tozu Perisi"ni temsil ediyordu. Yıldız Tozu Perisi, Ayperi'nin gökyüzüne olan hayranlığını, uzak diyarları keşfetme arzusunu, ve en önemlisi, sevdikleriyle paylaştığı güzel anıların özlemini taşıyordu.
Bir gece, Ayperi rüyasında Özlem Ülkesi'ni ziyaret etti. Gökkuşağı Nehri'nin üzerinde parıldayan bir gemi gördü. Gemi, Yıldız Tozu Perisi tarafından yönetiliyordu. Peri, Ayperi'ye gülümsedi ve ona bir yıldız tozu şişesi uzattı.
"Bu yıldız tozu," dedi Peri, "sevdiklerinin anılarını, hayallerini, ve özlemini içerir. Onları hatırlamak için her zaman bu şişeye bakabilirsin."
Ayperi, şişeyi avuçlarının içine aldı. Şişede, büyükannesiyle geçirdiği sıcak günlerin, arkadaşlarıyla oynadığı oyunların, ve yıldızların altında hayaller kurduğu gecelerin anıları parıldıyordu.
Ayperi uyandı. Yıldız tozu şişesi yoktu, ama kalbinde bir sıcaklık hissediyordu. Artık uykusuz gecelerini korkuyla değil, sevdiklerinin anılarını ve hayallerini hatırlayarak geçireceğini biliyordu. Özlem, artık onu korkutmuyor, aksine, kalbindeki en değerli hazineyi koruyordu.
Büyükannesi, Ayperi'ye bir fincan sıcak süt verdi. "Unutma sevgili torunum," dedi, "özlemin, seni sevdiklerine bağlayan görünmez bir iptir. Bu ip, seni her zaman onlara yaklaştıracaktır."
Ayperi, o gece derin bir uykuya daldı. Uykusuz gecelerin adı artık sadece Özlem değildi. Artık, sevgi, anılar ve hayallerle dolu, huzurlu gecelerdi. Ve Ayperi, yıldızlara baktığında, kalbinde parıldayan yıldız tozunu her zaman hissediyordu.
Ayperi'nin büyükannesi, her derde deva bir hikaye anlatıcısıydı. Ayperi, uykusuz gecelerinin sırrını çözmek için büyükannesine koştu. Büyükannesi, gözlerinde sıcak bir gülümsemeyle Ayperi'yi kucağına aldı.
"Sevgili torunum," dedi büyükanne, "uykusuz gecelerin senin için bir sır değil. Onların adı Özlem. Ve Özlem, kalbinin derinliklerinde yatan bir hazinedir."
Büyükanne, Ayperi'ye "Özlem Ülkesi" adlı bir masal anlatmaya başladı:
Özlem Ülkesi, Gökkuşağı Nehri'nin kıyısında, Parıltılı Dağlar'ın eteğinde gizli bir ülkeydi. Bu ülkenin sakinleri, Özlem Perileri'ydi. Her Özlem Perisi, bir insanın kalbindeki özlemi temsil ederdi. Bazıları, kayıp bir oyuncağın özlemini taşırdı. Bazıları, sevdiklerinin özlemini. Bazıları ise, keşfedilmemiş maceraların özlemini...
Ayperi'nin kalbindeki özlem, Özlem Ülkesi'nin en nadir perilerinden biri olan "Yıldız Tozu Perisi"ni temsil ediyordu. Yıldız Tozu Perisi, Ayperi'nin gökyüzüne olan hayranlığını, uzak diyarları keşfetme arzusunu, ve en önemlisi, sevdikleriyle paylaştığı güzel anıların özlemini taşıyordu.
Bir gece, Ayperi rüyasında Özlem Ülkesi'ni ziyaret etti. Gökkuşağı Nehri'nin üzerinde parıldayan bir gemi gördü. Gemi, Yıldız Tozu Perisi tarafından yönetiliyordu. Peri, Ayperi'ye gülümsedi ve ona bir yıldız tozu şişesi uzattı.
"Bu yıldız tozu," dedi Peri, "sevdiklerinin anılarını, hayallerini, ve özlemini içerir. Onları hatırlamak için her zaman bu şişeye bakabilirsin."
Ayperi, şişeyi avuçlarının içine aldı. Şişede, büyükannesiyle geçirdiği sıcak günlerin, arkadaşlarıyla oynadığı oyunların, ve yıldızların altında hayaller kurduğu gecelerin anıları parıldıyordu.
Ayperi uyandı. Yıldız tozu şişesi yoktu, ama kalbinde bir sıcaklık hissediyordu. Artık uykusuz gecelerini korkuyla değil, sevdiklerinin anılarını ve hayallerini hatırlayarak geçireceğini biliyordu. Özlem, artık onu korkutmuyor, aksine, kalbindeki en değerli hazineyi koruyordu.
Büyükannesi, Ayperi'ye bir fincan sıcak süt verdi. "Unutma sevgili torunum," dedi, "özlemin, seni sevdiklerine bağlayan görünmez bir iptir. Bu ip, seni her zaman onlara yaklaştıracaktır."
Ayperi, o gece derin bir uykuya daldı. Uykusuz gecelerin adı artık sadece Özlem değildi. Artık, sevgi, anılar ve hayallerle dolu, huzurlu gecelerdi. Ve Ayperi, yıldızlara baktığında, kalbinde parıldayan yıldız tozunu her zaman hissediyordu.