Vergide Uzlaşma
İdari yollardan ihtilafların çözülmesinde uzlaşma sistemi birinci sırada yer almaktadır. Uzlaşma esas itibariyle mükelleflerle idare arasında, tarh edilen vergiler ve bunlara ilişkin ceza miktarları konusunda bir anlaşmanın sağlanması suretiyle kamu alacağının ihtilaf yaratılmadan ve bir an önce tahsiline olanak sağlayan bir müessese olup, bu yönüyle uyuşmazlıkları önleyici fonksiyon ifa etmektedir
Uzlaşma yargıya başvurmadan çözüm sağlayan bir ikna ve pazarlık müessesesidir. Uzlaşmanın temin edilmesi kamu alacağının biran önce tahsilini sağladığı gibi idare ile mükellef arasında olumlu bir diyalogun kurulması suretiyle güven tesisini de gerçekleştirmekte, böylelikle mükelleflerin, ödemeleri gereken vergiyi gizlemeye gerek görmeksizin gönüllü olarak ödemelerini sağlayıcı bir rol oynamaktadır. Diğer taraftan ihtilaf yaratılmasının önüne geçilmek suretiyle yargının çalışmasına da olumlu katkılarda bulunulmaktadır. Bu anlamda uzlaşma müessesesi birden fazla işlev gören, vergi sistemimizdeki en önemli müesseselerden birisidir.
Bununla birlikte vergiyi doğuran olay ile ortaya çıkıp tarh işlemiyle belirlenen vergi borcunun bir kısmından vergi idaresinin vazgeçmesinin verginin kamusallığı niteliğine ve yasallık ilkesine ters düştüğü, yasaya göre doğmuş bulunan herhangi bir vergi alacağının idare tarafından alınmazlık edilemeyeceği yönünde görüşler de bulunmaktadır . Kesinleşmiş kamu alacakları bakımından doğru olan bu görüş, uzlaşma işleminin henüz tahakkuk etmemiş yani kesinleşmemiş bulunan, bir anlamda kamu alacağına dönüşmemiş tarhiyatlar üzerinden veya tarhiyat öncesi vergi ve ceza miktarları üzerinden yapıldığı düşünüldüğünde geçerliliğini yitirmektedir.
Uzlaşma suretiyle idare ve mükellefin vergi ve cezaların miktarında anlaşmaya varmış olmalarının vergi affı gibi düşünülmesi de mümkün bulunmamaktadır. Zira vergi affı, kesinleşmemiş vergi ve cezalar için getirilmekle birlikte, kamu alacağı haline gelmiş bulunan kesinleşmiş vergi ve ceza alacaklarından vazgeçmeyi de kapsam içine almakta, oysa uzlaşma müessesesinde kesinleşmiş kamu alacaklarından vazgeçilmesi söz konusu bulunmamaktadır. Vergi affı ile vazgeçilen kamu alacağı miktarı Anayasaya uygun biçimde yasa ile belirlenirken, uzlaşma müessesesinde yasadan alınan yetki çerçevesinde vazgeçilen tutarlar takdire dayalı olarak uzlaşma komisyonları ile yani idare ile mükellefler arasında varılan karşılıklı uzlaşma suretiyle belirlenmektedir. Dolayısıyla idarenin uzlaşma yolu ile vergi affı sağladığı eleştirisinde bulunulması doğru bir yaklaşım sayılamaz.
Vergi Usul Kanununda 376’ncı maddeden sonra gelmek üzere ayrı bir bölümde ek maddeler halinde hüküm altına alınmış bulunan uzlaşma müessesesi, tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma olarak iki bölümde ele alınmaktadır.
İdari yollardan ihtilafların çözülmesinde uzlaşma sistemi birinci sırada yer almaktadır. Uzlaşma esas itibariyle mükelleflerle idare arasında, tarh edilen vergiler ve bunlara ilişkin ceza miktarları konusunda bir anlaşmanın sağlanması suretiyle kamu alacağının ihtilaf yaratılmadan ve bir an önce tahsiline olanak sağlayan bir müessese olup, bu yönüyle uyuşmazlıkları önleyici fonksiyon ifa etmektedir
Uzlaşma yargıya başvurmadan çözüm sağlayan bir ikna ve pazarlık müessesesidir. Uzlaşmanın temin edilmesi kamu alacağının biran önce tahsilini sağladığı gibi idare ile mükellef arasında olumlu bir diyalogun kurulması suretiyle güven tesisini de gerçekleştirmekte, böylelikle mükelleflerin, ödemeleri gereken vergiyi gizlemeye gerek görmeksizin gönüllü olarak ödemelerini sağlayıcı bir rol oynamaktadır. Diğer taraftan ihtilaf yaratılmasının önüne geçilmek suretiyle yargının çalışmasına da olumlu katkılarda bulunulmaktadır. Bu anlamda uzlaşma müessesesi birden fazla işlev gören, vergi sistemimizdeki en önemli müesseselerden birisidir.
Bununla birlikte vergiyi doğuran olay ile ortaya çıkıp tarh işlemiyle belirlenen vergi borcunun bir kısmından vergi idaresinin vazgeçmesinin verginin kamusallığı niteliğine ve yasallık ilkesine ters düştüğü, yasaya göre doğmuş bulunan herhangi bir vergi alacağının idare tarafından alınmazlık edilemeyeceği yönünde görüşler de bulunmaktadır . Kesinleşmiş kamu alacakları bakımından doğru olan bu görüş, uzlaşma işleminin henüz tahakkuk etmemiş yani kesinleşmemiş bulunan, bir anlamda kamu alacağına dönüşmemiş tarhiyatlar üzerinden veya tarhiyat öncesi vergi ve ceza miktarları üzerinden yapıldığı düşünüldüğünde geçerliliğini yitirmektedir.
Uzlaşma suretiyle idare ve mükellefin vergi ve cezaların miktarında anlaşmaya varmış olmalarının vergi affı gibi düşünülmesi de mümkün bulunmamaktadır. Zira vergi affı, kesinleşmemiş vergi ve cezalar için getirilmekle birlikte, kamu alacağı haline gelmiş bulunan kesinleşmiş vergi ve ceza alacaklarından vazgeçmeyi de kapsam içine almakta, oysa uzlaşma müessesesinde kesinleşmiş kamu alacaklarından vazgeçilmesi söz konusu bulunmamaktadır. Vergi affı ile vazgeçilen kamu alacağı miktarı Anayasaya uygun biçimde yasa ile belirlenirken, uzlaşma müessesesinde yasadan alınan yetki çerçevesinde vazgeçilen tutarlar takdire dayalı olarak uzlaşma komisyonları ile yani idare ile mükellefler arasında varılan karşılıklı uzlaşma suretiyle belirlenmektedir. Dolayısıyla idarenin uzlaşma yolu ile vergi affı sağladığı eleştirisinde bulunulması doğru bir yaklaşım sayılamaz.
Vergi Usul Kanununda 376’ncı maddeden sonra gelmek üzere ayrı bir bölümde ek maddeler halinde hüküm altına alınmış bulunan uzlaşma müessesesi, tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma olarak iki bölümde ele alınmaktadır.