ÇALIŞMAYA BAŞLAMAK
“Çalışma Ortamına İlişkin Düzenlemeler”
Amaç: Bu bölümde ders başında geçirmeyi planladığınız zamandan en iyi biçimde yararlanmayı sağlamak için çalışma odasının ve ma¬sasının organize edilmesi, çalışmayı kolaylaştıracak çevre şartları ve çalışmaya başlayamama sebepleri anlatılacaktır.
SORULAR
Bu bölümü okuduktan sonra şu soruların cevaplarını verebileceksiniz:
1) Çalışma masası çalışma davranışını hangi yönlerden etkiler?
2) Çalışma odasının duvarlarında posterlerin bulunması dikkati dağıtır mı?
3) Çalışma odası olmayanların, çalışma köşeleri nasıl düzenlenmelidir?
4) Çalışma masasında “sadece çalışmak” nasıl bir sonuç verir?
5) Çalışmak için gerekli her türlü malzemenin el altında bulundurulması¬nın yararı nedir?
Çalışmak için oturan bir insanın dikkatini dağıtan faktörler ya çevreden gelir veya kişinin kendi zihninden kaynaklanır. Bu sebep¬le çalışma ortamının belirli özelliklere sahip olması öğrenmeyi ko¬laylaştırır ve çalışmak için ayrılan zamandan en üst düzeyde yarar sağlanmasına imkan verir.
Her ne kadar herkese tam anlamıyla uyan bir çalışma ortamı mo¬deli ortaya konamazsa da, çalışma odasının döşenme biçiminin ve içindeki eşyaların ilgi ve dikkati etkilediği bilinir: Aynı şekilde ses, başka insanların varlığı, radyo, televizyon ve el altında gazetelerin bulunmasının çalışmayı engellediği araştırmalarla ortaya konmuştur.
Çalışma Odası ve Masası
• Eğer mümkünse çalışma odası özel olarak döşenmelidir. Çalışma masası camın
hemen yanında olmamalı, böylece çalışan kişinin yazın sıcaktan, kışın soğuktan etkilenmesi önlenmelidir.
• Gün ışığı tercihen karşıdan gelmeli, böylece çalışan kişinin göl¬gesi çalışma
malzemesinin üstüne düşmemelidir.
• Çalışma odası iyi havalanmalıdır. Çünkü havadaki oksijenin azalması, gerginliğe yol
açar ve bu durum da baş ağrısı gibi öğ¬renmeyi güçleştiren birçok etkinin doğmasına sebep olur.
Sandalye
• Bazı insanların çalışmaktan özellikle hoşlandıkları bir masaları ve sandalyeleri veya
koltukları vardır. Sandalye veya koltuğun çok rahat olmaması daha yerindedir. Sandalye, çalışma odası için kol¬tuktan daha uygun bir eşyadır. Çünkü koltuk fazla gevşemeye yol açarak öğrenmeyi güçleştirebilir. Sandalye seçiminde standart öl¬çülerin dışına çıkılabilir ve uygun yükseklik öğrencinin boyuna göre ayarlanabilir. Bu özellikle ilkokul çocukları için önem taşır.
Sessizlik
• Çalışma odası sessiz olmalıdır. Gençler arasında yaygın tutum, “ders çalışırken müzik
dinlemek”tir. Kendilerine sorulduğunda müzik dinlemelerinin çalışmalarına engel olmadığını, tam tersine daha kolay öğrendiklerini söylemektedirler. (Bu konuya Zihnin Dağılmasını Önlemek bölümünde değinilmiştir.)
Posterler
• Öğrenciye ait oda, onun egemenlik alanıdır. Oraya kimsenin ka¬rışmaması, çocuğun
veya gencin bu odada bağımsızlığını rahat rahat yaşaması yerindedir. Bunun için de genç odasını istediği gi¬bi düzenler, duvarlara istediği resim, afiş ve posterleri yapıştırır. Bu onun en doğal hakkıdır. Ancak bu durumun doğurduğu en önemli sakınca aynı ortamda ders çalışırken ortaya çıkmaktadır. Çünkü özellikle duvarlara asılı olan poster, afiş, resim gibi gencin zevkini, özlemlerini ve iç dünyasını yansıtan ögeler öğrenci kafa¬sını kaldırdığı anda onu alıp hayal dünyasına götürür, dersten kop¬masına sebep olur ve değerli zamanının ziyan olmasına yol açar.
Bu sebeple ders çalışılan ortamın, insana mümkün olduğu ka¬dar az çağrışım yaptı-
racak şekilde düzenlenmesinde yarar vardır.
Bunun için de, gencin egemenlik alanı içindeki düzenlenmeyi kendisinin gönüllü
olarak yapması, yoğun çalışma dönemi geride kaldıktan sonra poster ve afişlerini dilediği gibi sergilemesi ya¬rarlıdır.
Çalışma Köşesi
• Herkes bağımsız bir çalışma odasına sahip olacak kadar şanslı ol¬mayabilir. 0 zaman da
bir çalışma köşesi düzenlemek çok yerin¬dedir. Çalışma köşesinin sahip olması gereken sıcaklık, ses, ışık gibi özellikler daha önce belirtilmişti. Burada üzerinde durulacak olan bir çalışma köşesinin sahip olması gereken asgari nitelikler¬dir.
• Bir çalışma köşesi en az üzerinde yazı yazılabilecek bir masa ve yanında çalışma
sırasında el altında bulunması gerekli olan kitap¬ların, notların, kağıtların, kalemlerin vb. malzemenin konabilece¬ği bir ilave alandan oluşur.
• Bu konuda en önemli nokta çalışma köşesinde — daha farklı işler¬de de kullanılıyorsa —
çalışmaya başlarken mutlaka temel bir de¬ğişiklik yapılması gereğidir. Örneğin yemek masası çalışma ma¬sası olarak kullanılıyorsa, mutlaka örtüsü değiştirilmelidir. Müm¬künse masanın yeri de değiştirilebilir ve üzerine bir çiçek koyula¬bilir; masanın örtüsünün değişmesiyle beraber bir de lamba ek¬lenmesi de masanın artık farklı bir amaçla kullanılacağı konusun¬da “uyarıcı” rolü oynar.
Çalışma Masası Sadece Çalışmak İçindir
• Çalışmayı, çalışma için ayrılmış alanın dışına kaydırmamak ya¬rarlıdır. Bir başka odada
çalışmak, koltuğa geçerek “tekrar yap¬mak” yerine, bütün bu faaliyetleri çalışma masasında ve sandalye üzerinde yapmakta yarar vardır.
• Eğer çalışma sırasında dikkatiniz dağılır, hayale dalarsanız yapı¬lacak şey derhal
çalışma masasını terk etmektir.
• Çalışma ortamına ait düzenlemelerin can alıcı noktası, belirli bir çalışma alanı ile
çalışma davranışı arasında şartlı refleks türün¬den bir ilişki kurmaktır.
Genç bir insan hayal de kurar, çalışırken yorulur ve uykuya da dalar. Ancak bunları yatak, koltuk gibi ait oldukları yerlerde yap¬mak, sonra da tekrar çalışma ortamına dönmek, daha sonraki uy¬gulamalarda çalışmak için ayrılan zamandan en iyi biçimde yararlanmayı mümkün kılar. Çünkü böyle bir alışkanlık kazanıldığı takdirde çalışma ortamına dönmek kendiliğinden çalışma davra¬nışını başlatır. Bu durumda çalışma masasına oturmak, çalışmaya başlamak için “uyarıcı” görevi görür ve çalışmayı başlatır.
• Çalışma masasının her çalışmadan sonra düzenlenmesi, bir son¬raki çalışmaya
başlamayı kolaylaştırır. Dağınık bir masada çalış¬maya başlamak zordur ve çalışma için ayrılmış değerli zamanın bir önceki çalışmadan kalan malzemeyle ilgili gereksiz ayrıntıla¬ra harcanmasına yol açar.
• Çalışmaya başlamadan önce, çalışma sırasında gerekecek her türlü malzemenin el
altında bulundurulması son derece yararlıdır. Böylece çalışma başladıktan sonra ders başından kalkmayı ge¬rektirecek kopmalar önlenmiş olur. Çalışmayı bıraktıktan sonra aynı noktadan çalışmaya başlamak mümkün değildir. Mutlaka zihnin uyumu için bir süreye ihtiyaç vardır. Bu sebeple kopmala¬rı önleyecek tedbirleri önceden almak verimi yükseltir
ÖZET
• Çalışma odası mümkün olduğu kadar fazla sıcak veya soğuk olmamalı, iyi
havalandırılmalı ve sessiz olmalıdır.
• Çalışma masası ve yüksekliği kişinin boyuna göre ayarlanmalıdır.
• Ders çalışırken müzik dinlemek dikkati dağıtır.
• Ders çalışma ortamındaki poster, afiş ve resimler de dikkatin dağılma¬sına, öğrencinin
hayal dünyasına kaymasına yardımcı olur.
• Çalışma köşesi en az yazı yazılacak bir masa ve çalışma için el altında bulunması
gerekenleri koyabilecek ilave bir üniteden oluşur.
• Çalışma masasını, çalışma faaliyeti dışında işler için kullanmamak; ha¬yal kurmak,
mektup yazmak, yemek yemek gibi her türlü faaliyeti ait ol¬dukları yerde yapmak gerekir.
• Yemek masası çalışma masası olarak kullanılıyorsa, hiç olmazsa örtü¬sünü değiştirerek,
üzerine bir lamba ekleyerek yeni amacına hazır et¬mek yerinde olur.
• Belirli bir çalışma alanı ile çalışma davranışı arasında şartlı refleks tü¬ründen ilişki
kurabilmek büyük önem taşır. Böylece çalışma masasına oturmak, çalışmaya başlamak
için “uyarıcı” rolü oynar ve çalışmayı başlatır.
• Çalışmaya başlamadan önce çalışma sırasında gerekli olacak bütün malzemenin el
altında bulunması, dikkatte kopmalara yol açacak kesin¬tileri Önlemek açısından yararlıdır.
ÇALIŞMAYI SÜRDÜRMEK
“Zihnin Dağılmasını Önlemek”
Amaç: Bu bölümde, çalışmaya başladıktan sonra çalışmayı sürdür¬meyi engelleyen zihin dağılmasının içten ve dıştan kaynaklanan se¬bepleri anlatılmış ve bunlarla başa çıkacak yollar önerilmiştir.
SORULAR
Bu bölümü okuduktan sonra şu soruların cevaplarını verebileceksiniz:
1) Zihnin dağılmasına yol açan sebepler nelerdir?
2) Zihnin dağılmasına yol açan ve içten kaynaklanan sebeplerle nasıl mü¬cadele edilir?
3) Zihnin dağılmasına yol açan ve dıştan kaynaklanan sebepler nelerdir?
4) Yatarak çalışmak, müzik dinleyerek çalışmak, çalışma verimini nasıl etkiler?
5) Televizyonun ve telefonun çalışmayı engellememesi için neler yapmak gerekir?
Dikkatin dağılması sebebiyle çalışma veriminin düşmesi; hem ders başında geçen sürenin uzamasına hem de zevk veren etkinlik¬lere daha az zaman ayırmaya yol açar. Diğer taraftan başarının düş¬mesi ve zevk veren etkinliklere zaman ayıramamak okuldan ve eği¬timden uzaklaşmaya sebep olur.
Zihnin dağılmasına yol açan sebepler içten ve dıştan kaynakla¬nabilir.
ZİHNİN DAĞILMASINA YOL AÇAN İÇ SEBEPLER
Zihnin dağılmasına yol açan iç sebepler;
• Hayal kurmak ve
• Endişelere kapılmaktır.
Hayal kurmak çalışmaya başlayan bir öğrencinin çalışmasını en¬gelleyen ve en sık karşılaşılan durumdur.
Çalışmaya başladığınızda hayalleriniz sizi içine alıyor ve çalış¬manızı engelliyorsa size iki farklı yol önereceğiz;
• Birincisi böyle bir durumla karşılaştığınızda kurmak istediğiniz hayali kendinize bir ödül
olarak verin. “Bu ders çalışma seansı¬mı tamamladığım zaman, 10 dk. hayal kuracağım”
deyin. Eğer iç disiplini kuvvetli bir öğrenciyseniz, çalışma motivasyonunuz artacaktır. Bu
takdirde seansın sonunda kendinize tak ettiğiniz ödülünüzü zevkle verin ve hayalinizi
zevkle kurun.
• Ders çalışırken hayale dalarsanız ve bunu kendinize ödül olarak verecek şekilde erteleyemiyorsanız, ikinci önerimiz kurduğunuz hayale devam etmeniz ve bitirmenizdir. Hayalinizi bitirip doyu¬ma ulaşın ve tekrar dersinize dönün. Bu hayallerin geri gelmesi¬ni önlemenin bir yoludur. Hayallerinizi birdenbire keserseniz, bir süre sonra onları düşünmeye başlamanız kaçınılmazdır. Bir¬çok kişi hayal kurma isteği ve hayal kurmanın pişmanlık arasın¬daki ikilemden kendini kurtaramaz ve verimli çalışamaz. Siz öy¬le yapmayın. Hayalinizi tamamlayın ve dersinize dönün.
Bazı öğrenciler hayallerini sürdürdükleri ve hayallerine gö¬müldükleri zaman, bundan çıkamadıklarını ve dolayısıyla derse dönemediklerini söylemektedirler. Böyle durumlar için önerece¬ğimiz yol şudur:
• Beş-on dakika gibi makul bir süre sonra derse dönemediğinizi fark ederseniz,
yeniden kalkın yürüyün, hafif fizik egzersiz hare¬ketleri yapın, kendinizi, zihninizi ve
havanızı değiştirin.
ENDİŞELER
Zihnin dağılmasına yol açan bir başka sebep endişelerdir. “Bu sınavda başarılı
olabilecek miyim?”
“Ya başaramazsam, annemin-babamın yüzüne nasıl bakaca¬ğım?”
“Arkadaşlarım benden çok çalıştı, ben tam hazırlanamadım...”
“Bu iş olmayacak galiba...”
“Çalışacak bunca konu var, hiç zaman kalmadı. Mahvoldum, ha¬pı yuttum”
Bunlar ve buna benzer düşünceler önemli bir sınava hazırlanan her öğrencinin zihnini meşgul eder. Bu tür endişelerle başa çıkma yolları dördüncü bölümde çeşitli yönleriyle ele alınıp incelenmekte ve çok yönlü başa çıkma yolları anlatılmaktadır.
Ancak bu noktada basite indirgenmiş bir formül olarak kendi kendinize şu soruları sormanızı öneririz:
“Bu düşünceler benim çalışmamı kolaylaştırıyor mu?”
“Bu düşünceler amacıma hizmet ediyor mu?”
“Bu düşünceler bana yardımcı oluyor mu?”
Bu sorulara verilecek cevap “Hayır” olduğuna göre, yapılacak olan bu düşüncelerden uzaklaşıp çalışmaya yönelmektir.
YATILI OKULLARDA EĞİTİM BAŞARISI
DAHA YÜKSEKTİR
Yatılı okullarda başarı oranı gündüzlü okullardan daha yüksektir.
Bunun üç sebebi vardır:
• Düzenli ve programlı çalışma saatleri.
• Etüd odalarının zihnin dağılmasına sebep olacak ve çalışmayı engelleyecek
uyaranlardan arındırılmış olması.
• Sabah etüdleriyle sağlanan tekrar imkanı.
Okulda başarıyı yükseltmek için yapılacak olanların başında kendi çalışma şartlarınızı, yatılı okulların çalışma şartlarına yaklaş¬tırmak gelir. Bu konuda atılacak birinci adım çalışma odanızı zih¬nin dağılmasına sebep olacak ve çalışmayı engelleyecek uyaranlar¬dan arındırmaktır.
Nedir bunlar?
POSTERLER
• Zihnin dağılmasına yol açarak ders çalışmayı engelleyen dış se¬beplerin başında
posterler gelir.
Bir erkek öğrenci düşünün. Odasında sevdiği takımın posteri asılı. Bu öğrencinin o postere bakıp, takımının bir önceki hafta yaptığı maçı, bir sonraki hafta yapacağı maçı düşünmemesi mümkün müdür? Aynı şekilde takımının puan cetvelindeki yeri¬ni düşünmemesi, boşu boşuna kaçırdığı puanlar olmasa, şu anda çok daha iyi bir yerde olacağını düşünmemesi mümkün müdür?
Bu konuda bilgilendirdiğimiz gençlerin büyük çoğunluğu, bir haftalık uygulamadan sonra bize izlenimlerini bildirdiklerinde, bu görüşe katıldıklarını söylemişlerdir.
ÖĞRENMENİN ÖNŞARTLARI
Öğrenmenin ön şartlarını bir kere daha tekrarlayalım.
• Uyanıklık ve dikkat
• Motivasyon
• Aktif katılım
• Geri bildirim (mümkün olan en kısa zamanda sonuçlardan haberdar olmak)
YATARAK ÇALIŞMAK
• Zihnin dağılmasına yol açan faktörlerden bir tanesi de yatarak ders çalışmaktır. Ne
kadar iyi niyetle olursa olsun, “ders kitabını eline alıp şöyle uzanarak” çalışmak istemenin
doğurduğu bir tek sonuç vardır. Uykuya dalmak veya çalışamayacak kadar gevşe¬mek. Çünkü:
Uyku ve uyumaktan sorumlu anatomik yapılar beyin sapın¬dadır. Kas geriliminin belirli bir düzeyde olması ve kaslardan bu yapılara mesajların gitmesi uyanıklığı sağlar. Eğer kas gerimi belirli bir düzeyin altına düşerse, beyin sapma gönderilen mesaj¬lar bu defa uykuyu başlatan maddelerin salgılanmasına yol açar. Böylece öğrenmek için gerekli dikkatin ön şartı olan “uyanıklık” bozulmuş olur.
• Ders çalışmak için en uygun durum, çok yumuşak olmayan bir sandalyede dik olarak
oturmak ve kolları bir masa veya sıraya yaslamaktır.
• Yatarak ders çalışmak gibi, kaykılarak, sıranın üzerine uzanarak ders dinlemek de
öğrenmeyi engelleyecek düzeyde gevşemeye yol açar.
MUZİK DİNLEYEREK ÇALIŞMAK
• Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, insan beyni aynı anda birçok uyaranı alabilir
ancak dikkatini bir tek noktaya odaklaya¬bilir. Bir başka ifadeyle, öğrenmek için gerekli olan
düzeyde dikkat ancak bir tek noktada toplanabilir. Bu sebeple insanın hem müzik dinleyip,
hem de ders çalışması mümkün değildir. İnsan ya müzik dinler ya ders çalışır.
Ders çalışmaya çalışırken müzik dinlemek, zevkle müzik din¬lemenizi engeller. Gerçekte müzik dinlemek isteyip bu arada da “ders çalışmaya çalışmak,” müziğe ayırdığımız değerli vaktin zi¬yan olmasına yol açar. Bunun tersi de doğrudur. Ders çalışmaya ayırdığınız vakit içinde müzik dinlemek isterseniz, derse ayırdı¬ğınız değerli zamanı ziyan etmiş olursunuz.
Birçok öğrenci, “Ben çalışmaya koyulduğum zaman müziği duymuyorum” demektedir. Bu ifade yukarda anlatılanın doğru¬luğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca kişi dinlemediği halde geri planda devam eden müzik gerginlik ve yorgunluk yaratır, çalış¬ma veriminin düşmesine yol açar.
• Bu sebeple öğrencinin karar vermesi gerekir. Müzik mi dinle¬mek istiyorum, ders mi
çalışmak istiyorum?
• Bizim önerimiz ders çalışırken müzik dinlememek, müziği bir ödül olarak kullanmaktır.
• Grafik veya harita çizerken veya rutin bir ödev hazırlarken mü¬zik dinlemekte bir sakınca
yoktur.
TELEVİZYON
• Yukarda müzik için anlatılanların hepsi televizyon için de geçer¬lidir. Hem ders çalışmak.
hem de arada bir televizyona kulak ka¬bartmak mümkün değildir.
• Sınava hazırlanan öğrenciler arasında en çok zaman kaybına ne¬yin sebep olduğunu
araştırdığında, listenin en başında rakipsiz olarak televizyon bulunduğunu görülmüştür.
Televizyonun düğmesine basıncaya veya televizyonun bulun¬duğu odaya gidinceye kadar kontrol sizin elinizdedir. Televizyo¬nun düğmesine bastığınız veya televizyonun açık bulunduğu odaya girdiğiniz andan itibaren kontrol sizin elinizden çıkar ve ekrandaki yakışıklı erkeğin, çekici ve güzel kadının, olayın akı¬şındaki heyecanın kontrolüne girer.
• Bu sebeple sınavda başarılı olmak istiyorsanız, ders çalışmak için programladığınız
süre içinde televizyondan uzak durun. Te¬levizyonda mutlaka seyretmek istediğiniz bir
program varsa, bu¬nu günlük programınızın içine alın. Ancak hiçbir zaman televiz¬yon ve
ders çalışmayı bir araya getirmeyin.
• Çalışma sırasında verdiğiniz aralar sırasında zamanınızı istedi¬ğiniz gibi
değerlendirebilir, kendinize çeşitli ödüller verebilirsi¬niz. Ancak yukarda anlatılan
sebeplerden ötürü 10 dakika için televizyon seyretmek hiçbir zaman bu ödüllerden biri
olmamalı¬dır.
TELEFON
• Ders çalışmayı engelleyen dış sebeplerden biri de telefondur. Çalışırken aklına gelen
bir şeyi söylemek veya dersle ilgili bir soruyu yöneltmek için telefon başına gitmek çok sık
rastlanan bir durumdur.
• Ders çalışma seansınızı tamamlamadan hiçbir şekilde kimseyi aramayın. Ders için bir
şey soracak dahi olsanız bunu dinlenme aranıza erteleyin. Telefonla konuşmayı kendinize
ödül olarak koyun. Eğer bir arkadaşınız sizi ararsa, o takdirde ona kendisini dinlenme
aralığınızda arayacağınızı söyleyin.
• Biraz katı gibi gözükmesine rağmen bu yaklaşımın arkasındaki mantık şudur: Beni
günlük programımı uygulamaktan hiçbir se¬bep alıkoyamaz. Günlük programımı uygulama
sorumluluğu ba¬na aittir.
Ders çalışırken en sık karşılaşılan isteklerden ikisi de bir şey¬ler yeme-içme ve gezinme isteğidir. Bu isteklerin hepsi aynı ih¬tiyaçtan doğar. Oturmak veya çalışmaktan kaynaklanan iç ger¬ginliğini hafifletmek. Oysa yiyerek-içerek ve gezinerek sağlanan rahatlık, daha sonra günlük programı uygulayamamaktan kay¬naklanan rahatsızlık altında kaybolup gidecektir.
• Bu isteklerinizi erteleyin ve kendinize ödül olarak bunları verin.
• Çünkü ders çalışmanıza ara vermenize sebep olan her durum ve davranış çalışma
programınızı uygulama kararınızla çelişiyor ve çalışmanın engelliyor demektir.
HAYATINIZ KİMİN ELİNDE?
Çalışmaya başlamak ve sürdürmek konusunda temel faktörlerden bir tanesi kişinin hayatıyla ilgili sorumluluk ve kararları almak ko¬nusundaki istekliliğidir.
Eğer hayatınızla ilgili sorumluluğu dış dünya ve olaylara bıra¬kırsanız, çalışmanızı ve başarınızı her zaman engelleyecek birçok sebebiniz olacaktır.
Bir gün anneniz veya babanız size duymak istemediğiniz bir söz söylemiş olduğu için çalışmak istemeyeceksiniz, bir başka gün öğ¬retmeninizle aranızda istenmeyen bir diyalog olduğu için çalışmaya isteksiz olacaksınız, bir başka gün canınız sıkkın olduğu için, bir diğer gün hava içinizi kararttığı için, bir başka gün arkadaşlar size
bir yere gitmeyi önerdiği için vb. vb.. Bu listeyi her gün için birden çok sebeple doldurmak mümkündür.
Eğer hayatınızla ilgili sorumluluğun bütünüyle size ait olduğunu kabul ederseniz, o takdirde yukarda sıralanan sebeplerin hiçbiri sizi günlük programınızı uygulamaktan alıkoyamaz.
Günlük programınızı engelleyecek sebepleri, aileden birinin cid¬di ve ağır hastalığı, bir trafik kazası gibi çok istisna sayılacak du¬rumlarla sınırlarsanız, her gün amacınıza doğru bir adım daha atma¬nın rahatlığını yaşarsınız.
“Çalışma Ortamına İlişkin Düzenlemeler”
Amaç: Bu bölümde ders başında geçirmeyi planladığınız zamandan en iyi biçimde yararlanmayı sağlamak için çalışma odasının ve ma¬sasının organize edilmesi, çalışmayı kolaylaştıracak çevre şartları ve çalışmaya başlayamama sebepleri anlatılacaktır.
SORULAR
Bu bölümü okuduktan sonra şu soruların cevaplarını verebileceksiniz:
1) Çalışma masası çalışma davranışını hangi yönlerden etkiler?
2) Çalışma odasının duvarlarında posterlerin bulunması dikkati dağıtır mı?
3) Çalışma odası olmayanların, çalışma köşeleri nasıl düzenlenmelidir?
4) Çalışma masasında “sadece çalışmak” nasıl bir sonuç verir?
5) Çalışmak için gerekli her türlü malzemenin el altında bulundurulması¬nın yararı nedir?
Çalışmak için oturan bir insanın dikkatini dağıtan faktörler ya çevreden gelir veya kişinin kendi zihninden kaynaklanır. Bu sebep¬le çalışma ortamının belirli özelliklere sahip olması öğrenmeyi ko¬laylaştırır ve çalışmak için ayrılan zamandan en üst düzeyde yarar sağlanmasına imkan verir.
Her ne kadar herkese tam anlamıyla uyan bir çalışma ortamı mo¬deli ortaya konamazsa da, çalışma odasının döşenme biçiminin ve içindeki eşyaların ilgi ve dikkati etkilediği bilinir: Aynı şekilde ses, başka insanların varlığı, radyo, televizyon ve el altında gazetelerin bulunmasının çalışmayı engellediği araştırmalarla ortaya konmuştur.
Çalışma Odası ve Masası
• Eğer mümkünse çalışma odası özel olarak döşenmelidir. Çalışma masası camın
hemen yanında olmamalı, böylece çalışan kişinin yazın sıcaktan, kışın soğuktan etkilenmesi önlenmelidir.
• Gün ışığı tercihen karşıdan gelmeli, böylece çalışan kişinin göl¬gesi çalışma
malzemesinin üstüne düşmemelidir.
• Çalışma odası iyi havalanmalıdır. Çünkü havadaki oksijenin azalması, gerginliğe yol
açar ve bu durum da baş ağrısı gibi öğ¬renmeyi güçleştiren birçok etkinin doğmasına sebep olur.
Sandalye
• Bazı insanların çalışmaktan özellikle hoşlandıkları bir masaları ve sandalyeleri veya
koltukları vardır. Sandalye veya koltuğun çok rahat olmaması daha yerindedir. Sandalye, çalışma odası için kol¬tuktan daha uygun bir eşyadır. Çünkü koltuk fazla gevşemeye yol açarak öğrenmeyi güçleştirebilir. Sandalye seçiminde standart öl¬çülerin dışına çıkılabilir ve uygun yükseklik öğrencinin boyuna göre ayarlanabilir. Bu özellikle ilkokul çocukları için önem taşır.
Sessizlik
• Çalışma odası sessiz olmalıdır. Gençler arasında yaygın tutum, “ders çalışırken müzik
dinlemek”tir. Kendilerine sorulduğunda müzik dinlemelerinin çalışmalarına engel olmadığını, tam tersine daha kolay öğrendiklerini söylemektedirler. (Bu konuya Zihnin Dağılmasını Önlemek bölümünde değinilmiştir.)
Posterler
• Öğrenciye ait oda, onun egemenlik alanıdır. Oraya kimsenin ka¬rışmaması, çocuğun
veya gencin bu odada bağımsızlığını rahat rahat yaşaması yerindedir. Bunun için de genç odasını istediği gi¬bi düzenler, duvarlara istediği resim, afiş ve posterleri yapıştırır. Bu onun en doğal hakkıdır. Ancak bu durumun doğurduğu en önemli sakınca aynı ortamda ders çalışırken ortaya çıkmaktadır. Çünkü özellikle duvarlara asılı olan poster, afiş, resim gibi gencin zevkini, özlemlerini ve iç dünyasını yansıtan ögeler öğrenci kafa¬sını kaldırdığı anda onu alıp hayal dünyasına götürür, dersten kop¬masına sebep olur ve değerli zamanının ziyan olmasına yol açar.
Bu sebeple ders çalışılan ortamın, insana mümkün olduğu ka¬dar az çağrışım yaptı-
racak şekilde düzenlenmesinde yarar vardır.
Bunun için de, gencin egemenlik alanı içindeki düzenlenmeyi kendisinin gönüllü
olarak yapması, yoğun çalışma dönemi geride kaldıktan sonra poster ve afişlerini dilediği gibi sergilemesi ya¬rarlıdır.
Çalışma Köşesi
• Herkes bağımsız bir çalışma odasına sahip olacak kadar şanslı ol¬mayabilir. 0 zaman da
bir çalışma köşesi düzenlemek çok yerin¬dedir. Çalışma köşesinin sahip olması gereken sıcaklık, ses, ışık gibi özellikler daha önce belirtilmişti. Burada üzerinde durulacak olan bir çalışma köşesinin sahip olması gereken asgari nitelikler¬dir.
• Bir çalışma köşesi en az üzerinde yazı yazılabilecek bir masa ve yanında çalışma
sırasında el altında bulunması gerekli olan kitap¬ların, notların, kağıtların, kalemlerin vb. malzemenin konabilece¬ği bir ilave alandan oluşur.
• Bu konuda en önemli nokta çalışma köşesinde — daha farklı işler¬de de kullanılıyorsa —
çalışmaya başlarken mutlaka temel bir de¬ğişiklik yapılması gereğidir. Örneğin yemek masası çalışma ma¬sası olarak kullanılıyorsa, mutlaka örtüsü değiştirilmelidir. Müm¬künse masanın yeri de değiştirilebilir ve üzerine bir çiçek koyula¬bilir; masanın örtüsünün değişmesiyle beraber bir de lamba ek¬lenmesi de masanın artık farklı bir amaçla kullanılacağı konusun¬da “uyarıcı” rolü oynar.
Çalışma Masası Sadece Çalışmak İçindir
• Çalışmayı, çalışma için ayrılmış alanın dışına kaydırmamak ya¬rarlıdır. Bir başka odada
çalışmak, koltuğa geçerek “tekrar yap¬mak” yerine, bütün bu faaliyetleri çalışma masasında ve sandalye üzerinde yapmakta yarar vardır.
• Eğer çalışma sırasında dikkatiniz dağılır, hayale dalarsanız yapı¬lacak şey derhal
çalışma masasını terk etmektir.
• Çalışma ortamına ait düzenlemelerin can alıcı noktası, belirli bir çalışma alanı ile
çalışma davranışı arasında şartlı refleks türün¬den bir ilişki kurmaktır.
Genç bir insan hayal de kurar, çalışırken yorulur ve uykuya da dalar. Ancak bunları yatak, koltuk gibi ait oldukları yerlerde yap¬mak, sonra da tekrar çalışma ortamına dönmek, daha sonraki uy¬gulamalarda çalışmak için ayrılan zamandan en iyi biçimde yararlanmayı mümkün kılar. Çünkü böyle bir alışkanlık kazanıldığı takdirde çalışma ortamına dönmek kendiliğinden çalışma davra¬nışını başlatır. Bu durumda çalışma masasına oturmak, çalışmaya başlamak için “uyarıcı” görevi görür ve çalışmayı başlatır.
• Çalışma masasının her çalışmadan sonra düzenlenmesi, bir son¬raki çalışmaya
başlamayı kolaylaştırır. Dağınık bir masada çalış¬maya başlamak zordur ve çalışma için ayrılmış değerli zamanın bir önceki çalışmadan kalan malzemeyle ilgili gereksiz ayrıntıla¬ra harcanmasına yol açar.
• Çalışmaya başlamadan önce, çalışma sırasında gerekecek her türlü malzemenin el
altında bulundurulması son derece yararlıdır. Böylece çalışma başladıktan sonra ders başından kalkmayı ge¬rektirecek kopmalar önlenmiş olur. Çalışmayı bıraktıktan sonra aynı noktadan çalışmaya başlamak mümkün değildir. Mutlaka zihnin uyumu için bir süreye ihtiyaç vardır. Bu sebeple kopmala¬rı önleyecek tedbirleri önceden almak verimi yükseltir
ÖZET
• Çalışma odası mümkün olduğu kadar fazla sıcak veya soğuk olmamalı, iyi
havalandırılmalı ve sessiz olmalıdır.
• Çalışma masası ve yüksekliği kişinin boyuna göre ayarlanmalıdır.
• Ders çalışırken müzik dinlemek dikkati dağıtır.
• Ders çalışma ortamındaki poster, afiş ve resimler de dikkatin dağılma¬sına, öğrencinin
hayal dünyasına kaymasına yardımcı olur.
• Çalışma köşesi en az yazı yazılacak bir masa ve çalışma için el altında bulunması
gerekenleri koyabilecek ilave bir üniteden oluşur.
• Çalışma masasını, çalışma faaliyeti dışında işler için kullanmamak; ha¬yal kurmak,
mektup yazmak, yemek yemek gibi her türlü faaliyeti ait ol¬dukları yerde yapmak gerekir.
• Yemek masası çalışma masası olarak kullanılıyorsa, hiç olmazsa örtü¬sünü değiştirerek,
üzerine bir lamba ekleyerek yeni amacına hazır et¬mek yerinde olur.
• Belirli bir çalışma alanı ile çalışma davranışı arasında şartlı refleks tü¬ründen ilişki
kurabilmek büyük önem taşır. Böylece çalışma masasına oturmak, çalışmaya başlamak
için “uyarıcı” rolü oynar ve çalışmayı başlatır.
• Çalışmaya başlamadan önce çalışma sırasında gerekli olacak bütün malzemenin el
altında bulunması, dikkatte kopmalara yol açacak kesin¬tileri Önlemek açısından yararlıdır.
ÇALIŞMAYI SÜRDÜRMEK
“Zihnin Dağılmasını Önlemek”
Amaç: Bu bölümde, çalışmaya başladıktan sonra çalışmayı sürdür¬meyi engelleyen zihin dağılmasının içten ve dıştan kaynaklanan se¬bepleri anlatılmış ve bunlarla başa çıkacak yollar önerilmiştir.
SORULAR
Bu bölümü okuduktan sonra şu soruların cevaplarını verebileceksiniz:
1) Zihnin dağılmasına yol açan sebepler nelerdir?
2) Zihnin dağılmasına yol açan ve içten kaynaklanan sebeplerle nasıl mü¬cadele edilir?
3) Zihnin dağılmasına yol açan ve dıştan kaynaklanan sebepler nelerdir?
4) Yatarak çalışmak, müzik dinleyerek çalışmak, çalışma verimini nasıl etkiler?
5) Televizyonun ve telefonun çalışmayı engellememesi için neler yapmak gerekir?
Dikkatin dağılması sebebiyle çalışma veriminin düşmesi; hem ders başında geçen sürenin uzamasına hem de zevk veren etkinlik¬lere daha az zaman ayırmaya yol açar. Diğer taraftan başarının düş¬mesi ve zevk veren etkinliklere zaman ayıramamak okuldan ve eği¬timden uzaklaşmaya sebep olur.
Zihnin dağılmasına yol açan sebepler içten ve dıştan kaynakla¬nabilir.
ZİHNİN DAĞILMASINA YOL AÇAN İÇ SEBEPLER
Zihnin dağılmasına yol açan iç sebepler;
• Hayal kurmak ve
• Endişelere kapılmaktır.
Hayal kurmak çalışmaya başlayan bir öğrencinin çalışmasını en¬gelleyen ve en sık karşılaşılan durumdur.
Çalışmaya başladığınızda hayalleriniz sizi içine alıyor ve çalış¬manızı engelliyorsa size iki farklı yol önereceğiz;
• Birincisi böyle bir durumla karşılaştığınızda kurmak istediğiniz hayali kendinize bir ödül
olarak verin. “Bu ders çalışma seansı¬mı tamamladığım zaman, 10 dk. hayal kuracağım”
deyin. Eğer iç disiplini kuvvetli bir öğrenciyseniz, çalışma motivasyonunuz artacaktır. Bu
takdirde seansın sonunda kendinize tak ettiğiniz ödülünüzü zevkle verin ve hayalinizi
zevkle kurun.
• Ders çalışırken hayale dalarsanız ve bunu kendinize ödül olarak verecek şekilde erteleyemiyorsanız, ikinci önerimiz kurduğunuz hayale devam etmeniz ve bitirmenizdir. Hayalinizi bitirip doyu¬ma ulaşın ve tekrar dersinize dönün. Bu hayallerin geri gelmesi¬ni önlemenin bir yoludur. Hayallerinizi birdenbire keserseniz, bir süre sonra onları düşünmeye başlamanız kaçınılmazdır. Bir¬çok kişi hayal kurma isteği ve hayal kurmanın pişmanlık arasın¬daki ikilemden kendini kurtaramaz ve verimli çalışamaz. Siz öy¬le yapmayın. Hayalinizi tamamlayın ve dersinize dönün.
Bazı öğrenciler hayallerini sürdürdükleri ve hayallerine gö¬müldükleri zaman, bundan çıkamadıklarını ve dolayısıyla derse dönemediklerini söylemektedirler. Böyle durumlar için önerece¬ğimiz yol şudur:
• Beş-on dakika gibi makul bir süre sonra derse dönemediğinizi fark ederseniz,
yeniden kalkın yürüyün, hafif fizik egzersiz hare¬ketleri yapın, kendinizi, zihninizi ve
havanızı değiştirin.
ENDİŞELER
Zihnin dağılmasına yol açan bir başka sebep endişelerdir. “Bu sınavda başarılı
olabilecek miyim?”
“Ya başaramazsam, annemin-babamın yüzüne nasıl bakaca¬ğım?”
“Arkadaşlarım benden çok çalıştı, ben tam hazırlanamadım...”
“Bu iş olmayacak galiba...”
“Çalışacak bunca konu var, hiç zaman kalmadı. Mahvoldum, ha¬pı yuttum”
Bunlar ve buna benzer düşünceler önemli bir sınava hazırlanan her öğrencinin zihnini meşgul eder. Bu tür endişelerle başa çıkma yolları dördüncü bölümde çeşitli yönleriyle ele alınıp incelenmekte ve çok yönlü başa çıkma yolları anlatılmaktadır.
Ancak bu noktada basite indirgenmiş bir formül olarak kendi kendinize şu soruları sormanızı öneririz:
“Bu düşünceler benim çalışmamı kolaylaştırıyor mu?”
“Bu düşünceler amacıma hizmet ediyor mu?”
“Bu düşünceler bana yardımcı oluyor mu?”
Bu sorulara verilecek cevap “Hayır” olduğuna göre, yapılacak olan bu düşüncelerden uzaklaşıp çalışmaya yönelmektir.
YATILI OKULLARDA EĞİTİM BAŞARISI
DAHA YÜKSEKTİR
Yatılı okullarda başarı oranı gündüzlü okullardan daha yüksektir.
Bunun üç sebebi vardır:
• Düzenli ve programlı çalışma saatleri.
• Etüd odalarının zihnin dağılmasına sebep olacak ve çalışmayı engelleyecek
uyaranlardan arındırılmış olması.
• Sabah etüdleriyle sağlanan tekrar imkanı.
Okulda başarıyı yükseltmek için yapılacak olanların başında kendi çalışma şartlarınızı, yatılı okulların çalışma şartlarına yaklaş¬tırmak gelir. Bu konuda atılacak birinci adım çalışma odanızı zih¬nin dağılmasına sebep olacak ve çalışmayı engelleyecek uyaranlar¬dan arındırmaktır.
Nedir bunlar?
POSTERLER
• Zihnin dağılmasına yol açarak ders çalışmayı engelleyen dış se¬beplerin başında
posterler gelir.
Bir erkek öğrenci düşünün. Odasında sevdiği takımın posteri asılı. Bu öğrencinin o postere bakıp, takımının bir önceki hafta yaptığı maçı, bir sonraki hafta yapacağı maçı düşünmemesi mümkün müdür? Aynı şekilde takımının puan cetvelindeki yeri¬ni düşünmemesi, boşu boşuna kaçırdığı puanlar olmasa, şu anda çok daha iyi bir yerde olacağını düşünmemesi mümkün müdür?
Bu konuda bilgilendirdiğimiz gençlerin büyük çoğunluğu, bir haftalık uygulamadan sonra bize izlenimlerini bildirdiklerinde, bu görüşe katıldıklarını söylemişlerdir.
ÖĞRENMENİN ÖNŞARTLARI
Öğrenmenin ön şartlarını bir kere daha tekrarlayalım.
• Uyanıklık ve dikkat
• Motivasyon
• Aktif katılım
• Geri bildirim (mümkün olan en kısa zamanda sonuçlardan haberdar olmak)
YATARAK ÇALIŞMAK
• Zihnin dağılmasına yol açan faktörlerden bir tanesi de yatarak ders çalışmaktır. Ne
kadar iyi niyetle olursa olsun, “ders kitabını eline alıp şöyle uzanarak” çalışmak istemenin
doğurduğu bir tek sonuç vardır. Uykuya dalmak veya çalışamayacak kadar gevşe¬mek. Çünkü:
Uyku ve uyumaktan sorumlu anatomik yapılar beyin sapın¬dadır. Kas geriliminin belirli bir düzeyde olması ve kaslardan bu yapılara mesajların gitmesi uyanıklığı sağlar. Eğer kas gerimi belirli bir düzeyin altına düşerse, beyin sapma gönderilen mesaj¬lar bu defa uykuyu başlatan maddelerin salgılanmasına yol açar. Böylece öğrenmek için gerekli dikkatin ön şartı olan “uyanıklık” bozulmuş olur.
• Ders çalışmak için en uygun durum, çok yumuşak olmayan bir sandalyede dik olarak
oturmak ve kolları bir masa veya sıraya yaslamaktır.
• Yatarak ders çalışmak gibi, kaykılarak, sıranın üzerine uzanarak ders dinlemek de
öğrenmeyi engelleyecek düzeyde gevşemeye yol açar.
MUZİK DİNLEYEREK ÇALIŞMAK
• Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, insan beyni aynı anda birçok uyaranı alabilir
ancak dikkatini bir tek noktaya odaklaya¬bilir. Bir başka ifadeyle, öğrenmek için gerekli olan
düzeyde dikkat ancak bir tek noktada toplanabilir. Bu sebeple insanın hem müzik dinleyip,
hem de ders çalışması mümkün değildir. İnsan ya müzik dinler ya ders çalışır.
Ders çalışmaya çalışırken müzik dinlemek, zevkle müzik din¬lemenizi engeller. Gerçekte müzik dinlemek isteyip bu arada da “ders çalışmaya çalışmak,” müziğe ayırdığımız değerli vaktin zi¬yan olmasına yol açar. Bunun tersi de doğrudur. Ders çalışmaya ayırdığınız vakit içinde müzik dinlemek isterseniz, derse ayırdı¬ğınız değerli zamanı ziyan etmiş olursunuz.
Birçok öğrenci, “Ben çalışmaya koyulduğum zaman müziği duymuyorum” demektedir. Bu ifade yukarda anlatılanın doğru¬luğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca kişi dinlemediği halde geri planda devam eden müzik gerginlik ve yorgunluk yaratır, çalış¬ma veriminin düşmesine yol açar.
• Bu sebeple öğrencinin karar vermesi gerekir. Müzik mi dinle¬mek istiyorum, ders mi
çalışmak istiyorum?
• Bizim önerimiz ders çalışırken müzik dinlememek, müziği bir ödül olarak kullanmaktır.
• Grafik veya harita çizerken veya rutin bir ödev hazırlarken mü¬zik dinlemekte bir sakınca
yoktur.
TELEVİZYON
• Yukarda müzik için anlatılanların hepsi televizyon için de geçer¬lidir. Hem ders çalışmak.
hem de arada bir televizyona kulak ka¬bartmak mümkün değildir.
• Sınava hazırlanan öğrenciler arasında en çok zaman kaybına ne¬yin sebep olduğunu
araştırdığında, listenin en başında rakipsiz olarak televizyon bulunduğunu görülmüştür.
Televizyonun düğmesine basıncaya veya televizyonun bulun¬duğu odaya gidinceye kadar kontrol sizin elinizdedir. Televizyo¬nun düğmesine bastığınız veya televizyonun açık bulunduğu odaya girdiğiniz andan itibaren kontrol sizin elinizden çıkar ve ekrandaki yakışıklı erkeğin, çekici ve güzel kadının, olayın akı¬şındaki heyecanın kontrolüne girer.
• Bu sebeple sınavda başarılı olmak istiyorsanız, ders çalışmak için programladığınız
süre içinde televizyondan uzak durun. Te¬levizyonda mutlaka seyretmek istediğiniz bir
program varsa, bu¬nu günlük programınızın içine alın. Ancak hiçbir zaman televiz¬yon ve
ders çalışmayı bir araya getirmeyin.
• Çalışma sırasında verdiğiniz aralar sırasında zamanınızı istedi¬ğiniz gibi
değerlendirebilir, kendinize çeşitli ödüller verebilirsi¬niz. Ancak yukarda anlatılan
sebeplerden ötürü 10 dakika için televizyon seyretmek hiçbir zaman bu ödüllerden biri
olmamalı¬dır.
TELEFON
• Ders çalışmayı engelleyen dış sebeplerden biri de telefondur. Çalışırken aklına gelen
bir şeyi söylemek veya dersle ilgili bir soruyu yöneltmek için telefon başına gitmek çok sık
rastlanan bir durumdur.
• Ders çalışma seansınızı tamamlamadan hiçbir şekilde kimseyi aramayın. Ders için bir
şey soracak dahi olsanız bunu dinlenme aranıza erteleyin. Telefonla konuşmayı kendinize
ödül olarak koyun. Eğer bir arkadaşınız sizi ararsa, o takdirde ona kendisini dinlenme
aralığınızda arayacağınızı söyleyin.
• Biraz katı gibi gözükmesine rağmen bu yaklaşımın arkasındaki mantık şudur: Beni
günlük programımı uygulamaktan hiçbir se¬bep alıkoyamaz. Günlük programımı uygulama
sorumluluğu ba¬na aittir.
Ders çalışırken en sık karşılaşılan isteklerden ikisi de bir şey¬ler yeme-içme ve gezinme isteğidir. Bu isteklerin hepsi aynı ih¬tiyaçtan doğar. Oturmak veya çalışmaktan kaynaklanan iç ger¬ginliğini hafifletmek. Oysa yiyerek-içerek ve gezinerek sağlanan rahatlık, daha sonra günlük programı uygulayamamaktan kay¬naklanan rahatsızlık altında kaybolup gidecektir.
• Bu isteklerinizi erteleyin ve kendinize ödül olarak bunları verin.
• Çünkü ders çalışmanıza ara vermenize sebep olan her durum ve davranış çalışma
programınızı uygulama kararınızla çelişiyor ve çalışmanın engelliyor demektir.
HAYATINIZ KİMİN ELİNDE?
Çalışmaya başlamak ve sürdürmek konusunda temel faktörlerden bir tanesi kişinin hayatıyla ilgili sorumluluk ve kararları almak ko¬nusundaki istekliliğidir.
Eğer hayatınızla ilgili sorumluluğu dış dünya ve olaylara bıra¬kırsanız, çalışmanızı ve başarınızı her zaman engelleyecek birçok sebebiniz olacaktır.
Bir gün anneniz veya babanız size duymak istemediğiniz bir söz söylemiş olduğu için çalışmak istemeyeceksiniz, bir başka gün öğ¬retmeninizle aranızda istenmeyen bir diyalog olduğu için çalışmaya isteksiz olacaksınız, bir başka gün canınız sıkkın olduğu için, bir diğer gün hava içinizi kararttığı için, bir başka gün arkadaşlar size
bir yere gitmeyi önerdiği için vb. vb.. Bu listeyi her gün için birden çok sebeple doldurmak mümkündür.
Eğer hayatınızla ilgili sorumluluğun bütünüyle size ait olduğunu kabul ederseniz, o takdirde yukarda sıralanan sebeplerin hiçbiri sizi günlük programınızı uygulamaktan alıkoyamaz.
Günlük programınızı engelleyecek sebepleri, aileden birinin cid¬di ve ağır hastalığı, bir trafik kazası gibi çok istisna sayılacak du¬rumlarla sınırlarsanız, her gün amacınıza doğru bir adım daha atma¬nın rahatlığını yaşarsınız.