Perde açılıyor. Karagöz, elleri cebinde, sıkıntılı bir şekilde sahnede dolanıyor. Hacivat ise nargilesini tüttürüyor, sakince Karagöz'ü izliyor.
Karagöz: Hacıvat Ağa! Yardımına ihtiyacım var! Aşk denizinde fırtınalar kopuyor! Bir kıza aşığım, ama nasıl tavlayacağımı bilmiyorum! Senin zekanın sınırlarını zorlayacak bir sorum var!
Hacivat: (Nargilesinden bir nefes çeker) Karagöz Ağa, aşk işlerine pek karışmam ama… bakalım, bu seferki ne tür bir "zeka sınavı"ymış? Söyle bakalım, bu aşk denizi fırtınası nedir?
Karagöz: Şimdi dikkatle dinle. Bu kız çok zeki, çok bilgili… öyle bir soru sormam lazım ki, hem onu etkileyeyim, hem de aklını başından alayım! Soru şu: "Eğer bir kuş, bir tavşandan daha hızlı koşabiliyorsa VE bir kaplumbağa, bir kuştan daha yavaş uçabiliyorsa… bir kaplumbağa, bir tavşandan daha mı hızlı, yoksa daha mı yavaş koşar?"
Hacivat: (Gülümser) Karagöz Ağa, bu soru aşk denizi fırtınasından çok bir mantık bulmacası gibi duruyor! Ama… ilginç! Düşünelim… kuş hızlı koşuyor, kaplumbağa yavaş uçuyor… tavşan… kaplumbağa… karşılaştırma… bu biraz karmaşık!
Karagöz: İşte bu yüzden sana soruyorum! Bu kız bu soruyu çözmezse, benimle ilgilenmeyecektir! Onun zekasına hayranım! Bu soru, ona olan hayranlığımı göstermenin bir yolu!
Hacivat: (Başını sallayarak) Anlıyorum Karagöz Ağa. Ama bu soru, aslında bir mantık tuzağı. Sorunun içinde, kaplumbağanın koşma hızıyla ilgili bir bilgi yok. Kuşun koşma hızı ve kaplumbağanın uçma hızıyla ilgili bilgiler, kaplumbağanın koşma hızıyla ilgili bir sonuç çıkarmamızı sağlamaz. Dolayısıyla, sorunun cevabı belirsizdir.
Karagöz: (Üzgün bir şekilde) Ne demek belirsiz? Bu nasıl olur? Benim aşkım suya mı düştü? Bu kız beni kesinlikle reddedecektir!
Hacivat: (Sakince) Sakin ol Karagöz Ağa. Bu soru, kızın zekasını ölçmekten ziyade, onu şaşırtmaya yönelik. Mantıksız bir soru, ama bu, kızın zekasını küçümsediğin anlamına gelmez. Aksine, onu düşünmeye teşvik ediyorsun. Ona cevabı değil, sorunun mantıksızlığını açıklayabilirsin. Böylece, hem zekanızı hem de mizah anlayışınızı göstermiş olursunuz.
Karagöz: (Düşünceli bir şekilde) Yani… ona soruyu soracağım, sonra da sorunun mantıksız olduğunu açıklayacağım? Bu… romantik değil mi?
Hacivat: Romantik olmayabilir ama zekice olabilir. Ve zekâ, birçok kadın için çekici bir özelliktir. Ayrıca, bu durum, aradaki iletişimi ve karşılıklı espri anlayışını güçlendirebilir.
Karagöz: (Umarlı bir şekilde) Teşekkür ederim Hacıvat Ağa! Senin aklın kurtardı beni! Şimdi gidip bu kızın kalbini kazanmaya çalışacağım! Umarım başarılı olurum!
Karagöz: Hacıvat Ağa! Yardımına ihtiyacım var! Aşk denizinde fırtınalar kopuyor! Bir kıza aşığım, ama nasıl tavlayacağımı bilmiyorum! Senin zekanın sınırlarını zorlayacak bir sorum var!
Hacivat: (Nargilesinden bir nefes çeker) Karagöz Ağa, aşk işlerine pek karışmam ama… bakalım, bu seferki ne tür bir "zeka sınavı"ymış? Söyle bakalım, bu aşk denizi fırtınası nedir?
Karagöz: Şimdi dikkatle dinle. Bu kız çok zeki, çok bilgili… öyle bir soru sormam lazım ki, hem onu etkileyeyim, hem de aklını başından alayım! Soru şu: "Eğer bir kuş, bir tavşandan daha hızlı koşabiliyorsa VE bir kaplumbağa, bir kuştan daha yavaş uçabiliyorsa… bir kaplumbağa, bir tavşandan daha mı hızlı, yoksa daha mı yavaş koşar?"
Hacivat: (Gülümser) Karagöz Ağa, bu soru aşk denizi fırtınasından çok bir mantık bulmacası gibi duruyor! Ama… ilginç! Düşünelim… kuş hızlı koşuyor, kaplumbağa yavaş uçuyor… tavşan… kaplumbağa… karşılaştırma… bu biraz karmaşık!
Karagöz: İşte bu yüzden sana soruyorum! Bu kız bu soruyu çözmezse, benimle ilgilenmeyecektir! Onun zekasına hayranım! Bu soru, ona olan hayranlığımı göstermenin bir yolu!
Hacivat: (Başını sallayarak) Anlıyorum Karagöz Ağa. Ama bu soru, aslında bir mantık tuzağı. Sorunun içinde, kaplumbağanın koşma hızıyla ilgili bir bilgi yok. Kuşun koşma hızı ve kaplumbağanın uçma hızıyla ilgili bilgiler, kaplumbağanın koşma hızıyla ilgili bir sonuç çıkarmamızı sağlamaz. Dolayısıyla, sorunun cevabı belirsizdir.
Karagöz: (Üzgün bir şekilde) Ne demek belirsiz? Bu nasıl olur? Benim aşkım suya mı düştü? Bu kız beni kesinlikle reddedecektir!
Hacivat: (Sakince) Sakin ol Karagöz Ağa. Bu soru, kızın zekasını ölçmekten ziyade, onu şaşırtmaya yönelik. Mantıksız bir soru, ama bu, kızın zekasını küçümsediğin anlamına gelmez. Aksine, onu düşünmeye teşvik ediyorsun. Ona cevabı değil, sorunun mantıksızlığını açıklayabilirsin. Böylece, hem zekanızı hem de mizah anlayışınızı göstermiş olursunuz.
Karagöz: (Düşünceli bir şekilde) Yani… ona soruyu soracağım, sonra da sorunun mantıksız olduğunu açıklayacağım? Bu… romantik değil mi?
Hacivat: Romantik olmayabilir ama zekice olabilir. Ve zekâ, birçok kadın için çekici bir özelliktir. Ayrıca, bu durum, aradaki iletişimi ve karşılıklı espri anlayışını güçlendirebilir.
Karagöz: (Umarlı bir şekilde) Teşekkür ederim Hacıvat Ağa! Senin aklın kurtardı beni! Şimdi gidip bu kızın kalbini kazanmaya çalışacağım! Umarım başarılı olurum!
