Minik Ayıcık, bugün ormanda çok koşturmuştu. Kelebekleri kovalarken yuvarlanmış, ağaçlara tırmanırken patilerini yormuştu. Güneş yavaş yavaş batmaya, gökyüzü turuncuya dönmeye başlamıştı. Ayıcık, yanakları pembe pembe, gözleri kısık bir şekilde evine doğru yürümeye başladı.
Tam o sırada, gökyüzü karardı ve pıt pıt yağmur damlaları düşmeye başladı. Ayıcık, kulaklarını dikti. Yağmur hızlanıyordu. Şıp şıp şıp... Damlalar önce yavaş yavaş, sonra hızla yere düşüyordu. Ayıcık, "Hımmm," dedi. "Yağmur çok da keyifli değilmiş."
Ayıcık, küçük adımlarla yürümeye devam etti. Yağmur damlaları yanaklarından süzülüyordu. Üzerindeki mavi önlük iyice ıslanmıştı. "Keşke şemsiyem olsaydı," diye düşündü Ayıcık. Ama şemsiyesi evde kalmıştı.
Birden, önünde kocaman bir mantar belirdi. Mantarın şapkası o kadar büyüktü ki, sanki küçük bir şemsiye gibiydi. Ayıcık, şaşkınlıkla mantara baktı. Sonra da mantarın altına girdi. Mantar, onu yağmurdan koruyordu.
"Oh, ne iyi oldu," dedi Ayıcık. Mantarın altında biraz dinlendi. Yağmur, mantarın üzerine şıp şıp vuruyordu. Ayıcık, mantarın altında otururken, ormanda yaşayan diğer hayvanların seslerini dinledi. Cırcır böcekleri şarkı söylüyor, kurbağalar vıraklıyordu.
Yağmur yavaşlamaya başlayınca, Ayıcık mantarın altından çıktı. Gökyüzüne baktı. Yağmur dinmiş, güneş tekrar kendini göstermişti. Ağaçların yaprakları parlıyordu. Her yer mis gibi toprak kokuyordu.
Ayıcık, biraz daha dinlenmiş ve yorgunluğu geçmişti. Yavaş yavaş evine doğru yürüdü. Evinin kapısını açtığında, annesi onu karşıladı. Annesi, "Neredeydin bakalım? Çok merak ettim seni," dedi.
Ormandaydım anneciğim," dedi Ayıcık, "Kelebekleri kovalarken yağmura yakalandım! Şıpır şıpır damlalar üzerime düşmeye başladı. Her yer ıslandı. Ama sonra kocaman bir mantar buldum, tıpkı şemsiye gibiydi! Onun altında saklandım ve yağmurun dinmesini bekledim."
Annesi gülümsedi ve Ayıcık'ı sımsıkı kucakladı. Sonra da ona sıcak süt ve ballı çörek ikram etti. Ayıcık, sütünü yudumlarken, bugün yaşadıklarını düşündü. Yağmura yakalanmak hiç de keyifli olmamıştı, ama sonra o kocaman mantarı bulmak onu çok mutlu etmişti.
Yorgun ama mutlu olan Ayıcık, yatağına girdi. Gözlerini kapattı. O gün yaşadığı maceralar ve yağmurun sesi hala aklındaydı. Tatlı rüyalar görmeye başladı.
Tam o sırada, gökyüzü karardı ve pıt pıt yağmur damlaları düşmeye başladı. Ayıcık, kulaklarını dikti. Yağmur hızlanıyordu. Şıp şıp şıp... Damlalar önce yavaş yavaş, sonra hızla yere düşüyordu. Ayıcık, "Hımmm," dedi. "Yağmur çok da keyifli değilmiş."
Ayıcık, küçük adımlarla yürümeye devam etti. Yağmur damlaları yanaklarından süzülüyordu. Üzerindeki mavi önlük iyice ıslanmıştı. "Keşke şemsiyem olsaydı," diye düşündü Ayıcık. Ama şemsiyesi evde kalmıştı.
Birden, önünde kocaman bir mantar belirdi. Mantarın şapkası o kadar büyüktü ki, sanki küçük bir şemsiye gibiydi. Ayıcık, şaşkınlıkla mantara baktı. Sonra da mantarın altına girdi. Mantar, onu yağmurdan koruyordu.
"Oh, ne iyi oldu," dedi Ayıcık. Mantarın altında biraz dinlendi. Yağmur, mantarın üzerine şıp şıp vuruyordu. Ayıcık, mantarın altında otururken, ormanda yaşayan diğer hayvanların seslerini dinledi. Cırcır böcekleri şarkı söylüyor, kurbağalar vıraklıyordu.
Yağmur yavaşlamaya başlayınca, Ayıcık mantarın altından çıktı. Gökyüzüne baktı. Yağmur dinmiş, güneş tekrar kendini göstermişti. Ağaçların yaprakları parlıyordu. Her yer mis gibi toprak kokuyordu.
Ayıcık, biraz daha dinlenmiş ve yorgunluğu geçmişti. Yavaş yavaş evine doğru yürüdü. Evinin kapısını açtığında, annesi onu karşıladı. Annesi, "Neredeydin bakalım? Çok merak ettim seni," dedi.
Ormandaydım anneciğim," dedi Ayıcık, "Kelebekleri kovalarken yağmura yakalandım! Şıpır şıpır damlalar üzerime düşmeye başladı. Her yer ıslandı. Ama sonra kocaman bir mantar buldum, tıpkı şemsiye gibiydi! Onun altında saklandım ve yağmurun dinmesini bekledim."
Annesi gülümsedi ve Ayıcık'ı sımsıkı kucakladı. Sonra da ona sıcak süt ve ballı çörek ikram etti. Ayıcık, sütünü yudumlarken, bugün yaşadıklarını düşündü. Yağmura yakalanmak hiç de keyifli olmamıştı, ama sonra o kocaman mantarı bulmak onu çok mutlu etmişti.
Yorgun ama mutlu olan Ayıcık, yatağına girdi. Gözlerini kapattı. O gün yaşadığı maceralar ve yağmurun sesi hala aklındaydı. Tatlı rüyalar görmeye başladı.