Bir gün Ayrancılar a dönüyordum
Çıktım Zeytiköy den güzergahım Özbey – Ahmetli.
Dağ yolundan Eve ulaşmaktı niyetim.
Dönerek çıktım virajlı yoldan tepeye.
Bir an aklıma geldi dönüpte bakayım etrafa
Yanaştırdım arabamı yolun dışına, sağına.
İndim aşağıya.
Kollarımı kavuşturdum…Baktım şu güzel ovaya.
Dedim kendi kendime, tabiat ne güzel yaşamak ne güzel.
Keşke biz de olsaydık bir nesne buralarda …
Aldım o güzel havadan dolu ve doyasıya.
Birden bir ses duydum" Hoş geldin aramıza"
Şaşırdım ! bakındım sağıma soluma.
Yoktu kimse benden gayrı orada.
Hem ürkek hem heyecanlı yöneldim arabaya.
Aynı ses tekrar etti "Merhaba, hoş geldin aramıza"
Bu sefer merak sardı içimi nereden geldi bu merhaba.
Hemen yanımda titredi yavaşça dalı bir ağacın.
Belli ki bu ses ondan geldi yani "merhaba".
"Ama sen ??" dedim "Sen konuşuyorsun…Olamaz" dedim
"Aslında ben konuşmuyorum.. Ama sen beni duyuyorsun." dedi bana…. ve ekledi
"Tabiatı yani bizleri sevenlere ulaşır sesimiz..onlardır elçimiz...
insan olmasak da onlar anlar bizi… biz de onları"
"Kimbilir ne kadar mutlusun burada" dedim ona
"Keşke sizler kadar özgür ve mutlu olsa insanlar bizim ovada"
Bir anda tüm gövde titredi..
"Siz ağaç olamazsınız" dedi bana " Aslında mutluluk saklıdır içinizde"
"Çekip çıkartmak da elinizde"
"Hem sizde bir yürek var ki o yok bizde …
"Sizdeki sevecen yürekler sayesinde varız biz buralarda"
"Bak size göre en katı şey taştır buralarda" "İşte bir tane
en yakın arkadaşım o… dibimde"
"O çok ağır ve büyük görünse de aslında ona çok ihtiyacım var yaşantımda."
"En sert fırtınalarda sizler yokken burada, gövdemi yaslıyorum ona"
"Destek oluyor bana… Aman ha dokunmayın ona"
"Hadi sen dön ovana... Lütfen siz oradan sevecen bakın bize ...
"Biz de buradan renk verelim gönlünüze...
"Eh... arada bir de gelin konuşalım sizinle"
Döndüm arabama yüreğim bir hoş, ve dedim ki kendime
Bu güzel dünya bu güzel manzara ve bu güzel ova...
gitti mi gelmez geriye.
Çıktım Zeytiköy den güzergahım Özbey – Ahmetli.
Dağ yolundan Eve ulaşmaktı niyetim.
Dönerek çıktım virajlı yoldan tepeye.
Bir an aklıma geldi dönüpte bakayım etrafa
Yanaştırdım arabamı yolun dışına, sağına.
İndim aşağıya.
Kollarımı kavuşturdum…Baktım şu güzel ovaya.
Dedim kendi kendime, tabiat ne güzel yaşamak ne güzel.
Keşke biz de olsaydık bir nesne buralarda …
Aldım o güzel havadan dolu ve doyasıya.
Birden bir ses duydum" Hoş geldin aramıza"
Şaşırdım ! bakındım sağıma soluma.
Yoktu kimse benden gayrı orada.
Hem ürkek hem heyecanlı yöneldim arabaya.
Aynı ses tekrar etti "Merhaba, hoş geldin aramıza"
Bu sefer merak sardı içimi nereden geldi bu merhaba.
Hemen yanımda titredi yavaşça dalı bir ağacın.
Belli ki bu ses ondan geldi yani "merhaba".
"Ama sen ??" dedim "Sen konuşuyorsun…Olamaz" dedim
"Aslında ben konuşmuyorum.. Ama sen beni duyuyorsun." dedi bana…. ve ekledi
"Tabiatı yani bizleri sevenlere ulaşır sesimiz..onlardır elçimiz...
insan olmasak da onlar anlar bizi… biz de onları"
"Kimbilir ne kadar mutlusun burada" dedim ona
"Keşke sizler kadar özgür ve mutlu olsa insanlar bizim ovada"
Bir anda tüm gövde titredi..
"Siz ağaç olamazsınız" dedi bana " Aslında mutluluk saklıdır içinizde"
"Çekip çıkartmak da elinizde"
"Hem sizde bir yürek var ki o yok bizde …
"Sizdeki sevecen yürekler sayesinde varız biz buralarda"
"Bak size göre en katı şey taştır buralarda" "İşte bir tane
en yakın arkadaşım o… dibimde"
"O çok ağır ve büyük görünse de aslında ona çok ihtiyacım var yaşantımda."
"En sert fırtınalarda sizler yokken burada, gövdemi yaslıyorum ona"
"Destek oluyor bana… Aman ha dokunmayın ona"
"Hadi sen dön ovana... Lütfen siz oradan sevecen bakın bize ...
"Biz de buradan renk verelim gönlünüze...
"Eh... arada bir de gelin konuşalım sizinle"
Döndüm arabama yüreğim bir hoş, ve dedim ki kendime
Bu güzel dünya bu güzel manzara ve bu güzel ova...
gitti mi gelmez geriye.