Yunan, Grek, Helen, Bizans, Rum Kavramlarının Kaynağı

  • Konuyu açan Konuyu açan ZeyNoO
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
YUNAN ADININ KAYNAĞI


"Yunan" adı "İyon" adıyla ilgilidir. "İyon" adı bir mit kahramanından kaynaklanır. İyon Tesalya'dan kovulup Peloponez'e yerleşen "Ksuthos"un oğludur. Pelopanez'de kendilerine "İyonyalılar" diyen bir şehrin kralı olan Aigialos'un kızı ile evlenip kral olmuştur. "İyonya" Yunanistan'daki Dor istilası karşısında Anadolu kıyılarına göç etmek zorunda kalan ve Batı Anadolu'da on iki büyük site kuran halkın kendilerine verdikleri isimtir. Batı Anadolu'da İzmir'den Güllük (Mandalya) Körfezi'ne kadar olan kıyıda yer alan bu sitelerin oluşturduğu bölge tarihte "İyonya" olarak anılmaya başlanmıştır. Ancak bu donemde Anadolu'nun yerli halkı da vardır.

İyonya MÖ VI. yüzyılda Lidya Krallığı'na boyun eğdi; Lidyalılar MÖ VI. yüzyılda Pers egemenliğine geşince İyonya da bu imparatorluğun sınırlarına katıldı.

Prof. Dr. Ali Müfit Mansel Yunan adıyla ilgili olarak şu bilgileri vermektedir:

"İzmir Körfezi'nden Mandalya Körfezi'ne kadar uzanan ve Kioş (Sakız) ile Samos (Sisam) Adalarını kapsayan bölge İyonya adını almıştır. Tevrat'ta Yavan Asur yazıtlarında Yavnai Pers yazılı belgelerinde Yauna olarak gösterilen İyon adının menşeini bilmiyor yalnız adını Aiol adı gibi kolektif bir sözcük olarak ilk önce Anadolu kıyılarında ortaya çıktığını görüyoruz(1)."

Buna göre; Doğudan gelen ve önce Batı Anadolu'yu -dolayısıyla İyonya'yı- ele geçiren Persler Ege'deki düşmanlarına "Yauna" adını vermişlerdir. Bu ad zamanla bugünkü Yunanistan halkını da içene alacak şekilde genelleşmiştir. Türkler de -yanlış da olsa- bu adı kullanmışlardır.
 
GREK ADININ KAYNAĞI

Yunanlılara genellikle "Grek" diyen Batılılar bu adı "eski Yunanlılar"ı anlatmak için kullanırlar. "Grek Uygarlığı" "Grek Mitolojisi""Greece" "Greko-Romen" "Grekomani (Yunan adatlerini taklit etme tutkusu)" gibi deyimler buna birer örnektir.

"Grek" deyiminin Batı dünyasına Latinlerden (Romalılardan) geçmiş olduğu sanılmaktadır. Sözlük anlamı bakımından Grek "Hırsızhilekar" demektir(1).

Günümüzde "Grek" deyimi daha çok kullanılmaktadır. Latince sözlüklerde "Grek" kelimesinin karşılığı mecazi anlamda "friponescroc(hilekar dolandırıcı)" şeklindedir. Fransızca Larousse'da da aynı anlam yazılıdır(2). Bu anlam Yunan ruhunu yaraladığı için II. Dünya Savaşı'ndan sonra Yunan hükümetinin başvurusu üzerine "Grek" kelimesinde düzeltme yapılmıştır. Grek kelimesinin kötü anlamı dolayısıyla Yunanlılar "Hellen" sıfatını kendilerine daha layık görmektedirler.

Eski Yunanlıların MÖ VIII. yüzyılda Akdeniz'de ve Karadeniz'de koloniler kurdukları bilinmektedir. Bu kolonilerden biri de İtalya Yarımadası'ndaki Kime'dir (3). Bu koloni Yunanistan'da Evboia (Eğriboz) Adası'ndaki "Halkisli"ler tarafından kurulmuştur. "Kime aracılığıyla Yunan malları ve sanat eserleri Halkis şehrinde kullanılan Yunan Alfabesi Yunan Tanrıları ve mitosıarı Italya'ya en çok Latin ve Etrüsk çevrelerine girmiş bütün bu kavimlerin kültür gelişiminde büyük etken olmuştur. Bu şehrin kurulmasına Evboia'nm karşı kıyılarında oturan Gralar da rol oynamış olacaklar ki bu kavmin adı İtalya'da biraz değiştirilmek suretiyle "Graikus" (Graecus) şeklini almış sonraları Latiuler tarafından tüm Hellen kavmini gösteren kolektif bir sözcük olarak kullanılmıştır(4)."
 
HELEN DEYİMİNİN KÖKENİ


"Hellen" Yunan mitolojisinde bir kahramanın adıdır. Hellen sıfatı çeşitli etnik topluluklar için kullanılmıştır. Terimin Dor kavminin yayılmasından sonra yaygınlaştığı sanılmaktadır.

Yunanistan'ın coğrafi dağınıklığından dolayı başlangıçta birlikten yoksun olan Yunanlılar ticari ve kültürel ilişkiler içine girdikleri çeşitli halklarla birlik oluşturdular. Birliğin oluşmasında tüm Yunanlıların bazı lehçe farklarına rağmen Yunanca konuşmaları önemli bir etken olmuştur. Yunanlılar kendilerine ırk birliğini açığa vuran "Hellen" adını vermeden önce başka ırktan olanları ve başka dil konuşanları "Barbares" olarak göstermişler bu şekilde kendileriyle yabancılar arasında bir sınır çizmişlerdir(1).

Yunanlılar Koloniler döneminde de kendi özelliklerini korumak için çeşitli önlemler almışlardır. MÖ VII. yüzyıl edebiyatında ilk kez görülen "Panhellen" sözcüğü "Hellen" adının ilk kez bu dönemde kullanılmaya başlandığını göstermektedir(2).

Atinalılar ve Ispartalılar MÖ 481'de Pers saldırılarına karşı "Hellen Birliği"ni kurmuşlar birliğe giren müttefiklere ise "Hellenler" adını vermişlerdir(3).

Hellenizmi bilimsel bir kavram olarak tarihe mal eden Alman tarihçisi F. F. Droysen'dir. O bununla Hellen kültürünün Hellas sınırlarının dışına çıkarak Akdeniz bölgesi ve Ön Asya'da doğu kültürleriyle karışması sonucunda meydana gelen üniversel bir kültürü anlatmak istemiştir. Bu kültür Büyük İskender'in Asya'ya yaptığı seferler ile başlamaktadır. Etkilerini uzun zaman göstermekle beraber esas itibariyle Romalıların Mısır'ı fethetmesiyle sona erer. Yani MÖ 330'dan MS 30 yılına kadar devam eden 300 yıllık süreyi kapsar(4).

Prof. Dr. Ali Müfit Mansel ise "Ege ve Yunan Tarihi" adlı araştırmasında "Hellenizm" kavramına Droysen'in tarif ettiğinden daha geniş bir anlam verir ve Hellenizmi yalnız doğu kültürleriyle Hellenlerin kültürünün karışmasından meydana gelen bir medeniyet değilHellenlerin etki yaptığı Hellen ve diğer toplulukları da içine alan bir medeniyet olarak kabul eder(5).

Pers savaşlarında ortak düşmanlarına karşı işbirliği yapan Atina ve Isparta devletinden ilki denizde Ispartalılar karada üstündü. İlk zamanlar Isparta Perslere karşı ortak komutayı aldı. Ancak bu devlet denizaşırı seferlere yatkın değildi. MÖ 478'de ise Atina üstünlüğü aldı. "Attika Delos Deniz Birliği" adını alan siyasal bir birlik kurdu. Perikles zamanında Atina Hellenlerin önderi sayıldı ve "Panhellen" nitelikte bir dış siyaset izledi. Bu arada Isparta-Atina zıtlaştılar.

MÖ 338'de Makedonya Kralı Büyük İskender Atina ile karşılaştı. Atina Makedonya'nın üstünlüğünü kabullendi. Filip tüm Yunan şehirlerini birleştirmek istedi Isparta ve Yunanistan şehirleri "Hellen Birliği"ni meydana getirdiler. Müttefiklere "Hellenler" adı verildi(6). İskender'in ölümünden sonra (MÖ 323) Atina bu birliği dağıttı ve Yunanistan'ın büyük şehirlerini kendi idaresi altında birleştirip "Hellen Birliği"ni kurdu.

Büyük İskender'in ölümünden sonra Yunan kültürü Anadolu'da kurulan bir sürü küçük devletle başlamış Yunanca adlar almak aydın zümre arasında Yunanca konuşmak modası yaygınlaşmıştır. Böylece oluşan akım ve uygarlık "Hellenistik Dönem" olarak tarihe geçmiştir.

Bununla ilgili olarak Hellas adı da geçer ki eskiden Tesalya'nın merkezini anlatırdı. Sonraları bu terimin sınırları genişledi. Yunanlıların Ege'de Batı Anadolu'da ve İtalya'da koloniler kurmalarından sonra Yunan etkisi buralara da egemen oldu. MÖ VI. Yüzyılda bütün bu memleketler için "Büyük Yunanistan" anlamında "Megale Hellas" adı kullanılıyordu.
Bu tarihi belgelere göre şu kanıya varıyoruz ki tarihte zaman zaman ortak tehlikelere karşı birleşme zorunluluğu duyan eski Yunanistan halkı ittifak eden ve kültürel özellikle dil- yakınlığı olanlara "Hellen" adını vermiş; başka dil konuşan düşmanlarına da Barbaros (Barbar) diyerek bir ayrım yapmıştır.
 
BİZANS İSMİNİN KAYNAĞI

MÖ 750-550 yılları arasına rastlayan dönem Yunan tarihinde "Koloniler Kurma Çağı" olarak adlandırılır. Eski Yunanlılar'ın kurdukları kolonilerden biri de Bizantiyon'dur. Megaralılar İstanbul Bogazı'na kadar ilerleyerek MÖ 680 yılına doğru Kalhedon (Kadıköy) ve bu şehirden 17 yıl sonra da Marmara ile Haliç arasındaki burun üzerinde Bizantiyon'u (İstanbul) kurmuşlardır. Haliç'in ağzında sahip olduğu iyi bir liman savunulması kolay bir akropol (Topkapı Saray Tepesi) ve balık avı için elverişli konumundan ötürü çabuk gelişmiştir. İzmit yöresinde Astakos'u kuran Kalhedon'a karşılık Selimbria (Silivri) şehrini meydana getirmiştir. Megaralılar buradan Karadeniz'e çıkarak Herakleia Pontike (Ereğli) kolonisini kurmuşlardır(1).

Yunanlılar koloni kurdukları yerleri duvarla çevirir yerli halka karışmadan kendi tanrılarına tapınır. Yerli halkın mallarıyla kendi mallarıyla değiştirir ve balık avlarlardı. Yerliler denizcilikte geri olduğundan denizle pek ilgilenmezlerdi.

Atina'nın üstünlük döneminde (MÖ 416) Bizantiyon Atinalılar tarafından ele geçirildi; dolayısıyla Boğazlar da Atina'nın kontrolüne geçti(2).

MÖ 189'dan sonra Anadolu topraklarına sahip olan Roma zamanla genişledi. Geniş toprakların Slavlara ve İranlı Sasaniler'e karşı korunması sorun oldu. Bu tehlikelere karşı koymak için daha yakın bir siyasi merkez gerekliydi. İmparator Konstantinus eski Bizantiyon'un yerinde kendi adını verdiği bir şehir kurdu (M.330) ve şehre Konstantinopolis (Konstantin Sehri) adını verdi.

Roma İmparatorluğunun MS 395'de ikiye bölünmesinden sonra Konstantinopolis Doğu Roma İmparatorluğu'nun merkezi oldu. idi. Doğu Roma'da hukuk Roma sistemine dayanıyordu. Senato ve şura gibi kurumlar Roma'dakinin benzeriydi. Dil Ortaçağ Yunanca'sıydı ancak Latin etkisi de devam ediyordu. Yer adları 630'a kadar Latince idi. Bu tarihten soma Yunanca yer adları kullanılmaya başlandı.

Justinianus döneminden önce Bizans İmparatorluğu'nun sınırları Balkanlar (Yunanistan dahil) Anadolu Suriye ve Mısır'ı içine alıyordu.

Ünlü tarihçi Ostrogorsky o dönemin Bizans'ını şöyle tanımlamaktadır:

"Roma devlet tarzı Grek kültürü ve Hıristiyan inancı Bizans gelişmesinin ana kaynaklarıdır. Bu unsurlardan biri yıkılırsa Bizans'ın varlığı düşünülemez. Ancak Hellenistik kültür ve Hıristiyan dininin Roma devlet şekli ile bir sentez haline gelmesi bizim Bizans İmparatorluğu olarak adlandırmaya alıştığımız tarihi teşekkülü meydana getirmiştir.

Bizans tarihi evvel emirde sadece Roma tarihinin yeni bir devresi ve 'Bizans Devleti eski İmperium Romanum'un sadece bir devamıdır. Bizans bilindiği gibi bizim Bizanslı dediğimiz kişilerin bilmedikleri daha sonraki devrin bir terimidir. Bunlar kendilerini her zaman Romalı olarak adlandırmış İmparatorlarını Roma hükümdarları eski Roma Caesar'larının halef ve mirasçıları saymışlardır.

Devlet yaşadığı sürece Roma adı onları büyülemiş ve Roma devlet geleneği onların siyasi düşünce ve iradelerine sonuna kadar hakim kalmıştır. Etnik bakımdan mütecanis olmayan imparatorluk Roma devlet düşüncesi sayesinde bir arada tutulmuş ve çevresine karşı tutumu Roma'nın evrensellik düşüncesine uygun olarak saptanmıştır(3)."

Bizans bir Yunan Devleti değildi. Yunanistan Bizans'ın Balkan Yarımadası'ndaki bir parçasıydı sadece. Bizans içinde Anadolu'nun eski kavimleri Frigler Hititler Bitinyalılar Paflagonyalılar Kapadokyalılar ve hatta Türk kökenli olup Hıristiyanlaşmış Türkler de yer alıyordu.
 
RUM KAVRAMININ ANALİZİ

"Rum" etimolojik ve tarihsel kullanılışıyla Roma'dan kaynaklanmıştır. Bu sözcükle "Roma İmparatorluğu" "Roma İmparatorluğu'nda yaşayan kimse" "Arap ilinden başka ilden olan kimse" "Anadolulu" "Osmanlı" gibi anlamların karşılığıdır. Örneğin "Rum Selçukluları (Anadolu Selçukluları)" ve "Rumeli (Osmanlı Devleti'nin Avrupa'daki toprakları)" gibi.

Rumluk ırki birlikten yoksundur. Çeşitli kavimler dinleri bakımından "Rum" adıyla anılmışlardır. Mezhep bakımından Sırplar Bulgarlar ve Ulahlar Ortodoks olduklarından Rum Cemaati (Rum Milleti) kabul edilmişlerdir. Onların yaşadığı Balkan toprakları da Türkler tarafından "Rumeli" olarak adlandırılmıştır.

"Yunanlılık" ve "Rumluk" aynı şey değildir. Yunanlılık Kuzey Yunanistan'a ve Mora çevresiyle sınırlınıdır. Buna karşın daha geniş bir anlamı olan Rumluk bir toplum ve ülkeler anlayışını ifade eder. Batı Anadolu Adalar-Kıbrıs dahil ve Rumeli Yarımadası gibi daha geniş bir alan Rumlukla ilgilidir.

Tarihçi İsmail Hami Danişmend'in bu konuda değerlendirmesi şöyledir:

"Yunanlılık fikri Rumluk fikriyle başlamıştır. Kuzey Yunanistan'la Mora çevresine sınırlı olan Yunanlılığa mukabil Batı Anadolu Adalar ve Rumeli'nin çeşitli taraflarına yayılmış olan Rumluk daha geniş bir camiadır; her ikisi de ırki birlikten tamamıyla yoksundur; bütün Rum-Yunan toplumu bir mezhep ve dil birliğinden ibarettir. Bilhassa mezhep bakımından ilk zamanlarda Sırplarla Bulgarlar ve Ulahlar bile Rum toplumuna mensup sayılmıştır. İşte bu durumdan ötürü yukarıdaki fıkrada Batısı geçen "Hetairia"ların gayesi Ortodoks istiklali ve Bizans İmparatorluğu'nun ihyası şeklinde ortaya atılmıştır(20)."

Buna göre; Yunanlılar Ortodoksluk mezhebine mensup Yunanlı olmayanlara da sahip çıkarak güçlerini aşan bir davayı sürdürmeye çalışmaktadırlar. Çapı büyük Rumluk ve Bizans hülyası tarihi gerçeklere göre 1821'de Balkanlarda -özelikle Romanya'da- akamete uğramış Yunan isyanı ile mevzileşerek Yunanistan ve bazı Ege adalarında Yunanlılık düşüncesine dönüşmüştür.

Bizans Yunanlı olmaktan uzak özellikle Anadolu kavimlerinin Hıristiyanlık potasında yoğrulmasıyla meydana gelen bir devlettir kiAnadolu uygarlığını ifade eder. Bizans'a Yunanlıların sahip çıkmaya çalışması tarih gerçekleriyle bağdaşmaz
 


Mesajınızı yazın...
Geri
Top