Zekanın efendisi bilinçaltı --BİLİNÇDIŞI

Suskun

V.I.P
V.I.P

%C3%A7izgiler.gif
Bilinçaltının temelinde bağlantı kurma vardır. Öğrendikleriniz arasında bağlantı kurarsanız unutmazsınız. Yani ne kadar çok bağlantı o kadar çok zekâ.

Bilinçaltımızın derinliklerinde sınırsız bilgelik öğrenme ve hafıza sorunu yok. Anladım ki öğrenmeyi etkileyen hafıza ve zekânın dışında bir faktör daha var. Onun da bilinçaltı olduğunu keşfettim.

"Vizyoner Eğitim Danışmanlık Merkezi'nde "zihin koçluğu" yapan Zafer Akıncı kötü hatıralarından kurtulmak ve bilinçaltını kontrol altına almak isteyenler için sorularımızı cevaplandırdı.

Bilinçaltını kısaca tarif eder misiniz?

Amerika'da bilinçaltı konusunda uzmanlardan biri "Bir gemi düşünün insan zihnini kötü yönde etkiliyor.

Bilinçaltını kullanarak öğrenme nasıl gerçekleşir?

Aslında bizim bütün öğrenmelerimiz bilinçaltında olur. Bilinçaltı bağlantılarla çalışır. Bana getirilen bir öğrencinin ebeveyni "Hocam bu çocuk matematiği sevmiyor." demişti. Çocukla matematiği neden sevmediğini bulmak için konuştuk. Konuşurken ilkokul döneminde yaşadığı bir anısını anlattı. Matematik öğretmeni derste soru çözerken yanlış cevap verdiği için çocuğu öğrencilerin arasında küçük düşürmüş. Çocuk bilinçaltında bağlantı kurmuş sene sonunda takdirname aldı. Matematiği de beş oldu.

Velilerimizin çok kullandığı bir şey var: Meselâ çocuk matematik dersinden ödevini yapmaya çalışıyor iğrenç kokan sigarayı verdi ve 'İçeceğin şeyin kokusunu al.' dedi. İçimde öyle bir bağlantı oluştu ki ne zaman sigara görsem midem bulanıyor."

Bilinçaltı çok güçlüdür. Bağlantılarını yapar ve sizin fizyolojinizi ona göre ayarlar. Farkında olmasanız bile bilinçaltı bağlantıları eğitimde ailede ve her türlü ilişkide kullanılır. Ne yapmanız gerektiğini bağlantılar kurarak ayarlar. Bu eğitimde çok daha önemlidir. Bir şeyi başaramayacağınıza inanırsanız onu başaramazsınız.

Bilinçaltıyla öğrenme tekniklerini hangi temele bağlıyorsunuz?


Bilinçaltının temelinde bağlantı kurma vardır. Öğrendikleriniz arasında bağlantı kurarsanız unutmazsınız. Hafızası zayıf olan bir çocukla görüşüyorum. Çocuk ateri oyunlarında muhteşem. Labirent tipi oyunlarda bütün labirentleri sayabiliyor. "Nasıl tutuyorsun bunu aklında?" dedim. "Hocam o kadar çok zekâ. Herkeste yaklaşık 100 milyar nöron var ama nöronlar arasındaki bağlantı kombinasyonu sınırsız.

Temel prensip bağlantısını kendinizi kandırtmayın." Herkes gülmeye başlıyor.Böylece güzel bir duygu oluşuyor konu hakkında. Şimdi ben ne anlatırsam anlatayım onlar anlayacaklar. Bu yöntem dersin başında 5 dakikamı alıyor. Sonra "Hocam ne kadar kolay bir konuymuş." diyorlar. Psikolojide buna "çapa" deniyor. Mizah yaparak çocukların kafasına çapalar atıyorum.



"Çocuklar şimdi çok zor bir soru soracağım bunu yapan her soruyu çözer." diyorum. Halbuki sorduğum soru çok basit. Tabiî çözüyor çocuk. "Hocam hani zordu" diyor. "Aslında zor da size kolay geldi gülmeye başlıyorlar. Beyinlerinde bağlantı kuruyorum. Zor soru deyince mizah anlıyorlar. Bağlantıyı güçlü kurduğumuzda %95 başarı alıyoruz. 14 kişilik bir sınıfta yaptığım çalışmalar sonunda 11'i Milli Eğitim başarı sınavında ilk 50'ye girdi. Bunu tüm derslerde uygulayabilirsiniz. Bilinç ve bağlantı tekniği artı mizah. Meselâ gazlarda kaldırma kuvvetiyle ilgili bir formül vardır. P.V=N.R.T çocuklara ben "Palavracı Nurettin" deyince gülüyorlar. Formül komik geliyor.

Eğitimde bu tekniklerin uygulanması gerekir. Bu bakış açısını kazandırmak lâzım çocuklara. Bir öğrencim var. Psikoloğa götürmüşler IQ testinde geri zekâlı olduğu tespit edilmiş. Halbuki IQ testi ailesi de kendisi de geri zekâlı olduğuna ikna edilmiş. İki buçuk ay özel bir çalışma yaptık. Şimdi bana diyor ki "Hocam dünya hafıza şampiyonasına nasıl başvurabilirim?" Özgüven kazandı; çünkü yapabildiğini gördü.

Bilinçaltıyla öğrenme teknikleri herkese uygulanabilir mi?

Herkese uygulanabilir. Özel bir şart gerekmiyor. Bilinçaltı sadece psikologların tapusunda olan bir konu değildir. En muazzam organımız olan beynin nasıl kullanılacağını öğrenmemiz gerekir. Eğitimciler özellikle bilinçaltını bilmediği için birçok çocuğu harcıyor. Öğretmenler olarak verdiğimiz mesajlar çocuğun beynine ne olarak gidiyor öğrenmemiz lâzım. Anne babaların da bilinçaltı konusunda etraflıca bilgi almaları gerekir. Çünkü her insan deha beyniyle doğar.

Bilinçaltımızın kapasitesi ne kadardır?

Beyni tanıdıkça bilimadamları şu tespiti yapıyor: "Gerçekten muazzam sınırsız bir yapı." Oysa veliler çocuklarının bilinçaltını "yapamazsın ahmak" gibi sözlerle dolduruyor. Ve bunlar sürekli kayıt ediliyor. Bu şekilde çocuğun beyni şartlandırılıyor. Sonra da öğretmenler çocuğun hayatını karartıyor. Hepsi için demiyorum; çünkü bu teknikleri bilmediği halde öğrencilerini çok iyi yetiştiren öğretmenler var.

Bilinçaltı öğrenme teknikleriyle hangi yaşlardaki öğrencilerden daha fazla verim alıyorsunuz?

En çok ortaokul düzeyindeki öğrencilerle çalıştım. ÖSS düzeyinde de verim aldım. Ortaokul çok önemli bir çağ; tam karakterin oluştuğu bilinçaltının oturduğu bir dönem. 11-12 yaşına kadar çocuklar çok iyi eğitilmelidir.

Her ders için aynı teknikle mi yoksa ayrı ayrı tekniklerle mi eğitim veriyorsunuz?

Aslında ben ilk başladığımda fotografik hafızayı kullanıyordum. Ondan sonra çoklu zekâ uygulamalarını keşfettim. Sonra konsantrasyon hızlı okuma ve NLP tekniklerini öğrendim. Ve bunların hepsini birleştirerek "bütünleşik zihin gelişimi" adında bir öğrenme modeli uygulamaya başladım.

Bütünleşik zihin gelişimi modelini biraz daha anlatır mısınız?

Bu sistemle insanlara zihninin nasıl çalıştığını öğretiyoruz. Yani ben çocuğa "Tarih dersini böyle çalışmalısın" demem aklında böyle tutabilirsin." derim. Çocuk zaten zihnini keşfedince nasıl çalışacağını kendisi buluyor. Başarılı çocuklar bunları kullanıyor zaten. Başarısız olan öğrenciler ise "İllâ böyle çalışacaksın." diye bizim koşullandırdıklarımız. Şu ana kadar 270'in üzerinde öğrenciyle çalıştım. 270 tane ayrı ayrı beyin çalışma sistemi buldum. Biz insanlara nasıl yapacağını öğretiyoruz. Bu yanlış. Önemli olan beynin nasıl çalıştığını anlatmak.

Geçenlerde bir hadise yaşadım. Velinin bir tanesi dedi ki "Hocam bu çocuk ders çalışırken ayakta geziyor. Ben de oturtuyorum". Çocukla konuştum. Yaptığım testlerde de çocuğun "kinestetik" yani dokunsal bir yapısı olduğu ortaya çıktı. Bedeniyle anlayan bu çocuğu oturtuğun an dersi anlayamaz. İşte veliler bunları bilmedikleri için çocuğu koşullandırıyor. On kere çocuğun kafasına vursanız bir daha kalkıp dolaşamaz ama dersini de anlayamaz. Sonra da "geri zekâlıyım" diye kendini etiketler inanç oluşturur. Çocukları bir şeylere zorlamadan önce iyi analiz yapmak gerekir.

Küçük yaşlarda bilinçaltıyla öğrenme eğitimi almış bir öğrencinin ileriki yıllarında aldığı bu eğitim etkisini korur mu?

Küçük yaşlarda verdiğimiz böyle bir eğitim zihnini tanıdığı için öz güveni gelişir; karakteri oturur. Biz çocukların zihinlerinin nasıl çalıştığını önemsemiyoruz. Başarısız olduklarında ise onları suçluyoruz.

Verimli bir bilinçaltıyla öğrenme eğitimi kaç seansta tamamlanıyor?

Bilinçaltı teknikleri dediğimiz öğrenme modelinde sihirli değnekle dokunup bir şeyleri değiştirmiyoruz. Çocuk nasıl öğreniyorsa öyle öğretiyoruz. Beynin grafiğini çıkarıyoruz. Çalışmalarımız genellikle bir ay sürüyor. Bilinçaltı tekniklerini kullanarak konsantrasyon hedeflere kilitlenme eğitimlerini veriyoruz. Konsantrasyon çok önemli. Öyle öğrencilerle karşılaşıyorum ki "Beş dakika dersin başında duramıyorum." diyor ama "Yüzüklerin Efendisi" filmini üç saat gözünü kırpmadan izliyor. Konsantrasyon bozukluğu olan çocuk üç saat nasıl otuyor? Sorun konsantre bozukluğu değil dersi nasıl çalışacağını bilmiyor. Biz derse konsantre olmasını sağlıyoruz.

BAŞARI İÇİN BİLİNÇALTINI PROGRAMLAMA İPUÇLARI


1- Bilinçaltınızda her sorunun cevabı vardır. Uykuya dalmadan önce bilinçaltına "Sabah altıda kalkacağım." emrini verirseniz sizi tam saatinde uyandıracaktır.

2- Her gece yatarken kendi kendinize söylediğiniz olumlu ifadeler sağlığınızın kusursuz olması yönünde olsun; bilinçaltınız buyruğunuzu yerine getirecektir.

3- Bir kitap ya da harika bir tiyatro eseri yazmak bu fikri sevgiyle hissederek bilinçaltınıza iletin; o da size istediğiniz karşılığı verecektir.

4- Asla "bunu yapamam" ya da "şunun olması imkânsız" gibi sözler söylemeyin. Bilinçaltınız bunu yalın anlamlarıyla alacak ve bu düşüncelerden dolayı yapmak istediğiniz şey için yeteneğiniz olmadığını kabul edecektir.

5- Size zarar verecek ya da canınızı yakacak şeyler düşünmeyin. Çünkü neye inanırsanız onunla karşılaşacaksınız.

6- En doğru şekilde düşünüp hissetmeye başlarsanız huzurlu bir zihne sahip olmanız kaçınılmaz olur. Bilinçaltınız zihninizden geçirip doğru olduğunu iddia ettiğiniz her şeyi kabul edecek ve size bunu yaşatacaktır.

7- Bilinciniz kapıdaki bekçidir. En önemli işlevi bilinçaltını yanlış izlenimlerden korumaktır. İyi şeylerin olabileceğini ve şu anda olmakta olduğunu düşünmeyi her zaman tercih edin.
 
BİLİNÇDIŞI

Freud’un geliştirdiği psikanalitik kuramın temelini ruhsal süreçlerin bilinçdışı işleyebildiği görüşü oluşturmuştur.

Ruhsal olayları açıklamada fiziksel mekanizmaları kullanmak yetersiz kalmaktadır. Ayrıca ruhsal olayları sadece bilinçliliğe ilişkin verilerle açıklamaya çalışıldığımızda birçok eksiklik ortaya çıkmaktadır. Gerek sağlıklı gerekse hasta bireylerde ruhsal olayları anlayabilmek için,bilinç düzeyinde kanıtını bulamadığımız başka bazı süreçlerin varlığını kabul etmek zorunludur. Bunlar sadece sağlıklı bireylerdeki dil sürçmeleri,rüyalar ya da hastaların semptomları değildir. Aklımıza gelip de nereden,nasıl geldiğini bilemediğimiz düşünceler de bilinçdışı süreçlerle açıklanabilir.bütün ruhsal eylemlerin bilinçte yer alıp bilincin içinde açıklanabilecekleri görüşünde ısrar edersek,birçok eylem bağlantısız ve anlaşılmaz kalacaktır. Oysa bilinçdışı süreçlerin varlığını kabul edersek,bunların bilinçli süreçler üzerindeki etkilerini anlamak mümkün olabilir.

Freud,bilinçdışı olayları incelemeye başladıktan kısa bir süre sonra bunların ikiye ayrılabileceğini fark etmişti. Birincilerin kapsamına biraz çaba ve dikkat sarfıyla bilince getirilebilen düşünce,anı ve benzerleri giriyordu. Bilinçlenmeye hazır bu türden unsurlara Freud bilinç öncesi adını verdi. Ancak bilinçdışı olayların en ilgi çekici olanları büyük bir çaba sarfıyla bilinçli kılınabilen unsurlardır. Bunlar bilinç tarafından çok ilgi çekici bir kuvvetle reddedilen,itilen ve bu yüzden bilinçli olabilmeleri için önceden bu kuvvetlerin yenilmesin gereken unsurlardır. Freud bu ikinci türden olaylara bilinçdışı terimini kullanmıştır.

Bilinçdışı zihinsel çalışmayı doğrudan doğruya gözleyecek bir yolumuz yoktur. Biz bunların ancak kişinin bize anlattığı düşünce ve duygularındaki yansımalarını ya da gözlemlediğimiz davranışındaki etkilerinin görünümlerini gözleyebiliriz. Bu gibi etkilerin görünümleri bilinçdışı işleyişin ürünleridir ve biz bunlardan yola çıkarak bir bilinçdışı işleyişin anlamını sezebiliriz.

Bilinçdışı ruhsal süreçlerin varlığını gösteren önemli bir kanıt da hipnoz sonrası telkindir. Hipnozda eylemle ilgili düşünceler,emri verenin etkisi,hipnotik durumla ilgili anıların tümü bilinçdışındadır. Eylem gerçekleştirilirken ona ait düşünce bilinçdışıdır. Yani,ruhsal bir olay hem bilinçli hem de aktif olabilmektedir. Histerik hastanın zihni de aktif ancak, bilinçdışı düşüncelerle doludur. Histerik hastalarda tüm semptomlar kaynağını bilinçdışı düşüncelerden alır. Adeta onlar tarafından yönetilir. Örneğin kusma davranışının ardında hamile olduğu düşüncesi olabilir. Ancak hastanın bu düşünce hakkında bir bilgisi yoktur. Semptom,derinde örtülü kalmış bir düşüncenin yerine geçmek üzere ortaya çıkmıştır. Normalde,düşünce süreçleri kişinin bunları bilinçli olarak fark etmesine dek ilerlerken,burada bu engellenmiş ve bilinçdışı kalmaya zorlanan süreçler yerine semptom ortaya çıkmıştır. Freud psikanalitik tedavinin,bu süreci tersine döndürerek bilinçdışı olanı bilinçli hale getirme yoluyla semptomu ortadan kaldırmaya çalışan bir yöntem olduğunu ifade etmektedir.

Bilinçdışı işleyişin bilinçli davranışa etkileri arasında dil sürçmeleri,okuma ve yazma yanlışları,kazalar,yanlış anımsama ve unutmalar da yer alır.

İd,ego veya süperegonun bilinçdışı bölümlerinden gelen içerikler normal denilen ruhsal olayları da biçimlendirebilirler. Egonun etkin olan bilinçdışı güçler üzerindeki bütünleyici işlevi ne kadar başarılı olursa,ruhsal durum ve davranış da o kadar normale yakın olur.

Normal ruhsal olayların içinde,bilinçdışı süreçlerin en açık görülerek incelenebileceği ürünler rüyalardır. Freud psikanalitik teknik aracılığıyla her rüyanın ardında etkin bilinçdışı düşünce isteklerin bulunduğunu göstermiştir. Rüyaların incelenmesi,yalnızca genel bilinçdışı süreçleri ve içeriği değil,semptomu oluşturan bastırılmış ve bilince çıkması yasaklanmış id bölümünü de anlamamıza yardımcı olduğu için önemlidir.
Özlem Boğoçlu
Sosyal Hizmet Uzmanı​
 
Geri
Top