Zeybek sözcüğünün kökeni konusunda bilim adamları ve araştırmacılar arasında birçok değişik, hatta karşı karşıya duran görüşler vardır.Bugün için eldeki verilerle sorunu çözümlemek doğrultusunda bir görüş birliğine varmak da olası görünmemektedir.
Onur Akdoğu zeybek kavramının eski Türkçede koruyucu zırh anlamına gelen say, sağlam ve sıkı anlamına gelen bek sözcüklerinin birleşmesinden doğan bir kavram olduğunu söylemektedir.Zeybek sözcüğü için; Güçlü, kuvvetli koruyucu anlamında kullanılmış saybek kelimesinin yüzyıllar içinde önce saybak, daha sonra seybek, seybak, zeybak ve Zeybek olarak değişim sonucu ortaya çıkmıştır. Demektedir.
Dr. Tahir Kutsi, Bizanslı tarihçi Parhimeres'i tanık göstererek Zeybek sözcüğünün Türkçe kökenli olduğunu savunmaktadır. Bizanslı tarihçinin belirttiğine göre Aydın, Salmpakis Mantahias adındaki bir komutan eliyle Türklerine eline geçmiştir. Bu komutan da Gazi Menteşe'dir Salmpakis unvanıyla anılmaktadır. Salmpakis ise Saybaktır. Rum alfabesinde B harfi olmaması dolayısıyla aradaki B harfi MP harfleriyle gösterilmekte dir ve yine aradaki L harfi de yumuşaktır, Y gibi söylenmektedir. Saybak sözcüğü de yiğitlik, mertlik ifade eder. Bu sözcük, zamanla yumuşayıp incelerek Zeybek olmuştur. Ayrıca araştırmacı, Orta Asya'da ve Türkistan'da Zeybek, Saybak, Seybek adında köyler bulunduğunu, sözcüğün Ege Bölgesi'nde yiğit özü sözü doğru, kişiliğine inanılan, sözüne güvenilen kişi anlamı taşdığını belirtmektedir.
Cemil Demirsipahi ise Türk Halk Oyunları adlı eserinde sözcüğün kaynağının bilinmediğini söyleyerek Dr. Tahir Kutsi'nin düşüncelerine katılmaktadır. Ayrıca Arapların da bu sözcüğe sahiplendiklerini belirtir. Yazara göre Araplar, Mısır'da oluşturulan askeri fırkalardan bazılarının Bursa yöresindeki Türklerden oluştuğuna; bu askerlere toplu davranışlarında atak olmaları nedeniyle Civa gibi anlamında Zeybeki dendiğine ve bu sözcüğün zamanla Zeybek şekliğini aldığına inandığıklarını belirtmektedir.
İsmail Özboyacı, Zeybek sözcüğünün Türkçe'den Yunanca'ya geçmiş öz Türkçe bir sözcük olduğunu belirtmektedir.
Mahmut Ragıp Gazimihal'e göre, zeybek sözcüğü salbak ya da bunun diğer bir söylenişi olan saypak sözcüklerinden türemiştir.Bununla bağlantılı olarak kaynaklarda geçen salmpakis sözcüğünün aslında salpak ve dolayısıyla zeybek olduğunu savunur. Zeybek sözcüğünün Türkçe bir sözcük ve aynı zamanda Kırgızlar arasında da bir oyun adı olduğunu; ayrıca Doğu Türkistan ve Afganistan'ın Badahşan kentinde Zeybek adında birer köy bulunduğunu belirtir.
Halil Oğultürk; Mahmut Ragıp Gazimihal'in düşüncelerini aktararak bu düşüncelere katıldığını, ayrıca Hüseyin Hilmi Bayındır'ın Zeybek sözcüğü üzerindeki incelemesini de aktararak Zeybek sözcüğünün Oğuz Türklerine ilişkin olduğunu belirtir.
Hüseyin Hilmi Bayındır ise, bu sözün anlayışlılık anlamına gelen sağ ve sağlam anlamına gelen bek sözlerinin birleşiminden oluştuğunu iddia eder. Hüseyin Hilmi Bayındır'a göre; Divanü lügat it - türk'de Bekneğ sözcüğündeki Bek hecesinin Sağlam anlamında olduğu yazılmaktadır. Yine Divanü lügat it türk'de Sağ sözcüğü Oğuzca'da Zeybeklik, anlayışlılık anlamına gelmektedir. Divanü lügat it - türk'de S harfinin kimi zaman Türk dilinde Z okunduğu söylenmtekdir. Zeybek sözünde Sağlam anlamında bir Bek sözünün bulunması Zeybek adının birleşik ad olduğunu anlatmaktadır. Bek anlamı olan sağlam sözünü doğrulayarak bir ek ad olması şarttır. Bek sözü bir insan için kullanıldığına göre de ek sözü, insanın niteliğini iyi yönünde anlatan söz olması gerekmektedir. Yani Bek sözü ile ancak anlayışlılık, akıllılık anlatan Zağ sözü ile birleşik ad olabilir ve Zağ-Bek şeklini alır. Bunu Türk dilinin yapısı zorunlu kılmaktadır. Başta gelen kalın anca yumuşak hece, sonda gelen ince ancak sert heceye uydurularak okunur kuralına göre Zağ hecesi kendisinden sonra gelen sert, ince Bek hecesine uydurulara Zeğ olmuş Bekle birlikte anlayışlı, akıllı, sağlam, anlayışlı adam anlamında Zeğbek olarak Avrupa tarih kitaplarına geçmiş ve çağımıza değin Bozdağ, Dalgalı köylerinde yaşamıştır. Sonraları sözcüğün ortasındaki Ğ söylendiği gibi yazılma kuralına uyularak Yye dönmüştür.
Sabahattin Türkoğlu, Anadolu'ya gelen ilk Türklerde asker ve orduya Sü dendiğini, Sü-Bek sözcüğünün Subay anlamına geldiğini, S harfinin yumuşayarak Zye dönüştüğünü ve Zübek biçimini aldığını, zamanla bu sözcüğün de Ziybek-Zeybek biçimini aldığını belirtmiştir.
Şeref Üsküp ise, bu sözcüğün, civa anlamına gelen Arapça zibak sözcüğünün ziybak sözcüğüne dönüşmesinden türediğini söyler.
Halikarnas Balıkçısı, Lydiaca obekkos, to bekkos ve ibakhi sözcüklerinin zeybek sözcüğüne dönüştüğünü söylemektedir.
Enver Behnan Şapolyo ise, bağlantısını nasıl kurabildiyse zeybek sözcüğünün hudut bekçileri olduğunu söylediği, sekban ve seymenden geldiği anlaşılmaktadır demektedir.
Zeybek kavramının ortaya çıkışı çobanlıkla ilgili görünmektedir...Zeybeklerin çoğunluğunun çobanlıktan yetişme..., çobanların yanlarında birkaç yakın arkadaşları olur, zeybek çetesi kuracakları zaman bu kişileri bulup konuşurlar.Bu kişiler de genellikle çobandırlar. Zeybeklerin ilk mesleği çobanlık...Çoban tipine bakıldığında, zeybeğin sosyal rolü ve taşıdığı özelliklerle büyük ölçüde örtüştüğü görülmektedir gibi belirlemeler yapılmaktadır.
Haydar Avcı'ya göre; sorundaki tıkanma, halk diline uzak oluş ve yabancılıktan kaynaklanmaktadır.Bugün Anadolu'nun birçok yöresinde halk dilinde halen kullanılan bir sözcük vardır.Bu sözcük zağmak sözcüğüdür ki çeşitli anlamlara gelmektedir.
Zağmak: 1. Kaçmak, koşmak. ( Söğüt, Çal, Denizli Üçem, Bala, Ankara Göl, Çubuk, Ankara Güvenç, Konya. )
2. Düşmek. ( Zile, Tokat Bor, Niğde. )
3. Hızla fırlamak, akarcasına kayıp gitmek. ( Eğridir köyleri, Isparta Söğüt, Bilecik Alaşehir, Manisa Çankırı Mersin köyleri, İçel Afşin, Maraş Çarşamba, Samsun Şarkışla, Koyulhisar, Sivas Bor, Niğde Yozgat. )
4. Saldırmak. ( Kumdanlı, Yalvaç, Isparta. )
5. Hareket etmek, hızla bir yere gitmek, gidiş, yerinde duramamak, kaçarak kurtulmak.
( Ankara, Kalecik ilçesi, Alevi Türkmen köyleri. )
6. Yaman, atik, çevik, bir şekilde hareket etmek. ( Isparta, Keçiborlu, Kılıççı kasabası ve köyleri. )
Ayrıca Ankara yöresi köylerinde zağ sözcüğü hızla git, durma, seğirt, savuş, hareket et anlamında kullanılan bir sözcüktür.
Şimdi bu açıklamaların zeybek kavramıyla ne ilgisi var denilebilir. Kısaca bunu açıklayalım. Bildiğindi gibi bek, bak, pek, pak ekleri Türkçede kavram yaratmak amacıyla kullanılan eklerdir. Söz gelimi kaymak fiilini ele alacak olursak, burada kay köküne pak eki eklenerek kaypak kavramı türetilmiştir ki, anlam olarak ikiyüzlülüğü, tutarsızlığı, dönekliği, güvenilmezliği anlatmaktadır. Zağ köküne ise, bek ya da bak eki eklendiğinde ise zağbek veya zağbak kavramları ortaya çıkar ki, bu da sürekli kaçan, belli bir yerde kalıcı olarak durmayan, yeri geldiğinde saldırı durumunda olan, bir yere, özellikle sığınılacak ve savunulacak yerlere kaçarak kendini savunan gibi çeşitli anlamları içerir ki, bu anlamlarda zeybekliğin yapısı ve konumuyla bütünüyle örtüşmektedir.
Bu kavramın yüzyıllar boyunca halk ağzında, yöresel söyleyişlere ve dilin akıcılığına uydurularak zeğbek, zeybek şekline dönüşmüş olabileceğini de rahatlıkla düşünebiliriz. Söz gelimi Ege Bölgesi telafuzuyla Orta Anadalu, Kuzeybatı Anadolu telafuzuyla Güneybatı Anadolu telafuzunun aynı olduğunu söyleyebilir miyiz ? Dolayısıyla bu kavramların da bölgeler arası konuşma dilinde böyle küçük değişikliğe uğraması bize göre doğal bir durumdur. Bu tür değişimleri, başka sözcük ve kavramların kullanımında da görebiliriz.
Zeybeklerin de bir yerde duramayan, belli ve kalıcı bir mekanı bulunmayan, barınmak ve korunmak amacıyla sürekli kaçış, yani hareket halinde olan, ulaşılması zor ve sarp yerlere, özellikle dağlara giden topluluklar olduğu düşünülürse, bu kavramın pekala bu sözcükten açıkladığımız biçimde türetildiği neden söylenmesin ?
Ayrıca kaynaklarda zeybek kavramının ele avuca sığmaz kişi anlamına geldiği de belirtilmektedir ki, bu da yukarıda ki düşüncelerimizi doğrular niteliktedir.
Biliyoruz ki, zeybeklik geleneği içinde dağa giden, dağlara çıkan kişiye zeybek oldu denilmektedir. Zağmak sözcüğünün anlamlarıyla bir arada düşünüldüğünde, bu anlam ve aktarım, savlarımızı bütünüyle desteklemektedir.
Ayrıca zağbek ve zeybek kavramlarında olduğu gibi seymen kavramının da Ankara'nın çeşitli yörelerinde sağmen, samen, seymen, seyman şekilllerinde kullanıldığı görülmektedir. Yine buna benzer bir biçimde bey kavramı da halk dilinde beğ, bağ, ba, beg biçimlerinde kullanılabilmektedir. Çoğu zaman halk beyim kavramının beğim biçiminde telafuz eder ki, dildeki bu tür değişimler yukarıdaki düşüncelerimizi önemli ölçüde onaylamaktadır. Halk dilinde y harfinin ğ ve g harflerine, g ve ğ harflerinin y harfine dönüştüğü çok sık görülen bir durumdur. Aynı durum zağbek kavramı için de geçerlidir.
Yine bu şekilde dildeki yöresel değişim sonucu zeybek bölgesi olan Ankara dolaylarında zeybek kavramının çeşitli şekillerde değişikliğe uğradığını, zibek, ziybek gibi söyleniş biçimlerine rastlanıldığını ve bu şekilde halk arasında kullanıldığını belirtmekte yarar görüyoruz.
Onur Akdoğu zeybek kavramının eski Türkçede koruyucu zırh anlamına gelen say, sağlam ve sıkı anlamına gelen bek sözcüklerinin birleşmesinden doğan bir kavram olduğunu söylemektedir.Zeybek sözcüğü için; Güçlü, kuvvetli koruyucu anlamında kullanılmış saybek kelimesinin yüzyıllar içinde önce saybak, daha sonra seybek, seybak, zeybak ve Zeybek olarak değişim sonucu ortaya çıkmıştır. Demektedir.
Dr. Tahir Kutsi, Bizanslı tarihçi Parhimeres'i tanık göstererek Zeybek sözcüğünün Türkçe kökenli olduğunu savunmaktadır. Bizanslı tarihçinin belirttiğine göre Aydın, Salmpakis Mantahias adındaki bir komutan eliyle Türklerine eline geçmiştir. Bu komutan da Gazi Menteşe'dir Salmpakis unvanıyla anılmaktadır. Salmpakis ise Saybaktır. Rum alfabesinde B harfi olmaması dolayısıyla aradaki B harfi MP harfleriyle gösterilmekte dir ve yine aradaki L harfi de yumuşaktır, Y gibi söylenmektedir. Saybak sözcüğü de yiğitlik, mertlik ifade eder. Bu sözcük, zamanla yumuşayıp incelerek Zeybek olmuştur. Ayrıca araştırmacı, Orta Asya'da ve Türkistan'da Zeybek, Saybak, Seybek adında köyler bulunduğunu, sözcüğün Ege Bölgesi'nde yiğit özü sözü doğru, kişiliğine inanılan, sözüne güvenilen kişi anlamı taşdığını belirtmektedir.
Cemil Demirsipahi ise Türk Halk Oyunları adlı eserinde sözcüğün kaynağının bilinmediğini söyleyerek Dr. Tahir Kutsi'nin düşüncelerine katılmaktadır. Ayrıca Arapların da bu sözcüğe sahiplendiklerini belirtir. Yazara göre Araplar, Mısır'da oluşturulan askeri fırkalardan bazılarının Bursa yöresindeki Türklerden oluştuğuna; bu askerlere toplu davranışlarında atak olmaları nedeniyle Civa gibi anlamında Zeybeki dendiğine ve bu sözcüğün zamanla Zeybek şekliğini aldığına inandığıklarını belirtmektedir.
İsmail Özboyacı, Zeybek sözcüğünün Türkçe'den Yunanca'ya geçmiş öz Türkçe bir sözcük olduğunu belirtmektedir.
Mahmut Ragıp Gazimihal'e göre, zeybek sözcüğü salbak ya da bunun diğer bir söylenişi olan saypak sözcüklerinden türemiştir.Bununla bağlantılı olarak kaynaklarda geçen salmpakis sözcüğünün aslında salpak ve dolayısıyla zeybek olduğunu savunur. Zeybek sözcüğünün Türkçe bir sözcük ve aynı zamanda Kırgızlar arasında da bir oyun adı olduğunu; ayrıca Doğu Türkistan ve Afganistan'ın Badahşan kentinde Zeybek adında birer köy bulunduğunu belirtir.
Halil Oğultürk; Mahmut Ragıp Gazimihal'in düşüncelerini aktararak bu düşüncelere katıldığını, ayrıca Hüseyin Hilmi Bayındır'ın Zeybek sözcüğü üzerindeki incelemesini de aktararak Zeybek sözcüğünün Oğuz Türklerine ilişkin olduğunu belirtir.
Hüseyin Hilmi Bayındır ise, bu sözün anlayışlılık anlamına gelen sağ ve sağlam anlamına gelen bek sözlerinin birleşiminden oluştuğunu iddia eder. Hüseyin Hilmi Bayındır'a göre; Divanü lügat it - türk'de Bekneğ sözcüğündeki Bek hecesinin Sağlam anlamında olduğu yazılmaktadır. Yine Divanü lügat it türk'de Sağ sözcüğü Oğuzca'da Zeybeklik, anlayışlılık anlamına gelmektedir. Divanü lügat it - türk'de S harfinin kimi zaman Türk dilinde Z okunduğu söylenmtekdir. Zeybek sözünde Sağlam anlamında bir Bek sözünün bulunması Zeybek adının birleşik ad olduğunu anlatmaktadır. Bek anlamı olan sağlam sözünü doğrulayarak bir ek ad olması şarttır. Bek sözü bir insan için kullanıldığına göre de ek sözü, insanın niteliğini iyi yönünde anlatan söz olması gerekmektedir. Yani Bek sözü ile ancak anlayışlılık, akıllılık anlatan Zağ sözü ile birleşik ad olabilir ve Zağ-Bek şeklini alır. Bunu Türk dilinin yapısı zorunlu kılmaktadır. Başta gelen kalın anca yumuşak hece, sonda gelen ince ancak sert heceye uydurularak okunur kuralına göre Zağ hecesi kendisinden sonra gelen sert, ince Bek hecesine uydurulara Zeğ olmuş Bekle birlikte anlayışlı, akıllı, sağlam, anlayışlı adam anlamında Zeğbek olarak Avrupa tarih kitaplarına geçmiş ve çağımıza değin Bozdağ, Dalgalı köylerinde yaşamıştır. Sonraları sözcüğün ortasındaki Ğ söylendiği gibi yazılma kuralına uyularak Yye dönmüştür.
Sabahattin Türkoğlu, Anadolu'ya gelen ilk Türklerde asker ve orduya Sü dendiğini, Sü-Bek sözcüğünün Subay anlamına geldiğini, S harfinin yumuşayarak Zye dönüştüğünü ve Zübek biçimini aldığını, zamanla bu sözcüğün de Ziybek-Zeybek biçimini aldığını belirtmiştir.
Şeref Üsküp ise, bu sözcüğün, civa anlamına gelen Arapça zibak sözcüğünün ziybak sözcüğüne dönüşmesinden türediğini söyler.
Halikarnas Balıkçısı, Lydiaca obekkos, to bekkos ve ibakhi sözcüklerinin zeybek sözcüğüne dönüştüğünü söylemektedir.
Enver Behnan Şapolyo ise, bağlantısını nasıl kurabildiyse zeybek sözcüğünün hudut bekçileri olduğunu söylediği, sekban ve seymenden geldiği anlaşılmaktadır demektedir.
Zeybek kavramının ortaya çıkışı çobanlıkla ilgili görünmektedir...Zeybeklerin çoğunluğunun çobanlıktan yetişme..., çobanların yanlarında birkaç yakın arkadaşları olur, zeybek çetesi kuracakları zaman bu kişileri bulup konuşurlar.Bu kişiler de genellikle çobandırlar. Zeybeklerin ilk mesleği çobanlık...Çoban tipine bakıldığında, zeybeğin sosyal rolü ve taşıdığı özelliklerle büyük ölçüde örtüştüğü görülmektedir gibi belirlemeler yapılmaktadır.
Haydar Avcı'ya göre; sorundaki tıkanma, halk diline uzak oluş ve yabancılıktan kaynaklanmaktadır.Bugün Anadolu'nun birçok yöresinde halk dilinde halen kullanılan bir sözcük vardır.Bu sözcük zağmak sözcüğüdür ki çeşitli anlamlara gelmektedir.
Zağmak: 1. Kaçmak, koşmak. ( Söğüt, Çal, Denizli Üçem, Bala, Ankara Göl, Çubuk, Ankara Güvenç, Konya. )
2. Düşmek. ( Zile, Tokat Bor, Niğde. )
3. Hızla fırlamak, akarcasına kayıp gitmek. ( Eğridir köyleri, Isparta Söğüt, Bilecik Alaşehir, Manisa Çankırı Mersin köyleri, İçel Afşin, Maraş Çarşamba, Samsun Şarkışla, Koyulhisar, Sivas Bor, Niğde Yozgat. )
4. Saldırmak. ( Kumdanlı, Yalvaç, Isparta. )
5. Hareket etmek, hızla bir yere gitmek, gidiş, yerinde duramamak, kaçarak kurtulmak.
( Ankara, Kalecik ilçesi, Alevi Türkmen köyleri. )
6. Yaman, atik, çevik, bir şekilde hareket etmek. ( Isparta, Keçiborlu, Kılıççı kasabası ve köyleri. )
Ayrıca Ankara yöresi köylerinde zağ sözcüğü hızla git, durma, seğirt, savuş, hareket et anlamında kullanılan bir sözcüktür.
Şimdi bu açıklamaların zeybek kavramıyla ne ilgisi var denilebilir. Kısaca bunu açıklayalım. Bildiğindi gibi bek, bak, pek, pak ekleri Türkçede kavram yaratmak amacıyla kullanılan eklerdir. Söz gelimi kaymak fiilini ele alacak olursak, burada kay köküne pak eki eklenerek kaypak kavramı türetilmiştir ki, anlam olarak ikiyüzlülüğü, tutarsızlığı, dönekliği, güvenilmezliği anlatmaktadır. Zağ köküne ise, bek ya da bak eki eklendiğinde ise zağbek veya zağbak kavramları ortaya çıkar ki, bu da sürekli kaçan, belli bir yerde kalıcı olarak durmayan, yeri geldiğinde saldırı durumunda olan, bir yere, özellikle sığınılacak ve savunulacak yerlere kaçarak kendini savunan gibi çeşitli anlamları içerir ki, bu anlamlarda zeybekliğin yapısı ve konumuyla bütünüyle örtüşmektedir.
Bu kavramın yüzyıllar boyunca halk ağzında, yöresel söyleyişlere ve dilin akıcılığına uydurularak zeğbek, zeybek şekline dönüşmüş olabileceğini de rahatlıkla düşünebiliriz. Söz gelimi Ege Bölgesi telafuzuyla Orta Anadalu, Kuzeybatı Anadolu telafuzuyla Güneybatı Anadolu telafuzunun aynı olduğunu söyleyebilir miyiz ? Dolayısıyla bu kavramların da bölgeler arası konuşma dilinde böyle küçük değişikliğe uğraması bize göre doğal bir durumdur. Bu tür değişimleri, başka sözcük ve kavramların kullanımında da görebiliriz.
Zeybeklerin de bir yerde duramayan, belli ve kalıcı bir mekanı bulunmayan, barınmak ve korunmak amacıyla sürekli kaçış, yani hareket halinde olan, ulaşılması zor ve sarp yerlere, özellikle dağlara giden topluluklar olduğu düşünülürse, bu kavramın pekala bu sözcükten açıkladığımız biçimde türetildiği neden söylenmesin ?
Ayrıca kaynaklarda zeybek kavramının ele avuca sığmaz kişi anlamına geldiği de belirtilmektedir ki, bu da yukarıda ki düşüncelerimizi doğrular niteliktedir.
Biliyoruz ki, zeybeklik geleneği içinde dağa giden, dağlara çıkan kişiye zeybek oldu denilmektedir. Zağmak sözcüğünün anlamlarıyla bir arada düşünüldüğünde, bu anlam ve aktarım, savlarımızı bütünüyle desteklemektedir.
Ayrıca zağbek ve zeybek kavramlarında olduğu gibi seymen kavramının da Ankara'nın çeşitli yörelerinde sağmen, samen, seymen, seyman şekilllerinde kullanıldığı görülmektedir. Yine buna benzer bir biçimde bey kavramı da halk dilinde beğ, bağ, ba, beg biçimlerinde kullanılabilmektedir. Çoğu zaman halk beyim kavramının beğim biçiminde telafuz eder ki, dildeki bu tür değişimler yukarıdaki düşüncelerimizi önemli ölçüde onaylamaktadır. Halk dilinde y harfinin ğ ve g harflerine, g ve ğ harflerinin y harfine dönüştüğü çok sık görülen bir durumdur. Aynı durum zağbek kavramı için de geçerlidir.
Yine bu şekilde dildeki yöresel değişim sonucu zeybek bölgesi olan Ankara dolaylarında zeybek kavramının çeşitli şekillerde değişikliğe uğradığını, zibek, ziybek gibi söyleniş biçimlerine rastlanıldığını ve bu şekilde halk arasında kullanıldığını belirtmekte yarar görüyoruz.