• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

37 - Kastamonu

Kuzeyinde Küre ve güneyinde Ilgaz dağları arasında kalmış yalnız, içe dönük ama keşfettikçe güzelliklerini sunan bir Anadolu kenti Kastamonu.

Kastamonu yakın çevresindeki doğal ve kültürel güzellikleriyle de her mevsim farklı aktivitelere olanak tanıyor. Çankırı, Çorum, Kastamonu illeri arasında kalan Ilgaz Milli Parkı zengin bitki örtüsü sayesinde geyik, karaca, ayı, yaban domuzu, kurt, tilki, tavşan, keklik gibi yabani hayvanlara uygun yaşama ortamı sunuyor.

Yılın altı ayı karla kaplı Ilgaz Dağı’nda kışın kayak sporu yapılabildiği gibi, bahar ve yaz aylarında da doğa yürüyüşleri düzenleniyor. Bütün bir yıl süregelen spor faaliyetleri nedeniyle bazı tesisler on iki ay açık. Özellikle kayak sporuna yeni başlayanların keyif alacakları koşullar sunan Ilgaz Milli Parkı, snowboarda yeni başlayanlar için de uygun, oldukça sakin pistlere sahip. Manzara etkileyici ve kar kalitesi oldukça iyi.

Yürümekten yılmayanlar, maceracılar ve mağara tutkunları için de şehre yakın Valla (Varla) Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Ilıca Şelalesi gibi yerler bulunuyor. Cide’den Abana’ya uzanan 170 kilometrelik sahildeki koylar ve plajlar denizin tadını çıkarmak isteyenlere kucak açıyor...
Gezdikçe güzelleşen, karakterli bir Anadolu kenti Kastamonu.

İstediğinde karlı dağlara, sahillere, derin kanyonlara açılır. İstediğinde bir yatırda huzur bulur ya da ahşap konakların cumbalarının altından kıvrılarak kaleye çıkar ve buradan kendini seyreder. Münire Medresesi’nde baharatların kokusu, dövülen bakırın sesi, dokuma yapan kadınların sabrı, ahşabın kokusu ruhunu okşar... Kastamonu, içine kapanıktır belki ama, onu gerçekten tanımak isteyene kapıları her zaman açıktır.
 
KATAMONU İLÇELERİ

Kastamonu’nun biri merkez olmak üzere yirmi ilçesi vardır.

MERKEZ: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 94.279 olup, 51.560’ı ilçe merkezinde, 42.719’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 90, Akkaya bucağına bağlı 31, Kuzyaka bucağına bağlı 60 köyü vardır. İlçe topraklarıGökırmak vâdisinden ve bu vâdiye dikine inen çok sayıda küçük ve dik yamaçlardan meydana gelmiştir. İlçe topraklarının yarısına yakın kısmı ormanlıktır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri kendir, sarmısak, tahıl ve meyvedir. Dağlık bölgelerde hayvancılık ve ormancılık yapılır. Orman ürünlerine dayalı sanâyi gelişmektedir. Sunta Fabrikası, TSEK Süt Fabrikası, Şeker Fabrikası, Et Kombinası başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. Ayrıca çok sayıda mobilya, doğrama ve kereste atölyesi vardır.

İlçe merkezi, Ilgaz dağının kuzeyinde, Karaçomak Çayının batı yamaçlarında kurulmuştur. Târihî bir şehir olan ilçe, beyliklerin başkenti ve şehzâdelerin yetiştirildiği bir yerleşim merkezi olmuştur. 1314 senesinden beri istilâ görmemiştir. Çankırı-İnebolu karayolu ilçeden geçer. İlçe belediyesi 1909’da kurulmuştur.

ABANA: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 3914 olup 2837’si ilçe merkezinde, 1077’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 10 köyü vardır. Yüzölçümü 33 km2 olup nüfus yoğunluğu 119’dur. İlçe toprakları dar kıyı şeridi ile ardından yükselen Küre Dağlarının kuzey eteklerinden meydana gelir.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Bağcılık ve meyvecilik gelişmiştir. Başlıca tarım ürünleri fındık, zeytin ve antepfıstığıdır. Hayvancılık başlıca gelir kaynağıdır. Elektromekanik Sanâyi ve Ticâret A.Ş. başlıca sanâyi kuruluşudur.

İlçe merkezi, Karadeniz kıyısında dağlarla kıyı ovasında kalan ovada kurulmuştur. Denizi, ormanları, tabiî kumsalları ve İgrova Mağaraları meşhurdur. İnebolu-Çatalzeytin sâhil yolu ilçeden geçer. İl merkezine 99 km mesâfededir. Belediyesi 1958’de kurulmuştur.

AGLI: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 4805 olup, 2631’i ilçe merkezinde, 2174’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 4 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Akarsu vâdilerinde küçük düzlükler vardır. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. İlçe merkezi Küre Dağlarının eteklerinde bir dere vâdisinde kurulmuştur. Küre’ye bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.

ARAÇ:1990 sayımına göre toplam nüfûsu 32.672 olup, 5760’ı ilçe merkezinde, 26.912’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 42, Boyalı bucağına bağlı 24 ve İğdir bucağına bağlı 55 köyü vardır. Yüzölçümü 1880 km2 olup nüfus yoğunluğu 17’dir. İlçe toprakları dağlıktır. Kuzeyinde Küre Dağları, güneyinde Ilgaz Dağları yer alır. Başlıca akarsuyu Araç Çayıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, pirinç, şekerpancarıdır. Ormancılık ve hayvancılık önemli geçim kaynaklarındandır. İlçe merkezi, Araç Çayının kuzey yakasında kurulmuştur. Karabük-Kastamonu Çayı ilçeden geçer. İl merkezine 46 km mesâfededir. Köylerinde guatr hastalığı yaygındır. Belediyesi 1866’da kurulmuştur.

AZDAVAY: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 14.029 olup, 3893’ü ilçe merkezinde, 10.136’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 57 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Dağlar çay ve dere vâdileriyle parçalanmıştır. Başlıca akarsuyu Devrekâni Çayıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı ve meyvedir. Hayvancılık ve ormancılık ikinci derecede geçim kaynağıdır. İlçe merkezi, Devrekâni Çayı kenarında kurulmuştur. Kastamonu-Cide karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 74 km mesâfededir. Belediyesi 1946’da kurulmuştur.

BOZKUR:1990 sayımına göre toplam nüfûsu 12.221 olup, 4240’ı ilçe merkezinde, 7981’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 32 köyü vardır. Yüzölçümü 296 km2 olup, nüfus yoğunluğu 41’dir. İlçe toprakları dar kıyı şeridi ile hemen ardından yükselen dağlık bölgeden meydana gelir. Dağlar akarsu vâdileriyle parçalanmış olup, ormanlarla kaplıdır. Başlıca akarsuyu Abana Deresidir.

Ekonomisi ormancılığa dayalıdır. Orman ürünlerini işleyen birçok atölye vardır. Çelik büro eşyâları fabrikası Akkuş başlıca sanâyi kuruluşudur. Başlıca tarım ürünleri patates ve tahıldır. Meyvacılık gelişmektedir. Hayvancılık ikinci derecede geçim kaynağıdır.

İlçe merkezi Abana Deresi kıyısında kurulmuştur. Etrafı ormanlarla çevrili güzel bir ilçedir. İl merkezine 97 km mesâfededir. Abana-Devrekâni yolu ilçeden geçer. Belediyesi 1952’de kurulmuştur.

CİDE: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 29.355 olup, 5128’i ilçe merkezinde 24.227’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 86 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Dağlar akarsu vâdileri ile parçalanmıştır. Güney ve güneydoğusunda Küre Dağları, kuzeyinde Kestane Dağı, doğusunda Isırganlı Dağı yer alır. Dağlar gür ormanlarla kaplıdır. Başlıca akarsuyu Devrekâni Çayıdır.

Ekonomisi tarım, ormancılık ve hayvancılığa dayalıdır. Tarım alanları az olduğundan bahçecilik sınırlıdır. Sebze ve meyvecilik gelişmiştir. En çok fındık ve elma yetiştirilir. Orman köylerinde çok sayıda kalkınma kooperatifi kurulmuştur. Mera hayvancılığı yaygındır. Orman ürünleri sanâyisi, özellikle kereste ve parke imalatı gelişmiştir. El sanatlarından tahta kaşık ve pirinç kahve değirmeni îmâlâtı yaygındır.

İlçe merkezi deniz kıyısında kurulmuştur. Bartın-İnebolu karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 148 km mesafededir. Cide, Kastamonu ilçelerinden Karadeniz’de en uzun kıyısı olan ilçedir. Belediyesi 1874’te kurulmuştur.

ÇATALZEYTİN: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 11.080 olup, 3165’i ilçe merkezinde, 7915’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 41 köyü vardır. Yüzölçümü 318 km2 olup, nüfus yoğunluğu 35’tir. İlçe toprakları dar kıyı şeridi ve hemen ardından yükselen kıyı dağlık arâziden meydana gelir. Dağlar akarsu vâdileriyle parçalanmıştır. Başlıca akarsuyu Çatalzeytin Deresidir.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri mısır, fındık ve zeytindir. Sulanabilen arazide kış sebzeleri ve elma yetiştirilir. Dağlık bölgelerde ormancılık ve hayvancılık başlıca geçim kaynağıdır.

İlçe merkezi deniz kıyısında Çatalzeytin Deresinin ağzında kurulmuştur. İnebolu-Sinop karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 100 km mesafededir. 1954’te ilçe olan Çatalzeytin’in belediyesi aynı sene kurulmuştur.

DADAY: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 15.131 olup, 3502’si ilçe merkezinde, 11.629’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 67 köyü vardır. Yüzölçümü 923 km2 olup, nüfus yoğunluğu 16’dır. İlçe toprakları genelde platolarla kaplıdır. Başlıca akarsuyu Daday Çayıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri Şekerpancarı, buğday, patates olup, az miktarda meyve yetiştirilir. Hayvancılık ikinci derecede geçim kaynağıdır. En çok koyun, tiftik keçisi ve sığır beslenir. İlçe merkezi Daday Çayının kıyısında küçük bir ovada kurulmuştur. İl merkezine 35 km mesâfededir. Gelişmemiş, küçük bir yerleşim merkezidir. Belediyesi 1873’te kurulmuştur.

DEVRAKANİ: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 16.045 olup, 5137’si ilçe merkezinde, 10.908’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 10 köyü vardır. Yüzölçümü 742 km2 olup, nüfus yoğunluğu 22’dir. İlçe topraklarının güney ve güneydoğusu platolarla kaplı olup, kuzeyini Küre Dağları engebelendirir. Dağlar akarsu vâdileriyle parçalanmıştır. Başlıca akarsuyu Devrekâni Çayıdır. Bu çayın vâdisinde yer alan Ova Kastamonu’nun en büyük düzlüklerinden biridir.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, arpa, patates, elma, erik ve armuttur. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. Ençok koyun, tiftik keçisi ve sığır beslenir.

İlçe merkezi, Devrekâni Çayı vâdisinde kurulmuştur. Kastamonu-Çatalzeytin karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 32 km mesafededir. Gelişmemiş ve küçük bir yerleşim merkezidir. 1944’te ilçe olan Devrekâni’nin belediyesi aynı yıl kurulmuştur.

DOGANYURT: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 13.244 olup, 802’si ilçe merkezinde, 12.442’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 25 köyü vardır. İlçe toprakları dar kıyı ovası ve hemen ardından yükselen dağlardan meydana gelir. Ekonomisi ormancılığa dayalıdır. Kıyıdaki düzlüklerde tarım yapılır. İlçe merkezi deniz kıyısında Cide-İnebolu yolu üzerindedir. İnebolu’ya bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.

HANÖNÜ: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 7360 olup, 2582’si ilçe merkezinde, 4778’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 25 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Kuzeyinde Küre Dağları güneyinde ise Gökırmak Vâdisi yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Eski ismi Gökçeağaç’tır. Sinop sınırı yakınlarında, Küre Dağlarının güney eteklerinde kurulmuştur. Kastamonu-Sinop karayolu ilçe topraklarından geçer. Taşköprü’ye bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.

İHSANGAZİ: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 8978 olup, 3423’ü ilçe merkezinde, 5555’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 14 köyü vardır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Kuzeyinde Küre Dağları, güneyinde Ilgaz Dağları yer alır. Araç Çayı başlıca akarsuyudur. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Yüksek kesimlerde ormanlık ve hayvancılık yapılır. İlçe merkeziAraç Çayı kıyısında kurulmuştur. Merkez ilçeye bağlı bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. İl merkezine 40 km mesâfededir.

İNEBOLU: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 27.944 olup 8350’si ilçe merkezinde, 19.594’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 74 köyü vardır. İlçe toprakları dar kıyı ovasının ardından yükselen dağlardan meydana gelir. Dağlar gür ormanlarla kaplıdır. Girintili olmayan kıyılarında birçok tabiî kumsal vardır.

Ekonomisi ormancılığa dayalıdır. Kıyıdaki düzlüklerde tarım yapılır. Başlıca tarım ürünleri patates, buğday, elma ve armut olup, ayrıca az miktarda arpa, soğan, erik, fındık ve zeytin yetiştirilir. Hayvancılık ve balıkçılık küçük çapta yapılır. ilçede orman ürünlerini işleyen küçük sanâyi sitesi vardır.

İlçe merkezi, ormanlarla kaplı dik yamaçların kıyıya yakın kesiminde kurulmuştur. Kastamonu’nun tek limanı olan ilçesidir. İl merkezine 93 km mesâfededir. Belediyesi, 1886’da kurulmuştur.

KÜRE: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 14.026 olup, 3749’u ilçe merkezinde, 10.277’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 46 köyü vardır. İlçe topraklarını Küre Dağları engebelendirir. Dağlar, Devrekâni Çayı ve kolları tarafından derin vâdilerle parçalanmıştır. Dağlar gür ormanlarla kaplıdır.

Ekonomisi, tarım, ormancılık ve mâdenciliğe dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve patates olup, ayrıca az miktarda şekerpancarı, armut, elma, erik ve baklagiller yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. Daha çok küçük baş hayvan beslenir. Etibank tarafından bakırlı-pirit yatakları işletilir.

İlçe merkezi, Mâden Deresi vâdisinin dik eğimli batı yamaçlarında kurulmuştur. Denizden yüksekliği 950 metredir. İl merkezine 59 km mesafededir. Kastamonu-İnebolu karayolu ilçenin 3 km doğusundan geçer. 1926’da ilçe olan Küre’nin belediyesi aynı sene kurulmuştur.

PINARBAŞI: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 7596 olup, 1555’i ilçe merkezinde, 6041’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 24 köyü vardır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Doğu ve kuzeyinde İsfendiyar Dağları yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Yüksek kesimlerde hayvancılık yapılır. İlçe merkezi Devrekâni Çayını besleyen bir dere kenarında kurulmuştur. Azdavay ilçesine bağlı bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. İl merkezine 96 km mesâfededir.

SEYDİLER: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 6306 olup, 3245’i ilçe merkezinde, 3061’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 10 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Devrekâni Çayı vâdisinde küçük düzlükler vardır. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. İlçe merkezi, Devrekâni Çayı kıyısında kurulmuştur. Kastamonu-İnebolu karayolu ilçeden geçer. Devrekâni’ye bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.

ŞENPAZAR: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 8950 olup, 2887’si ilçe merkezinde, 6063’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 22 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli araziden meydana gelir. Ekonomisi tarım, ormancılık ve hayvancılığa dayalıdır. İlçe merkezi, bir dere vadisinde yer alır. İl merkezine 134 km mesafededir. Belediyesi 1974’te kurulmuştur.

TAŞKÖPRÜ: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 47.621 olup, 11.454’ü ilçe merkezinde, 36.167’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 122 köyü vardır. İlçe topraklarının kuzey doğu ve güneyi dağlık alanlardan, iç kesimi ise orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Başlıca akarsuları Akkaya Çayı, Karadere ve Uludere’dir. Dağlık alanlar meşe, kayın, köknar, karaçam ve sarıçam ormanları ile kaplıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, elma, kendir, patates, arpa, soğan ve sarmısak olup, ayrıca az miktarda armut, erik, baklagiller yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. Düz kesimlerde sığır ve manda, yüksek kesimlerde koyun besiciliği yapılır. Sümerbank Kendir Sanâyi Müessesesi ve Seka Kastamonu Kâğıt Fabrikası başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.

İlçe merkezi Gökırmak’ın kıyısında kurulmuştur. Çobanoğulları tarafından yaptırıldığı zannedilen ve günümüzde de kullanılan köprüden ismini alır. Kastamonu-Boyabat yolu ilçeden geçer. İl merkezine 42 km mesâfededir. BelediyesiCumhûriyetten sonra kurulmuştur.

TOSYA: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 48.055 olup, 22.810’u ilçe merkezinde, 25.245’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 52 köyü vardır. Yüzölçümü 1197 km2 olup, nüfus yoğunluğu 41’dir. İlçe toprakları dağlarla çevrilidir. Kuzey ve kuzeybatısında Ilgaz Dağı, güneyinde Köroğlu Dağları yer alır. Başlıca akarsuyu Devrez Çayıdır. Bu akarsuyun vâdisinin genişlediği düzlük, Tosya Ovası olarak adlandırılır. Dağlar gürgen, kara ve sarı çam ormanları ile kaplıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, pirinç, elma, armut ve patatestir. Pirinci meşhurdur. Koyun ve Ankara keçisi beslenen ilçede arıcılık gelişmiştir. Meyve suyu, yem, orman ürünleri, tuğla, metal eşyâ ve plâstik ayakkabı fabrikaları ve çeltik atölyeleri başlıca sanayi kuruluşlarıdır.

İlçe merkezi, Kuruçay Vâdisinde kurulmuştur. Samsun-Gerede karayolu ilçenin güneyinden geçer. İl merkezine 66 km mesâfededir. Çok eski bir târihe sâhiptir. Belediyesi 1864’te kurulmuştur.
 
Bugün Kastamonu`da kale ve vadi yamaçlarına serpilmiş vaziyette eski günlerden intikal eden tarihi konaklara bazen ince daracık kaldırımlı sokaklardan geçerek, bazen de merdivenlerden çıkarak ulaşılabiliyor. Birer sivil mimari örneği olarak varlığını günümüzde de devam ettiren ahşap evlerin genellikle ön ve arka taraflarında tabiatla bütünleşmiş büyükçe bahçelerinin bulunması insanın dikkatini çekiyor.

Evler gerek güvenlik, gerekse coğrafi yapının etkisiyle iç içe yan yana yapılmış. Bu nadide eserler Kastamonu insanının sosyal ve kültürel tarihinin en önemli tanıkları arasında yer alır. Kastamonu evleri 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın ilk yarısında yapılmış, Türk toplum yaşantısını günümüze aktaran önemli mimari örneklerdir.

Kalabalık aile yapısının, ekonomik gücün ve yörenin iklim özelliklerinin etkilerini taşıyan bu evler cazibeli görüntüleri ile de dikkat çekmektedir. Evlerin birbirinin manzarasını ve güneşini kapatmamasının mimari planlamada dikkate alındığı hemen ilk bakışta fark edilir.

Evlerde daha çok tuğla, kerpiç, ahşap gibi malzemeler kullanılırken; han, çarşı, hamam, cami ve medrese gibi yapılarda ise kalıcı malzeme, yani taş kullanıldığı görülmektedir. Sokak ve mahalle araları da genellikle taşlarla kaplı idi. Mevcut taş kaplama tarzı rutubeti en aza indiren, sel sularına karşı dayanıklı ve ağaç köklerinin yeterli su almasına uygun yapıdadır. Evlerin zemin katları taş kaplı ise buralara taşlık da denirdi. Evlerin ön kapıları dışında geniş arka bahçelere açılan arka kapıları da vardır. Buralarda depo, kiler samanlık hatta ahırlar da bulunurdu.

Konutların dış kısımları çıkmalar ve pencere düzenlemeleri ile dışarı doğru genişletilmiş, hareketli bir yapıya büründürülmüştür. Pencereler sedirde oturanların sokağı baştanbaşa görmesine imkân sağlar. Özellikle kar ve yağmurun yağışı, sokaktan gelip geçenler, avlu kapısını çalanlar, sokakta oynayan çocuklar, eve dönen aile fertleri pencerelerden rahatlıkla görülebilir.

Sofalarda, eyvanlarda ve odalarda zaman zaman kalemişi süslemelere rastlanır. Iç bahçeye ve sokağa hâkim olarak düzenlenmiş evlerin pencereleri genellikle ahşap kafeslidir. 20. yüzyılın başlarından itibaren demir parmaklıklar da yapılmaya başlanmıştır.

Tarihi kayıtlardan evlerin birbirine bitişik ve ahşap oluşu dolayısıyla şehirde çıkan yangınların kolayca yayıldığı anlaşılmaktadır. Evler için büyük tehlike oluşturan bu yangınlara karşı değişik tedbirler alınmıştır. Mesela uykuda olanları yangın sırasında uyarmak için kaleden top atılırdı.

Bazı evlerin saçak köşelerine ya da kapı üstlerine uğur getirmesi için geyik boynuzu asılması geleneği vardır. Öte yandan evlerin saçağa yakın köşelerinde sokaktan görülecek yüzeylerinde ya da sofa çıkmalarının alınlıklarında bazı dualar ve bazen evin yapılış tarihi yazılıdır.

Bu levhalardaki özlü sözlerde bir tevekkül anlayışı mevcuttur. Genellikle bir çerçeve içinde tuğra şeklinde besmele, kelime-i şehadet, Allah, Muhammed, Ya Hafız, Maşallahu kâne, Hâza min Fazl-ı Rabbi gibi yazılar dikkat çekmektedir.

Kastamonu eski şehir fotoğraflarında gördüğümüz günümüzde sayıları gittikçe azalan konaklarımıza atalarımız mesken demişler. Saadet yeri hane anlamında. Ahşap ve toprak yapılı bu evler, üç kuşağın birlikte yaşadığı ferahfeza yerlerdi. Modern araç gereçlerin olmadığı evlerde sohbetler daha koyu ve candan, dostluklar daha uzun ömürlü olurdu.

Bu aydınlık hanelerin belli bir bölümünde güngörmüş nineler veya dedeler oturur; yer yer şanlı geçmişimizin altın destanlarından yer yer de başlarına gelen tecrübe dolu sıkıntılardan nakiller yaparlardı. Torunlarını dizlerine oturtur, başını okşar, halk hikâyelerinden, kahramanlık destanlarından bahisler açar heyecanlı konuşmalarıyla eski devirlere doğru onları alıp götürürlerdi. Bu muhabbet meclisine konak sakinleri de iştirak eder, bu tatlı hatıraları kaçırmak istemezlerdi. Onları dinlerken farkına varmadan, geçmişin tatlı hülyalarına yelken açar ve birdenbire kendilerini, yiğit naraları, at kişnemeleri, muharebe uğultuları içinde buluverirlerdi.

Kastamonu evlerinde çok iyi nitelikte ve bol ahşap malzeme kullanılmıştır. Bugün şehrin toplam alanının yarıdan fazlasının ormanlarla kaplı olması ahşap malzeme tercihinde etkili olmuştur. Daha önceki dönemlerde bu oranın daha çok olduğunu söylemek mümkündür.

Hemen her ev, iç ve dış aksesuarıyla geçmiş zamanın belli bir dilimini, tarihin belli bir parçasını temsil ediyormuş hissi veriyor insana. O gelin endamlı eski evlerimizin önünden geçerken, onları daha bir sıcak ve samimi olduğu şeklinde bir düşünce geçiyor insanın içinden. Şehrin özellikle Akmescid, Hisarardı, Honsalar, Isfendiyar, Beyçelebi mahallelerinde bolca bulunan asırlık konaklarla, son yarım asır içinde yapılan beton binalar dün ve bugüne ait pozlar veriyor.
Kastamonu konutları genellikle alt katları taş, üst katları ahşap karkas arası tuğla ve kerpiçle dolgulu evlerdir. Ev sahibinin imkanları evin tek veya iki katlı olması, oda sayısının az ya da çok olması, evin içinde haremlik selamlık gibi bölümlerin yer almasında etkili olmuştur. Şehirde oturuyor olmakla birlikte bağı-bahçesi olanlar, hayvan besleyenler evlerin yanına samanlık, ahır ve ambar gibi yapılar da yapmışlardır. Evlerin çatıları kırma veya beşik çatılı şeklinde yapılmıştır.

Evlerin üst katlarındaki sofa ve odaların bol ışık almaları için oldukça uzun pencereler yapılmıştır. Pencereler, düşey, sürme kanatlı, dikdörtgen şeklinde yapılmış klasik söveler ile süslenmiştir. Duvarlara ve tavana ahşap işçiliği çok detaylı olarak işlenmiştir. Kökboyalı el dokuması halı ve kilimlerle birlikte hasır ve halitalar odaların zemininde sergi malzemesi olarak kullanılmıştır. Çatılar genellikle alaturka kiremitle örtülmüş olup evlerin çoğu beyaz renktedir. Evler yapılırken mahremiyete önem verilir, camlarından bakıldığında diğer bir evin içerisini görmek mümkün değildir. Özellikle alt katlarda pencere bulunmaz. Alt katların ışık alması için mazgallar bulunurdu.

Evlerde çardak veya sofa olarak bilinen mekânlar kalabalık aile bireylerinin ortak kullanım alanları olarak düzenlenmiştir. Kış hazırlıkları için buralar daha çok kullanılırdı. Ikinci kat diğer katlara göre daha basıktır ve bu kat gerektiğinde yatak odası olarak da kullanılabilen bir mutfak ve odalardan oluşurdu. Evlerde ısınma ocaklarla sağlanır, ocaktan alınan közler mangala konarak taşınır odanın uygun yerine yerleştirilirdi. Katlar arasında zaman zaman tecrit malzemesi kullanılmış olsa da ahşap evlerde ısının muhafazası güçtür. Bu nedenle prensip mekânın değil insanın ısınmasıdır. Soba ise son dönemlerde kullanılmıştır. Cennet saraylarını hatırlatan o selamlıklı, avlusu talimhane gibi geniş evlerin sağında solunda, önünde, arkasında, tepesinde sessiz ölüm ağıtları yankılanıyor, baba ocakları bir bir yıkılıyor, çok katlı yapılar yükseldikçe yükseliyor. Bununla birlikte bu fırtınadan ekonomik imkânların yetersizliği, sanayileşmenin olmayışı gibi bin bir sebeple şans eseri kurtulan talihli evler de az değildir.

Türk evlerinin önemli özelliklerinden biri de odaların kullanımıdır. Her oda her işleve uygun şekilde kurulmuştur. Aynı oda yemek yenen, yatılan, misafir ağırlanan oda olabilir. Bunun göçebe toplumun bir parçası olan çadır düzeninden gelen bir alışkanlık olduğu kabul edilir. Bu yüzden odaların ortası genelde boş tutulur. Sedirler odaların kenarına yerleştirilir. Evlerde bulunan ve kullanılan malzemeler çoğunlukla seyyar yapıdaydı. Kolaylıkla çıkarılıp tekrar konabiliyorlardı.

Erkek evlat evlendirilince gelin aynı eve getirilir. Amcalar, teyzeler, halalar ve torunların da dâhil olduğu aile hep birlikte bir evde yaşarlardı. Nüfusu daha az olan evler de vardı. Ev işlerinde yardım etmek amacıyla evlerin çoğunda evlatlık kız bulunurdu. Daha çok muhtaç durumdaki köylü ailelerinden küçük yaşta alınan evlatlık tamamen aileden biri gibi muamele görür. Evlatlık evin kızı gibi evlendirilir ve ardından yeni bir evlatlık bulunur. Erkek evlatların evden ayrılması daha çok ekonomik yönden yeterli ve güçlü hale gelmeleriyle mümkün olurdu.

Aydınlatma aracı gazyağı lambasıdır. Son zamanlarda ``lüks lamba``diye tanımlanan, daha büyük boyutlu ve daha fazla ışık veren lambalarla birlikte elektrik kullanılmıştır. Evlerin, camilerin, dükkânların han ve hamamların cephelerindeki kuş evleri ise ``sevgi ve merhamet sembolü`` niteliğindedir.

Yakın geçmişimizde değerini bilip takdir edemediğimiz, pek çoğunu yitirdiğimiz o konaklar günümüzde tekrar canlanmakta, hayatımıza yeniden dönmekte. Bugün pek çok konak restore edilip turizme kazandırılmaktadır. Bugün 1400`e yakın tescilli eserin bulunduğu Kastamonu`da başlatılan çalışmalarla pek çok külliye, cami, han, hamam, türbe gibi mimari eserlerle birlikte 227 konak restore edilmiştir.

Belki gündelik işlerimizin zihnimizde oluşturduğu keşmekeşten dolayı, yanından sessizce geçtiğimiz pek çok güzelliği yeterince fark edemiyoruz. Zengin bir tarihi mirasın sahipleriyiz. Ata yadigârı binlerce eserle birlikte yaşadığımız için şanslı sayılırız.

Bundan fazla değil 40-50 yıl önceki siyah beyaz Kastamonu fotoğraflarına bakanların gönüllerinde burkuntu, ve hayret oluşur. Kastamonu`nun dört bir yanına serpilmiş tarihimizi ve kültürümüzü tanımlayan tüm değerlerimiz özellikle de konaklarımızdaki ihtişam, güzellik, zarafet insanı duygulandırır, mazinin yamaçlarına doğru savuruverir.
 
Geri
Top