Allerji nedir ? Allerji Dosyası !

Saç Boyaları
Bir çok kişi saçlarını herhangi bir zorluk taşımadan boyar. Bununla beraber bazı kişiler parafenilendiamine(PPD) karşı hassastırlar. PPD kalıcı saç boyalarında kullanılan bir maddedir. Bu madde saça uygulanmadan evvel peroksit gibi bazı kimyasallar ile karıştırılır.
PPDye alerjisi bulunan kişiler kalıcı saç boyalarını kullanmamalıdır. PPD ye alerjisi olan kişilerin ¼ ü yarı kalıcı boyalara karşı da alerjiktir. Bu nedenle uygulanmadan evvel pakette anlatıldığı gibi patch (yama) testi uygulanmalıdır.

PPD ye alerjik bir çok kimse kalıcı olmayan boyaları kullanmalıdır. Bununla beraber az sayıda kişi bu maddelere karşı da hassasiyet gösterebilir.

Bazı kıyafetler PPD içerirken , bazı giysiler de PPD'ye karşı çapraz reaksiyon gösteren boyalar içerebilir. Bunun sonucu olarak bu kişiler özellikle naylon ve polyester gibi sentetik maddelerden yapılmış, siyah renkteki elbiseleri giyemez.

PPD ye hassasiyet gösteren olguların %25 i PPD ile ilişkili olan ve lokal anestezi için kullanılan benzokain maddesine karşı alerjiktir.
 
Deri Bakım Ürünleri
Parfüm, losyon ve kozmetikler alerjik kontakt dermatite neden olabilir. Bazı kişiler kozmetik ürünlerdeki koku maddelerine hassastır. Diğer bir kısım hastalar ise kozmetik maddelere bozulmayı engellemek için konulan Koyuyucu maddelere karşı alerji gelişebilir.
Koku veren maddeler karşı alerjisi olanlar kokusuz kozmetik ürünleri kullanmalıdır. Fakat kokusuz ürünler bile, içerdikleri kimyasalların kokusunu gidermek amacıyla eklenen kokuları ihtiva edebilir. Gerçekten prezervatif (koruyucu) madde içermeyen ürün çok azdır. Koruyuculara karşı olan alerji patch (yama) testi ile saptanabilir.

Kromatlar
Krom içeren kromatlar sıklıkla alerjik kontakt dermatite neden olur. Kromatlar çimento, deri, bazı kibritler, boyalar ve paslanmayı giderici ürünlerde bulunur. Bu madde ile temas, otomobil, kaynak, çimento, döküm işleri, yol yapımı işleriyle uğraşanlarda sıktır. Kromatlar açık kahve renkteki deri ayakkabı ve kıyafetlerin yapımında da kullanılır. Ayakkabı dermatitleri kromat içeren deri ürünlerinin kullanılması sonucunda oluşur.

Tedavi
Alerjik kontakt dermatiti olan kişiler aşağıdaki kurallara uymalıdırlar:

* Reaksiyona neden olan maddeden uzak kalınmalıdır. Dermatoloji uzmanları etken olan maddeler ve bunlardan korunma konusunda hastalarını bilgilendirir.
* Alerjen maddeyi içermeyen ürünler kullanımı alerjik reaksiyon gelişimini engeller. Dermatoloji Uzmanınızdan bu ürünler hakkında bilgi alınız.
 
ALLERJİ TESTLERİ
Allerji varlığı ortaya koyan testlerdir. Diğer bir deyişle mevcut hastalığın allerjik bir nedeni varsa onu belirleyen testlerdir. Allerji biliminde allerji testlerinin yeri ve önemi büyüktür.

ALLERJİ TESTLERİ HANGİ HASTALIKLARDA YAPILIR?
Solunum yolu allerjileri (allerjik nezle ve astım)
Gıda allerjileri
Arı allerjileri
İlaç allerjileri (bazılarında)
Deri allerjileri (ürtiker ve anjioödem)
Egzamalar (kontakt dermatit ve atopik dermatit)

AYRICA;
Tekrarlayan veya uzun süre devam eden SİNÜZİT, ÖKSÜRÜK, ORTA KULAK İLTİHABI ya da KONJUNKTİVİT (gözlerde kızarıklık ve kaşıntı hali) gibi durumlarda da yapılmasında fayda vardır.


UYGULANAN TESTİN HASTAYA FAYDALI OLMASI İÇİN;
En uygun test materyali belirlenmeli
Test doğru, yani tekniğine uygun olarak uygulanmalı
Elde edilen sonuçlar doğru yorumlanmalıdır.
Hatalı uygulanmış veya yanlış yorumlanmış allerji testleri, gereksiz tedavilere ya da maddi kayıplara neden olmaktadır.
Bu testlerin yapılmasına, allerji konusunda uzman (yani Allerji ve/veya Klinik İmmünoloji ihtisası olan) hekimler tarafından karar verilmeli ve uygulanmalıdır.
(ANCAK, ülkemizde -maalesef- allerji ve klinik immünoloji uzmanı olmadığı halde test maddeleri satın alıp allerji testlerini uygulayanlara rastlanmaktadır).

1. PRİCK TEST (EPİDERMAL TEST)
En sık uygulanan allerji testidir. Hastaya ağrı ya da acı vermeyen, kısa sürede neticelenen bir testtir. Allerjik rinit (allerjik nezle), allerjik astım, ürtiker (kurdeşen ya da dabaz), gıda allerjisi, arı allerjisi gibi hastalıklarda uygulanır. Genellikle kolun iç kısmına yapılır. Allerjen içeren sıvı test materyali deriye damlatılır. Derinin en üst tabakasında küçük bir çizik oluşturularak allerjenin deriye sızması ve buradaki “allerji hücreleri” ile birleşmesi sağlanır. Bu uygulama “lancet” adı verilen steril ve tek kullanımlık ucu sivri materyallerle yapılır. Test uygulandıktan sonra 10-15 dakika beklenir ve takiben elde edilen deri cevapları değerlendirilir.

Birtakım ilaçlar, prick testin hatalı sonuçlar vermesine neden olur:
a. Antihistaminler yani allerji tedavisinde kullanılan ilaçlar
b. Gribal enfeksiyonların tedavisinde kullanılan ilaçlar
c. Bazı öksürük şurupları
d. Mide hastalıklarının tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar
e. Depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar.

Bu nedenle;
Kullanmakta olduğunuz ilaçlar, test planlama aşamasında doktorunuz tarafından size sorulacaktır. HALEN ya da YAKIN ZAMANDA kullanmış olduğunuz TÜM İLAÇLARI doktorunuza bildiriniz.
Allerji testi planlanıp randevunuz verildikten sonra, herhangi bir ilaç kullanmanız gerekirse, lütfen bu ilacın yapılacak olan testlere etkisinin olup olmadığını doktorunuza danışınız.

2. İNTRADERMAL TEST
Uygulama amacı ve genel prensipler Prick test ile aynıdır.
Ancak uygulama yöntemi ve kullanılan allerjenler farklıdır. Kapalı steril şişelerdeki allerjenler, çok ince uçlu bir enjektör (iğne) ile derinin biraz daha derin kısmına çok küçük miktarlarda enjekte edilir.
Test sonuçları 15-20 dakika beklendikten sonra değerlendirilir.

3. YAMA TESTİ (PATCH test)
Bu test öncekilerinden farklı amaçlarla yapılır ve daha uzun sürede değerlendirilir.
Temas egzaması (kontakt dermatit) olan hastalarda, egzamaya neden olan maddeleri belirlemek amacıyla uygulanır.
Yama testi sonuçları 48 - 72 saat sonra değerlendirilir. Bu süre içinde test materyali yerinden çıkartılmamalı ve ıslatılmamalıdır.


4. KANDA YAPILAN TESTLER
Değişik nedenlerle allerji deri testlerinin uygulanamadığı ya da deri test sonuçlarının çelişkili olduğu durumlarda kan örneği alınarak yapılan testlerdir.
Bu tür testler için aç karnına kan örneği verilmelidir.

KALP, ŞEKER HASTALIĞI ya da YÜKSEK TANSİYON gibi nedenlerle kullanmakta olduğunuz HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN İLAÇLARINIZI

allerji testini etkiler kaygısıyla KENDİ KENDİNİZE KESMEYİNİZ.
 
ASPİRİN İNTOLERANSI

Asetil salisilik asit ya da herkesin bildiği adıyla Aspirin, sık kullanılan ve reçetesiz satılan, ağrı kesici ve ateş düşürücü bir ilaçtır. HER İLAÇTA OLDUĞU GİBİ Aspirin de bazı hastalarda allerjiye neden olabilir.
Aspirin allerjisi, astım ve kronik ürtiker gibi hastalığı olanlara aspirin (asetil salisilik asit) kullanmaması öğütlenmektedir.
Ancak asetil salisilik asit içeren tek ilaç Aspirin tablet değildir. Farklı isimlerde birçok muadil (eşdeğer) ilaç vardır.
AYRICA, “antiromatizmal ilaçlar” olarak ta tanınan Non-Steroid Antiinflamatuvar (NSAİ) ilaçlar da aspirine benzer şekilde etki etmektedir.



SULFONAMİD ALLERJİSİ

Sulfonamidler ilk keşfedilen antibiyotiklerden birisidir. Diğer birçok ilaçta olduğu gibi sulfonamidler de bazı hastalarda allerjik reaksiyonlara neden olmaktadır.

İlaç allerjilerinden korunmanın yolu, allerjiye neden olan ilacın kullanılmamasıdır.

İlaçlar kimyasal maddelerdir ve bazen kimyasal yapıları birbirine benzemektedir. Bu kimyasal benzerlik nedeniyle oluşan allerjik reaksiyonlara “çapraz reaksiyonlar“ denir.
Bir ilaca karşı allerjisi olan hastaların, çapraz reaksiyon veren ilaçları da kullanmaması gereklidir.
 
METAMİZOL ALLERJİSİ
Metamizol ya da herkesin bildiği adıyla Novalgin, sık kullanılan ve reçetesiz satılabilen, ağrı kesici ve ateş düşürücü bir ilaçtır.
HER İLAÇTA OLDUĞU GİBİ Novalgin de bazı hastalarda allerjiye neden olabilir.
Novalginle reaksiyonların diğer ilaçlara oranla daha sık görülüyor gibi olmasının nedeni çok yaygın olarak kullanılmasıdır (penisilinler ve aspirinde olduğu gibi).
İlaç allerjilerinin kalıcı (kesin) tedavisi yoktur. Allerjik reaksiyonların tekrarlamaması için yapılabilecek tek şey sorumlu olan ilacı kullanmamaktır.

ANCAK bu her zaman kolay olmamaktadır. Çünkü;
1. Aynı ilacın farklı isimlerde birçok eşdeğeri (muadili) bulunabilir.

2. Aynı etken maddenin farklı jenerik isimleri olabilir.
Bu sayfada Novalgin yani METAMİZOL adlı ilacın değişik etken madde isimleri ve piyasadaki eşdeğerleri (muadilleri) sunulmuştur. Novalgin ile reaksiyon (allerji) öyküsü olan hastalar bu ilaçları kullanmamalıdırlar.

ETKEN MADDENİN DİĞER ADLARI:

= Dipiron (Dipyrone)

= Metamizol (Methamizole)

= Metilmelubrin (methylmelubrin)

= Novamin sülfon (Novamine sulfone)
 
Yumurta alerjisine de çare bulundu

Amerikalı araştırmacılar, yumurta alerjisine karşı 'zorlu' ancak işe yarayan bir tedavi geliştirdi.
Duke ve Arkansas üniversitelerinden araştırmacılar, içinde yumurta olan bir şey yediklerinde kusma, kaşıntı ya da solunum sorunları yaşayan 1-7 yaşındaki 7 çocuğa her gün çok az miktarda yiyeceklere karıştırılmak üzere toz haline getirilmiş yumurta verdi.
Bir yumurtanın binde 1'i miktarla işe koyulan araştırmacılar, miktarı yavaş yavaş artırdı. İki yılın sonundaysa çocukların çoğu çırpılıp yağda pişirilmiş iki yumurtayı hiçbir tepki vermeden yiyebildi.
Şimdi araştırmacılar, yer fıstığı alerjisine de benzer yöntemle çözüm bulmaya çalışıyor.
Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü'nün tahminlerine göre Amerikalı çocukların yüzde 6-8'inin gıda alerjisi var.




Kortizon Alerjisi

Kortizon günlük tıbbi uygulamada oldukça sık kullanılan ilaçlardan birisi olup, doğru yerde, doğru zamanda, doğru miktarda ve doktor kontrolünde kullanıldığı zaman yan etkileri yok denecek kadar az olan ilaçlardır. Bir çok hastalıkta doğru kulanıldığında hem hasta hem de hekimin yüzünü güldüren bu ilaçların maalesef yanlış kullanımlar nedeni ile halk nezdinde kötü bir sabıka sicili vardır. Ancak gerçekten hekim kontrolünde kullanıldığında yan etkileri de göz önünde bulundurulduğunda mükemmel ilaçlardır. Bu vesile ile bu yazımızda kortizon tedavisinin yan etkilerini gözden geçirmek istedim.

Kortizonlar, yüksek dozda, uzun bir süre kullanıldıklarında oldukça fazla sayıda ve ciddi yan etkiler oluşturabilirler. Bu yan etkiler şöyle sıralanabilir:

İatrojenik (Tedaviye bağlı) Cushing Sendromu: Başlıca belirtileri; aydede yüzü, ense, omuzlar ve karında yağ toplanması, vücutta su ve tuz tutlumuna bağlı ödem ve tansiyon yükselmesi, ciltte incelme, ciltte mor çizgiler, vücutta sivilcelenme, kıllanmada artış, kemik erimesi, kaslarda erimedir. Kadınlarda ses kalınlaşması, saç dökülmesi olabilir.

Psikolojik Bozukluklar: Ruhsal alevlenme, bazen depresyon olabilir. İntihar eğilimi görülebilir.

Ülser Oluşumu ve Yara Nedbeleşmesinde Gecikme: Kortizon mide asit salgısını arttırırken, koruyucu mukus tabakasını da bozar. Ayrıca yara etrafında nedbe dokusunu oluşturacak olan hücrelerin de aktivitelerini azalttığı için ülser oluşumuna neden olurlar. Ayrıca derideki yaraların kapanmasında da gecikme olur.

Enfeksiyon gelişiminin kolaylaşması: Özellikle virüs ve mantarlara ait enfeksiyon gelişimine bir yatkınlık olur. Tüberküloz (verem) mikrobunun tekrar alevlenerek hastalığın yeniden oluşmasına neden olur. Diğer bazı bakteriyel enfeksiyonlarında yayılmasına neden olabilir.

Ciltte İncelme: Ağızdan, damardan veya kabadan uzun süreli tedavi sonucunda yaygın olarak oluşabilir. Lokal uygulamalarda da bölgesel olarak oluşabilir.

Şeker Hastalığı Oluşumu: Kortizon, kan şekerinin kullanılmasını sağlayan hormon olan insülinin etkilerine zıt etki ederek kan şekerini yükseltir. Yatkın kişilerde şeker hastalığını aşikar hale getirebilirler. Şeker hastalığı aşikar olanlarda ise insülin ihtiyacını arttırırlar.

Kas Hastalığı ve Halsizlik: Uzun süreli tedavilerde kaslarda erime yapar. Bu özellikle kol ve bacakların gövdeye yakın kısımlarında oluşur. Bu nedenlerde bu bölgedeki kaslarda güçsüzlük ortaya çıkar.

Büyümede Gecikme: Çocuklarda uzun süreli kullanım büyüme ve gelişme gecikmesine neden olur. Kısa süreli tedavide bu tür sorunlar oluşmaz.

Ödem: Kortizon vucütta su ve tuz tutulumuna neden olur. Su ve tuz tutlması özellikle böbrek hastalığı, kalp yetmezliği ve hipertansiyon hastalarında belirgin sorun yaratabilir.

Göz: Lokal olarak göze uygulanmaları gözün kornea tabakasında ülsere neden olabilir. Bu kalıcı bulanık görmeye neden olabilir. Gerek lokal gerekse sistemik kullanımları göz içi basıncı arttırarak glokoma neden olabilir. Katarakta neden olabilir.

Diğer Yan Etkileri: Kafa içi basıncın artması, kanın pıhtılaşma yeteneğinin artması, damar sertliği (ateroskleroz) gelişme hızının artması, impotans ve kadınlarda adetten kesilme oluşabilir. Ciltte telenjiektazi denilen yüzeyel damarların daha görünür hale gelmesine neden olabilir. Yüksek dozlarda kullanıldağında bazı kemiklerin bazı bölümlerinde ölüme neden olabilirler. Emziren kadınlarda ilacın süte geçebileceği ve bebek üzerinde yan etkiye neden olabileceği gerçeği sebebiyle bu kadınlarda günde 40 mg’ dan fazla kullanılmamalıdırlar. Ayrıca kortizon dozundan en az 4 saat geçtikten sonra emzirme yapılmalıdır.

Gebelere Özgü Yan Etkileri: Gebelerde kullanıldığında çocuğun sakat olma riskine ait hayvan çalışmaları vardır. Bu çalışmalarda özellikle flor içeren kortizon preparatlarında bu risk görülse de uygun dozlarda ve florsüz kortizon preparatları kullanıldığında böyle bir risk kalmaz. Gebelerde de kortizon kullanımı gebelik seker hastalığının ortaya çıkma riskini artırır.

Tüm bu yan etkiler yazının da başınında belirtildiği gibi ilaç doktor gözetiminde, uygun doz ve sürede kullanıldığında hemen hemen hiç görülmeyebilir. Önemli olan bu yan etkileri potansiyel bir risk olarak bilmek ve hekimin söylediği doz ve süreden fazla ilacı kullanmamaktır. Hastalık nedeni ile kullanılan kortizon hızlı sonuç vermesi ve bazı hastalarda ruhsal iyiliği de beraberinde getirmesi nedeni ile bir çeşit bağımlılık yapabilir. Bu nedenle ilacın bilinçsiz ve gereğinden çok ve uzun sürede kullanımı gündeme gelebilir. Hastanın yapacağı en büyük hata bu ilacı hekim önerisi dışında kullanmak olacaktır.
 
Tanım, Tarihçe ve Sıklık:
Ortalama 1,5 cm boyunda olan arılar çiçeklerin özsuyunu toplayarak çok değerli bir besin kaynağı olan bal üretirler. Ayrıca çiçekler arasında polen taşıyarak bu çiçeklerin döllenmelerini ve meyve oluşumunu sağlarlar. Ancak, bu kadar yararlı olan bu canlıların bazı insanlar üzerinde çok korkutucu, hatta ölümcül etkileri olabilir. Bu durum, arı sokması sonucu arının zehiri (venom) ile oluşan ve hızla ortaya çıkan alerjik reaksiyon (anafilaksi) olarak tanımlanır.
Arı alerjisi, toplumda sık görülen ve ölümcül sonuçları nedeni ile dikkatleri üzerine çeken alerjik hastalıklardan biridir. Arı alerjisine ait ilk yazılı kayıtlar M.Ö. 2641 yılında Mısır Firavunu Menses' in yaban arısı tarafından sokulup ölmesine aittir. Dünyada yapılan çalışmalar sonucunda arı alerjisin görülme sıklığına ait değişik rakamlar vardır (% 0.5-5 gibi). Amerika Birleşik Devletleri' nde her yıl 40, Avrupa' da 20, Asya' da ise 10 civarında arı sokması sonucu ölüm vakası bildirilmektedir. Buna rağmen bir çok vakanın ise tanı alamadığı bilinmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalara göre ise arı alerjisi % 2-3 oranında görülmektedir. Arı alerjisi özellikle arıcılık ile uğraşan kişileri tehdit ediyor gibi gözükse de toplumun diğer bireyleri de bu durumdan nasibini alabilir. Arı alerjisi ile ilgili ciddi reaksiyonlar hemen her yaşta görülebilmekle birlikte sıklıkla ölümcül reaksiyonlar 20 yaş altında görülmektedir. Arı alerjisine ait ciddi reaksiyonlar erkeklerde iki kat daha sıklıkla görülmektedir.
Dünya üzerinde bir çok arı çeşidi bulunmaktadır. En sık alerji sebebi olan arılar; bal arısı (Honey bee), sarı arı (Yellow jacket), ve eşek arıları (Wasp, Hornet)' dır.


Klinik Bulgular:
Arı sokması sonucu en sık görülen, lokal reaksiyonlardır. Arı soktuğu anda iğne yerinde ani ve keskin bir ağrı duyulur, daha sonra bu bölge kızarır ve şişer. Genellikle herhangi bir müdahaleye gerek kalmaksızın bir-iki saatte, bazen bir gün içinde geriler. Daha nadir olarak bu reaksiyon 1 haftaya kadar uzayabilir. Bu kişilerde arıya ait alerji antikoru (IgE) saptanırsa tedavi gereksinimi doğar. Ağrı kesiciler ve buz kompresler, bazen de ağızdan anti-alerjikler yeterli olabilir. Arı alerjisi olmasa da çok fazla sayıda arı tarafından aynı anda sokulan kişilerde alerji dışında toksik reaksiyon oluşabilir. Bu hastalarda tansiyon düşmesi, şiddetli ağrılar, bulantı ve kusma gibi bulgular meydana gelebilir. Alerjik reaksiyonlar ise çok daha ciddi lokal ve genel reaksiyonlara neden olur. Reaksiyonlar arının sokması ile bulguların ortaya çıkkması arasında geçen zamana göre erken ve gecikmiş olarak ikiye ayrılır. Erken reaksiyonlar; arı soktuktan sonra genellikle 15 dakika içinde başlar ve bu süre ne kadar kısaysa, şiddeti de o derece fazladır. Sistemik reaksiyonlarda lokal reaksiyonlardan çok daha ciddi olan izole kurdeşen ve anjiyodemden anafilaksi, hatta ölüme kadar değişen reaksiyonlar görülebilir.
Arı alerjisi özellikle arı tarafından birkaç kez sokulan ve genetik olarak yatkın kişilerde ortaya çıkar. Arı alerjisinin ortaya çıkması için genetik olarak alerjiye yatkın bireyin birden fazla kez aynı arı türü tarafından sokulması gerekmektedir. Yani ilk arı sokmasında alerjiye ait herhangi bir reaksiyon oluşmaz. Sadece arının soktuğu yerde arı zehirine ait şişlik, ağrı ve kızarıklık gibi bölgesel belirtiler olur. Ancak ilk defa alınan bu arı zehirine karşı, alerjik hastalığa yatkın kişilerde immünglobulin E dediğimiz alerji antikoru oluşur. Daha sonraki sokmalar sonucunda arı zehiri ile bu antikor arasındaki etkileşim sonucunda ölümcül sonuçlar doğurabilecek olan anafilaksi tablosu (arı alerjisi) ortaya çıkabilir. Arı alerjisi, ülkemizde özellikle arı yetiştiriciliğinin çok olduğu bölgelerde rastlanmakla birlikte diğer insanlarda da görülebilir. Örneğin; piknik yapılan yerlerde arı sokması sık rastlanılan durumlardan biridir ve maalesef dramatik sonuçlarla karşılaşmamıza sebep olabilir. Az önce de belirtildiği gibi arı alerjisinin gelişmesi için de kişinin daha önceden arı tarafından sokulmuş yani "duyarlılanmış" olması gerekir. Şu da bilinmlidir ki arı tarafından her tekrar sokulma maalesef reaksiyonun daha büyük boyutlarda karşımıza çıkmansa sebep olabilmektedir. Yani önceleri arı sokması sonucu sadece bölgesel kızarıklık, kaşıntı gibi şikayetleri olan hastalarda daha sonraki arı sokmaları sonucunda çok daha büyük reaksiyonlar oluşabilir. Bu nedenle arı alerjisi bulgusu veren hastaların en yakın zamanda bir alerji ve immünoloji uzmanı ile görüşmesi "hayat sigortası" anlamı taşır.

Tanı ve Tedavi:
Arı alerjisi varlığı deri testleri ve kan testleri (RAST) ile saptanabilir. Daha önceden arı tarafından sokulup ciddi reaksiyon görülen kişilere arı alerjisi aşısı uygulamak gereklidir. Bu tür tedaviler mutlaka bir alerji ve immünoloji uzmanı tarafından özel şartlar altında uygulanmalıdır. Arı alerjisi olduğu kanıtlanan ve daha önceden ciddi reaksiyon hikayesi olan kişilere uygulanan arı alerji aşısı (immünoterapi) neredeyse % 100 tedavi sağlayan bir yöntemdir. Bunun dışında arı alerjisi olan kişiler mutlaka yanlarında bu durumu belirtir bir künye taşımalıdır. Ayrıca kendi kendilerine uygulayabilecekleri adrenalin enjektörlerini mutlaka yanlarında taşımalıdırlar. Arı sokmasından hemen sonra elbise üzerinden dahi yapılabilen bu enjeksiyon hastaya bir hastaneye gidinceye kadar zaman kazandırır ve hatta hayat kurtarıcı olabilir. Tüm bunların yanında arı alerjisi olan hastalar yanlarında anti-alerjik ilaçlar ve kortizon iğneleri bulundurmalıdırlar. Bunların hepsi hızlı bir şekilde alınacak profesyonel yardıma kadar hastaya yaşam desteği şansı sağlar.
Özellikle yaz aylarını yaşamaya başladığımız şu dönemlerde arı sokması açısından en riskli zamanları yaşamaktayız. Bu nedenle arı alerjisi olan kişilerin, hatta alerji riski taşıyan kişilerin arı sokmalarından korunmak için alabileceği çok basit önemleler bulunmaktadır. Bunlar aşağıda belirilmiştir.

Arı Alerjisi Olanlara Öneriler
" Yazın pazar alışverişi yapmayın, bahçede dolaşmayın,
" Açık yerlerde yemek veya meyva yemeyin, hoş kokulu meyva suyu, gazoz içmeyin,
" Piknik yapmayın,
" Parfüm, deodorant, kolonya sürmeyin,
" Güzel kokulu sabun, şampuan kullanmayın,
" Parlak renkli, çiçekli elbise giymeyin,
" Çiçek toplamayın, çiçek takmayın,
" Tatile gittiğinizde etrafta arı kovanı olup olmadığını araştırın,
" Yaban arısını kovanı civarında öldürmeyin, bu arıdan salınan kokular diğer arıları üzerinize çeker,
" Çıplak ayakla yürümeyin, mümkünse dışarıda uzun kollu ve paçalı giyisiler giyin ve kahverengi giyisileri tercih edin, arılar kahverengini sevmez. Bahçe ile uğraşmanız gerekiyorsa şapka ve eldiven kullanın,
" Terli olmak bütün böcekler için çekicidir, riskli bölgelerde terli olmamaya özen gösterin,
" Eşek arısı saldırgan, bal arısı sakindir; ancak, sıcak havalarda her ikisi de saldırgan olacağı için bu havalarda dikkatli olun,
" Sizi bal arısı sokarsa iğnesini büyüteç ve çımbızla almaya çalışın, veya başka birinden yardım isteyin.
" Antialerjik ilaçları devamlı yanınızda bulundurun.
" Daha önceden şiddetli arı alerjisi geçirmiş kişilerin yanında her zaman EpiPen® taşıması gereklidir. Epipen® kendi kendinize uyluk üst kısmından uygulayabileceğiniz bir enjeksiyondur. Epinerfin içerir. Epinefrin anafilaktik şokta kullanılan en önemli ilaçtır.
Arı sokması halinde;
" Sokma yerinin üstünden bandaj uygulayın, bu bandajı her 10 dakikada bir 3 dakika kadar gevşetin,
" Sokma yerine soğuk uygulayın,
" Anti alerjik ilaçları uygulayın,
" Elinizde adrenalin veya EpiPen® varsa kullanın,
" EN KISA ZAMANDA DOKTORA ULAŞIN
 
Çocuklarda görülen alerjik hastalıklar

Çocuklarda görülen alerjik hastalıklar 10 başlık altında toplanabilir. Bunlar başlıkla halinde aşağıda verilmiştir. Ayrıntılı bilgiye ilgili anabaşlık altında ulaşabilrisiniz.

Alerjik bronşiyal astım (yada güncel deyimiyle sadece astım) en önemlisi hastalıkdır. Solunum sıkınıtısı ile gitmesi hastalığın bilinen en önemli dramatik yönüdür. Çocukluk çağında en sık kronik solunum yolu hastalığıdır. Çocukların % 1-7 sinde görülür.

ii. Alerjik rinit (AR) çocukların alerjik hastalıklar içinde en sık görülenidir. Astım ikinci sıklıktadır. En sık nedeni bahar mevsiminde görülen tipidir. mevsimsel AR ye neden olan polen alerjisidir. Buna intermittent AR denir. Hastalarda sıklıkla ilkbahar ayında göz ve burun alerji bulguları görülür. Bunun nedeni bahar ile birlikte açan ot, ağaç vb çiçeklerinin erkek gametleri olan polenlerin doğaya yayılmasıdır.

iii. Atopik dermatit (bebeklik egzeması) çocukluk çağında hayatın en erken döneminde görülen alerjik hastalıklardandır. Normalden daha sık oranda bu çocuklarda bir besin alerjisi de vardır. Bu sıklıkla inek sütü alerjisidir. Ancak tüm hastalarda beklenmez. Deride yüzde, boyunda, kollarda kaşıntılı, kuru lezyonlar tipiktir.

iv. Besin (gıda) alerjisi çocuk alerjik hastalıklar arasında en erken görülenidir. En sık nedeni inek sütüdür. Ayrıca yumurta, daha sonra ise tahıl, çerez, balık en sık görülen diğer besinlerdir.

v. İlaç alerjileri çocuklarda erişkinlere oranla son derece az görülürler. Bunun nedeni çocuk organizmasının denge yanıtlarının daha güçlü olması, alerjenle karşılaşma miktarının azlığı, henüz gelişimini tamamlayamamış bağışıklık sisteminin olmasıdır.

vi. Hayvan alerjisi de çocuklarda sıkça görülen bir durumdur. En sık görülen hayvan alerjisi kedidir.

vii. Böcek alerjileri arasında çocuklarda en sık görüleni arı ve sivrisinektir.

viii. Ürtiker (kurdeşen) sanıldığının aksine pek az oranda çocuklarda alerjiktir.

ix. Anaflaksi çocukda acil sınıfında ve ölüme neden olan bir alerjik hastalıktır. En sık nedeni alerjik ilaç alınması (penisilin ..), arı veya sinek sokması, alerjik besin alınması vs dir.

x. Diğer çocuk alerjik hastalıkları arasında çocuklarda çok daha az görülen birkaç hastalık sayılabilir. Örneğin plastik madde (lateks alerjisi) ve gelişmiş ülkelerde daha sık görülen hamamböceği alerjisi ülkemizde çok azdır.
 
Alerjik Hastaların Uyması Gereken Kurallar

Küfler (mantarlar) ve ev tozu akarları nemli ortamlarda kolayca ürediklerinden, eviniz güneş görmeli, rutubetsiz ve aydınlık olmalıdır.
Odanızda toz tutulmasına neden olabilecek fazla eşya bulundurmayınız.
Yün ve kuş tüyü ile doldurulmuş minder, yastık, yorgan ve yatakları kesinlikle kullanmayınız. Battaniyelere çift nevresim kılıf geçiriniz.
Temizlik sırasında hasta odada bulunmamalıdır.
Sadece hastanın yanında değil, evin hiçbir yerinde sigara içmeyiniz. Yatak odasında süs bitkisi bulundurmayın.
Çamaşır suyu ve yağlı boya kokusu olan yerlerden hemen uzaklaşınız. Parfüm, oda ve saç spreylerini, sprey deodorantlarını kullanmayınız.
Boyalı ve katkılı maddeli gıdaların şikayetlerinizi arttırabileceğini unutmayınız.
Grip, sinüzit gibi üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında şikayetleriniz artabileceğinden, önceden tedbirinizi alınız.
Aspirin, Apanax (Aprol, Naprosyn, İnaprol) gibi ilaçları kullanmayınız.
Havalandırma cihazı (air condition) ve buhar makineleri kullanmayınız.

Alerjik hastaların tedavisinde alınacak en iyi sonuçların uzun süreli dikkatli bir takip, sabır, titizlik ve iyi bir hasta - hekim ilişkisi sonucunda gerçekleşeceğini unutmayınız.
 
Geri
Top