• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

ATATÜRK Hatıra Defteri

Atatürk'ün öldüğü gün İstanbul Üniversitesinde ders okutan Alman Profesör derse girdiğine öğrencilerin üzgün halini görünce yüreği parça parça olmuş.
Rektörü arayıp :
-Bugün ders vermeyeceğim ne yapayım? diye sormuş.
+Sizin memleketinizde büyük bir adam ölünce ne yapılıyorsa onu yapın. demiş rektör.
Yabancı profesörün cevabı şu olmuş :
-Bizim ülkemizde hiç bu kadar büyük bir adam ölmedi...

Ulu Önder Atatürk'ü Saygıyla Anıyoruz..
 
Atatürk'ün Çocukluk Anısı: Piyadecilik Oyunu

Günlerden bir gün komşumuz Binbaşı Kadri
Bey’in oğlu Ahmet izinli gelmişti. Temiz
üniforması, anlamlı bakışlarıyla hayranlık
duyulacak bir askeri ortaokul öğrencisiydi. Bir
an kendimi o üniformanın içinde hissettim. O birkaç gün içinde komşular Ahmet’i
görmeye gitti. Biz de annem Zübeyde Hanım ve
kız kardeşlerim Makbule ve Naciye ile birlikte
Ahmetlerin evine gittik. Ahmet askeri
üniformasıyla evin salonunda, misafirlerin
yanında sol eli cebinde biçimlice yürüyordu. Asalet ve saadetin ulaştığı en yüksek nokta
buydu. Daha sonra bir gün Ahmet, beni ve komşu
çocuklarını bir araya topladı ve şöyle dedi: “ Gelin bakalım arkadaşlar, şimdi sizlerle
piyadecilik oyunu oynayacağız. Şu gördüğünüz
tepeyi, Türk çocukları savunacak. Rum
çocukları ise, ben başla dediğimde tepeye
çıkarak onları aşağı çekmeye çalışacak. Oyunun
sonunda, hangi grup tepeyi ele geçirirse o grup kazanmış sayılacak. “ Komşumuzun oğlu Ahmet’in başla demesiyle
Rum çocukları ileri atıldılar ve tepeye
tırmanmaya başladılar. Takımlar beşer
kişiydiler ve ilk tepeye tırmanan Rum çocuğu
bir arkadaşımı kolundan tutup aşağı çekti. Rum
çocukları çok hırslıydı ve paçasından yakalanan bir arkadaşım daha aşağı çekildi. Aşağı çekilen
iki arkadaşımın yukarı çıkma şansı yüzde bir
bile değildi. Şimdi tepeyi savunan üç Türk
çocuğu kalmıştık. Beş Rum çocuğu tepenin
üstüne çıktı ve etrafımızı sardı. Yeniliyorduk. Bir Türk çocuğu, beş Rum çocuğuna bedeldir,
dedim. Onlar bana değil, ben onlara saldırdım.
Tepeyi Rum çocuklarına bırakmamaya
kararlıydım. Benim kazanma isteğimi gören
arkadaşlar da ileri atıldılar. Sonunda tepenin
üstünde iki Türk çocuğuyla yalnız kalmıştım. Rum çocuklar, yenilgiyi kabul etmişler ve
üstleri toz toprak içinde aşağıdan bakıyorlardı.
Biz kazanmıştık. Mustafa daha sonra gizlice sınava girdi ve
Selanik Askeri Rüşdiye’sine kaydını yaptırdı.
Mustafa özellikle sınavın yetenek bölümündeki
piyadecilik oyununda demir gibi bileği, çelik
gibi yüreğiyle komutanların dikkatini çekti. Kuvvet, kudret, hareket, kabiliyet hepsi
Mustafa’da vardı. Gelmedi, dedi komutanlar, bu
askeri rüşdiyeye böyle bir öğrenci daha
gelmedi. Gelemez, dedi bir başka komutan,
dünya durdukça hiçbir askeri rüşdiyeye
böylesine bir öğrenci gelemez.
 
Geri
Top