Erkeği onu kandırdığını sanırken, o çoktan ilk kaçamağı yakalamıştır. Telaş yoktur. Çünkü derinlere sessiz inilmelidir ki korkup kaçan olmasın. Bunu düzgün sevdikleri için yaparlar. Amaçları rezil etmek değil, kendisine yapılan haksızlığı tam ve doğru olarak bilme hakkını elde etmektir. Yarım yamalak nefretleri sevmez akıllı kadınlar. Öfkesine değecek düşmanlar lazımdır onlara…
Akıllı kadınlar her şeyini verir ve her şeyini alır. Acıları boylarını aşsa da gıkları çıkmaz. Dillerinde pişmanlık cümleleri dolaşmaz. Kendine olan saygılarını ve ayaklar altına almadıkları gururlarına sahip çıkarlar. Kan kusarlar ama kızılcık şerbeti içtiklerini söylerler.
Akıllı kadınlar erkeklerini başkalarına ezdirmezler. Kendileri ezerler. Bunu gururlarını incitmeden yapmaya çalışırlar ama sonunda hep haksız olan onlar olur. Onlar önce susar, sonra sorgular, ondan sonra da cevap verirler. Sustuklarında dillerini dikenli tellere dolar, konuşunca önce kendileri kanarlar…
Akıllı kadınların “konuşacak çok şeyleri olduğu için suskunlukları da büyük olur” Akıllı kadınlar kendini ezdirmez. Akıllı kadınlar salağı oynayamaz. Akıllı kadınlar kendilerine haksızlık etmez. Akıllı kadınlar “mış” gibi yapmaz. Akıllı kadınlar aşıkken de akıllıdır. Bu yüzden hep yalnız kalırlar.
Ve biz kadınlar...
Nazım'ın dizelerinde, sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelen, Duygu Asena'ya göre; adı olmayan kadınlarımız...
Biz kadınlar; erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığı ileri sürülen, Adem'i cennetten kovdurtan Havva'nın kızları...
Biz kadınlar; zorda kaldığında kendini savunurken ya da erkeğine saldırırken, dişiliğini de kişiliğini de silah diye kullanan biz kadınlar, cins-i latifler...
Gözyaşlarıyla erkeği kaçırtan da kandıran da...
Dilberliğiyle erkeği ağlatan da, aldatan da...
Biz kadınlar; sınırsızca kıskanç, kaprisli, ama sınırsızca sevecen, özverili...
Öldüren de, güldüren de...
Rezil de eden, vezir de eden...
Biz kadınlar; eksik etek, kaşık düşmanı...
Biz kadınlar; erkeğin baştacı, gönül yoldaşı...
Biz kadınlar; ne alabildiğince özgür, ne de ezik...
İşte böyle biryerlerde...
8 Mart DÜNYA KADINLAR GÜNÜ diye bir gün, bizim günümüzmüş...
Oysa hangi gün bizim değil ki ?...
Her gün bizim günümüz...
Çünkü biz kadınlar, bir kez olmaz dedik mi; Dünya durur, akan sular kurur. Kolay mı öyle erkekçe öfkelenip de isteklerimize boyun eğmemek?...Kolay mı öyle Dünya'yı biz kadınlara sormadan değiştirmek?...
Bütün bunların tersini söyleyecek biri varsa, beri gelsin...