• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Çocuk Sağlığı

Çocuklarda Burun Tıkanıklığının Tehlikeleri

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, ''Burun tıkanıklığı hastada psikolojik sorunlar ve çocuklarda gece yatağa çiş kaçırma gibi problemlere yol açar'' dedi.

Yorulmaz, yaptığı açıklamada vücudun kliması görevindeki burunun, koku alma görevi yanında aynı zamanda solunum sisteminin başlangıcı, akciğerlerin giriş kapısı olduğunu belirtti.

Solunumla alınan havanın burun içindeki kılcal damarlarla ısıtılıp nemlendirildiğini ve burun içindeki kıllarla tozlardan temizlendikten sonra akciğerlere girdiğini anlatan Yorulmaz, ''Aksi halde akciğerlere dış havadaki her türlü toz ve mikrop girer ve yeterince sıcak ve nemli olmayan hava boğazı, akciğerleri ve solunum borucuklarını tahriş edebilir. Burun içindeki salgı ise tutulan zararlı maddeleri ve mikropları dışarı atar'' diye konuştu.

Burunla ilgili olarak her yaşta en sık yaşanan sorunun burun tıkanıklığı olduğunu ifade eden Yorulmaz, bunun genellikle basit bir sorun olarak düşünüldüğünden önemsenmediğini söyledi.

Burun tıkanıklığının en sık nedeninin soğuk algınlığı, grip, alerji, geniz eti gibi hastalıklar olduğunu belirten Yorulmaz, burun tıkandığında akciğerlere giren temiz hava ve oksijen miktarının azaldığını, burun içindeki kirliliklerin dışarı atılmasının engellendiğini ve birtakım önemli sorunların ortaya çıktığını bildirdi.

YETERİNCE OKSİJEN ALINAMAMASI ZEKA GELİŞİMİNİ ETKİLİYOR

Yorulmaz, yeterince oksijen alınamamasının baş ağrısına, çocuklarda zeka gelişiminin bozulmasına yol açtığını ifade ederek, şunları kaydetti:

''Burnu tıkanmış kişiler yedikleri besinlerin tadını alamazlar, bu nedenle iştah azalır. Burnundan soluk alamadığı için ağzından soluk almak zorunda kalan kişide ağız ve boğaz kurur ve bu kuruluk hem tahrişe hem de mikropların yerleşmesine uygun bir ortam oluşturur. Buna bağlı olarak ağız kokusu ve kronik boğaz iltihapları ortaya çıkar.

Tıkanan ve içindeki sıvıyı dışarı atamayan burundaki akıntı sinüslere girerek sinüzite, burnun arkasına doğru akarak yutakta, gırtlakta ve akciğerlerde enfeksiyonlara hatta kalp hastalıklarına yol açabilir. Burun tıkanıklığı aynı zamanda kulaktan boğazın arka kısmına açılan kanalın tıkanmasına ve bu yolla orta kulak iltihabına yol açabilir. Burun tıkandığında gece uyku uyumada sıkıntılar, uykusuzluk, uykuda nefesin durması ve horlamalar ortaya çıkar. Çocuklardaki uzun süreli burun tıkanıklıkları yüz kemiklerinin ve dişlerin gelişimini bozar. Burun tıkanıklığında ses kısıklığı, seste bozulma ve konuşma sorunlarına nende olur, genizden konuşma meydana gelir. Hastada psikolojik sorunlar ve çocuklarda gece yatağa çiş kaçırma gibi problemlere yol açar.''
 
Gıda Allerjisi

Gıda allerjisi, bazı besin maddelerine karşı vücudun gösterdiği istenmeyen bir reaksiyondur. Çocukların yaklaşık % 5’inde görülmektedir.

Hangi Gıdalar Allerjiye Yol Açar?
Tüm gıdalar alerjiye yol açabilirse de, en sık nedenler inek sütü, yumurta, balık ve kabuklu deniz ürünleri, soya, buğday, yerfıstığı gibi kabuklu yemişlerdir.

Gıda Allerjisi Kimlerde Görülebilir?

Her çocukta görülebilir. Ancak, astım, saman nezlesi gibi alerjik hastalıkları olan veya ailesinde bu tarz hastalık öyküleri olan kişiler, gıda allerjisi için daha fazla risk taşırlar. Önceden allerji yapmayan bir gıdaya zaman içinde hassasiyet gelişebilir veya yenilen miktar da allerjiden sorumlu olabilir.

Gıda Allerjisi Hangi Belirtilere Yol Açar?
Dudaklarda, ağızda, boğazda aşınma, şişlik, kızarıklık
Ciltte döküntü
Bulantı, kusma, ishal
Aksırık, burun akıntısı görülebilir.
Nefes tıkanıklığı, bilinç kapanması anafilaksi denilen ciddi alerjik reaksiyonlarda görülür.
Bebeklik çağında aşırı gaz sancısı, çok ağlama, ishal, huzursuzluk, büyüme geriliğine de yol açabilir.
Gıda Allerjisi Ne Kadar Sürer?
Gıda allerjisi 1-2 yıl içinde kaybolabilir veya ömür boyu da sürebilir.

Gıda Allerjisi Nasıl Önlenebilir?

Bebeğinizi ilk 6 ay sadece anne sütüyle besleyin. Gerekmedikçe mama veya farklı gıdalar başlamayın.
Emzirme sırasında anne, allerjen olabilecek gıdalardan kaçınmaya çalışmalı.

6 ay dolduktan sonra ek gıdaları az az, tek tek başlayın. Her yeni gıda sonrası birkaç gün bekleyerek bir sorun olup olmadığını gözleyin. Ondan sonra yeni bir deneme yapın. Sorun yaşanan gıdalardan bir süre kaçının.

Gıda Allerjisine Nasıl Tanı Konur?

Aslında anne babanın dikkatli gözlemleri çoğu zaman tanı koydurucudur. Doktorunuz da, kan veya cilt testleriyle allerjinin nedenini saptayabilir.

Gıda Allerjisi Nasıl Tedavi Edilir?

Çocuk doktoru, belirtileri yatıştıracak bazı ilaçlar önerecektir. Elbette, en iyi tedavi sorumlu gıdadan uzak durmayla sağlanacaktır. Eğer belli gıdalara allerjisi olan bir çocuğunuz varsa, gıda etiketlerini inceleme konusunda deneyim kazanmanız gerekecektir.

Dr.Nilüfer Toprakçı
 
Çocuklarda Ayak Sağlığı Ve Ayakkabı Seçimi

Rasgele alınan ayakkabılar çocuğun ayak sağlığını ve gelişimini bozar, yürümesini geciktirir ve basma bozuklukları geliştirir.

Çocuklarda en sık karşılaşılan problemler düz tabanlılık, doğuştan çarpık ayak ve topuk, ayak ve tırnak batması olarak sayılabilir. Basış bozukluklarına bağlı olarak çocuklarda çabuk yorulma, sık sık ayak bileği burkulması ve düşme, ayak, bacak ve bel ağrısı gözlemlenebilir.

2.5 yaşına kadar ayak düz taban izlenimi verir. Çünkü ayak kavisinde yağlanma mevcuttur, kaslar henüz gelişmemiştir. Yürümeye başlamamış yada yeni başlamış bir çocuk için ayağa baskı yapmayacak şekilde yumuşak tabanlı, bağcıklı, parmak bölgesi bombeli ve boylama kavis destekli ayakkabılar tercih edilmelidir. Bu tür ayakkabılar ayak gelişimini engellemeyeceği için ayakta bir şekil bozukluğu oluşmasına da sebep olmaz.

İlk tespit

2.5 yaşından itibaren uzmanlar tarafından yapılan kontrollerde basış bozukluğu tespit edilirse uygun ortopedik bot kullanımına geçilmelidir. Ortopedik ayakkabı seçimi özelikle çocuklar için titizlikle yapılmalıdır. Ayakkabı seçerken dikkat edilmesi gerekenlerin başında imalatta kullanılan malzeme gelmektedir. Sağlıklı bir ayakkabıda ayağın temas yüzeyleri doğal malzemeden olmalıdır. Böylece sürekli kapalı ortamda bulunan ayak teneffüs eder, ciltte mantar oluşmasını engelleyen, nemi, oksijeni ve ısısı dengeli bir ayakkabı - içi iklimi sağlamış olur. Sağlıklı bir ayakkabı ayaktaki ağırlık taşıma noktalarını (destek noktalarını ) bozmamalı ve ayak kemerinin esnemesine izin vermelidir. Ön ayak bölümü tarağın sıkışmayacağı kadar geniş seçilmelidir. Ama bolda kalmamalıdır.

Kontrol

Gelişme çağındaki çocukların ayak numarası ve kullanılan ayakkabının ayağa uygun olup olmadığı sık sık kontrol edilmelidir. Ayakkabı küçük geliyorsa en kısa zamanda ayağa uygun yeni bir ayakkabı ile değiştirilmelidir. Uzun zaman idare etmesi için ayağa birkaç numara büyük ayakkabı alınmamalıdır. Ayağa büyük gelen ayakkabı en az küçük ayakkabı kadar zararlıdır. Çocuklar için hazırlanan sağlıklı ayakkabılarda topuk ve burun kısmı sert, bileği saran kısmı ise yumuşak olmalıdır.

Ayakkabı tabanının ayak tarak kemiklerinin parmaklara eklendiği hatta denk gelen kısmının mutlaka esnek olması gerekmektedir. Çocuk ayakkabılarındaki bombeler sert ve doğal malzemeden yapılmalı ve bağcıklı ayakkabı seçilmelidir. Gereken yerlerde çocuktaki özel basış bozukluklarını düzeltmek için thomas ökçe, topuk, kama, boylama kama, ters kalıp ayakkabı, kemer ve ön ayak destek yastıkları, enine tarak destekleri ile ayakkabı iç ve dış modifikasyonu sağlanmalıdır.

Ortopedik ayakkabı kullanımı

Genellikle ortopedik ayakkabı özelliklerinin faydaları sadece ayağımıza yönelik gibi düşünülür. İşte tüketicilerin ayakkabı seçiminde yaptığı en önemli hata burada başlar. Yürümeye başladığımız andan itibaren seçilen doğru ayakkabılar her zaman vücut sağlığımızın destekleyicisidir. İnsan ayağı tabiat anamızın bir şaheseridir.

28 kemik ve kemikçik bir araya gelmiş, kasların, bağ dokularının ve sinirlerin harika bir uyumu ile harekete geçirilmiştir. Vücudumuzun bütünü ile ayaklar üzerine bindiği ve bu yükü bir ömür boyu taşıdıkları halde, neredeyse hiç kimse, ayaklar sağlıklı oldukları sürece bir nebze olsun onları düşünmez.

Ortopedik ayakkabının özelliği

Ortopedik ayakkabının üretilmesi özel bilgi ve düzen gerektirir. Ortopedik ayakkabı ayak tabanına temas eden iç düzeni, ayakkabının dış tabanı ve saya bölümü ile beraber düşünülmelidir. İmalatta kullanılan malzemenin doğal deri olması sağlıklıdır. Derinin gözenekli yapısı ayağın teneffüs etmesini sağlar. Esneme kabiliyeti vardır, ayak için uygun şekli alabilir. Şekli çabuk bozulmaz. İçine yerleştirilen özel destekleyiciler bitmiş bir ayakkabıya takıldığında dışarıdan görünmez. Dolayısıyla ayakkabıyı sadece dış görünüşüyle değerlendirmek yanlıştır. Ortopedik ayakkabılar ayağın ağırlık taşıma ve ayağın hareket noktaları ile uyumludur. Yürürken ayak kaslarına ve kemiklerine dengeli yük binmesini sağlar. Çocuklara giydirilen ayakkabılar sağlıklı ayak ve bacak gelişimini destekler. Ayak kemiklerinin doğru teşekkül etmesine yardımcı olur. Ortopedik ayakkabılar vücut dengesi için çok önemlidir. Doğru ayakkabı seçiminin ayak bileği burkulmalarına, bel ve sırt ağrılarıyla çabuk yorulmalara yol açabilir. Ayağındaki basış bozukluğunu farkında olmayıp buna bağlı olarak, özellikle ileri yaşlarda düşen kırık, çatlak ve ciddi kas zedelenmeleriyle karşılaşanlar vardır.

Basış bozukluğu önlenebilir

Basış bozuklukları doğru ortopedik ayakkabı kullanımıyla önlenebilir. Taban düşüklüğü olanlarda böyle bir ayakkabı giyilmezse yaşlılık zamanlarında ağırlığa ayak bileği şekil bozuklukları, ayak baş parmağının yanında kemik çıkması ve ayak parmaklarında deformasyonlara rastlama olasılığı artar.
 
Çocuğunuza şurup verirken dikkat!




Piyasada burun akıntısı, burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, baş ağrısı ve öksürük gibi soğuk algınlığı belirtilerine yönelik düzinelerce ilaç bulunmaktadır.



Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Onur Kutlu, “Reçetesiz satılan ilaçları bebeklere ve 3 yaşın altındaki çocuklara vermeden önce mutlaka doktorunuza danışınız.” dedikten sonra, bu konu hakkında merak edilen sorulara cevap verdi:
En sık kullanılan soğuk algınlığı ilaçları hangileridir?
Öksürük şurupları...
Öksürük gece boyunca çocukların uyumasına engel olduğunda oldukça can sıkıcı olabilir. Fakat öksürük her zaman akciğer kaynaklı olmayıp, çoğu zaman üst solunum yollarından geniz yoluyla aşağıya inen salgıların yaptığı irritasyon neticesinde gelişir. Böylelikle üst solunum yollarından gelen enfekte salgının alt solunum (akciğerlere) inmesi önlenmiş olur.
Vücudun bu normal koruma refleksini durduran ilaçlar çocuklar için zararlı dahi olabilir.
Birçok reçetesiz satılan öksürük ve soğuk algınlığı ilacında öksürüğü azaltacak/ rahatlatacak maddeler bulunur. Bu tür ilaçlar genellikle dekstrometorfan ya da difenhidramin ihtiva ederler. Çocuklarda öksürüğü yatıştırmak için kullanılan bir diğer madde de kodeindir.
Kodein ihtiva eden ilaçların bazıları reçetesiz satılsa da genellikle bu tür bir ilacı almak için reçeteye ihtiyacınız olacaktır. Bu tür ilaçlarla ilgili yapılan çoğu araştırma yetişkinler üzerinde yapılmıştır. Çocuklar üzerinde yapılan birkaç çalışma ise ilaçların herhangi bir faydası olduğunu göstermemiştir.
Üst solunum yolu açıcılar (Dekonjestanlar)
Üst solunum yolu açıcılar, ağız yoluyla alınan hap ya da şurup şeklinde hazırlanmış adrenalin türü ilaçlardır (kan damarlarında kasılmayı sağlayıcı bir madde). Bu soğuk algınlığı ilaçları bağlı burun tıkanıklığı/şişliğini ve salgılarını azaltmak için verilirler.
Bu tip ilaçların kullanımıyla, çok alttaki sorunu gidermekten çok, hastalıkta görülen yakınmaları hafifleterek geçici bir süreyle rahatlama hissi uyandırmak amaçlanır. Ancak yanlış dozda ve sıklıkta kullanımı halinde çocuklarda hızlı kalp atışı, huzursuzluk ve uykusuzluk gibi yan etkilere yol açabilirler.
Antihistaminikler (alerji ilaçları)
Antihistaminikler genellikle alerjik burun akıntısı ya da aksırığı azaltmak, deri döküntüsü, suçiçeği ve böcek ısırmalarında ise kaşıntıyı azaltmak amacıyla kullanılır. Salgıları azaltıcı ve gıcık giderici özelliklerinden dolayı bazı soğuk algınlığı ilaçlarının içinde de bulunmaktadırlar. En sık görülen yan etkileri uyuklama, ağız ve boğaz salgılarında kurumadır.
Burun damlaları ya da spreyleri
Tabî (fizyolojik) tuzlu su ihtiva eden burun damlaları ya da spreyleri burun içindeki salgıları yumuşatarak çocukların daha rahat nefes almalarına yardımcı olurlar. İlaç ihtiva eden burun damlaları ya da spreyler hekim tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır.
Ağrı kesici ve ateş düşürücüler
Reçetesiz satılan en yaygın ağrı kesiciler asetilsalisilik asit (ASA), parasetamol ve ibuprofendir.
“Asetilsalisilik asit” ihtiva eden ilaçlar (örneğin Aspirin) çocuklarda ya da ergenlerde soğuk algınlığı, su çiçeği ya da gripten kaynaklanan ateşte kullanılmamalıdır, kullanıldığı takdirde Reye sendromu”na (karaciğer ve beyinde tahribat yaratabilecek bir hastalık) neden olabilir.
Bebek (6 aydan küçük) ateşi varsa mutlaka doktoruyla görüşülmelidir.
Çocuğa ilaç içirilemiyorsa fitil de kullanılabilir. Fakat sadece bir yolla ilaç verilmelidir. Hem fitil hem de ağızdan ilaç verilmemelidir...
Çocuğa verilen ilacın prospektüsü kullanmadan önce dikkatlice okunmalıdır
Birçok ilaçta olduğu gibi ateş düşürücülerde de açıkta bırakılmış ilaçların çocuklar tarafından yüksek miktarlarda içilmesi istenmeyen hatta ölümcül olabilecek sonuçlar doğurabilir.
Çocuğum soğuk algınlığına yakalandığında reçetesiz satılan ilaçlardan kullanmalı mıyım?
Çocuğunuz hasta olduğunda onun kendini daha iyi hissetmesini istersiniz. Birçok ebeveyn bu gibi durumlarda reçetesiz öksürük ve soğuk algınlığı ilaçlarına sarılır. Ağrı kesici ve ateş düşürücüler hariç, bunların işe yaradığına dair bir mevcut bir kanıt yoktur. Ayrıca bu ilaçların bazı yan etkileri çocuğunuzun kendini daha kötü hissetmesine neden olabilir.
Bunların yanı sıra bir de çok fazla ilaç vermeniz riski vardır. Bu nedenle doktor aksini önermedikçe aynı anda birden fazla ilaç kullanılmamalıdır.
Çocuğum soğuk algınlığına yakalandığında ne yapmalıyım?
Çocuğunuz soğuk algınlığına yakalandıysa bol sıvı verip dinlenmesini sağlayınız. Soğuk algınlığına virüslerin neden olduğunu ve bunun ilaçla tedavi edilemeyeceğini unutmayınız. Virüslerin kendi süreçlerini tamamlamaları gerekir, bu da aslında doktorunuzun yapabileceği çok fazla bir şey olmadığı anlamına gelir.
Fakat daha ciddi sorunlar ilk başta soğuk algınlığı olarak kendilerini gösterebilirler. Çocuğunuzda aşağıdaki belirtilerden herhangi biri varsa doktorunuza başvurunuz:
• Kulak ağrısı
• 72 saatten uzun süren ateş ya da 3 aydan küçük bebeklerde her türlü ateş.
• Aşırı uyku hali
• Aşırı huysuzluk ya da mızmızlık
• Deride kızarıklık, döküntü
• Hızlı nefes alma ya da zorlukla nefes alma
• Normale oranla daha az idrara çıkma
 
Bebek Ve Çocuklarda Korkular
0-6 yaş korkuların en çok görüldüğü yaştır. Bu yaş aralığında görülen korkuların önemli bir bölümü günlük olağan durumlara tepki niteliğindedir. Bunlar arasında bebeğin yüksek sese karşı gösterdiği irkilme tepkisi ile bebek ve küçük çocuğun anne veya bakıcıdan ayrılırken yaşadığı sıkıntıyı sayabiliriz. 0-1 yaşta en sık rastlanan korku gürültülü uyarana bağlı irkilme iken, 2-3 yaşta hayvan korkusunu , gök gürültüsü, karanlık ve mikrop kapma korkuları izlemektedir. Çocuğun 0-4 yaş grubunda kendisine bakım veren anne, aile bireyi ya da bakıcıdan ayrılmakta zorlanmasını olağan kabul etmekle birlikte 4 yaşına kadar büyük boyutlu bir tepki veya aşırı kaygı yaşanmaksızın anneden ayrılabiliyor olması gerekir.

‘Korkunun üzerine gitmenin’ hiç değilse bebek ve çocukta doğru bir yaklaşım olmadığını biliyoruz. 0-14 yaş arasındaki ortalama her iki çocuktan birinde önemli bir korku ortaya çıkabilmektedir. En doğrudan yaklaşım bir çocuk psikiyatri uzmanına başvurmaktır
kuşkusuz. Bunun dışında, korkunun artmasını önlemenin de anlamlı bir strateji olduğuna inanıyorum. Bazı durumlarda bu mümkündür: özellikle de sağlıklı gelişimle çelişmeyen gelişimsel birtakım korkularda. Bunlar arasında bebekte görülen irkilme tepkisi bulunmaktadır. Bebek ve çocuğu aşırı gürültülü ortamlara sürekli maruz bırakmamak ve özellikle ev ortamında sesimizi aniden yükseltmemek (eğitim amaçlı ve dozunda yapılmış bir ses yükseltme dışında) bu konuda geçerli önlemlerdir.

Her çocukta az oranda da olsa görülebileceğini belirttiğimiz hayvan ve hastalık korkularıyla ilgili de birkaç önlemi sizlerle paylaşmak istiyorum. ‘Korkunun üstüne gitmemek’le birlikte korktuğu hayvan veya olaydan aşırı derecede de sakınmıyoruz. Özellikle çocuğa hayvanları tanıtırken veya sağlık kurallarını öğretirken, sakıncalı bir davranışı belirtmek adına çocuğu korkutmaktan kaçınmalı, bir alışkanlığı kazandırırken çocuğa aynı zamanda bir korku da kazandırmamalı.

0-6 yaşta anne-babadan ayrılma korkularına sık rastlıyoruz. Tedavi edilmediğinde kronikleşebilen veya depresyona dönüşen bir durumdur. Eğer çocuğunuzda böyle bir durum gözlüyorsanız, öncelikle anahtarın çocuğunuzun sizin onu hiçbir şekilde isteği dışında bırakmayacağınıza inanmasında olduğunu biliniz. Bunu da sözel açıklamalardan çok, davranışlar ve söz konusu ebeveynin çocukla kurmuş olduğu ikili ilişkinin özellikleri belirlemektedir. Burada: ‘Böyle yaparsan seni döverim/bırakırım.’ veya ‘Ben senin artık annen/ baban değilim.’ gibi ifadelerin sağlıklı çocuk gelişimiyle hiçbir şekilde bağdaşmayacağını belirtmek isterim.

Çocuğumuzu tanımak için onu doğru ve iyi bir şekilde gözlemlemeye, onunla iletişim kurmaya ve teorik bilgiye gereksinimimiz var. Gözlem ve sağlıklı iletişim konusunda bundan sonraki her yazımda bazı ipuçları bulacaksınız. Onu gözlerken, yetenekleri ve ilgileriyle ilgili veriler kadar psikolojik özelliklerine dikkat etmemiz de önemli. ‘Acaba çocuğumun korkuları neler?’ sorusunu haftalar veya aylar içerisinde inceleyebileceğinizi düşünüyorum.
 
Çocukların terlemesi bir soruna işaret eder mi?

Terlemenin amacı buharlaşma yoluyla vücudun serinletilmesidir. Çocuğunuzun gündüz uykularından sonra yastığını ya da gece uykusunun ardından yatağının çeşitli bölgelerini nemli ve hatta ıslak bulmak sizi endişelendirebilir. Ancak her iki durum da gayet normaldir.

Ergenler koltuk altı terlemesinden dolayı yersiz endişelere kapılabilirler. Terlemenin egzersiz ve heyecan ile artabileceği ve bunda hiçbir anormallik olmadığı anlatılmalıdır.

Çocuklar neden terler?
Terlemenin en yaygın nedeni hava sıcaklığı, oda sıcaklığı, fazla giyinme veya üzerin fazla örtülmesinden kaynaklanan aşırı ısınmadır.


Yatan çocuğun üzeri örtüldüğünde, vücut ısısını ayarlamak için fazla ısıyı atabileceği tek yer kafası olur. Uykuda kafa terlemelerinin nedeni budur.

Başka bakımlardan sağlıklı ve iyi olan bir çocukta gece terlemeleri önemli değildir.

Ter bezleri vücudun her tarafında bulunur ve çocuğunuzun yatağında yastık dışındaki çeşitli yerler de terden dolayı ıslanabilir.

Çocuklar ateşleri olduğunda terleyebilirler. Ateşi olduğundan şüphe ediyorsanız, ateşini ölçün.

Çocuğunuz çok terliyorsa ne yapmalısınız?

Evinizdeki ısı düzeyini azaltın.

Gündüz uykularında çocuğunuzu daha ince giydirin.

Sıcak havalarda dehidrasyonu (vücutta yeterince sıvı olmaması) önlemek için çocuğunuza bol bol sıvı verin.

Elbette ki ergenler de vücut kokusunu önlemek için antiperspirantlar/deodorantları kullanmaya başlayabilirler.

Ne zaman doktora başvurmalısınız?


Çocuğunuz 2 aylıktan küçükse

Çocuğunuzun açıklanamayan bir ateşi varsa (37.8°C ve üzeri)

Çocuğunuzda açıklanamayan bir kilo kaybı söz konusu ise

Başka sorularınız ya da endişeleriniz varsa...doktorunuza başvurmalısınız.
 
Çocuğunuzu yıkadığınız sabun ve banyo köpükleri idrar yolları enfeksiyonuna neden olabilir..





İdrar yolları enfeksiyonları çocukluk çağında, üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra en sık görülen sağlık problemidir. Her iki cinste ve her yaş grubu çocukta sıklıkla rastlanabilen bu şikayetler, zamanında belirlenip gerekli tedavi yapılmadığı takdirde; böbrek yetmezliğinden hipertansiyona, kansızlıktan büyüme geriliğine kadar pek çok kalıcı hasara neden olabilir. Çocuklarda genital bölgenin sabunla değil su ile yıkanması, ergenlik öncesi köpüklü sabunlar kullanılmaması gibi tuvalet ve banyo ile ilgili olarak alınacak birkaç tedbir ile bu rahatsızlıkların önüne geçilebilmektedir. Memorial Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Op. Dr. Erdal Alkan “Çocuklarda görülen idrar yolu enfeksiyonları” hakkında bilgi verdi.






İdrar Yolu Enfeksiyonu Nedir?



Üriner sistem enfeksiyonu böbrekler ve mesanenin iltihabıdır. Mesanenin iltihabına “sistit”, böbreklerin iltihabına ise “pyelonefrit” denir. Pyelonefrit sistitten daha az görülmesine rağmen daha fazla zarar vericidir. Sıklıkla üretra (idrarın dışarı atıldığı kanal) dışındaki ciltten bakterilerin mesaneye ulaşması ile oluşur. İdrar yolu iltihabını tedavi etmek, böbrekleri korumak açısından önemlidir.



Üriner Sistem Enfeksiyonlarının Sıklığı Nedir?



Üriner sistem enfeksiyonları 5 yaşından küçük ateşli çocukların yüzde2’sinde saptanır, 1 yaşından küçük ateşli çocuklarda, kızların yüzde 8’inde, erkeklerin yüzde3’ünde ateşin nedeni üriner sistem enfeksiyonlarıdır.



Üriner Sistem Enfeksiyonlarının Nedenleri Nelerdir?




İdrar yolu iltihaplarının etkeni bakterilerdir. Bakteri mesaneye, idrarın dışarı atıldığı kanaldan girer. Genelde üretra girişini tahriş eden etkenler (bilinen tahriş edici maddeler, banyo köpükleri ve şampuanlardır), bakterilerin buradan içeri girmesini de kolaylaştırır.

Bazı risk faktörleri çocuklarda üriner sistem enfeksiyonuna zemin hazırlar. İdrarın mesaneden üreterler boyunca böbreğe doğru anormal geri kaçışı, üriner sistem tıkanıklıkları, çeşitli anatomik ve fonksiyonel bozukluklar ile enfeksiyona yatkınlık görülebilir. Yabancı cisimler, mesaneye, üreterlere yerleştirilen kateterler, kabızlık, banyo köpükleri ve sünnetsiz erkek çocuklarda fimozis (sünnet derisinin geriye kıvrılmaması) mesanenin bakteri ile temasına neden olur. Okul çocuklarında sık görülen idrarı eve saklama eylemi de idrar yolu enfeksiyonlarının nedenlerindendir.




Çocuklarda Üriner Enfeksiyonları Belirtileri Nelerdir?



Çocuklarda üriner sistem enfeksiyonlarının semptom ve bulguları çocuğun yaşına göre değişkendir. Bebekler ve özellikle 2 yaşından küçük çocuklarda bulgular genellikle üriner sistemle ilişkili değildir ve kolaylıkla gözden kaçabilir. Bebekler ve 2 yaşından küçük çocuklarda en sık görülen semptomlar şunlardır:

· Huzursuzluk

· Kusma ve ishal

· Karında şişkinlik

· Yeni doğanda uzamış sarılık

· İştahsızlık ve beslenme bozukluğu

· Kilo almada yavaşlama

· Vücut ısısında düzensizlik

· Sebepsiz yükselen ve düşmeyen ateş

Büyük çocuklarda ve erişkinlerde semptomlar daha belirgindir ve enfeksiyonun yerine göre bulgular değişkenlik gösterir. Alt üriner sistem (sistit) enfeksiyonlarında görülen semptomlar şunlardır:

· İdrar yaparken yanma, sızı ağrı

· Sık idrara çıkma

· Acil işeme isteği

· Karın alt tarafına ağrı

· Tuvalete yetişemeden idrar kaçırma

· Kötü kokulu, anormal renkte, kanlı idrar


Üst üriner sistem enfeksiyonlarından akut pyelonefrit idrar yolu enfeksiyonları içinde en ağır ve böbrekte en fazla hasar bırakan hastalıktır. Özellikle küçük çocuklarda kalıcı hasar ihtimali daha fazladır. İdrar yolu enfeksiyonu geçiren çocukların yüzde10’ unda, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları olan çocukların yüzde25’ inde ve vezikoüretral reflülü (böbreklere idrar kaçması) çocukların yüzde30’ unda kalıcı böbrek hasarı gelişebilir. En sık görülen semptomlar, titreyerek yükselen ateş, böğür ağrısı, ciddi bulantı ve kusmadır. Bu semptomlara ek olarak sistitizm semptomları da (yukarıda sayılan semptomlar) gözlenebilir.



Tanı Nasıl Konur?



İdrar yolu enfeksiyonu tanısı için idrar tahlili ve idrar kültürü yapılmalıdır. İdrar öncelikle mikroskop altında incelenir. Kesin tanı idrar kültüründe anlamlı miktarda bakterinin üremesi ile konur.

İdrar yolu enfeksiyonu idrar kültürü ile kanıtlandığında, böbreğin tutulup tutulmadığına karar verilmelidir. Yüksek ateş, böğürde hassasiyet, karın ağrısı, bulantı, kusma, titreme görülebilir.



Üriner Sistem Enfeksiyonlu Çocuklar Nasıl Değerlendirilir?




Üriner sistem enfeksiyonu kültürle kanıtlanmış olan çocuklar en kısa zamanda radyolojik olarak değerlendirilmelidir. Enfeksiyonda tanı yaşı ne kadar küçükse tekrarlama riski o kadar fazla olduğundan dolayı radyolojik değerlendirme ertelenmemelidir.



Tedavisi Nasıldır?


İdrar yolu enfeksiyonu olan çocuklara antibiyotik tedavisi hemen başlanmalıdır. Etkin tedavi üriner sistem hasarlanma riskini en aza indirir. Şiddetli enfeksiyonlarda tedavi 10-14 gün sürmelidir. Çocuklarda. üriner semptomların tespit edilme güçlüğünden ve uygun antibiotik tedavisi sonrası, normal radyolojik tetkikler olmasına rağmen özellikle kız çocuklarda enfeksiyonun tekrarlama ihtimalinden dolayı tedaviden sonra düzenli takipler yapılmalıdır.

Çocuklarda üriner sistem enfeksiyonlarından korunmak için neler yapılmalıdır?

· Çocuklara idrarın açık renk olmasını sağlayacak şekilde yeterli miktarda sıvı verilmelidir.


· Çocuğun günde 3-4 kere idrar yapması sağlanmalıdır.

· Çocuk tuvalette yeterli süre kalmalıdır. Aceleyle yapıp kalkmamalıdır.

· Genital bölge sabun veya şampuanla değil, saf suyla yıkanmalıdır.

· Kızlarda genital bölge temizliği önden arkaya doğru olmalıdır.

· Kabızlığa karşı önlemler alınmalıdır.

· Özellikle kız çocuklarda banyo süresi çok uzatılmamalı ve tahriş edici özelliğe sahip köpüklü sabun ve şampuan kullanılmamalıdır
 
Geri
Top