Danimarka Tiyatrosu
Danimarka Tiyatrosunun kökenleri 900lerdeki ortaçağ dinsel törenlerine dayanır. Önce Latince oynanan bu dinsel oyunlar, 1100den sonra anadille oynanmaya başlamış, oyunlar kilise dışına açık alanlara çıktıkça, laikleşerek ibret oyunlarından fars ve güldürülere dönmüş; gizem oyunları, öğretici farslar, ermiş oyunları, 16. yüzyıla kadar süre gelmiştir.
16. yüzyılda oyun yazarı sayısı az olmakla birlikte, H. J. Ranch gibi daha sonra Molieree örnek olacak komedya yazarları çıkmış; ibret oyunları yanısıra, şenlik oyunları ile geleneksel şarkılı oyunlar yaygınlık kazanmış; ancak, öğretici oyunlar bağnaz kilise tarafından yasaklanmıştır.
1600lerin insancıl halkçı tiyatrosunun yerini gösterişli barok tiyatrosunun aldığı dönemde konuk İngiliz ve Fransız topluluklarının oyunları yanısıra müzikli oyunlar ortaya çıkmış; şarkı, müzik ve baleyi bir araya getiren ve Kral ile Sarayı görkemleştiren bu oyunlar kısa zamanda yaygınlık kazanarak, 1655te ilk Danimarka operasının (Arion, H. W. Lauremberg) yazılmasına yol açmıştır; bu arada M. Skeel gibi yazarlarca klasik Fransız komedyası etkisinde oyunlar yazılmıştır.
18. yüzyıl Danimarka Tiyatrosu, Danimarkanın Molierei olarak anılan Holberg damgasını taşır. 1750lerde Kopenhagda kurulan ve kraldan destek gören Kongrens Nytorv tiyatrosu, 1770de saray tiyatrosu haline gelmiş, 1849da da Det Kongelige Teater adıyla Danimarkanın ulusal tiyatrosu kimliğini kazanmıştır. Danimarkada J. Nordahl ve J. Ewald tarafından tragedyaların yazılması da bu döneme rastlar.
19. yüzyılda Almanyada yerleşen romantik tiyatro ise Danimarkaya A. Oehlenschlangerle gelişmiş; değişimlere uğrayarak şiirsel gerçekçiliğe yol açmış; bu arada, J. L. Helberg, yerel özellikerden yararanarak Fransız vodvilini Danimarka Tiyatrosuna getirmiş; tarihçi ve eleştirmen G. Brandes ile yazar E. Brandes kardeşler ise, önemli katkılarıyla Danimarka Tiaytrosunu önce naturalizme, daha sonra da naturalizmden modernizme yönlendiren kişiler olmuşlardır. G. Wied, H. Drachmann, H. Rode gibi yazarların yer aldığı yüzyılın başından sonra, Danimarka Tiyatrosu, K. Munk, S. Clausen, K. Abell ve C. Soya gibi yazarlarla dışavurumcu ve simgeci tiyatro izinde çağdaş kimliğini kazanmıştır. 1940ların başı çeken yazarları arasında ise O. Fischer, A. Schade, K. Nielsen, K. Schülter, H. Kehler, K. Sonderby sayılabilir. C. Branner, K. Abell etkisinde ürünler vermiş, E. Olsen yergisel halkçı tiyatro yaparken, 1960larda L. Panduro ve K. Rifbjerg gibi yazarlar, izleyiciyle yakın bağlar kurmak için radyo ve TV ye yönelmişlerdir. 1970lerde öne çıkan adlar ise, toplumsal yapıya sert eleştiriler getiren L. Petersen ile saçma tiyatrosuna yönelen J. Ornsbo ve S. Madsendir. 1970lerden sonra Danimarka Tiyatrosunda oyun yazarının öneminin gittikçe azaldığı görülmektedir.
Danimarka Tiyatrosunun kökenleri 900lerdeki ortaçağ dinsel törenlerine dayanır. Önce Latince oynanan bu dinsel oyunlar, 1100den sonra anadille oynanmaya başlamış, oyunlar kilise dışına açık alanlara çıktıkça, laikleşerek ibret oyunlarından fars ve güldürülere dönmüş; gizem oyunları, öğretici farslar, ermiş oyunları, 16. yüzyıla kadar süre gelmiştir.
16. yüzyılda oyun yazarı sayısı az olmakla birlikte, H. J. Ranch gibi daha sonra Molieree örnek olacak komedya yazarları çıkmış; ibret oyunları yanısıra, şenlik oyunları ile geleneksel şarkılı oyunlar yaygınlık kazanmış; ancak, öğretici oyunlar bağnaz kilise tarafından yasaklanmıştır.
1600lerin insancıl halkçı tiyatrosunun yerini gösterişli barok tiyatrosunun aldığı dönemde konuk İngiliz ve Fransız topluluklarının oyunları yanısıra müzikli oyunlar ortaya çıkmış; şarkı, müzik ve baleyi bir araya getiren ve Kral ile Sarayı görkemleştiren bu oyunlar kısa zamanda yaygınlık kazanarak, 1655te ilk Danimarka operasının (Arion, H. W. Lauremberg) yazılmasına yol açmıştır; bu arada M. Skeel gibi yazarlarca klasik Fransız komedyası etkisinde oyunlar yazılmıştır.
18. yüzyıl Danimarka Tiyatrosu, Danimarkanın Molierei olarak anılan Holberg damgasını taşır. 1750lerde Kopenhagda kurulan ve kraldan destek gören Kongrens Nytorv tiyatrosu, 1770de saray tiyatrosu haline gelmiş, 1849da da Det Kongelige Teater adıyla Danimarkanın ulusal tiyatrosu kimliğini kazanmıştır. Danimarkada J. Nordahl ve J. Ewald tarafından tragedyaların yazılması da bu döneme rastlar.
19. yüzyılda Almanyada yerleşen romantik tiyatro ise Danimarkaya A. Oehlenschlangerle gelişmiş; değişimlere uğrayarak şiirsel gerçekçiliğe yol açmış; bu arada, J. L. Helberg, yerel özellikerden yararanarak Fransız vodvilini Danimarka Tiyatrosuna getirmiş; tarihçi ve eleştirmen G. Brandes ile yazar E. Brandes kardeşler ise, önemli katkılarıyla Danimarka Tiaytrosunu önce naturalizme, daha sonra da naturalizmden modernizme yönlendiren kişiler olmuşlardır. G. Wied, H. Drachmann, H. Rode gibi yazarların yer aldığı yüzyılın başından sonra, Danimarka Tiyatrosu, K. Munk, S. Clausen, K. Abell ve C. Soya gibi yazarlarla dışavurumcu ve simgeci tiyatro izinde çağdaş kimliğini kazanmıştır. 1940ların başı çeken yazarları arasında ise O. Fischer, A. Schade, K. Nielsen, K. Schülter, H. Kehler, K. Sonderby sayılabilir. C. Branner, K. Abell etkisinde ürünler vermiş, E. Olsen yergisel halkçı tiyatro yaparken, 1960larda L. Panduro ve K. Rifbjerg gibi yazarlar, izleyiciyle yakın bağlar kurmak için radyo ve TV ye yönelmişlerdir. 1970lerde öne çıkan adlar ise, toplumsal yapıya sert eleştiriler getiren L. Petersen ile saçma tiyatrosuna yönelen J. Ornsbo ve S. Madsendir. 1970lerden sonra Danimarka Tiyatrosunda oyun yazarının öneminin gittikçe azaldığı görülmektedir.