Dikidak Dikidak Atlar ve Kayıp Havuç Tarlası

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Güneşli bir sabah, Pıtırcık köyünün yemyeşil otlakları üzerinde, Dikidak ve Tıkırtık adında iki afacan at yaşıyordu. Bu iki at, diğer atlar gibi sakin sakin otlamak yerine, sürekli oyunlar oynar, birbirlerine muziplikler yaparlardı. Dikidak, uzun bacaklı, kahverengi tüylü, kocaman gözlü bir at iken, Tıkırtık, kısa bacaklı, beyaz tüylü, küçük kulaklı bir attı.

Shrek Film Smile GIF by Peacock
Run Horse GIF by SWR Kindernetz


Bir sabah, Dikidak heyecanla Tıkırtık'ı uyandırdı: "Tıkırtık! Tıkırtık! Kalksana, bugün çok gizemli bir şey buldum!"

Tıkırtık, gözlerini ovuşturarak "Ne buldun yine Dikidak? Yoksa yine o yaramaz sincaplardan biri mi?" dedi.

"Hayır, hayır! Daha ilginç bir şey! Biliyorsun, geçen gün Bay Havuç'un meşhur havuç tarlasını görmüştük. İşte, tarlanın olduğu yerde şimdi kocaman bir delik var!"

Tıkırtık şaşkınlıkla yerinden fırladı: "Ne! Havuç tarlası mı kayboldu? Yoksa havuçları yiyen bir canavar mı var?"

Merakları iyice artan iki at, koşturarak tarlanın olduğu yere gittiler. Gerçekten de, yemyeşil otlakta kocaman, yuvarlak bir delik açılmıştı. Etrafta ne bir havuç, ne de bir iz vardı.

Dikidak, etrafı koklayarak: "Bence bu işin içinde bir gariplik var. Hadi, şu deliğe bir bakalım!" dedi.

Tıkırtık biraz korksa da arkadaşını yalnız bırakmak istemedi. İki at, kocaman deliğin içine doğru atladılar. Düştükleri yer, rengarenk, kaygan bir tüneldi. Her yer gökkuşağı renklerinde parlıyor, garip sesler çıkarıyordu.

"Dikidak, bu da nesi böyle? Yoksa uzaylılar mı havuçları kaçırdı?" diye sordu Tıkırtık, biraz korkarak.

Dikidak, kahkahalarla güldü: "Belki de havuç canavarlarıdır! Hızlı koşalım da bizi yakalamasınlar!"

İki at, tünelde koşmaya başladılar. Tünel gittikçe daralıyor, dönüp dolaşıyordu. Sonunda, tünelin sonuna ulaştıklarında, kendilerini bambaşka bir yerde buldular. Burası, dev gibi havuçların, havada dans ettiği, rengarenk çiçeklerin her yeri sardığı, komik mi komik bir yerdi.

"Vay canına! Bu nasıl bir yer böyle?" dedi Tıkırtık, gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

Dikidak, etraftaki havuçları görünce, dayanamadı ve bir tanesini kapıp ısırdı. Tam o sırada, dev bir havuç ağacı konuşmaya başladı: "Hoş geldiniz atlar! Ben Havuç Ağacı Hugo. Siz de benim sihirli havuç tarlamı ziyaret etmeye geldiniz, değil mi?"

Tıkırtık, şaşkınlıkla: "Sihirli havuç tarlası mı? O zaman biz yanlış yere düşmedik!" dedi.

Havuç Ağacı Hugo, gülümsedi: "Doğru yerdesiniz! Bu havuçlar, sihirli havuçlardır. Her biri, bir dileği gerçekleştirir. Siz ne dilerseniz, onu yaparlar."

İki at, şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Sonra, Tıkırtık, aklına gelen ilk şeyi söyledi: "Ben, dünyanın en hızlı atı olmak istiyorum!"

Havuç Ağacı Hugo, bir havuçu Tıkırtık'a uzattı. Tıkırtık, havuçu yediği anda, bacakları uzadı, rüzgar hızında koşmaya başladı.

Sıra Dikidak'a geldi. O da, "Ben de, bütün atları güldürecek bir komedyen olmak istiyorum!" dedi.

Havuç Ağacı Hugo, Dikidak'a bir havuç daha verdi. Dikidak, havuçu yediği anda, ağzından komik sesler çıkmaya, at gibi şakalar yapmaya başladı. Etraftaki bütün havuçlar kahkahalarla gülmeye başladılar.

İki at, çok eğlendikten sonra, Havuç Ağacı Hugo'ya teşekkür ettiler. Tünelden geri dönerek, Pıtırcık köyüne geri döndüler.

O günden sonra, Tıkırtık dünyanın en hızlı atı oldu, Dikidak da bütün atları güldüren en komik komedyen oldu. Herkes, onların macerasını hayretle dinledi. Bazen, Tıkırtık hızlı koşarak, Dikidak da komik şakalar yaparak, eski havuç tarlasının yerini ziyarete giderlerdi. Kim bilir, belki bir gün, o sihirli havuç tarlasını bir daha bulurlardı...

Ve böylece, Dikidak ve Tıkırtık'ın macerası, uzun yıllar boyunca anlatılmaya devam etti. Herkes, onların komik hallerine gülüyor, sihirli havuç tarlasının gizemine hayran kalıyordu.
 

Dikidak Dikidak Atlar ve Kayıp Sihirli Müzik Kutusu​


Tıkırtık, süper hız yeteneğiyle her yarışta birinci gelirken, Dikidak ise atların en sevdiği komedyeni olmuştu. Pıtırcık köyü sakinleri, bu iki afacan atın maceralarına hayranlıkla bakıyor, her gün yeni bir numaralarını görmek için can atıyordu. Ancak bu iki maceraperest at için macera, hiçbir zaman bitmezdi.

Atlar ve Kayıp Sihirli Müzik Kutusu
Bir sabah, Dikidak, Tıkırtık'ı heyecanla uyandırdı. "Tıkırtık, duydun mu? Bay Melodi'nin müzik kutusu kaybolmuş! Biliyorsun, o kutu çalmaya başladığında, bütün köy neşeyle dans ederdi."

Tıkırtık, gözlerini ovuşturarak: "Müzik kutusu mu kaybolmuş? Ama nasıl olur? Bay Melodi onu her zaman kilitli tutardı."

Dikidak, merakla: "İşte tam da orası tuhaf! Bence bu işte bir gariplik var. Hadi, müzik kutusunu bulmaya gidelim!"

Tıkırtık, heyecanla yerinden fırladı. "Hemen gidelim! Köyün neşesini kimsenin çalmasına izin veremeyiz!"

İki at, Bay Melodi'nin evine doğru koştular. Bay Melodi, üzüntüden perişan bir halde kapının önünde oturuyordu. "Ah, atlar! Müzik kutum kayboldu. Şimdi köyümüzde müzik kalmadı. Her yer çok sessiz."

Dikidak, Bay Melodi'ye moral vermeye çalıştı: "Merak etme Bay Melodi, biz o müzik kutusunu bulacağız! Tıkırtık ve ben bu işin üstesinden geliriz."

Tıkırtık da onaylayarak: "Evet! Biz birer maceraperestiz ve müzik kutusunu bulmadan geri dönmeyeceğiz!" dedi.

İki at, Bay Melodi'nin evinden ayrılıp müzik kutusunu aramaya başladılar. İlk olarak, köyün etrafını kontrol ettiler. Her yeri kokladılar, her çalılığın ardına baktılar ama hiçbir iz bulamadılar.

Sonra, Dikidak, aklına bir fikir geldi: "Tıkırtık, belki müzik kutusu sihirli havuç tarlasına gitmiştir!"

Tıkırtık, gözleri parlayarak: "Haklı olabilirsin! Biliyorsun, o tarlada her şey mümkündü!"

İki at, hemen sihirli havuç tarlasının olduğu yere doğru koştular. Tarlaya vardıklarında, yine aynı rengarenk tüneli buldular. Tünelin içine girdiklerinde, kendilerini yine aynı garip ve eğlenceli dünyada buldular.

Havuç Ağacı Hugo, onları görünce gülümsedi: "Hoş geldiniz atlar! Ne arıyorsunuz yine?"

Dikidak, heyecanla: "Bay Melodi'nin müzik kutusu kayboldu. Acaba buraya gelmiş olabilir mi?"

Havuç Ağacı Hugo, biraz düşündü: "Müzik kutusu mu? Hmm, evet, dün gece buradan geçiyordu. Ama o bizim sihirli müzik ormanına doğru gitti."

Tıkırtık, şaşkınlıkla: "Sihirli müzik ormanı mı? O da neresi?"

Havuç Ağacı Hugo, açıklama yaptı: "Sihirli müzik ormanı, buranın biraz ötesinde. Ağaçların müzik çaldığı, çiçeklerin notalarla dans ettiği bir yerdir. Oraya gitmek için, sihirli notaları takip etmelisiniz."

Havuç Ağacı Hugo, iki ata sihirli notalar verdi. Notlar, havada uçuşarak ormana doğru yol gösteriyordu. İki at, notaları takip ederek ormana doğru koşmaya başladılar.

Ormanın içinde, her ağaç farklı bir müzik çalıyordu. Bazı ağaçlar keman sesi çıkarırken, bazıları flüt, bazıları ise piyano sesi çıkarıyordu. Çiçekler de müzik notaları şeklinde dans ediyor, ortalığı rengarenk bir müzik cümbüşüne çeviriyordu.

İki at, ormanın içinde ilerlerken, bir ağacın altında parlayan bir şey gördüler. Yaklaştıklarında, kayıp müzik kutusunu buldular! Müzik kutusu, yavaşça müzik çalarak, etrafındaki çiçekleri dans ettiriyordu.

Dikidak, heyecanla: "İşte müzik kutusu! Hemen Bay Melodi'ye götürelim!"

Tıkırtık, müzik kutusunu alıp hemen ormandan çıkmak istedi ama o anda, müzik kutusundan garip bir ses duyuldu. Ses, "Beni o kadar kolay alamazsınız!" diyordu.

İki at, şaşkınlıkla etrafa baktılar. Müzik kutusunun kendisi konuşuyordu!

Müzik kutusu, "Ben sadece müzik yapmak istiyorum. Beni bırakın, ben de size bütün ormanın en güzel melodilerini çalayım." dedi.

Dikidak ve Tıkırtık, birbirlerine baktılar. Müzik kutusunun gerçekten de çok güzel melodileri vardı. İki at, müzik kutusunu Bay Melodi'ye götürmek yerine, onunla birlikte müzik yapmaya karar verdiler.

O günden sonra, Dikidak, Tıkırtık ve sihirli müzik kutusu, Pıtırcık köyünde her gün konserler verdiler. Bütün köy, onların müzikleriyle neşeyle dans ediyor, kahkahalar atıyordu. Bay Melodi de, müzik kutusunun sadece ona ait olmadığını, herkesin eğlenmesi gerektiğini anlamıştı.

Ve böylece, Dikidak ve Tıkırtık'ın bir macerası daha mutlu sonla bitti. Onlar, her zaman olduğu gibi, köyün neşesi olmaya devam ettiler. Maceraları hiç bitmedi, çünkü onlar, sadece birer at değil, aynı zamanda birer kahramandılar.

😉
 
Geri
Top