• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Geleneksel Türk evleri

BEYPAZARI EVLERİ

Beypazarı evleri


Eski ve yeni olmak üzere ikili bir yerleşme düzeni gösteren kasabanın topoğrafik yapısı oldukça engebelidir. Eski kesim Ankara-İstanbul yolunun kuzeyinde, dağların dik yamaçlarına ve vadilerine yerleşmiştir. Yerleşmeye uygun olmayan balık sırtı görünümündeki kalken tepeler, eski konut dokusu içinde fışkırarak towncape açısından görsel etki yaratırlar. Yeni gelişen kesim ise eski İstanbul yolunun güneyindeki düzlüklerde ve batıya doğru karayolunun kenarında yer almaktadır. Çarşı ve geleneksel konutlardan oluşan mahalleler, eski kesimdeki karakteristik dokuyu oluşturur.

Evlere girişler meyilli kesimlerde direkt olarak sokaktandır, bazı küçük bahçesi olan evlerde ise ana giriş ve bahçe girişi sokakla bağlantılıdır. Meyili az olan kesimlerde önce bahçeye, sonra eve ulaşılır ve ana cephe bahçeye yöneliktir. Halbuki, meyilli kesimlerde ana cephe sokak yönündedir, cephelerdeki çıkmalar sokaklara canlılık kazandırmıştır.

Tarih boyunca kasaba yangınlarıyla birçok defa harap olmuş, son büyük yangından sonra Safranbolu'dan gelen ustalar, Beypazarlı ustalarla birlikte çalışarak bugünkü evlerin yapımını gerçekleştirmişlerdir. Beypazarı evleri genellikle üç katlıdır. Taşıyıcı sistemi örten ahşap pervazlar harç sıva ile sıvanmıştır. Evde zemin katları taş, üst katları ahşap iskelet içinde ahşap veya kerpiç dolgu sistemi ile yapılmıştır. Evlerin planı yerel özelliklerle yoğrulmuş geleneksel Türk evi planını yansıtır. Büyük evlerde yada kanatlarda zemin katında, taşlığa bağlı hizmetkar kısmı da bulunur, zemin kat dışa ufak pencerelerle açılır.

Taşlıkta bir yalak ve ocak da bulunmaktadır. Bu mekan üst katlara, ilk üç-dört basamağı taş ahşap merdivenlerle ulaşılır. Üst katlar asıl yaşama katlarıdır. Sofa (yerel dilde çardak) etrafında yer alan odaların dışında tuvalet, mutfak gibi servis mekanları da bulunur. Üst katı orta sofalı olan evler de vardır. Esas kattan güşgana'sı olan evlere sofa yada mutfaktaki merdiven aracılığı ile bu mahale ulaşılır. Depo olarak kullanılan bu mekana bazen bir oda da eklendiği görülür. Geleneğe göre Beypazarlılar yapacak bir şeylerin kalmadığını vurgulamak için üst katların bir bölümünü yada tamamını işlemeden bırakırlar. Buna yerel dilde Çandı denilmektedir. Evlerin dışa dönüklüğü çıkmalarla sağlanmıştır. Çıkmalar kat boyunca ortadan, yandan, iki yandan, gönye türünde çeşitli tiplerden oluşurlar. Bazen bir cephede birkaç tür birden görülür. Bu evin planına ve konumuna bağlıdır. Çıkma alt payandaları ahşap kaplamalarla şekillendirilmiştir. Cephelerdeki pencere ve kapılar yörede aynı özellikleri gösterir.

Pencereler dikdörtgen veya kemerli, dört veya altı bölmeli, giyotin veya iki kanatlıdır. Çoğu evde pencere pervazının üstü üçgen bitirilmiştir. Pencerelerde ahşap ve demir korkuluklar yaygındır. Ancak, cumba, kafes ve kepenk gibi elemanlar da az olmakla birlikte mevcuttur. Kapılar çift yada tek kanatlı, üstü ahşap kafeslidir. Bu kafesli açıklık zemin kata hava ve ışık sağlar. Alaturka kiremitli olan çatılar bugün hızla hafif ve ucuz bir malzeme olan oluklu saca dönüşmektedir. Saçakların alt kısmı genellikle açıktır. Tavan arasındaki mahallin çatıdan yükselerek çıkması yapıya farklı bir görünüm kazandırır. Yerel dilde buna "guşgana" denir. Bahçeli evlerin bir özelliği olan bu mekan, depolama vazifesi görür. Çatı arasının sofa üstüne gelen kesiminin bir bölümünü veya tamamını kapsar, pencereleri genellikle cepheyle aynı düzendedir.

Bazı evlerde zeminin üstünde 2-2,5 m. Yüksekliğinde bir ara kat mevcuttur. Bu kat tüm zeminin üstünü veya bir kısmını kaplar. Bu kattaki odaların dolap ve ocakları diğer katlara göre daha basit yapılmıştır. Mutfak da bu katta yer alır. Bazı hallerde ara kata ana merdiven dışında bir merdivenle ulaşılabilir. Bu kat genellikle kışlık olarak kullanılmaktadır. Bu katlar daha özenle düzenlenmiştir. Sofa, sofaya bağlı oda, eyvan, sekilik gibi plan elemanlarının cephede çıkmalar oluşturması değişik hareket ve karakterlerin gelişmesini sağlamıştır. Sofa bazı planlarda bir balkonla son bulur. Sofaya hem daha iyi ışık alabilmek, hem de sofayı dıştan daha iyi vurgulayabilmek için geniş ya da kemerli pencerelerden yararlanılmıştır. Büyük evlerde esas katın üstünde bir kat daha mevcuttur. Katlar arasındaki ulaşım farklı merdivenlerle gerçekleşir. Yerel dilde "dinme dolap" denilen servis dolabı ile de yatay ya da düşey servis sağlanır. Misafirperverliği, yerel dilleri, evleri sundurmalı basit kapılarla geçiş veren bahçe duvarları, çıkmaz sokakları, Arnavut kaldırımları ile, gelen turistlerin ilgisini çeken Beypazarı'nda el sanatları da çok gelişmiştir.
 
Trabzon Evleri

tranzon.jpg


Trabzon’da birbirinden özel Türk evi örneklerinin olduğu eski kaynaklarda söz edilmesine rağmen, günümüze gelen çok fazla örneği yoktur. Trabzon ve çevresi orman potansiyeli bakımından zengin bir yöre olduğundan, ahşap da yapı malzemesi olarak yaygın bir biçimde kullanılmıştır.

Evlerin çoğunda ana yapım malzemesi ahşap ve taştır. Evler genellikle iki katlı olup, evlerin ağaç ve çiçeklerle süslü bahçesi ve avlusu bulunmaktadır. Zemin katta taşlık, ahır, kiler, mutfak gibi yardımcı mekanlar bulunur. Esas yaşama 1. kattadır. Şehrin en eski tarihli evleri, dış sofalı plana sahiptir. Bu evlerden çok az örnek vardır. 19. asra ve sonrasına tarihleşen evler ise çoğunlukla iç sofalı planla yapılmıştır.

Günümüze ulaşabilen evlerden en önemli örnekler şunlardır:

Yarımbıyıklıoğlu Konağı: Kundupoğlu Sokağı’nda bulunan bu köşk, 1706 yılında yaptırılmıştır.

Nemlizade Konağı: Gazipaşa Semti’nde yer almaktadır. 1896 yılında Nemlizade Hacı Ahmet tarafından yaptırılmıştır.

Kundupoğlu Konağı: İki katlı ve ahşap yapılı olan bu ev Kundupoğlu Sokağı’nda yer almaktadır. 18. asırda yapılmış olan binanın üst oda tavanı ahşap oyma ve el işi süslemelerle dikkat çekmektedir.

Atatürk Köşkü (Atatürk Müzesi): Çam ağaçlarıyla çevrili bir bahçenin içinde bulunan köşk, kentin en yüksek tepelerinden Soğuksu mevkiinde yer almaktadır.

Çakır Ağa konağı: Of’un Sıraağaç Köyü’nde bulunmakta olan bu konak, 1821 yılında yörenin zenginlerinden olan İsmail ağa tarafından yaptırılmıştır.

Memişoğlu (Kastel) Konağı: Sürmene İlçe merkezinin 4 km doğusunda, anayolun üzerinde bulunan bu konağın kaç tarihinde yaptırıldığı bilinmemektedir. İki katlı, büyük bölümü taş ve ahşaptan oluşan konağın, 18. asrın sonlarında veya 19. asrın başlarında yaptırıldığı tahmin edilen yapı bugün itibariyle özel mülkiyette olduğundan
harap olmak üzeredir.

trabzon-2.jpg
 
Bergama Evleri

Kalın dış duvarları, iç sofalı planları, yığma yapı gereklerine bağlı pencere boyutları ve doluluk boşluk oranları ile Bergama evleri ısı kontrolü açısından belli bir üstünlüğe sahiptir.

Eski Bergama Evleri

Yine yapısal nedenlerle kütleleri fazla girintili çıkıntılı değil, masif görünümlüdür.

Bergama Evleri


Geleneksel Türk evi üst katlardaki çıkmalarla dışa açılma olanağından yoksun,alt ve üst katları hemen hemen aynı büyüklüktedir. Az sayıdaki evde Sakız üslubuna özgü, ahşap bir cumba veya balkon şeklinde çıkmalarla bu özellik biraz değişebilir.

Genellikle bitişik nizam yapıldıklarından yan cepheler kapalı, arka bahçeye bakan yüzler genellikle özensizdir.

Sokak yüzlerinin tek girintisi zemin katlardaki kapı nişleridir. Bu girintiler, kapıların demir, pencerelerin kepenkli yapılması güvenlik ilkeleri bağlamında kural haline getirilmiş özelliklerdir.

Kargir Bergama evleri; taş sövelerle çevrelenmiş pencere ve kapılar, demir parmaklıklar, iyonik başlıklar, madalyonlar, eski yunan mimarisinden alınmış kornişler, saçak yerine düzgün kiremit dizileri ile yapılmış akroter benzeri elemanları ile 19.yy NeoGrek üslubunu yansıtır.


Tarihi Bergama Evleri

Bergama’da Türk döneminde yapılmış evlerin hemen hemen çoğunda Helenistik dönem evlerinin izleri görülmektedir. Bu evler dikdörtgen planlı, sütunlu avlulu ve dört yönden galerilerle çevrilmiştir. Günümüze gelebilen en eski Bergama evleri XVIII. yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir.

Bergama evleri dış sofalı evler, iç sofalı evler olmak üzere iki ayrı grupta mütalaa edilmektedir. Dış sofalı evler XVIII. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmekte olup, bunlarda iki cepheli direkli olan hayat kısmı bulunmaktadır. Bergama evlerinin odalarında biri büyük, diğeri de küçük olmak üzere pencereleri bulunmaktadır. Bazı örneklerde iki büyük oda arasında eyvan olarak da nitelendirilen alana küçük bir oda yerleştirilmiştir. Böylece hayat ve odalar tek dizili plan şeması göstermektedir. Büyük odaların girişleri pahlı, hayatın uzun cephesi de direklidir. Odaların iki kısa cephesi ise duvarla kapatılmıştır. Evin iki büyük odasında duvar kalınlığı içerisine dolaplar, yüklükler ve nişler yerleştirilmiştir. Hayatın bulunduğu yere de sedirler ve ocaklar yerleştirilmiştir. Aydınlatma ve havalandırma dış sofaya açılan pencerelerle yapılmıştır.

Bergama’da geleneksel Türk evleri arasında Sakız Tipi denilen evler de bulunmaktadır. Eski Hastane Caddesi’nde bulunan bu tür evlerin uzun cepheleri simetrik planlıdır. Ahşap panjurlu pencereler, ahşap cumbalar dikkati çekmektedir. Bu tür evlere örnek olarak Eski Hastane Caddesi ile Karaveliler Çıkmazı’ndaki Hacı Rıza Evi, Gazi Mahallesi’nde bulunan ev, Hacı İsmail Ağa’nın Konağı gösterilmektedir.

İç sofalı evlerde odalar sofanın iki yanına dizilmiş ve böylece iç sofalı plan tipi ortaya çıkarılmıştır. İklimden ötürü daha korunaklı olan bu evlerin iki cephesi sağır, odalar arasında kalan sofanın bir kenarı kapalı diğer yüzü de direklidir. Bu tip evlere örnek olarak Harputlu Hacı Mustafa Ağa Konağı, Şefik Evcimen Evi, Dr.Abdürrahim Bilimer Evi, Hacı Rıza Evi ile Akıncı Pansiyon gösterilmektedir.

Bergama evleri arazinin eğimine paralel olan yollar ve bunları birbirine bağlayan kısa yollar arasına yerleştirilmiştir. Çoğunlukla hımış tekniği uygulanmıştır. Bununla beraber Avrupa mimarisinin etkisinde kalınarak kâgir evler de yapılmıştır. Evlerin bodrum katları moloz taş, kaba taştan yapılmış üst katlarda taşların arasında yer yer tuğla kullanılmıştır. Bunların cepheleri bazen sıvanmış, bazen de sıvasız bırakılmıştır. Üst katların dış duvarlarında taş ve tuğlalar almaşık düzende örülmüştür. Bunların arasına da yer yer hatıl konulmuştur.

Bergama evlerinde geleneksel Türk evlerine özgü olan kırma çatılar ile ahşap saçaklara pek rastlanmamaktadır. Çatıların tümü alaturka kiremit ile örtülü olup, iki yana doğru eğimlidir. Cepheleri sıvanmamış evlerde çatılar çoğunlukla iki üç sıra tuğlanın birbiri üzerinden aşırtılması ile basit bir saçak yapılmıştır. Bazı örneklerde de dişli tasarımlara, konsollara yer verilmiştir. Bu çıkıntıların üzerine 12–25 cm. arasında değişen profilli silmeler veya ahşap saçaklar yapılmıştır. Evlerin kat silmeleri düz taştan veya yarım tuğladan silmelerle birbirlerinden ayrılmıştır. Diğer Anadolu evlerinden farklı olarak bezemeli çıkma ve balkonların altında dekoratif motiflerle bezenmiş dökme demir konsollar (paraçoller) bulunmaktadır. Bu destekler 4–5 adet olmak üzere belirli aralıklarla alt kısımlara yerleştirilmiştir. Evlerin sokak kapıları bir niş içerisine yerleştirilmiş ve bu niş bir söve ile çevrelenmiştir. Evlerin büyük çoğunluğunun bahçe kapıları demirdendir. Çift kanatlı büyük bahçe kapılarının bazıları yavru kanatlar halindedir. Doğrudan doğruya evin içerisine açılan sokak kapıları masif olup, üzerlerinde taşlığı aydınlatmak amacı ile demir parmaklıklı pencere boşlukları bulunmaktadır.

Evlerin pencereleri taş söveli olup, hepsi demir parmaklıklı veya kepenklidir. Bunların üzerlerinde bezemeli alınlık ve taş konsollara da yer verilmiştir. Bazılarında düz taş lento da görülmektedir. Zemin ve bodrum kat pencereleri bazen üst katlardakilerin benzeri, bazıları da yükseklik olarak üsttekilerden daha kısa ölçüdedir.

Bergama’da bu evlerin yanı sıra tek katlı ve Rum evleri de günümüze gelebilmiştir. Bunlarda giriş nişi cephenin bir köşesine yerleştirilmiş, birkaç basamakla çıkıldıktan sonra dikdörtgen planlı bir hole, oradan da L şeklindeki odalara geçilmektedir. İki katlı çıkmasız evlerde alt ve üst katlar birbirinin benzeridir. Bu evlerde cepheyi sınırlayan veya yalnızca giriş kapısını çevreleyen plasterler katları birbirinden ayıran kornişler bulunmaktadır.

Bergama’da dikkati çeken sivil mimari örneklerinden birisi de iki katlı Sakız Evleridir. Bu tür evleri diğerlerinden ayıran en tipik özellik ise düz ve yalın görünümlerine hareket veren çıkmalardır. Cumba veya balkon şeklindeki bu çıkmalar ev halkının dışarısını izlemesini sağlamaktadır. İki katlı balkonlu Sakız Evleri, iki katlı cumbalı Sakız Evleri gibi Bergama’ya özgü evler de bulunmaktadır.
 
Rize evleri

Rize evleri


Şehir merkezinde çok az sayıda eski ev koruma altına alınmıştır. Bunların da iki üç tanesi korunup yaşatılmaktadır. Rize evlerinin yapımında geleneksel yapı malzemeleri ve teknikleri kullanılmıştır. Bu evler yığma taş ve dolma göz tekniğinde yapılmış duvarlar dört yana eğimli kiremitle kaplı çatılara sahiptirler. Şehir evleri genellikle iki veya üç katlıdır. Zemin katta ahır kiler gibi servis hacimleri kullanılır. 1.katta mabeyn sofa ve odalar bulunmaktadır. Mabeynde(esas yaşanılan alan)Bulunan ocakta yemek pişirilir. Odalar geleneksel olarak tasarlanmışlardır ve bazıları ahşap süslemelidirler.
 
Artvin Evleri

Artvin sivil mimari örnekleri kırsal kesimde dağınık bir yerleşim düzeni göstermektedir. Bu bakımdan bir çok sivil mimari örneği ilin vadi ve tepelerinde ayrı yapılar halindedir. Buradaki konutların çevresinde bahçeler ve tarım alanları ağır basmaktadır. Evlerin çoğunda birinci katların yapımında taş kullanılmış, üzerine kerpiç veya ahşaptan ikinci katlar yerleştirilmiştir. Taşın kolay bulunmadığı bölgelerde ise evler, ağaç kazıklar üzerine oturtulmuştur. Bu bölümler hayvan barınakları için kullanılmışsa da gerçekte iklimin yağışlı ve nemli oluşundan ötürü sel ve su baskınlarından evlerin korunması amacıyla böyle bir plan düzeni uygulanmıştır. Yaylalardaki bu evlerin yanlarında üzerleri örtülü, çevresi ot ve saman deposu olan ek yapılar da bulunmaktadır.

artvin.jpg


Artvin il merkezinde bulunan ve günümüze ulaşabilen evler genellikle iki katlıdır. Bunların da temelleri moloz taştan ve kaba taştan yapılmıştır. Birinci katlar taş duvarlı olup, bunların üzerine ağaç direklerin yardımıyla kerpiç ve çoğu kez de tuğla kullanılmıştır. Üst örtüler geniş saçaklı olup, çatı altı kirişlerinde yağmurun fazla yağmasından ötürü koruyucu olarak ince kütüklere yer verilmiştir.

Evlerin ilk katı bir taşlık çevresinde, mutfak, depo, kiler gibi bölümler; üst katlarda ise bir sofa etrafında sıralanmış odalardan oluşmaktadır. Bu odalar dikdörtgen pencereler ve üzerlerindeki tepe pencereleri ile aydınlatılmıştır. Çoğunlukla ahşap malzemeye önem verilmiş, kapı, dolap ve pencerelerde son derece güzel ağaç işçiliği gözlenmektedir.

Artvin evlerinin bir özelliği de Serender ismi verilen ek yapılardır. Serenderler genelde tüketime yönelik besin maddelerinin bozulmadan uzun süre saklanması için yapılmış olan yapılardır. Ahşap veya taştan yapılan serenderler çoğu kez dikdörtgen olup, temel duvarları üzerine, köşelere yarım geçmelerle birleştirilmiş taban ağaçları yerleştirilmiş ve sonra bunların etrafı üst yüzeyi konik, teker adı verilen tahta tekerlekler takılmıştır. Bu tekerlerin özelliği de direklere kolaylıkla tırmanabilen kemirgenlerin ambarlara girmesini önlemektir. Serenderlerde hava sirkülasyonunu sağlamak için ızgara döşemelere önem verilmiştir.
 
Ankara Evleri

Günümüze ulaşan Ankara evleri genellikle iki katlı ve sade yapılardır. Evler taş temeller üzerine ahşap olarak yapılmışlardır. Ahşap harpuştaların arası kerpiç veya tuğlalarla doldurulmuştur. Evlere sokak ile giriş kapısı arasındaki avludan geçilmektedir. Evlerin mimari düzeni avlu etrafında geliştirilmiştir. Alt katlarda ambarlar, hizmetkarların odaları, mutfaklar, helalar bulunmaktadır.

ankara.jpg


Ankara iklimi kış aylarında soğuk, yaz aylarında sıcak geçtiğinden evler genellikle kışlık ve yazlık olarak iki ayrı bölümden meydana gelmiştir. Kışlık bölüm aile fertlerinin daha çok yaşadığı zemin veya orta katlardır. Bu bölümlerin duvarları taş veya kalın kerpiçten yapılmıştır.

Kapı ve pencereler az sayıdadır ve genellikle de küçük boyuttadırlar. Odaların döşemeleri ahşa olup bu odalarda ocaklar ve gömme dolaplara yer verilmiştir. Üst katlar daha çok yazlık bölüm olarak kullanılır. Ahşap merdivenlerle çıkılan bu bölüme “Hayat” ismi verilir ve bu mekan evin avlusuna veya dışarıya açılır. Odalar Hayatın çevresinde yer almakta olup özellikle tavanlar en güzel şekilde bezenmişlerdir.Yatak odası, oturma odası, misafir odası olarak isimlendirilen bu odalardan misafir odası, evin en büyük ve en görkemli odasıdır.Tavanı yüksek ve bezemelidir. Duvarlarında küçük nişler,gömme dolaplar ve ocak yer alır ve aynı zamanda geniş pencerelerle aydınlatılmıştır. Pencereler dıştan tahta kapaklarla veya kafeslerle örtülüdür. Çoğu kez pencereler iki sıra halindedir. Bazen bu duvarların önüne geniş sedirler ve divanlar yerleştirilmiştir.

Ankara evleri arazi konumundan ötürü düzgün bir arazide yapılmadıklarından zemin katlarda araziye uyum sağlanmıştır. Üst katlarda yapının bütünü ile uyum sağlamak amacıyla cumbalara yer verilmiştir.

Günümüzde eski Ankara evleri Ankara Kalesi çevresinde yoğunlaşmış, burası sit alanı ilan edildiğinden ötürü de koruma altına alınmıştır. Ankara ilçelerinden Beypazarı’nda, Haymana’da, Keskin’de de eski Ankara evlerine rastlanmaktadır. Evlerden çoğu yeni yapılanma nedeniyle yıkılarak günümüze gelememiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Neo-Klasik üslupta ve I.Ulusal Mimarlık Dönemi olarak isimlendirilen evlerden büyük çoğunluğu yeni yapılanma nedeniyle yıktırılmış ve günümüze ulaşamamıştır.
 
Geri
Top