Bu yapıyı da genelde must have yapısının olumsuzunda tercih ederiz.
Örnekler;
Ali passed the exam without studying. The exam can’t have been difficult.
(Ali sınavı çalışmadan geçti. Sınav zor olmuş olamaz.)
Erkan did the opposite of what I said. He can’t have understood what I asked him to do.
(Erkan dediğimin tersini yaptı. Ne yapmasını istediğimi anlamış olamaz.)
She can’t have paid for the bills. Because she was broke.
(O meteliksiz olduğundan dolayı faturaları ödemiş olamaz.)
Bu yapı kullanım olarak yine varsayımlarda kullanılır. Ancak bunda biraz kesinlik vardır. Ayrıca had to be yapısı must have ile aynı anlamda kullanılmaktadır.
Örnekler
There is a tall boy fishing in the river. He has to be Ali.
(Nehirde balık tutan uzun boylu bir çocuk var. O Ali olmalı.)
This has to be the best film you have seen.
(Bu izlediğin en iyi film olmalı. )
I couldn’t see Ali at home. He had to be with his classmates.
(Aliyi evde göremedim. O sınıf arkadaşlarıyla
birlikte olmalıydı.)
They have to be your family.
(Onlar senin ailen olmalı.)
Hasan speaks english every day. (Hasan her gün ingilizce konuşur.)
I get up early every day. (Her gün erken kalkarım.)
She commutes from muğla to the univercity. (O her gün muğladan üniversteye gidip gelir.)
I hate leak meal. (Pırasa yemeğinden nefret ederim.)
She goes to the cinema once a week. ( O hafta da bir kez sinemaya gider.)
Which drinks do you prefer? (Hangi içeceği tercih edersin?)
They don’t watch tv Every day. (Onlar her gün televizyon izlemezler.)
She wants to drink cola. (O kola içmek ister.)
John reads newspaper every morning. ( John her sabah gazete okur.)
I don’t read newspaper. (Ben gazete okumam.)
What do you want to drink? (Ne içmek istersin? )
Do you remember the first time we met? (İlk buluşmamızı hatırlıyor musun?)
I look up the meanings of the words in a dictionary. (Ben kelimelerin anlamlarını sözlükten arar bulurum.)
I look after a child every year. (Her yıl bir çocuğun bakımını üstlenirim.)
I drink three cups of tea every day. (Her gün 3 bardak çay içerim.)
I like long haul flight. (Ben uzun uçak yolculuğunu severim.)
He drinks milk every morning. O her sabah süt içer.
Mary writes two letters every week. Mary her hafta 2 mektup yazar.
Jack reads a book every night. Jack her gece kitap okur.
My father watches TV every night. Babam her akam TV seyreder.
David listens to the radio every day. David her gün radyo dinler.
Are you going to improve your health?
Sağlığın için iyi şeyler yapacak mısın?
I’ m not going to go to America next summer.
Gelecek yaz Amerikaya gitmeyeceğim.
Will you come to here?
Buraya gelecek misin?
We shall decide about his thougths.
Onun hakkındaki düşüncelere karar vereceğiz.
She is going to learn English in two years time.
O 2 yıl içinde ingilizce öğrenecek.
I am going to come there the week after next.
2 hafta sonra oraya geleceğim.
Look at those clouds, it is going to rain.
Şu bulutlara bakınızn, yağmur yağacak. (olma ihtimali yüksek yağabilir)
*****************************************************************
He is going to be a teacher.
O bir öğretmen olacak.
*****************************************************************
I’m going to visit you this week.
Seni bu hafta ziyaret edeceğim.
*****************************************************************
I’m going to get wet if the bus doesn’t come soon.
Eğer otobüs çabuk gelmezse ıslanacağım.
*****************************************************************
We are going to give a party tonight.
Bu gece bir parti vereceğiz.
*****************************************************************
I’m going to call you at 10 p.m.
Sizi akşam 10’da arayacağım.