Perde açılıyor, Karagöz ve Hacivat sahnede.
Karagöz: Hacıvat Ağa! Kolay bir bilmeceyle başlayalım dedim. Yazın sıcak, kışın soğuk, her mevsimde aynı boyda olan nedir?
Hacivat: Hmm, yazın sıcak, kışın soğuk... Aynı boyda kalıyor... Bu önemli bir özellik. Öncelikle, bu cansız bir şey olmalı. Canlılar büyüyorlar ya da küçülüyorlar. Değil mi? Belki... bir buz kütlesi? Hayır, buz kütlesi eriyebilir. Boyu değişir. Hmmm... Belki bir dağ? Dağlar da erozyon geçiriyor, boyu değişebilir. Ya da... bir gökdelen? Yok, gökdelenler deprem olur, bir şey olur, boyu değişebilir. Yapay bir şey olmalı bu. Bir direk? Bir direk mi? Yazın sıcak olur, kışın soğuk olur... Hmm... Bir termometre? Ama termometre, sıcaklığa göre boyu değişiyor. Bu da olmaz. Yazın sıcak, kışın soğuk... Aynı boyda... Acaba... bir ağaç! Evet, doğru! Yazın sıcak olsa da, kışın soğuk olsa da, ağaç her zaman aynı boyda kalıyor! Harika, buldum!
Karagöz: (Gözlerini devirir) Hacıvat Ağa, bir ağacı bulmak için bu kadar uzun bir yolculuğa çıkmana gerek yoktu! Bilmecenin cevabı, ağaç zaten! Sana söylemem gerekir miydi? Bütün bunlar neydi? Buz kütlesi, gökdelen, direk... Hadi ama!
Hacivat: Karagöz Ağa, benim düşünme biçimim böyledir! Sistematik olmak isterim. Tüm olasılıkları elemek zorundayım. Buz kütlesini eledim, gökdeleni eledim, direği eledim, termometreyi eledim… Sonunda doğru cevaba ulaştım değil mi? Mantıklı bir süreç izledim, ne var yani?
Karagöz: Mantıklı süreç mi? Bence bir mantık bulmacası oldu bu. Senin mantığın beni şaşırttı açıkçası! Ama sonunda buldun ya, neyse… Sıra bende. Şimdi sana bir bilmece daha soracağım…
Karagöz: Hacıvat Ağa! Bugün sana müthiş bir bilmece soracağım, hazırlıklı ol! Beynimin kıvrımlarında haftalardır olgunlaştı bu bilmece, öyle böyle değil ha!
Hacivat: Karagöz Ağa, merakla bekliyorum. Bilmecelerine karşı zaafım vardır, malum, zekamın sınırlarını zorlamayı severim. Ama yine de, bu seferki "müthiş" dediğine göre, hazır kahvemi içmiş olayım...
Karagöz: (Kahvesini yudumlarken) Peki, işte bilmece: Benim bir arkadaşım var, yedi deliği var ama bir kapısı yok. Her deliğinden birşey çıkar ama kendisi hiçbir şey üretmez. Yazın sıcak, kışın soğuk, başında şapkası, içinde bir sürü insan taşıyor. Ne ola ki bu arkadaşım Hacıvat Ağa?
Hacivat: (Kaşlarını çatarak) Yedi deliği olan, kapısı olmayan, yazın sıcak kışın soğuk... İçinde insan taşıyor mu dedin? Acaba… bir kütüphane mi? Yok, kütüphanede o kadar delik olmaz. Bir apartman binası da değil. Hmm... Şapkası da varmış… (Başını kaşıyarak) Bu zor bir bilmece Karagöz Ağa! Aklıma bir türlü gelmiyor!
Karagöz: (Kıkır kıkır güler) Hacıvat Ağa, başını yorma boşuna! Cevabı tahmin edemeyeceğin kadar basit! (Bir süre bekler, Hacivat'ın çabalarını izler)
Hacivat: Yaa! Allah Allah! Söylesene artık Karagöz Ağa, sabrım taştı! Kafam şişti!
Karagöz: Hacıvat Ağa, cevabı insan başı ! Yedi deliği var: iki göz, iki kulak, iki burun deliği ve bir ağız! Kapısı yok, kendisi hiçbir şey üretmiyor ama her deliğinden birşey çıkar: gözlerden bakış, kulaklardan ses... Yazın sıcak, kışın soğuk, başında şapkası da olur, hatta bazen takke! Ve evet, en önemlisi, içinde bir sürü insan taşıyor, çünkü her insanın bir başı var! Anladın mı şimdi?
Hacivat: (Gözlerini kocaman açarak) Aman Allah'ım Karagöz! Bu ne zekâ! Bu ne yaratıcılık! Benim kafamda böyle bir şey asla olmazdı! Bütün bunları insan başıyla bağdaştırmak… harikaydı! Seni tebrik ederim Karagöz Ağa! Gerçekten "müthiş" bir bilmeceydi!
Karagöz: (Gururla) Teşekkür ederim Hacıvat Ağa! Benim beyin fırtınalarımı küçümsememek lazım! Şimdi sıra sende, bana bir bilmece sor bakalım!
Karagöz: Hacıvat Ağa! Kolay bir bilmeceyle başlayalım dedim. Yazın sıcak, kışın soğuk, her mevsimde aynı boyda olan nedir?
Hacivat: Hmm, yazın sıcak, kışın soğuk... Aynı boyda kalıyor... Bu önemli bir özellik. Öncelikle, bu cansız bir şey olmalı. Canlılar büyüyorlar ya da küçülüyorlar. Değil mi? Belki... bir buz kütlesi? Hayır, buz kütlesi eriyebilir. Boyu değişir. Hmmm... Belki bir dağ? Dağlar da erozyon geçiriyor, boyu değişebilir. Ya da... bir gökdelen? Yok, gökdelenler deprem olur, bir şey olur, boyu değişebilir. Yapay bir şey olmalı bu. Bir direk? Bir direk mi? Yazın sıcak olur, kışın soğuk olur... Hmm... Bir termometre? Ama termometre, sıcaklığa göre boyu değişiyor. Bu da olmaz. Yazın sıcak, kışın soğuk... Aynı boyda... Acaba... bir ağaç! Evet, doğru! Yazın sıcak olsa da, kışın soğuk olsa da, ağaç her zaman aynı boyda kalıyor! Harika, buldum!
Karagöz: (Gözlerini devirir) Hacıvat Ağa, bir ağacı bulmak için bu kadar uzun bir yolculuğa çıkmana gerek yoktu! Bilmecenin cevabı, ağaç zaten! Sana söylemem gerekir miydi? Bütün bunlar neydi? Buz kütlesi, gökdelen, direk... Hadi ama!
Hacivat: Karagöz Ağa, benim düşünme biçimim böyledir! Sistematik olmak isterim. Tüm olasılıkları elemek zorundayım. Buz kütlesini eledim, gökdeleni eledim, direği eledim, termometreyi eledim… Sonunda doğru cevaba ulaştım değil mi? Mantıklı bir süreç izledim, ne var yani?
Karagöz: Mantıklı süreç mi? Bence bir mantık bulmacası oldu bu. Senin mantığın beni şaşırttı açıkçası! Ama sonunda buldun ya, neyse… Sıra bende. Şimdi sana bir bilmece daha soracağım…
Karagöz: Hacıvat Ağa! Bugün sana müthiş bir bilmece soracağım, hazırlıklı ol! Beynimin kıvrımlarında haftalardır olgunlaştı bu bilmece, öyle böyle değil ha!
Hacivat: Karagöz Ağa, merakla bekliyorum. Bilmecelerine karşı zaafım vardır, malum, zekamın sınırlarını zorlamayı severim. Ama yine de, bu seferki "müthiş" dediğine göre, hazır kahvemi içmiş olayım...
Karagöz: (Kahvesini yudumlarken) Peki, işte bilmece: Benim bir arkadaşım var, yedi deliği var ama bir kapısı yok. Her deliğinden birşey çıkar ama kendisi hiçbir şey üretmez. Yazın sıcak, kışın soğuk, başında şapkası, içinde bir sürü insan taşıyor. Ne ola ki bu arkadaşım Hacıvat Ağa?
Hacivat: (Kaşlarını çatarak) Yedi deliği olan, kapısı olmayan, yazın sıcak kışın soğuk... İçinde insan taşıyor mu dedin? Acaba… bir kütüphane mi? Yok, kütüphanede o kadar delik olmaz. Bir apartman binası da değil. Hmm... Şapkası da varmış… (Başını kaşıyarak) Bu zor bir bilmece Karagöz Ağa! Aklıma bir türlü gelmiyor!
Karagöz: (Kıkır kıkır güler) Hacıvat Ağa, başını yorma boşuna! Cevabı tahmin edemeyeceğin kadar basit! (Bir süre bekler, Hacivat'ın çabalarını izler)
Hacivat: Yaa! Allah Allah! Söylesene artık Karagöz Ağa, sabrım taştı! Kafam şişti!
Karagöz: Hacıvat Ağa, cevabı insan başı ! Yedi deliği var: iki göz, iki kulak, iki burun deliği ve bir ağız! Kapısı yok, kendisi hiçbir şey üretmiyor ama her deliğinden birşey çıkar: gözlerden bakış, kulaklardan ses... Yazın sıcak, kışın soğuk, başında şapkası da olur, hatta bazen takke! Ve evet, en önemlisi, içinde bir sürü insan taşıyor, çünkü her insanın bir başı var! Anladın mı şimdi?
Hacivat: (Gözlerini kocaman açarak) Aman Allah'ım Karagöz! Bu ne zekâ! Bu ne yaratıcılık! Benim kafamda böyle bir şey asla olmazdı! Bütün bunları insan başıyla bağdaştırmak… harikaydı! Seni tebrik ederim Karagöz Ağa! Gerçekten "müthiş" bir bilmeceydi!
Karagöz: (Gururla) Teşekkür ederim Hacıvat Ağa! Benim beyin fırtınalarımı küçümsememek lazım! Şimdi sıra sende, bana bir bilmece sor bakalım!