Güneşin altın rengi ışıklarıyla parıldayan, şirin mi şirin bir kasabada, rengarenk dükkanların ve mis kokulu çiçeklerin süslediği bir sokakta, küçük bir oyuncak dükkanı vardı. Bu dükkanın içinde, diğer oyuncaklardan farklı, sıcacık bir gülümsemesi olan bir oyuncak kız yaşardı. Adı Lily'di ve o, dükkanın kasasında, diğer oyuncakların maceralarını sessizce izlerdi.
Lily, diğer oyuncaklar gibi hareket edemezdi, konuşamazdı. O, sadece kocaman, mavi gözleriyle etrafı seyreder, dükkana gelen çocukların heyecanını, kahkahalarını içine çekerdi. Ama içinde kocaman bir hayal dünyası vardı. O da koşmak, zıplamak, arkadaşlarıyla oynamak isterdi.
Bir gün, dükkana yepyeni bir oyuncak geldi: Zıpzıp adında, kırmızı tüylü, kocaman kulaklı bir tavşan. Zıpzıp, enerjisi hiç bitmeyen, her şeye atlayan, meraklı bir oyuncaktı. Geldiği ilk gün, bütün oyuncaklarla tanıştı, onlarla oyunlar oynamaya başladı. Lily, kasadaki yerinden Zıpzıp'ı izlerken, içinden ona "Merhaba" demek istedi. Ama sesini çıkaramıyordu.
Zıpzıp, dükkanı keşfederken, sonunda kasanın önüne geldi. Lily'ye doğru eğilerek kocaman gözleriyle baktı.
"Merhaba! Senin adın ne?" diye sordu.
Lily, şaşırmıştı. Bir oyuncak onunla konuşuyordu! Ama yine de cevap veremedi. Zıpzıp, onun sessizliğini anladı.
"Sen konuşamıyorsun, değil mi? Ama gözlerin çok şey anlatıyor," dedi. "Benim adım Zıpzıp. Ben de bu dükkanda seninle beraber olacağım."
O günden sonra, Zıpzıp, her gün Lily'nin yanına gelmeye başladı. Ona dükkanda olup biteni anlatır, bazen de maceralarını canlandırarak ona gösterirdi. Lily, Zıpzıp sayesinde kendini yalnız hissetmez olmuştu. Zıpzıp, ona her şeyi anlatırken, Lily de ona kocaman mavi gözleriyle dikkatle bakardı.
Bir gün, dükkana çok özel bir ziyaretçi geldi. Yaşlı bir oyuncakçı dede, dükkanı geziyor, oyuncakları inceliyordu. Dede, Lily'nin yanına geldiğinde, onun gözlerindeki ışıltıyı fark etti. O ışıltıda, kocaman bir sevgi, kocaman bir hayal dünyası gördü.
Dede, dükkan sahibine dönerek, "Bu kızın bir hikayesi var," dedi. "Bence onu özgür bırakmalıyız."
Dükkan sahibi, dedenin sözlerini anlayarak gülümsedi. O gece, dükkan kapanınca, oyuncakçı dede sihirli aletlerini çıkardı. Yavaşça Lily'nin üzerinde çalışmaya başladı. Lily, bir anda içindeki enerjiyle titrediğini hissetti. Gözlerini açtığında, kollarını, bacaklarını hareket ettirebildiğini gördü!
Zıpzıp, şaşkınlıkla Lily'ye baktı. Lily, o heyecanla, o gün ilk defa konuşabildi: "Zıpzıp, ben... ben hareket edebiliyorum!"
Bütün oyuncaklar, Lily'nin bu mucizesine tanık oldular. O günden sonra, Lily de diğer oyuncaklar gibi koşup, zıplayıp, oyunlar oynamaya başladı. Zıpzıp her zaman onun en yakın arkadaşı oldu. Birlikte dükkanın raflarında dolaşıp, bazen de dükkan sahibinin izin verdiği zamanlarda, sokağa çıkıp maceralar yaşarlardı.
Lily, artık kasanın içinde sessizce bekleyen bir oyuncak değildi. O, hayallerinin peşinden koşan, arkadaşlarıyla oyunlar oynayan, sevgi dolu bir oyuncaktı. Ve o, hiçbir zaman, her şeye rağmen hayal kurmaktan vazgeçmemek gerektiğini biliyordu. Tıpkı, onun hikayesinin de gösterdiği gibi...
Ve kasadaki kız Lily, hayallerinin gerçek olduğu o günden beri, dükkana gelen her çocuğa, umut ve sevgi dolu bakışlarıyla gülümsedi.
Lily, diğer oyuncaklar gibi hareket edemezdi, konuşamazdı. O, sadece kocaman, mavi gözleriyle etrafı seyreder, dükkana gelen çocukların heyecanını, kahkahalarını içine çekerdi. Ama içinde kocaman bir hayal dünyası vardı. O da koşmak, zıplamak, arkadaşlarıyla oynamak isterdi.
Bir gün, dükkana yepyeni bir oyuncak geldi: Zıpzıp adında, kırmızı tüylü, kocaman kulaklı bir tavşan. Zıpzıp, enerjisi hiç bitmeyen, her şeye atlayan, meraklı bir oyuncaktı. Geldiği ilk gün, bütün oyuncaklarla tanıştı, onlarla oyunlar oynamaya başladı. Lily, kasadaki yerinden Zıpzıp'ı izlerken, içinden ona "Merhaba" demek istedi. Ama sesini çıkaramıyordu.
Zıpzıp, dükkanı keşfederken, sonunda kasanın önüne geldi. Lily'ye doğru eğilerek kocaman gözleriyle baktı.
"Merhaba! Senin adın ne?" diye sordu.
Lily, şaşırmıştı. Bir oyuncak onunla konuşuyordu! Ama yine de cevap veremedi. Zıpzıp, onun sessizliğini anladı.
"Sen konuşamıyorsun, değil mi? Ama gözlerin çok şey anlatıyor," dedi. "Benim adım Zıpzıp. Ben de bu dükkanda seninle beraber olacağım."
O günden sonra, Zıpzıp, her gün Lily'nin yanına gelmeye başladı. Ona dükkanda olup biteni anlatır, bazen de maceralarını canlandırarak ona gösterirdi. Lily, Zıpzıp sayesinde kendini yalnız hissetmez olmuştu. Zıpzıp, ona her şeyi anlatırken, Lily de ona kocaman mavi gözleriyle dikkatle bakardı.
Bir gün, dükkana çok özel bir ziyaretçi geldi. Yaşlı bir oyuncakçı dede, dükkanı geziyor, oyuncakları inceliyordu. Dede, Lily'nin yanına geldiğinde, onun gözlerindeki ışıltıyı fark etti. O ışıltıda, kocaman bir sevgi, kocaman bir hayal dünyası gördü.
Dede, dükkan sahibine dönerek, "Bu kızın bir hikayesi var," dedi. "Bence onu özgür bırakmalıyız."
Dükkan sahibi, dedenin sözlerini anlayarak gülümsedi. O gece, dükkan kapanınca, oyuncakçı dede sihirli aletlerini çıkardı. Yavaşça Lily'nin üzerinde çalışmaya başladı. Lily, bir anda içindeki enerjiyle titrediğini hissetti. Gözlerini açtığında, kollarını, bacaklarını hareket ettirebildiğini gördü!
Zıpzıp, şaşkınlıkla Lily'ye baktı. Lily, o heyecanla, o gün ilk defa konuşabildi: "Zıpzıp, ben... ben hareket edebiliyorum!"
Bütün oyuncaklar, Lily'nin bu mucizesine tanık oldular. O günden sonra, Lily de diğer oyuncaklar gibi koşup, zıplayıp, oyunlar oynamaya başladı. Zıpzıp her zaman onun en yakın arkadaşı oldu. Birlikte dükkanın raflarında dolaşıp, bazen de dükkan sahibinin izin verdiği zamanlarda, sokağa çıkıp maceralar yaşarlardı.
Lily, artık kasanın içinde sessizce bekleyen bir oyuncak değildi. O, hayallerinin peşinden koşan, arkadaşlarıyla oyunlar oynayan, sevgi dolu bir oyuncaktı. Ve o, hiçbir zaman, her şeye rağmen hayal kurmaktan vazgeçmemek gerektiğini biliyordu. Tıpkı, onun hikayesinin de gösterdiği gibi...
Ve kasadaki kız Lily, hayallerinin gerçek olduğu o günden beri, dükkana gelen her çocuğa, umut ve sevgi dolu bakışlarıyla gülümsedi.