Yine çok yoğun bir gündü.
Bayram yaklaştığı için bir haftadır hep geç çıkar olduk.
Saat 5te kapının önünde olurduk ya, özledim o günleri.
Bir de şimdi güneş daha erken batıyor falan, zor oluyor.
Tıklım tıklım otobüsler...
İşte yaşadıklarım. Stres, stres üstüne. Nasıl bir hayat ya bu.
" İsyeaaaan! " diyesim var.
Bir de! Maaşımı az yatırmışlar, la bu neyin kafası?
Beni hala eleman olarak görmüyor mu napıyor bunlar.
Sorunca da abuk sabuk bi şeyler söylediler. Anlamadım.
Ama hakkımı yedikleri kesin.
Sabahın sekizinden akşamın bilmem kaçına kadar eşşek gibi çalışıyorum!
Gördüğüm muameleye bak. PES!
Hee, önümüzdeki ay eğer parayı tam almazsam büyük ihtimalle çıkışımı vericem.
Kimse işini bilmiyor, doğru dürüst işini yapan yok, herkes yarım yamalak çalışıyo.
Onlar tam alıyo ben eksik, nooluyoruz olom?
Herkes kendine gelsin yoksa ben getiririm ha.
Agresife bağladım iyice. Gerçekten, sinir oluyorum!
Memnun muyum çalıştığım yerden?
- HAYIR!
Bütün gün çektiklerimin sıkıntısını ancak bi fincan kahve ve üç beş abur cubur yiyerek atabiliyorum.
Kilo almamın ve veremiyor olmamın sebebi de bu.
Peki kendimi nasıl avutuyorum?
- Herkes aynı olmak zorunda değildir hayatta. Herkes aynı ölçülerde olursa ne anlamı olur.
Fark lazım, fark.
İnsanların, kilolu insanlara bakış açısını biliyorum. Hemde çok iyi.
Çünkü iki sene önce bu halde değildim. Tamam yine fazlam vardı. Ama böyle değildim.
İki tarafta da bulunduğumdan çok çok iyi biliyorum. İşte beni en acıtan da bu.
Hele bir de kilolu insanları böyle mc donalds gibi yerlerde gördüklerinde içlerinden söyledikleri...
Hatırlatma; biz nefsimize hakim olamayıp sürekli yiyorsak, sorun bizimdir.
Ya da bi sağlık sorunumuz vardır. Psikolojimiz bozuktur (ki çoğumuz sıkıntıdan yer dururuz.)
- Sözüm meclisten dışarı dostlar. -
ÖNYARGINIZI YIKIN. BİZE TİKSİNEREK BAKMAYIN. BİZLER İNSANIZ.
SİZİN GİBİYİZ, SİZDEN Bİ FARKIMIZ YOK.
KİLOLU OLDUĞUNDAN DIŞARI ÇIKMAYA UTANANLARIMIZ VAR,
ONLAR KENDİLERİNDEN DEĞİL, SİZLERİN BAKIŞLARINDAN UTANIYORLAR.
BİZİ UTANDIRMAYIN.
SAYGILAR.
Günün şarkısı;