Ve öyle bir noktaya geliyorum ki bazen, bir çok şeyin adını koyamaz oluyorum. Dost, düşman, aşk, öfkem ve neşem sanki hepsi birbirine karıştı. Net olan bir şey var ki; kalbim yumşadıkça insanlar acımasızlaşıyor. İşte bu yüzden, artık kabuğum daha sert, attığım adımlar yavaş, hayallerim sınırlı, ve kalbimin anahtarı ise sadece samimiyet. Gerisinde bir canım kaldı, o da Allah'a emanet.
(Uğur Gökbulut* Artık Kimsenin Hiç Kimsesi Olmayacağım)
Yaptıklarımı ,hata ve günahlarımı herkes biliyor ve her an ortaya çıkarabilirler gibi yaşamayı öğrettim kendime.Saklamıyorum artık.Herkes gibi insanım ben de.Yanlışlarımdan öğreniyorum.Onlarla yüzleştim ve kabullendim.Sesli dile getirip pişmanlık ifade etmenin elbette getirisi vardır.Henüz sırası gelmedi ,hepsi bu.Yine de beni tanımadan yargılamalarına sitem ediyorum.
İnsanın özünde empati ve merhamet vardır ancak bunu kullanmak yerine işin kolayına kaçmayı seçer.
Merhametin olmadığı yerde yargılama ortaya çıkar.Şeytannın işidir bu:merhametsizce yargılamak veya yargılatmak.
Bil ki sen kendini nasıl görüyorsan ,başkalarının da seni öyle gördüğünü düşünensin;hatta başkalarının da seni bu şekille değerlendirmesini bekleyensin.
O yüzden iyisi mi sen herkese merhametli davran ki üst âlemlerden takdir göresin !
Sana gösterilmesini umduğun merhameti sen herkese gösteren ol.Dürüst ,adil ve doğru insan olmak için illa sınanmak gerekir aksi halde dünyanın dört rüzgârını görmenin başka yolu bulunmaz.
Günahsız insan yoktur;olmamıştır henüz.
kimi kez içine kapanık, kimi kez aşırı hareketliydi. üstelik 'sanatçı' olmak istiyordu ki ailede herkes bunun toplumdışı yaşamaya ve yoksulluk içinde ölmeye götürecek tek yol olduğuna inanmaktaydı.
Paulo Coelho, Veronika Ölmek İstiyor (sf 26)
yaşamasını bilirseniz Tanrı da sizinle birlikte yaşar. onun koyduğu riskleri göze alamazsanız, o tanrı da uzak bir cennete çekilir ve yalnızca felsefi birtakım spekülasyonlara konu olur.
"İstanbul vefasız bir sevgiliye benzer."
Bu sözün altında derin bir acı olduğunu hissettim. Ama herhangi bir şey söylemedim. Çünkü etrafını seyrederken, sanki benimle değil de kendi kendine konuşur gibi söylemişti. Kısa bir sessizlikten sonra sözüne devam etti:
"Sana hep ihanet eder ama sen yine de onu sevmeye devam edersin."
Zülfü LİVANELİ, Serenad
Kırlangıcın 9 değil, 8 yıl yaşadığını bir ansiklopedide okuyunca, bayağı sarsıldım ve dilimin ucuna bu iki dize geldi. Bu hesaba göre, geçen yıl ölmüş olmam gerekir. Ama işin güzel bir yanı da var. Ölmedimse, kırlangıç hesabından da, kurtuldum demektir.