MANTAR Belirtileri, kuşlar bitliymiş gibi tiftiklenirler, tüylerde dökülme olur, vücudundaki kellikler ve görünen yerlerde, kızarıklıklar, pullanma gözükür ve bulaşıcıdır. NİZORAL ŞAMPUAN : Şampuan köpürtülerek suluklar, mamalıklar, yemlikler ve kafesin her köşesi yıkanır. NİZORAL TABLET : 1 litre suya 1 tane hap atılır. 7 gün devamlı verilir. Her gün içme suyuna, taze olarak karıştırılır. Eczacının hazırladığı aşağıdaki solüsyon, açıkça gözüken kızartıların, beneklerin, pullanmaların üzerine pamuklu çubuk vasıtası ile 7 gün haricen sürülür. İyot solüsyonu 100cc olarak hazırlanacak, içine 50cc su ve 2 tablet Rabenzole atılıp, karıştırılacak ve pamuklu çubukla sürülecek.
SİNDİRİM SİSTEMİ BOZUKLUĞU : Yanlış beslenme ve mikroplu gıdalar vasıtasıyla hayvanı yavaş yavaş hasta eder. Karın altındaki damarlar yeşil olmaya başlar, kızarıklıklar meydana gelir ve hafif kararma olur.
SOLUNUM YOLLARI BOZUKLUĞU : Hayvan boğazına bir şeyler takılmış gibi ağzını açıp kapatır; kuyruğundan nefes alıyormuş gibi kuyruğunu sallar. TEDAVİSİ : İçme sularına tedavi süresince vitamin konur ve her gün ağza 1-2 damla %2,5 Baytril 5 gün süre ile damlatılır. Not : Antibiyotik tedavilerinde verilen süreye uyulması gerekir. Yoksa ileride bağışıklık kazanan hayvan tedaviye cevap vermez.
KURUMA : Bu hastalık halsizlik ve göğüste kuruma olarak çoğunlukla ölüm halinde görülür. Kesin tedavisi olan bu ilaçlarla aynı zamanda yukarıda Baytiril’in çözemediği problemler için de etkilidir. Yani çok geniş etkili birçok hastalığa iyi gelen bir antibiyotiktir. Biteral tablet : Bir tablet 8 eşit parçaya bölünür, bir parça bir sulukta eritilerek 8 gün boyunca kuşlara verilir. (Her gün 1/8 verilir.)
ÇİÇEK : Kuşçuluk için Veba dır. En belirgin özelliği, kesin ve çabuk kitlesel ölümlerdir. Çok çabuk bulaşır ( 7-8 gün içinde). Gaga, göz çevresi ve ayaklarda gözükür. Hastalanan kuş aşısı yapılmazsa 8 günde, ağzını aça aça, kuyruğunu sallaya sallaya ölür.
Çiçek hastalığı virüstür. Tedavisinde antibiyotikler faydalı olmaz.Tek yapılacak şey kümese yabancı kuş getirmemek, ziyaretçileri yasaklamak,eğer kümese ziyaretçi almak zorunda iseniz üst baş değiştirmek ,en azından üzerine önlük,başına şapka giydirip ayakkabısını çıkartıp terlikle sokmak gerekir. Kümesi temiz tutup sık sık değişik dezenfektanlarla yerleri duvarları ve malzemeleri temizlemek gerekir.
Kanareien Pocken adlı bu aşı yurt dışından getirilmektedir. Yavru en az 6 haftalık olmalıdır. Hastalık olsun olmasın senede bir kez bütün kuşlar aşılanmalıdır.
Türkiye de hemen her kümeste çiçek mikrobu bulunur. Bu mikrop sıcak ve nemli yerler de salgın yaratır. Bu yüzden her yetiştirici 10. ayda mutlaka aşı yaptırmalıdır. Unutmayalım ki bu savaştan sadece aşı yaptırarak başa çıkabiliriz.
AYAK ŞİŞLİĞİ : Hastalığın belirtileri şunlardır : kuşun ateşi çıkar, ayak bileklerinde şişmeler görülür, parmaklarını kapatamaz hale gelir ve ayak tabanlarında şişmeler ve yaralar görülür. Bu hastalığın tedavisinde “Teramycn” merhem kullanılabilir. ¼ Aspirin toz haline getirilip merhemle karıştırılır, haricen sabahtan ayaklara, tabanlara sürülür. Akşamda saf vanodin e kuşun ayakları sokulur ve ağızdan 1, 2 damla baytril damlatılır. Bir hafta süreyle bu tedavi sürdürüldüğünde kuşta gözle görülür bir iyileşme gözlenir.
İSHAL : Mikrobik ve gıdaya bağlı olmak üzere iki türlüdür. Mikrobik olmayan ishalde diyet uygulanır; Mama, yumurta verilmez sade ince yem ve yulaf verilir. Mamalıkta sürekli haşlanmış patates bulundurulmalı ve kaybettiği su kaybı için marulun kart yapraklarından veya ıspanak çok az olarak verilmelidir.
Mikrobik ishalde, kuşun pisliği tahlilinde çıkan sonuca göre ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Bazı ishal ilaçları ise şunlardır: sulfamazettin, koksidin, niflodin.
İshali önlemenin en önemli yöntemi, kafes/kümes ekipmanlarının temizliği,temiz su kullanımı , temiz mama ve yem kullanımı ile mümkündür. Haspır ve benzeri tohumlar elenmeli,temiz kuru bir yerde muhafaza edilmeli ,zaman zaman koklanıp kokusunun normal olup olmadığı tespit edilmelidir. Küf kokusu olan tohumlar asla kullanılmamalıdır.
KIRIK VE KANAMALAR : Ayağı kırılan kuşa pamuk takviyeli bilezik takılarak kuşun kırık ayağı alçıya alınır. 10 gün içinde ayağın kaynadığı ve kırılan ayağın hiç aksamadığını görürsünüz. Bazı yetiştiriciler kırılan ayağa bant saramaya çalışırlar, hem zordur hem de yanlış kaynamalara sebep olur.
KANAYAN YARALAR : Genelde ur keserken ve ur düştükten sonra kanamalarla çok sık karşılaşılır. Kanayan yaraya tetrat (insan için) kapsülü içindeki toz dökülür. Hem antiseptik vazifesi görerek mikrop kapmasını engeller hem de kanı durdurur. Kanamayan tahriş olmuş, yapa derisi kalkmış yaralara da teramisin merhem sürülmesi tavsiye edilir.
Belirtileri: Kuşun sürekli kaşınması, gagası ile tüylerini sıkıştırmaya çalışarak didiklemesi, tüylerini kabarık tutarak sürekli silkinmesi ve gövdesini bir yerlere sürtmeye çalışması. Sebepleri: Kuşun gövdesinde, tüylerinin arasında gözle görülebilen koyu renkli çok küçük canlılar var ise bunlar kaşıntıya neden olan asalak hayvanlar yani bitlerdir. Kanaryaların en büyük zararlılarındandır. Kuşu elimize aldığımızda kanat altı ve ense tüylerini hafifçe üflersek bitleri rahatça görebiliriz. Bu bitler kuşun geldiği yerden, başka bir hayvandan yada yeni alınmış bir kafes aksesuarından gelebilir. Eğer yavru ve yuva varsa bu kısımlarda kontrol edilmelidir.Aşırı oranda üredikleri zamanlarda öldürücüdürler. Bitleri gündüz faaliyette görme olanağı yoktur. Bunlar geceleri ortaya çıkarlar. Eğer kanarya besleyen kişi biraz ihmalkâr yaradılışlı ve dikkatsizse, hızlı bir üreme sonucunda kanaryası bir felâketle karşı karşıya kalacaktır. Çünkü bitler çok küçük olmaları nedeniyle pek kolay görülmezler, buna karşın büyük birer kan emicidirler. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında üreme sonucu çok çabuk çoğaldıklarından dikkatli olunmalıdır.
Kafeste bit olup olmadığını anlamak için kafes geceleri dinlenir. Kanaryalar huzursuz ve kıpırtılı iseler bir bit hücumu karşısındalar demektir. Tehlikelidirler, özellikle yazın ortaya çıkan bu hayvanlar, akşamları kuşa rahat vermezler. Kuşun kanını emerek onun zayıf düşmesine ve hastalanmasına neden olurlar. Tünek başlıklarındaki delikler bitlerin saklanacakları yerlerin başında geldiklerinden, buraların incelenmesiyle de varlıkları anlaşılabilir. Bitkilerdeki bitler farklı olup, kuşlar için zararlı değildir. Bitin varlığını anlamak için kafesin köşelerine, saklı bulunan alt kısımlara, dar bölgelere ve tünek kamışlarının uç kısımlarına bakılmalıdır. Bitin kendisini görebileceğimiz gibi bıraktığı beyaz dışkılarını da noktalar halinde görebiliriz. Ayrıca yuva var ise elimizi yuvaya soktuğumuzda kıpırtılarını ve kaynaşmalarını hissedebiliriz. Daha da bilemiyorsak kafesin bir köşesine küçük bir pamuk parçası yada beyaz mendil koyarsak bir kaç gün sonra burada yuvalandıklarını görebiliriz. Tedavi : Bu bitlerden kurtulmak için eczane veya petshop lardan temin edilecek bit spreyi kullanılmalıdır. Bu tedaviye 2 - 3 gün ara ile bir kaç kez tekrarlanmalıdır. Bit spreyi kuşun tüm vücuduna, özellikle kanat altına ve boyun bölgesine sıkılmalıdır. Kuşun yüz, gaga ve göz kısmına sıkılmamasına dikkat edilmelidir. Pire tozu da bu derdinizi çözümleyecektir. Ayrıca "Jakotin" adlı ilaç ve opigal 5 tozu,rin tozu, Ektogal, lizol, karbonil, kreolin, madeni esanslar, kafur türü maddelerde kullanılabilir. Bu tozlar tünek başlıklarındaki deliklere, kafesin kenar kıyı köşelerine serpilerek, kanaryaların kanat altlarına dökülerek çok olumlu sonuçlar alınabilir. Bitlerin kökü kazınabilir. Özellikle kuluçka devrelerinde yuvalıkların büyük bit yuvaları olacağını; bunların yavruların kanlarını emerek ölümlerine sebep olacağını hatırlatırız. Yuvaların ilaçlanmasında yavruların tozdan zarar görmemesi için dikkatli davranılmasını tavsiye ederiz. Daha iyisi, bit bulundurabileceği düşünülen eski yuvalığın alınarak yerine yenisinin konulmasıdır. Kafesin içinin temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi de önemlidir.Özellikle kafesin köşelerine, saklı bulunan alt kısımlara, dar bölgelere ve tünek kamışlarının uç kısımlarına yuvalanırlar. Bu nedenle, ya kafes ve aksesuarları sıcak su ile iyice yıkanmalı yada bahsedilen spreyden kafesin özellikle bu kısımlarına sıkılmalıdır.
[/FONT]
SİYAH LEKE HASTALIĞI Yetiştiriciler özellikle yavruların ilk döneminde birçok sorunla karşılaşırlar.Muhakkak ki bazı yetiştiriciler için kuluçka döneminin verimsiz geçmesi ve yavru ölümleri problem teşkil eder.Ve moral bozukluğuna neden olur.
Bazen yavruların taşlıkları dolu olduğu halde ertesi gün ölü olarak karşımıza çıktığı görülür.Bunun nedeni siyah nokta dediğimiz hastalıktır.Çoğu zaman karaciğerdeki ve sindirim sistemindeki problemlere bağlı olur.Vogel Freund dergisinde bu hastalık Paul pütz tarafından ''Siyah noktalar'' olarak adlandırılır.
Bu siyah noktalardan ne anlamamız gerekir ? Siyah nokta yavru kuşların karnının sağ alt kısmında,karaciğerin üzerinde sağda safra kesesi bölgesine yerleşir.Farklı bir et renginde karın bölgesinde belirir.Bu noktanın büyüklüğü farklı farklı olabilir.Yavru hayvanlarda dış düzeyde ortaya çıkan bu siyah nokta sonradan sarı renge döner.Sarıya dönmesi bir organ bozulması meydana geldiğinin işaretidir.Maalesef bu hastalığa yakalanan yavru kuşların büyük bir bölümünün ölüme aday olduğu belirlenmiştir.Nadiren bazı kuşlarda siyah noktanın kaybolduğu ve 7 gün içinde eski normal haline döndüğü görülmüştür.Fakat hastalığa yakalanan kuşların daha az geliştiği tesbitedilmiştir.Bazen yumurta içinde de siyah nokta hastalığı sebebi ile ölümler olmaktadır.Bu hastalık solunum zorluğuna neden olur ve soluk alma zorlaştıktan sonra birkaç saat içinde yavru ölür.Siyah nokta kanaryaların yanı sıra Carduelis ve güvercinlerde de görülür.
Siyah noktanın safra kesesi olduğuna dair görüşler vardır.Tanımlanırken sadece karaciğerde olarak değil,karaciğerin sağ tarafında ve pul pul olarak anlatılır.
Yaklaşık beş yıl önce İtalya'ya yaptığım bir ziyarette tanıdığım yetiştirici Prof.G.Bertolini'den bu hastalığa karşı mücadele için yetiştirmeye başlamadan önce eski hayvanları bir İNHALASYON (Buğu,gaz veya ufak damlacıklar halindeki sıvıların solunması) metodu ile tedavi ettiğini öğrendim.
Uitrecht'teki küçük ev hayvanları ile ilgilenen bir fakülte yaptığı araştırmalarda,buna kolibakterilerin neden olduğunu açıklamıştır.İtalyan araştırmacılar bunun mycoplazma olduğunu ve muhtemelen safranın karaciğere tesir ettiğini iddia etmişlerdir.Yumurta içinde meydana gelen bu plazma sonra yavrunun iç organlarına girer ve bozar.Yavrunun yumurta içinde veya yumurtadan çıktıktan birkaç gün sonra ölümüne neden olur.Bazı kuşlar yumurtadan çıktığı zaman nefes zorluğu çeker ve ölür.Bunların akciğerleri hastalığa yakalanmıştır.
Oluşum yumurta içinde meydana geldiği için teşhis koymak çok zor olmaktadır.İtalyan'lar TYLOSİN adlı antibiyotik maddesi ile tedavi uygulamasında olumlu sonuçlar almıştır.Birkaç yıl öncesine kadar Chemi-Vit firması Tylosin kombinasyonlu tetrain adlı bir ilaç üretmiştir.Şu anda çeşitli ilaçlar bulunmaktadır.ÖRNEĞİN : Tilosina20.Tylan gibi
İnhalasyon tedavi uygulanmasında da yine Tylosin kullanılmaktadır.Her ne kadar bu ilaçlar tedavi amaçıyla kullanılsa da tam olarak teşhis konulamadığı için etkili sonuç imkanı sınırlıdır.Kuluçka için yumurta toplamaya başlamadan önce tedavi uygulamasına başlanır.Bu kür beş gün devam ettirilir.Bir l litre içme suyuna 1 gr Tilosima20 ilave edilir.Prepatarın düzgün kullanımı önemlidir.Bir yandan virüslerin yumurtaların olduğu yerlere girmeleri önlenmeli,diğer yandan virüsler toplu halde bir yerde tutulmalıdır.Virüslerin tam olarak elemine edilmesi çok zor ihtimaldir.
Mycoplazma nedir.Mycoplazma ile mykoz aynı şey değildir.Maykozda mantara bağlı hastalık söz konusudur.Mykotoksinler zehirleyici etki yaparlar.Mykoplazmozun ne tür bir etki yaptığı kuş yetiştirme kitaplarında yer almamıştır.Uitrecht'teki fakültenin çalışmaları yeterli gelmemektedir.Çünkü mykoplazmozlar bakteriyel enfeksiyonlarla birlikte ortaya çıkmaktadır ve kolibakteriler buna bağlı olarak artmaktadır.Mykoplazmalar hücre çeperi olmayan bakterilerdir ve çok çeşitli yapıda türü vardır.Kuş türüne ve organa göre farklı artış gösterirler ve koloniler halinde yaşarlar.Üst solunum yoluna yerleşirler.Mykoplazmanın yayılması kolaydır.Çok basit temaslar ile içeriye girerler.Hastalık oluşmasına neden olan unsurlar yetersiz bağışıklık,stresli ortam,hijyenik yetersizlik,sert iklim değişikliği,negatif etki yapan çevresel faktörler ( Çok düşük veya çok yüksek nemli ortam) aşırı toz,çok kalabalık kümes ve başka virüslerin çok yoğun olması.Yumurta içindeki ölümlerin ve yavru halindeyken ölümün nedeni elbette ki bağışıklık sisteminin zayıf olmasıdır.Yapılan mücadele sonuçu başarılı olunamamasının nedeni Tylosin ile yapılan tedavinin yavruları kurtarmak için yetersiz olmasıdır.Probiotika-ProNutrial bağışıklığı geliştirme için önemli çok faydalı bir çalışma sayılır.Mykoplazmalar dış etkenlere karşı,örneğin sıcaklık,nem veya dezenfeksiyon maddelerine karşı çok duyarlı reaksiyon gösterirler.