Ortopedi Hastalıkları

ROTATOR MANŞET YIRTIKLARI
(Omuz döndürücü tendon manşeti yırtıkları)


Omuz anatomik olarak çok geniş hareket açıklığı, zayıf eklem teması, bu zayıf teması desteklemek ve hareket açıklığını sağlamak için yer alan kıkırdak ve tendon destekleriyle vucudun en karmaşık eklemidir. Bu eklem ileri yüklenmelere maruz kalır.

40 yaş üzerinde omuz ağrısı nedenlerinin en önemli nedenlerinden biri rotator cuff yırtıklarıdır. Rotator cuff, humerus (üst kol kemiği)kemiğinin üst ucundaki omuz eklemini yapan baş kısmını çepeçevre saran adele-tendon bir yapıdır. Omuz eklemini yerinde tutar ve omuzun içe-dışa dönüş hareketlerini yaptırır.

Rotator manşet yırtığı gençlerde ve sporcularda ani bir harekette oluşan yaralanma ile oluşabileceği gibi, zaman içinde tekrarlayıcı kolun baş seviyesinin üzerindeki hareketlerde zamanla gelişebilir.

Belirti ve bulgular

* Başüstü hareketlerde daha fazla olmak üzere tekrarlayıcı, devamlı omuz ağrısı
* Gece ağrısı. Bu ağrı ağrıyan taraf üzerine yatmayı engeller.
* Adele güçsüzlüğü. Özellikle kolu kaldırmaya çalışırken hissedilir.
* Omuz hareketleri sırasında tıkırtılar , klik sesleri gelmesi.
* Omuz hareketlerinde kısıtlılık.
* Genellikle hastanın ağırlıklı kullandığı kolunda olur.
* Hastalar rahatsızlığın başlamasına neden olduğunu düşündükleri bir olay tanımlarlar.

Risk faktörleri

* Tekrarlayıcı başüzeri hareketler. Fırlatma sporları, tavan boyama gibi
* Aşırı güç, düşme gibi
* Yaşlanmaya bağlı dejenerasyon.
* Rotator maşetin bulunduğu aralıkta daralma. (omuz anatomisine bakınız)
* Rotator manşetin akromion denilen (omuz anatomisine bakınız) çıkıntının altındaki yüzey tarafından zedelenmesi

Yırtığın tesbitiYukarıdaki bulgulardan herhangi biri mevcutsa zaman geçirmeden doktora başvurun. Şikayetleriniz, hastalığın gelişme öyküsü ve dikkatli bir muayene ile önemli ölçüde fikir sahibi olunabilir. Röntgen incelemesi kemik kaynaklı bulguların tesbitinde yararlıdır. Ancak rotator manşetin direkt izlenebildiği MR ve ultrasonografi gibi tetkikler genellikle kesin tanı ve tedavinin planlanması için gereklidir.

Rotator manşet yırtıkları parsiyel (tam olmayan) veya tam yırtık biçiminde olabilir. Tendonun bütün kalınlığınca olmayan parsiyel yırtıklar cerrahi olmayan tedaviye iyi yanıt verirler. Cerrahi olamayan tedaviye yanıt vermeyen parsiyel yırtıklar ve tam yırtıklarda cerrahi tedavi gerekir.

Tedavi seçenekleri Doktorunuz yırtık tam değilse (parsiyel yırtık) aşağıdaki cerrahi olmayan tedavi seçeneklerini önerebilir;

* Dinlenme yırtık tam değil ve aşırı kullanma nedeniyle gelişmişse yardımcı olabilir.
* İlaç ( ağrı ve ödem giderici ilaçlar) ağrının kontrolünde yardımcıdır.
* Kuvvetlendirme ve germe ekzersizleri fizyoterapinin ana parçalarından biridir ve yapılması önerilir.
* Kortikosteroid enjeksiyonu ağrının giderilmesinde yardımcıdır. Fakat çok sık tekarlanması tendonu zayıflatıp tam yırtığa neden olabilir.
* Ultrason lokal ilaç uygulaması ve derin ısı verme özellikleri nedeniyle iyileşme sürecine yararlıdır.

Yukarıdaki yöntemlere cevap alınamayan parsiyel yırtıklar veya tam yırtıklar için çeşitli cerrahi tedavi seçenekleri vardır. Aşağıda tanımlanan yöntemler modern omuz cerrahisi teknikleridir. Burada hangi tekniğin seçileceğine rotator manşetteki yaralanmanın büyüklüğü, yeri, nedenine bağlı olarak karar verilir. Artroskobik müdahale sırasında omuzdaki tesbit edilen diğer patolojilerinde düzeltilmesi şansı vardır.

* Artroskopi yaklaşık 1 cm lik kesilerden omuz eklemi ve çevre dokulara ait görüntülerin bir kamera aracılığıyla monitöre aktarılması ve yine mini aletlerle görüntü kullanılarak hastalığın ameliyatının yapılması prensibine dayanır. Omuzda kemik çıkıntılarının kaldırılması adele ve tendondaki küçük yırtıkların tedavisinde tek başına yeterli olabilir.
* Mini-açık tamir artroskobi ile birlikte kullanılarak bir kaç santimetrelik küçük kesilerden tam yırtıkların tedavisine olanak verir.
* Açık tamir yaralanmanın çok ciddi olduğu vakalarda uygulanır. Burada doku transferi, tendon grefti uygulamaları yapılabilir.
 
ROTATOR MANŞET YIRTIKLARI
(Omuz döndürücü tendon manşeti yırtıkları)


Omuz anatomik olarak çok geniş hareket açıklığı, zayıf eklem teması, bu zayıf teması desteklemek ve hareket açıklığını sağlamak için yer alan kıkırdak ve tendon destekleriyle vucudun en karmaşık eklemidir. Bu eklem ileri yüklenmelere maruz kalır.

40 yaş üzerinde omuz ağrısı nedenlerinin en önemli nedenlerinden biri rotator cuff yırtıklarıdır. Rotator cuff, humerus (üst kol kemiği)kemiğinin üst ucundaki omuz eklemini yapan baş kısmını çepeçevre saran adele-tendon bir yapıdır. Omuz eklemini yerinde tutar ve omuzun içe-dışa dönüş hareketlerini yaptırır.

Rotator manşet yırtığı gençlerde ve sporcularda ani bir harekette oluşan yaralanma ile oluşabileceği gibi, zaman içinde tekrarlayıcı kolun baş seviyesinin üzerindeki hareketlerde zamanla gelişebilir.

Belirti ve bulgular

* Başüstü hareketlerde daha fazla olmak üzere tekrarlayıcı, devamlı omuz ağrısı
* Gece ağrısı. Bu ağrı ağrıyan taraf üzerine yatmayı engeller.
* Adele güçsüzlüğü. Özellikle kolu kaldırmaya çalışırken hissedilir.
* Omuz hareketleri sırasında tıkırtılar , klik sesleri gelmesi.
* Omuz hareketlerinde kısıtlılık.
* Genellikle hastanın ağırlıklı kullandığı kolunda olur.
* Hastalar rahatsızlığın başlamasına neden olduğunu düşündükleri bir olay tanımlarlar.

Risk faktörleri

* Tekrarlayıcı başüzeri hareketler. Fırlatma sporları, tavan boyama gibi
* Aşırı güç, düşme gibi
* Yaşlanmaya bağlı dejenerasyon.
* Rotator maşetin bulunduğu aralıkta daralma. (omuz anatomisine bakınız)
* Rotator manşetin akromion denilen (omuz anatomisine bakınız) çıkıntının altındaki yüzey tarafından zedelenmesi

Yırtığın tesbitiYukarıdaki bulgulardan herhangi biri mevcutsa zaman geçirmeden doktora başvurun. Şikayetleriniz, hastalığın gelişme öyküsü ve dikkatli bir muayene ile önemli ölçüde fikir sahibi olunabilir. Röntgen incelemesi kemik kaynaklı bulguların tesbitinde yararlıdır. Ancak rotator manşetin direkt izlenebildiği MR ve ultrasonografi gibi tetkikler genellikle kesin tanı ve tedavinin planlanması için gereklidir.

Rotator manşet yırtıkları parsiyel (tam olmayan) veya tam yırtık biçiminde olabilir. Tendonun bütün kalınlığınca olmayan parsiyel yırtıklar cerrahi olmayan tedaviye iyi yanıt verirler. Cerrahi olamayan tedaviye yanıt vermeyen parsiyel yırtıklar ve tam yırtıklarda cerrahi tedavi gerekir.

Tedavi seçenekleri Doktorunuz yırtık tam değilse (parsiyel yırtık) aşağıdaki cerrahi olmayan tedavi seçeneklerini önerebilir;

* Dinlenme yırtık tam değil ve aşırı kullanma nedeniyle gelişmişse yardımcı olabilir.
* İlaç ( ağrı ve ödem giderici ilaçlar) ağrının kontrolünde yardımcıdır.
* Kuvvetlendirme ve germe ekzersizleri fizyoterapinin ana parçalarından biridir ve yapılması önerilir.
* Kortikosteroid enjeksiyonu ağrının giderilmesinde yardımcıdır. Fakat çok sık tekarlanması tendonu zayıflatıp tam yırtığa neden olabilir.
* Ultrason lokal ilaç uygulaması ve derin ısı verme özellikleri nedeniyle iyileşme sürecine yararlıdır.

Yukarıdaki yöntemlere cevap alınamayan parsiyel yırtıklar veya tam yırtıklar için çeşitli cerrahi tedavi seçenekleri vardır. Aşağıda tanımlanan yöntemler modern omuz cerrahisi teknikleridir. Burada hangi tekniğin seçileceğine rotator manşetteki yaralanmanın büyüklüğü, yeri, nedenine bağlı olarak karar verilir. Artroskobik müdahale sırasında omuzdaki tesbit edilen diğer patolojilerinde düzeltilmesi şansı vardır.

* Artroskopi yaklaşık 1 cm lik kesilerden omuz eklemi ve çevre dokulara ait görüntülerin bir kamera aracılığıyla monitöre aktarılması ve yine mini aletlerle görüntü kullanılarak hastalığın ameliyatının yapılması prensibine dayanır. Omuzda kemik çıkıntılarının kaldırılması adele ve tendondaki küçük yırtıkların tedavisinde tek başına yeterli olabilir.
* Mini-açık tamir artroskobi ile birlikte kullanılarak bir kaç santimetrelik küçük kesilerden tam yırtıkların tedavisine olanak verir.
* Açık tamir yaralanmanın çok ciddi olduğu vakalarda uygulanır. Burada doku transferi, tendon grefti uygulamaları yapılabilir.
 
TEKRARLAYICI OMUZ ÇIKIKLARI

İlk omuz çıkığı genellikle oldukça büyük bir travmayla olur. Yeterli tedavi olmuş veya olmamış kişilerde ikinci ve sonraki çıkıklar şaşırtıcı derecede kolay olabilir. İlk çıkık sonrası tedavi kurallarına uygun yapılmış bile olsa yeniden çıkma olasılığı vardır. Özellikle ilk çıkık 20 yaş altında olmuşsa % 80 nin üzerinde yeniden çıkık olasılığı vardır. 40 yaş sonrası ilk omuz çıkığı geçiren hastalarda tekrarlayıcı çıkık oranı %20 lere iner.

İlk çıkık sırasında omuz sabitliğini sağlayan dokuların bir kısmının iyileşememesi yeniden çıkığa neden olur. Bunlardan en sık görüleni labrum denen kıkırdak desteğin kemiğe yapışma yerinden ayrılmasıdır. (omuz anatomisine bakınız) Ayrıca omuz kapsülündeki gevşemede ana nedenlerdendir. Ayrıca humerus kemiğinin başındaki defektlerde sorumlu tutulmaktadır. Bu problemlerin onarıldığı cerrahi müdahaleler sonrası bile yeniden çıkıklar görülebilmektedir.

Tekrarlayan çıkıklar omuz ekleminde bozulma ve kireçlenmelere neden olurken omuz çevresi adele ve tendonlarda kalıcı hasarlar oluşturabilir. Ayrıca beklenmeyen zamanlarda oluşan omuz çıkıkları ek sakatlıklara da neden olur. Bütün bu nedenlerle tekrarlayan omuz çıkıklarında cerrahi tedavi önerilir.

Tekrarlayıcı çıkık (instabilite) tipleri

1- Travmatik çıkıklar

Bunlar; ilk çıkığın önemli bir travma ( düşme,çarpma,trafik kazası vs.) olduğu, tek yöne (öne veya arkaya) çıkık olabilen, labrum denen omuz destek kıkırdağının yırtığı ile görülen (Bankart lezyonu) , ve tekrarlayıcı çıkıklarında sadece cerrahi tedavinin etkili olduğu çıkık tipidir. Bu özelliklerinden dolayı tıp literatüründe İngilizce Travmatik, Unilateral, Bankart lezyonu, Surgery nin başharflerinden oluşan TUBS instabilitesi de denmektedir.

Tekrarlayıcı omuz çıkıklarının % 90 ı klasik travmatik çıkıklardır. İlerleyen vakalarda çıkıklar çok kolay olabilmekte ve hastalar genellikle omzunu kendileri yerleştirmeye başlamaktadırlar. Tek tedavi seçeneği cerrahi dir. (Bkz; Omuz artroskopisi, bankart onarımı)

2. Atravmatik çıkıklar

Bunlar; ilk çıkığınönemli bir kaza olmadan, günlük hareketlerde yapılan fazla zorlama sonrası (kolu çevirmek, fırlatma, ters bir hareket yapmak gibi), hem arkaya hem öne çıkan, genellikle her iki omuzda görülen, tedavisinde önceliğin fizik tedavi olduğu ve operasyonunda da kapsül operasyonlarının yapıldığı çıkık tipidir. Bu özelliklerinden dolayı tıp literatüründe İngilizce Atravmatik, Multidirectional, Bilateral, Rehabilitation ve Inferior kapsüler shifting in başa harflerinden oluşan AMBRİ instabilitesi denmektedir.

Bu hastalarda omuz çok kolay çıkmakta ve yerine girmektedir. İyi ve deneyimli ellerde yapılan fizik tedavi ile % 80 tedavi olmaktaır. Fizik tedaviye cevap vermeyenler ise cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilmektedir.

3- İstemli çıkıklar

Hastalar omuzlarını istemli olarak öne ve arkaya çıkarıp yerine yerleştirirler. Bu psikolojik komponentlerin bulunduğu atravmatik (AMBRİ) çıkıklar olarak sınıflandırır.

Bu hastaların öncelikle istemli çıkık yapmaktan vazgeçmeleri gerekir. Bunun için bazen psikolojik tedavi gerekebilir. İstemli çıkık yapmaktan tamamen vazgeçen hastalarda atravmatik (AMBRİ) çıkıktaki gibi tedaviye devam edilir. Fizik tedaviye rağmen belirli hareketlerde çıkık oluşuyorsa cerrahi tedavi denenebilir fakat cerrahi tedavi başarısı oldukça düşüktür.

Tedavi yöntemleri


Değişik cerrahi tipleri vardır. Bunların her birinin avantaj ve dezavantajları vardır. Bir cerrahiden beklenen özellikler şunlardır;

1. Düşük nüks oranı
2. Düşük komplikasyon oranı
3. Düşük yeniden operasyon oranı
4. İleride artrit olasılığı düşük
5. Hareket kısıtlılığı yapmayan
6. Eklem içinin görülmesine izin veren
7. Yeniden çıkığa neden olan problemlerin giderildiği
8. Vakaların büyük çoğunluğuna uygulanabilen olması.

Genelde artroskobik % 80, açık operasyonlar ile % 85 ler civarında başarı sağlamaktadırlar. Artroskobik cerrahi omuzda oldukça az cerrah tarafından yapılabilmektedir. Teknik olarak oldukça zor ve özel bir eğitim gerektiren bir tekniktir.

Biz İstanbul Ortopedi grubu olarak tekrarlayıcı omuz çıkıklarında artroskobik cerrahiyi tercih ediyoruz. (Bkz: omuzda artoskobik cerrahi). Klasik travmatik öne çıkıklarda güncel tedaviler oldukça etkilidir. Başarı oranı iyi ellerde %90 dır.
Başarısız ilk cerrahiler sonrası yeniden cerrahi müdahale gerekebilir. Burada seçilecek yönteme başarısızlık nedeninin iyi analiz edilmesi ile karar verilmelidir.

Tekrarlayan çıkıktan nasıl korunulur?

Omuzunuz ilk çıktığında derhal doktora başvurun. Çıkığın yerleştirilmesi kolayca başarılamazsa fazla zorlamadan genel anesteziyle yapılmalıdır. Çıkık yerine yerleştirildikten sonra omuz 3-4 hafta gevşek bir tesbit yapılmalıdır. Bu tesbit iyileşebilecek dokuların iyileşmesine olanak verir. Tesbit sonrası omuz adelelerinin kuvvetlendirilmesi de önemlidir. Bütün bunlara rağmen omuzunuz yeniden çıkabilir.

TEKRARLAYICI OMUZ ÇIKIKLARINDA ARTROSKOBİK CERRAHİ

Avantajları

* Ek patolojiler (SLAP, loose body,vb) tedavi edilebilir.
* Ağrı daha az
* Rahatsızlık daha az
* Daha kolay rehabilitasyon
* Çevirme hareketlerinde kısıtlanma riski az
* Daha az iz
* Daha kısa cerrahi süresi

Dezavantajları

* Kemik eksikliğine bağlı çıkıklar tedavi edilemez
* Cerrahi tekniğin mükemmelleşmesi zaman alır
* Yeterli destek dokusu yoktur
* Nüks riski çok küçük oranda da olsa daha yüksektir.

Omuz çıkıklarının değişik tiplerinde değişik artroskobik cerrahi yöntemleri vardır. Aşağıda klasik tekrarlayıcı travmatik öne çıkıkların tedavi tekniklerinden bahsedilecektir. Burada kullanılan teknikler;

1. Artroskobik bankart tamiri; Labrum denilen ( bakınız anatomi) omuz yuvasının ön kısmında bulunan kıkırdak destek tekrarlayıcı omuz çıkıklarının en önemli nedenlerinden biridir. Arkada 1 önde 2 küçük bir delik aracılığıyla yapılan bu cerrahide labrum orjinal yerine dikilir. Bu kıkırdak parçayı kemiğe tesbiti için ucunda ip bulunan 3-5 mm lik bir vida kemiğe yerleştirilir ve labrum da ip kullanılarak kemiğe dikilir.


SLAP lezyonu artroskobik cerrahisi ; Biceps humeri denilen pazu adelesinin uzun ve kısa olmak üzere iki başı vardır. Uzun baş tendonlaşarak omuz eklemi içine girer ve omuz yuvasının üzerine yapışır. Bu uzun başın eklem içindeki "Y" biçiminde yapıştığı tendon yapının yırtıklarına SLAP lezyonu denir. Hafif yırtıklarda bozuk bölgelerin temizliği sonrası yeniden yapışır. Çok ileri yırtıklarda, yuva üzerinde yapışma yerinden kesilerek tendon daha aşağı tesbit edilir. Yırtıkların büyük kısmının ise labrum yırtıklarında olduğu gibi benzer teknikle dikilmeleri gerekir. Son tendonun pozisyonu nedeniyle son derece zor ve teknik bir işlemdir.

2. Eklem kapsülünün daraltılması (kapsüler shifting); Labrumun yırtık olmadığı, labrumun tamamen dejenere olduğu tekrarlayıcı omuz çıkıklarında veya labrum tamirine ek olarak yapılır. Amaç tekrarlayıcı çıkıklarla bollaşmış eklemin ön-alt bölümündeki kapsül daraltılır. Daraltma için bol kapsülün alt bölümünden başlanarak yukarı doğru dikişlerle bolluk yedirilir. Bankart tamirinde olduğu gibi 3 delik kullanılarak yapılır.

3. Dağlama (Shrinkage); Bollaşmış kapsülün artroskobik olarak eklem içinden radyofrekans akımı kullanılarak ısıtılması ve sonrasında kapsülün büzüşmesi ile özetlenebilecek tedavi yöntemidir. Tek başına uygulanabileceği gibi bankart tamirine ek olarak da yapılabilir. Biz İstanbul Ortopedi Grubu olarak komplikasyonları nedeniyle son uluslararası eğilimler doğrultusunda bu yöntemi uygulamıyoruz.

Ameliyat sonrası izleme; Kol 4 hafta askıda kalır. Askıda kaldığı sürece günde 3 kez verilen omuz sallama ekzersizleri yapılır. Hasta 5. günden itibaren banyo yapılabilir. Kolun askıda kaldığı süre içinde askı çıkarılarak omuz sabit kalmak üzere yemek yenilinebilir, bilgisayar kullanılabilir ve yazı yazılabilir. 4-6 haftalar arası pasif ve kısıtlı aktif harekatlere izin verilir. 6-10. haftalarda aktif hareketler çeşitliliği ve arttırılır. Bu süreçte hastalar günlük işlerinin büyük kısmını yapabilir, kolun omuz seviyesinin üzerine yana açılması dışındaki hareketlere izin verilir. 10-12. haftalarda omuz hareketlerinden fırlatma hareketi dışındaki hareketlere izin verilir. 12-16. haftalarda tüm hareketlere izin verilmeye başlanır. 16. haftada spora izin verilir. Tenis, basketbol, voleybol, baseball gibi kolun başüstü pozisyonunda yoğun kullanıldığı sporlara 6. ay sonrasında izin verilir.

Tüm bu süreçe omuz fizik tedavisinde deneyimli fizyoterapistler tarafından destek alınması iyi sonuçlar için cerrahi kalite kadar önemlidir.
 
DONMUŞ OMUZ
(FROZEN SHOULDER)

Kolunuzu baş üzerine kaldırma konusunda zorluğunuz varsa, diğer omuzunuza dokunamıyor veya kolunuzu arkaya götüremiyorsanız omuz hareketlerinde bir kısıtlanma var demektir. Hareket kısıtlılığı "Donmuş Omuz" hastalığında ilk belirtilerdir.

Kimler risk altında?

* Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür
* Genellikle 40-65 yaş arası sıktır
* Şeker hastalarının % 10 -20 inde görülür.
* Omuzun ralanma, sakatlanma veya operasyon gibi sabitlenmesi gereken durumlar
* Hipertiroidi, kalp-damar hastalıkları, depresyon, parkinson gibi rahatsızlıklar

Donmuş omuz gelişimi

Donmuş omuz hastalığının nedeni bilinmemektedir. Bir enflamasyon sonucu omuz kapsülünde kalınlaşma ve büzülme oluşur. Bu durumda omuz başının eklemdeki hareketi kısıtlanır. Donmuş omuz aynı zamanda omuz ekleminin bir kırık veya ameliyat gibi nedenlerle uzun süre tesbit edilmesi sonucunda da gelişebilir. Bu nedenle modern omuz tedavilerinde omuza uygulanan tesbit süreleri çok kısaltılmış ve tam sabit tesbitler terk edilmeye başlanmıştır.

Donmuş omuz genellikle tek omuzda olur. Ancak vakaların 1/3 ünde her iki omuz hareketlerinde kısıtlanma vardır.

Donmuş omuz yavaş ve sinsice gelişir. Hastalık genellikle 3 aşamada gelişir.

1. I. Aşama; Geceleri daha fazla olmak üzere ağrı vardır. Artan ağrı ile birlikte hareket kısıtlılığında bir artış görülür. Bu aşama 2 ile 9 ay sürer.

2. II. Aşama; Ağrı azalmaya başlar ve kol hareketleri ağrısız hale gelir. Ancak hareket kısıtlılığı artmıştır. Bu kısıtlılık diğer kol hareket açıklığının yarısına kadar ilerleyebilir. Bu aşama 4 ile 12 ay sürebilir.

3. III. Aşama; İlerleme durur. Hastaların bir kısmında hareket yeteneğinde dereceli bir artış olur. Bu dönem 12-48 ay kadar sürebilir. Bu dönemde bazı hastalarda omuz hareketlerini geri kazanmak için cerrahi gerekebilir.

Bu tür yakınmalarınız varsa hiç zaman geçirmeden omuz konusunda deneyimli bir ortopediste başvurun. Erken dönemde başlanılan tedavinin çok daha etkili ve daha basit olduğu unutulmamalıdır. Doktorunuz muayene ardından bir röntgen isteyecektir. MR incelemesi Donmuş Omuz hastalığında belirgin bulgular vermese de omuz hareketlerini kısıtlayan diğer hastalıkların ayırt edilmesi için genellikle istenir.

TEDAVİ

İstanbul Ortopedi Grubu olarak dünyada son olarak uygulanan prokollere göre tedavi düzenlemekteyiz. Aşağıda uyguladığımız tedavi protokolü bulunmaktadır.
Tedavi hastalığın hangi aşamada ve ciddiyette olmasına göre biçimlendirilir. Tedaviyi 5 aşamada değerlendirmek mümkündür;

1- İlaç ve egzersiz tedavisi; Ağrı kesici-anti romatizmal ilaçlar ile birlikte fizyoterapistler tarafından öğretilen egzersizler hastalığın ilk aşamalarında önerilir. Egzersizler ağrılı olabilir ancak düzenli yapmak omuzda hareket kısıtlılığının gelişmesini engelleyebilir. Egzersizlere başlamadan omuzu ısıtmak - sıcak uygulamak ağrıyı azalttığı gibi hareket açıklığını arttırır. Egzersiz sonrası ise enflamasyonu azaltmak için soğuk-buz uygulaması yapılır.
2- Fizik tedavi; Omuz hareketlerinde kısıtlılığın artmaya devam ettiği durumlarda zaman geçirmeden başlanmalıdır. Omuz fizyoterapisi özel bir uzmanlık ve deneyim gerektirir. Aşırı zorlama hastalığın hızlanmasına neden olabilir. Hastalığın seyrine bağlı olarak 2-12 aya kadar uzayabilir. Fizyoterapi sırasında ev egzersizlerine uymak fizik tedavi süresini azalttığı gibi etkisini de arttırır.
3- Eklem içi kortikosteroid uygulaması; Fizik tedavi yanıtı az ise veya aşırı ağrı nedeni ile terapi tam yapılamıyorsa kullanılan oldukça etkili bir yöntemdir. Uygulanılan kortikosteroid dozu ve tipi nedeniyle klasik kortizon yan etkileri görülmez.
4- Genel anestezi altında manüplasyon; Önceki yöntemlere cevap vermeyen özellikle de III. Aşamada hastalarda genel anestezi altında omuzun daralmış kapsülü zorlayarak yapışıklıkların yırtılması sağlanır. Bu sırada boyun sinirleri üzerine kılcal bir boru yerleştirilerek bu borudan işlem sonrası ağrı kesici verilerek derhal harekete ve fizik tedaviye başlanır ve yeniden yapışıklıklar oluşmasının önüne geçilir.
Bu işlem çok dikkatli ve deneyimli kişiler tarafından yapılmalıdır. Aşırı zorlama omuzda kırığa neden olabilir. Nazik manevralarla omuz açılmıyorsa işlem bırakılmalı ve omuz artroskopisine geçilmelidir.
5- Omuz artroskopisi; Genel anestezi sırasında manüplasyonla yeterli gevşetme sağlanamadığında veya ileri derecede omuz hareket kısıtlılığı olan kişilerde tercih edilen bir yöntemdir.

Genellikle dizde sıkça yapılan artroskopik ameliyatlar omuzda da çok az sayıda merkezde yapılabilmektedir. Donmuş omuzda 2 adet 1 cm li kesiden eklem içine girilerek kalınlaşmış ve daralmış kapsül gevşetilmektedir. Ağrısız bir işlemdir. Fakat derhal hareket ve fizik tedaviye başlayarak yeniden yapışıklıkların önüne geçmek için bu sırada boyun sinirleri üzerine kılcal bir boru yerleştirilerek bu borudan işlem sonrası ağrı kesici verilir.


KÖPRÜCÜK KEMİĞİ KIRIĞI

Köprücük kemiği her yaşta çocuk ve erişkinde görülen en sık kırıklardan biridir. En çok çocuklarda ve sporcularda görülür. Doğum sırasında köprücük kemiği kırığı ile doğmuş çok sayıda bebek vardır. Çocuklarda direk darbe ve düşme ile kolayca kırık oluşur. Çünkü köprücük kemik kırığı 20 yaşına kadar tam olarak sertleşmez. Sporcularda düşmeler sonrası enerji dirsek ve omuzdan geçerek köprücük kemiğinde sonlandığı için sık görülür.

Köprücük kemiği omuz yapısının bir parçasıdır ve omuzla gövdenin ön tarafta bağlantısını sağlar. Aynı zamanda hemen altından kola giden çok sayıda hayati damar ve siniri de korur. Bu kadar yakın olmasına rağmen bu damar ve sinirler kırıklarda nadiren yaralanır.

Kırık belirtileri;

Bir düşme sonucu omuzunuzda ağrı ile birlikte aşağıdaki bulgulardan bir veye birkaçı varsa hemen bir doktora başvurun.

* Omuzun aşağı ve öne doğru düşüklüğü
* Kolu ağrı nedeniyle kolu kaldıramama
* Kol hareketleri veya üzerine basma ile köprücük kemiği üzerindeki hassasiyet
* Köprücük kemiği üzerinde çıkıntı
* Nadiren kemik cildi yaralayarak dışarı çıkabilir

Tanı ve tedavi;

Doktora başvurduğunuzda doktorunuzun asıl dikkat etmesi gereken şey damar ve sinirlerde bir yaralanma olup olmadığıdır. Yaralanma durumunda acil bir operasyon gerekebilir. Bu cerrahiler yaralanan dokuya bağlı olarak plexus brachialis ( kol sinir ağı) cerrahisi konusunda deneyimli kişilerce yapılmalıdır.

Bunun dışında basit bir röntgen incelemesi kırık hakkında her türlü bilgi edinilebilir.

Köprücük kemiği kırıkları çoğunlukla konservatif (cerrahi dışı) yöntemlerle tedavi edilir. Çünkü konservatif tedavi ile kırığın kaynamama olasılığı % 10 lar civarında iken operasyon sonrası bu oran % 30 lara çıkmaktadır.

3 nedenle cerrahi tedavi önerilmektedir;

1. Damar-sinir yaralanması bulunması
2. Genç- zayıf bayanlarda estetik nedenlerle ( konservatif tedavi sonrası küçük bir çıkıntı genellikle kalmaktadır.)
3. Kırığın kaynamaması durumunda

Yukarıdaki nedenlerden biri yoksa kırığın tipine göre basit bir kol askısı veya " 8 bandajı " ile tedavi edilir. 8 bandajında ana fikir omuzu geriye doğru gererek öndeki köprücük kemiğinin uzunluğunu ve biçimini sağlamaktır. İlk uygulandığında fazla germemeye dikkat edilmeli ve tedrici olarak kontrollerde yavaş yavaş gerilmelidir. Aksi halde koltuk altındaki damar-sinirlere baskı yaparak kolda şişmeye veya uyuşmaya neden olabilir.

Konservatif tedavi % 90 oranında başarılıdır. Tesbit 3 ile 6 hafta sürebilir. İlk kaynama sonrası kırık seviyesi üzerinde büyük bir çıkıntı oluşsa da daha sonra küçülmektedir. Büyük çoğunlukla küçük bir çıkıntı kalmaktadır. Ancak fonksiyonda hiç bir kısıtlılık kalmamaktadır.
 
DONMUŞ OMUZ
(FROZEN SHOULDER)

Kolunuzu baş üzerine kaldırma konusunda zorluğunuz varsa, diğer omuzunuza dokunamıyor veya kolunuzu arkaya götüremiyorsanız omuz hareketlerinde bir kısıtlanma var demektir. Hareket kısıtlılığı "Donmuş Omuz" hastalığında ilk belirtilerdir.

Kimler risk altında?

* Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür
* Genellikle 40-65 yaş arası sıktır
* Şeker hastalarının % 10 -20 inde görülür.
* Omuzun ralanma, sakatlanma veya operasyon gibi sabitlenmesi gereken durumlar
* Hipertiroidi, kalp-damar hastalıkları, depresyon, parkinson gibi rahatsızlıklar

Donmuş omuz gelişimi

Donmuş omuz hastalığının nedeni bilinmemektedir. Bir enflamasyon sonucu omuz kapsülünde kalınlaşma ve büzülme oluşur. Bu durumda omuz başının eklemdeki hareketi kısıtlanır. Donmuş omuz aynı zamanda omuz ekleminin bir kırık veya ameliyat gibi nedenlerle uzun süre tesbit edilmesi sonucunda da gelişebilir. Bu nedenle modern omuz tedavilerinde omuza uygulanan tesbit süreleri çok kısaltılmış ve tam sabit tesbitler terk edilmeye başlanmıştır.

Donmuş omuz genellikle tek omuzda olur. Ancak vakaların 1/3 ünde her iki omuz hareketlerinde kısıtlanma vardır.

Donmuş omuz yavaş ve sinsice gelişir. Hastalık genellikle 3 aşamada gelişir.

1. I. Aşama; Geceleri daha fazla olmak üzere ağrı vardır. Artan ağrı ile birlikte hareket kısıtlılığında bir artış görülür. Bu aşama 2 ile 9 ay sürer.

2. II. Aşama; Ağrı azalmaya başlar ve kol hareketleri ağrısız hale gelir. Ancak hareket kısıtlılığı artmıştır. Bu kısıtlılık diğer kol hareket açıklığının yarısına kadar ilerleyebilir. Bu aşama 4 ile 12 ay sürebilir.

3. III. Aşama; İlerleme durur. Hastaların bir kısmında hareket yeteneğinde dereceli bir artış olur. Bu dönem 12-48 ay kadar sürebilir. Bu dönemde bazı hastalarda omuz hareketlerini geri kazanmak için cerrahi gerekebilir.

Bu tür yakınmalarınız varsa hiç zaman geçirmeden omuz konusunda deneyimli bir ortopediste başvurun. Erken dönemde başlanılan tedavinin çok daha etkili ve daha basit olduğu unutulmamalıdır. Doktorunuz muayene ardından bir röntgen isteyecektir. MR incelemesi Donmuş Omuz hastalığında belirgin bulgular vermese de omuz hareketlerini kısıtlayan diğer hastalıkların ayırt edilmesi için genellikle istenir.

TEDAVİ

İstanbul Ortopedi Grubu olarak dünyada son olarak uygulanan prokollere göre tedavi düzenlemekteyiz. Aşağıda uyguladığımız tedavi protokolü bulunmaktadır.
Tedavi hastalığın hangi aşamada ve ciddiyette olmasına göre biçimlendirilir. Tedaviyi 5 aşamada değerlendirmek mümkündür;

1- İlaç ve egzersiz tedavisi; Ağrı kesici-anti romatizmal ilaçlar ile birlikte fizyoterapistler tarafından öğretilen egzersizler hastalığın ilk aşamalarında önerilir. Egzersizler ağrılı olabilir ancak düzenli yapmak omuzda hareket kısıtlılığının gelişmesini engelleyebilir. Egzersizlere başlamadan omuzu ısıtmak - sıcak uygulamak ağrıyı azalttığı gibi hareket açıklığını arttırır. Egzersiz sonrası ise enflamasyonu azaltmak için soğuk-buz uygulaması yapılır.
2- Fizik tedavi; Omuz hareketlerinde kısıtlılığın artmaya devam ettiği durumlarda zaman geçirmeden başlanmalıdır. Omuz fizyoterapisi özel bir uzmanlık ve deneyim gerektirir. Aşırı zorlama hastalığın hızlanmasına neden olabilir. Hastalığın seyrine bağlı olarak 2-12 aya kadar uzayabilir. Fizyoterapi sırasında ev egzersizlerine uymak fizik tedavi süresini azalttığı gibi etkisini de arttırır.
3- Eklem içi kortikosteroid uygulaması; Fizik tedavi yanıtı az ise veya aşırı ağrı nedeni ile terapi tam yapılamıyorsa kullanılan oldukça etkili bir yöntemdir. Uygulanılan kortikosteroid dozu ve tipi nedeniyle klasik kortizon yan etkileri görülmez.
4- Genel anestezi altında manüplasyon; Önceki yöntemlere cevap vermeyen özellikle de III. Aşamada hastalarda genel anestezi altında omuzun daralmış kapsülü zorlayarak yapışıklıkların yırtılması sağlanır. Bu sırada boyun sinirleri üzerine kılcal bir boru yerleştirilerek bu borudan işlem sonrası ağrı kesici verilerek derhal harekete ve fizik tedaviye başlanır ve yeniden yapışıklıklar oluşmasının önüne geçilir.
Bu işlem çok dikkatli ve deneyimli kişiler tarafından yapılmalıdır. Aşırı zorlama omuzda kırığa neden olabilir. Nazik manevralarla omuz açılmıyorsa işlem bırakılmalı ve omuz artroskopisine geçilmelidir.
5- Omuz artroskopisi; Genel anestezi sırasında manüplasyonla yeterli gevşetme sağlanamadığında veya ileri derecede omuz hareket kısıtlılığı olan kişilerde tercih edilen bir yöntemdir.

Genellikle dizde sıkça yapılan artroskopik ameliyatlar omuzda da çok az sayıda merkezde yapılabilmektedir. Donmuş omuzda 2 adet 1 cm li kesiden eklem içine girilerek kalınlaşmış ve daralmış kapsül gevşetilmektedir. Ağrısız bir işlemdir. Fakat derhal hareket ve fizik tedaviye başlayarak yeniden yapışıklıkların önüne geçmek için bu sırada boyun sinirleri üzerine kılcal bir boru yerleştirilerek bu borudan işlem sonrası ağrı kesici verilir.


KÖPRÜCÜK KEMİĞİ KIRIĞI

Köprücük kemiği her yaşta çocuk ve erişkinde görülen en sık kırıklardan biridir. En çok çocuklarda ve sporcularda görülür. Doğum sırasında köprücük kemiği kırığı ile doğmuş çok sayıda bebek vardır. Çocuklarda direk darbe ve düşme ile kolayca kırık oluşur. Çünkü köprücük kemik kırığı 20 yaşına kadar tam olarak sertleşmez. Sporcularda düşmeler sonrası enerji dirsek ve omuzdan geçerek köprücük kemiğinde sonlandığı için sık görülür.

Köprücük kemiği omuz yapısının bir parçasıdır ve omuzla gövdenin ön tarafta bağlantısını sağlar. Aynı zamanda hemen altından kola giden çok sayıda hayati damar ve siniri de korur. Bu kadar yakın olmasına rağmen bu damar ve sinirler kırıklarda nadiren yaralanır.

Kırık belirtileri;

Bir düşme sonucu omuzunuzda ağrı ile birlikte aşağıdaki bulgulardan bir veye birkaçı varsa hemen bir doktora başvurun.

* Omuzun aşağı ve öne doğru düşüklüğü
* Kolu ağrı nedeniyle kolu kaldıramama
* Kol hareketleri veya üzerine basma ile köprücük kemiği üzerindeki hassasiyet
* Köprücük kemiği üzerinde çıkıntı
* Nadiren kemik cildi yaralayarak dışarı çıkabilir

Tanı ve tedavi;

Doktora başvurduğunuzda doktorunuzun asıl dikkat etmesi gereken şey damar ve sinirlerde bir yaralanma olup olmadığıdır. Yaralanma durumunda acil bir operasyon gerekebilir. Bu cerrahiler yaralanan dokuya bağlı olarak plexus brachialis ( kol sinir ağı) cerrahisi konusunda deneyimli kişilerce yapılmalıdır.

Bunun dışında basit bir röntgen incelemesi kırık hakkında her türlü bilgi edinilebilir.

Köprücük kemiği kırıkları çoğunlukla konservatif (cerrahi dışı) yöntemlerle tedavi edilir. Çünkü konservatif tedavi ile kırığın kaynamama olasılığı % 10 lar civarında iken operasyon sonrası bu oran % 30 lara çıkmaktadır.

3 nedenle cerrahi tedavi önerilmektedir;

1. Damar-sinir yaralanması bulunması
2. Genç- zayıf bayanlarda estetik nedenlerle ( konservatif tedavi sonrası küçük bir çıkıntı genellikle kalmaktadır.)
3. Kırığın kaynamaması durumunda

Yukarıdaki nedenlerden biri yoksa kırığın tipine göre basit bir kol askısı veya " 8 bandajı " ile tedavi edilir. 8 bandajında ana fikir omuzu geriye doğru gererek öndeki köprücük kemiğinin uzunluğunu ve biçimini sağlamaktır. İlk uygulandığında fazla germemeye dikkat edilmeli ve tedrici olarak kontrollerde yavaş yavaş gerilmelidir. Aksi halde koltuk altındaki damar-sinirlere baskı yaparak kolda şişmeye veya uyuşmaya neden olabilir.

Konservatif tedavi % 90 oranında başarılıdır. Tesbit 3 ile 6 hafta sürebilir. İlk kaynama sonrası kırık seviyesi üzerinde büyük bir çıkıntı oluşsa da daha sonra küçülmektedir. Büyük çoğunlukla küçük bir çıkıntı kalmaktadır. Ancak fonksiyonda hiç bir kısıtlılık kalmamaktadır.
 
SLAP LEZYONU

SLAP superior labrum anterior - posterior un baş harfleridir . Biceps humeri denilen pazu adelesinin uzun ve kısa olmak üzere iki başı vardır. Uzun baş tendonlaşarak omuz eklemi içine girer ve omuz yuvasının üzerindeki kıkırdak halkaya önden arkaya kadar yapışır. Bu uzun başın eklem içindeki "Y" biçiminde yapıştığı tendon yapıya SLAP, yırtıklarına da SLAP lezyonu denir.

Tip I de hafif bir bozulma ve tırtıklanma vardır. Tip II ve IV te biceps tendonu yapışma yerinden ayrılmıştır. Tip III te biceps tendonu sabit kalırken üst kıkırdak halka yırtılır.

Yırtık mekanizması;

* Açık kol üzerine düşme
* Ağır cisim taşıma
* Köpek gezdirme sırasında büyük köpeklerin aniden tasmaya asılması


Klinik bulgular

%22-66 astalar oranında tek, travmatik bir olaydan bahsederler. Hastalara klik, takılma, atlama yakınmaları vardır. Ön omuz ağrısı en sık rahatsızlıklardandır. Özellikle sporcularda baş üzeri hareketlerde (voleybolda smaç, teniste servis, vole gibi) keskin bir ağrı hissedilir.

SLAP lezyonu sadece % 25 oranında tek başına bulunur. Büyük oranda omuzdaki diğer problemlerle birliktedir. Bu nedenle tanı koymak son derece güçtür. Diğer omuz patolojilerinin aksine MR da hiçbir bulguya rastlanmayabilir. Bu nedenle kesin tanı geçmeyen omuz ağrıları nedeniyle yapılan artroskopilerde konur.

TEDAVİ

Fizik tedavi;


* 1.öncelikle denenmeli
* Ek patolojilere de konsantre olunmalı
* Ağrı öncelik, geçtikten sonra biceps kuvvetlendirilmesine geçilmeli
* Baş üzeri aktivitelere -sporcularda- yavaş yavaş geçilmeli.


Artroskopik tedavi

Hafif yırtıklarda bozuk bölgelerin temizliği sonrası yeniden yapışır. Çok ileri yırtıklarda, yuva üzerinde yapışma yerinden kesilerek tendon daha aşağı tesbit edilir. Yırtıkların büyük kısmının ise labrum yırtıklarında olduğu gibi benzer teknikle dikilmeleri gerekir. Tendonun pozisyonu nedeniyle son derece zor ve teknik bir işlemdir.

Artroskopi sonrası;

# 2-4 hafta kol askısı kullanılır.
# Hemen pasif (hastanın adelelerini kullanmasına izin verilmeden) eklem hareketleri fizyoterapistler tarafından başlanır.
# Hastanın katılımı ile kuvvetlendirme 4-12. haftalarda yapılır.
# Full aktivite 12.haftadan sonra
 
TORASİK OUTLET SENDROMU (TOS)
(Omuz kapanı hastalığı)


Sıradışı bulgu ve belirtilerle giden bir hastalıktır. Bu hastalık akla gelmezse tanı zordur. Bu nedenle tanı çoğunlukla geç konur.

TOS ismini köprücük kemiği ile 1. kaburganın arasındaki boşluktan alır. Bu dar geçiş yolu kola giden ana damarlar, ana sinirler ve bazı adeleler tarafından doldurulur. Ana damarlar göğüs kafesinden, ana sinirler omurdan ayrılırlar. Bu dar geçişi kullanarak koltuk altından kola doğru devam ederler. TOS, bu aralıkta veya çıkışında damar ve/veya sinirlerin basıya uğraması sonucu çıkan rahatsızlıkların bütününe verilen addır.

TOS yaralanma, hastalık veya doğuştan anomaliler nedeniyle olabilir. Kötü duruş pozisyonu, şişmanlık bu hastalık belirtilerini belirginleştirir. Göğüs kökenli omuz kasları köprücük kemiğini yerinde tutacak kadar kuvvetli değilse köprücük kemiği aşağı doğru çöker ve damar-sinir basısına neden olabilir. Doğuştan ekstra kaburga, boyun adeleleri anormalileride TOS nedeni olabilir. TOS olan hastalarda psikolojik problemler de sıkça görülür. Bu tür psikolojik problemlerin nedeni tam anlaşılamamıştır.

Belirtiler ve tanı

Belirtiler hangi yapıların bası altında kaldığı ile ilgilidir.


Damar basılarında kola ve ele giden kan miktarı azalır. Buna bağlı olarak o kol ve elde soğukluk, çabuk üşüme, çabuk yorulma şikayetleri olur. Muayenede o kolda tansiyon daha düşük, nabız daha hafif alınabilir. Bu yakınmaların şiddeti bası miktarı ile doğru orantılıdır.

Sinir basılarında boyun hareketleri ile değişebilen net tanımlanamayan ağrılar olur. Bu ağrılar boyun omuz kol ve ele yayılabilir. Başüstü aktivitelerde zorluk olur. Hem damar hem de sinir basısı varsa bulgularda beraber ve yakınmalar oldukça karışık hale gelir. Hastanın beraberindeki psikolojik sorunlar nedeniyle genellikle tüm problemleri psikolojik sanılarak hastalık atlanılabilir.

Doktorunuz TOS düşündüğü anda bir seri test içeren muayenenizi yapacaktır. Röntgen, MR , EMG (sinir fonksiyonlarını inceleyen bir test), Dopler (damarları görüntüleyen ultrosonografik bir tetkik) gibi inceleme tetkikleri ile hastalığın ciddiyet derecesini tesbit eder.

Cerrahi olmayan tedavi ve korunma


TOS olan hastaların büyük kısmı cerrahi olmayan fiztoterapi, ekzersiz, diyet ve ilaçla tedavi edilebilirler.

* Fizyoterapi ile omuz çevresi kaslarını kuvvetlendirerek köprücük kemiğinin daha iyi desteklenmesi sağlanarak bası azaltılır.
* Antienflamatuar-antiromatizmal ilaçlar ağrının azalmasına yardımcı olur.
* Fazla kilolara sahipseniz bir diyetisyen gözetiniminde kilolarınızı veriniz. Bu bölgedeki yağlanma zaten dar olan kanalı daraltan ciddi bir faktördür.
* Omuzunuzu aşırı kullanmak zorundaysanız işinizi değiştirin.
* Duruş ekzersizleri yapınız. Bu hareketleri günde 2 kez 10 ar tekrar yapınız.
1. Köşe germe ekzersizi; Bir duvar köşesine yarım metre uzakta durunuz. Omuz genişliğinde her bir elinizi bir duvara koyunuz. Köşeye doğru göğsünüzde bir gerilme hissedene kadar eğiliniz. 5 saniye tutunuz.
2. Boyun germe; Sol elinizi başınızın üstüne, sağ elinizi omuzunuzun arkasına koyunuz. Başınızı boyun sağında gerilme hissedene kadar sola çekiniz. 5 saniye tutunuz.Sonra diğer tarafta tekrarlayınız.
3. Omuz çevirme; Omuzlarınızı yukarı, arkaya ve aşağı gererek çeviriniz.
4. Boyun çekme: Boynunuzu düz olarak geriye bastırınız. Bu sırada çene seviyesini koruyunuz. 5 saniye tutunuz.

Boyun fıtığınız var veya bu hareketleri yaparken ağrı hissederseniz doktorunuza danışınız.
* Omuz üzerinden askılı ağır çanta taşımayınız. Bu körücük kemiğini aşağı bastırarak varolan yakınmalarınızı arttıracaktır.

Cerrahi tedavi

Yukarıdaki önlemlere rağmen 3 ay içinde belirgin iyileşme bulguları yoksa doktorunuz cerrahi tedavi önerebilir. TOS nedenine göre cerrahi tedavi seçilir. İyi bir cerrahi tedavi sonrası tüm yakınmalar ortadan kalkar.
 
Omurga

Omurga anatomisi genel olarak 3 bölümde incelenir. Bu bölümlerde 7 boyun, 12 sırt, 5 bel omuru bulunur. Bel omurlarının hemen altında embriyolojik olarak omurga yapısındaki sacrum kemiği ve onun da altında yine embriyolojik olarak omurga kökenli fakat evrimsel bir artık olan kuyruk sokumu kemiği bulunur.

Bir omurga kemiğinde değişik parçalar vardır.Gövde denilen ana parça yük taşıyan en önemli parçadır. Gövdeler disk denilen esnek bir doku ile birbirleri üzerinde sıralanır. Gövdenin hemen arkasında omuriliğin geçtiği kanalı çevreleyen laminalar bulunur. Laminaların yanlarında 2 transfers çıkıntı, arkasında spinöz çıkıntı omurga çevresi kasların yapışma noktalarıdır. Her omur alt ve üstte toplam 4 faset eklem ile diğerlerine bağlanır. Bu kilit sistemi omurganın sabitliğini sağlar. Gövde ile laninaların arasındaki oluktan sinir kökleri çıkar. Alttaki 4 bel omurundan çıkan sinir köklerinin bazı dalları birleşerek siyatik siniri oluşturur. Siyatik sinir kısa bir mesafe leğen kemiğinin arka duvarı boyunca karında seyrettikten sonra kalçanın ortasından dışarı çıkar ve bacağın arkasında orta hattı boyunca aşağı doğru iner. Bu nedenle bel omurlarındaki bir takım hastalıklarda ( bel fıtığı, bazı tümörler gibi) ağrı kalça içinden bacağa doğru hissedilir.

Omurlar birbirinden disk denen etrafı halka biçimli sert annulus denen yapı ve ortasında jöle kıvamında nucleus pulposus dan oluşan dokuyla ayrılır. Bu annulus denen halka kırılırsa aradan nucleus pulposus dışarı çıkarak omuriliğe veye sinir köklerine bası yapar ki bunun en bilinen ismi fıtıktır.


BEL FITIGI ve SİYATİK
Bel fıtığı bel ağrılarının en sık nedenlerinden biridir. Halk arasında bel kayması, disk kayması, omurilik sıkışması gibi isimlerlede duyabilirsiniz.

Diskler iki omur gövdesinin arasında kauçuk yumuşaklığında destek dokulardır. Omurganın eğilme hareketleri disklerden olduğu gibi, her disk bir amortisör gibi gelen darbeleri emer. Disk omurilik ve sinir köklerinin hemen önünde yerleşmiştir. Bu yerleşim disk hastalıklarındaki belirtilerin ana nedenidir.

Aslında disk kauçuk kıvamında bir halka ve içinde jöle kıvamında çekirdekten oluşur. Bel fıtığı halkanın kırılarak içindeki jöle kıvamındaki maddenin omuriliğe ve/veya sinir köklerine baskı yapmasıdır.

Bel fıtığı nedenleri


* Diskler yüksek oranda su içerir. İnsanlar yaşlandıkça su içeriği azalır ve disk daha sert bir hal alır ve yüksekliği azalır.Daha sert diskler fıtıklaşmaya daha eğilimli olur.
* Aşınma ve yırtık
* Aşırı ağırlık diskin ortasındaki jöle kıvamlı çekirdeği sıkıştırarak halkayı kırarak dışarı çıkmaya zorlar.
* Kötü duruş-oturuş pozisyonu
* Hatalı yük kaldırma
* Ani basınç

Bu durumda halka kırılarak içindeki jöle kıvamındaki maddenin omuriliğe ve/veya sinir köklerine baskı yapar. Bazen bu madde koparak omurilik kanalına dolabilir. Bu durum sinir köklerini zedeleyerek felçlere idrar tutamama gibi yakınmalara neden olur.

Belirtiler
Her beş kişiden 4'ü hayatının bir döneminde bel ağrısı çekmektedir. Yalnız ağrı bel fıtığı demek için yeterli değildir. Yine de ani başlayan ağrılarda doktora başvurmakta geç kalınmamalıdır.

Bel fıtığının en tipik belirtisi siyatik ağrısıdır. Siyatik ağrısı kalça ortasından başlayan bacağa yayılan, aniden gelen, keskin şiddetli bir ağrıdır. Bu bel fıtığının sinirlere yaptığı bası nedeniyle olur.
Siyatik ağrısı hapşırma, öksürme fazla oturma ile artar.

Diğer bulgular;

* Bir bacakta kuvvetsizlik, bazı hareketlerde felç
* Karıncalanma, batma, uyuşukluk
* İdrar tutamama, altına kaçırma (Bu bulgu her iki bacakta kuvvetsizlikle birlikte olursa çok ciddi bir durumla karşı karşıyasınız demektir.)
* Bel ortasında yanıcı ağrı.
* Bel fıtığında tanı

Tıbbi hikaye tanıda en önemli ipuçlarını sağlar. Genellikle, az veya çok bel ağrısını takiben bacağa vuran ağrı hikayesi vardır. Genellikle ağır kaldırma gibi bir olay sonrası ilk bulgular hissedilirse de, uzun süren sabahları kalktığında bel ağrısı ve sertliği ardından belirgin bir zorlama olmaksızın ani başlayan vakalar da az değildir. Bu konuda net veriler olmamakla birlikte disk hastalıklarında ailevi bir eğilim genellikle saptanabilir.

Fizik muayene genellikle tanıyı sağlar. Muayene ile hangi sinir kökünün sıkıştığı, bu sıkışmanın ciddiyeti rahatlıkla saptanabilir. Tedavi yönteminin seçiminde muayene bulguları esastır.

Basit bir radyolojik inceleme ile omurga mekaniğini etkileyen, belağrısı ile karakterize doğumsal omurga hastalıkları (% 5-10 a varan oranlarda görülebilir), kireçlenmeler, omurga kaymaları, bazı tümörler tanınabilir.

MR ve EMG gibi tetkikler tedaviye yanıt vermeyen, sık nüks eden, muayene bulguları ile cerrahi karar verilen vakalarda ayırıcı tanı ve operasyon stratejisi açısından gerekebilir.

Tedavi seçenekleri
Ani başlayan veya uzun süreli hafif yakınmaların üzerine başlayan şiddetli bulgularda yatak istirahati, ağrı kesiciler, kas gevşeticiler genellikle işe yararlar. Bu durumlarda doktor kontrolünde kortikosteroid kullanımı hızlı ve etkili bir iyileşme sağlayabilir. Sadece ağrı ile karakterize olgularda bele buz uygulaması, tutulma-kasılma ile karakterize olgularda sıcak uygulaması işe yarar. Bu durumlarda hastaların yavaş hareket etmeleri, ani hareketlerden kaçınmaları, uzun yürüyüş ve uzun süreli oturmaktan kaçınmaları önerilir. Bu devrede fizik tedavi çok yararlı değildir. Bu devrede sinir köklerine direkt (epidural) kortikosteroid enjeksiyonu oldukça etkili bir tedavi seçeneğidir.

Uzun süreli (kronik) ağrı durumlarında tedavide antidepresan ilaçlar, disk içine yapılan ilaç, ısı veren maddelerle diski küçültme yöntemleri etkilidir. Bu dönemde fizik tedavi oldukça etkilidir.

Cerrahi tedavi fıtık parçasının kanala düştüğü, fonksiyon kaybına neden olan sinir basılarında gereklidir. Uygun yapılmış cerrahi dışı tedavilere yanıt vermeyen 3 ayı geçmiş ciddi bulgularda da cerrahi tedavi düşünülebilir. Günümüzde microdiskektomi yöntemi uygulanmaktadır.

Bel fıtıklarında tedavi yöntemlerinden hangisi seçilirse seçilsin temel 4 koşul yerine getirilmelidir.

1. Hastalar mutlaka ideal kilolarında olmalıır.
2. Karın ve bel adelerini geliştirici ekzersiz programlarına veya spor aktivitelerine hemen başlanmalıdır.
Bkz: Şekil 1-2-3)
3. Ağırlık kaldırırken, otururken, çalışırken, araç kullanırken beli korumak. (Bkz: Eğitim Konuları)
4. Yatak tam ortopedik olmalıdır. Hastaların sırtüstü dizlerinin altında bir yastık ile dizleri hafif kıvrık pozisyonda veya yan yatarken dizler hafifçe karına çekilmiş pozisyonda yatmalıdırlar.

Acil durumlar
Nadir vakalarda fıtık omurilik ve sinir köklerine aşırı baskı yaparak idrar ve gayita kaçırma, belli bölgelerde felçlere neden olabilir. Bu sırada bacak, kasık ve genital bölgede uyuşukluk ve karıncalanmalar olur. Bu durum acil cerrahi müdahale gerektirir.

Siyatik ağrısı ile karışan hastalıklar
Belden kalça, bacak ve kasığa vuran ağrıların yaklaşık %90 ını siyatik ağrıları oluşturur. Bunun dışında leğen kemiği içindeki ve omurgadaki bazı hastalıklar bu ağrıyı taklit edebilir.
 
BOYUN AĞRISI

Boyun (servikal vertebra) kafa tabanı ile göğüs kafesimiz arasında kalan bölgemize verilen isimdir. Bu bölgede yer alan omurlar birbirlerine kalın bağlar ile tutunarak stabilite ve dengelerini oluştururlar. Bu bölgeye yapışan kaslar hareket ve destek görevi görürler. Boyun başın ağırlığını taşımak üzere yeterli güce sahiptir. Ancak boyun bölgesi omurganın geri kalan bölgelerine nazaran daha az korunduğu için yaralanmalara daha çok maruz kalır.(bkz: Boyun Zorlanmaları) Birçok kişi hayatının bir döneminde geçici boyun ağrıları ile karşı karşıya kalmıştır. Bunların yarısı kadarı medikal tedavi ile iyileşmiştir. Burada size boyun ağrısına neden olabilecek sebeblerle ile ilgili kısa bilgiler sunulacaktır. Detaylı bilgi için doktorunuz ile temasa geçmenizi öneririz.

Boyun ağrıları yumuşak doku (kas,ligaman,sinir) kemik yapılar ve eklem problemlerine bağlı olarak oluşabilir. Boyun ağrılarının çoğu yumuşak doku kökenli yada aşınmaya bağlı olarak gelişen osteoartrit adını verdiğimiz hastalık sonrasında gelişir. Çok ender olarak enfeksiyon ve bazı tümörler de ağrıya neden olabilir. Bazen ise sırt,omuz ve kollarla ilgili problemler boyun ağrısı yapabilir .Osteoartritis genellikle yaşlı kişilerde vücudun yük taşıyan bölümlerinde aşınmaya bağlı olarak gelişen bir eklem problemidir. Romatoid artrit gibi eklemi bozan hastalıklar da ağrıya neden olabilirler. Bu iki tip artritte eklem hareketinin azalmasına ve ağrıya neden olur. Servikal disk dejenerasyonlarıda ağrıya neden olurlar.Diskler taşınan yükün absorbe edilmesinden sorumlu yapılardır. Servikal disk dejenerasyonu genellikle 40 yaş üzeri kişilerde gelişir, diskler arasında bulunan jöle kıvamında ki maddenin azalmasına bağlı olarak diskler arasındaki mesafe azalır.Yük taşıma görevi kemik dokuya kalır ve kemikte bozulmaya neden olan değişikler başlamasına neden olur. Disk gücü azalıp kemiğin üzerine binen yükün artışı ile beraber disk içerisinde ki löle dışarıya kaçabilir ki buna fıtıklaşma denir. Fıtıklaşmalar disk yanından geçen sinir kökleri üzerine bası yaparak cidi ağrılara neden olurlar.






BOYUN FITIKLARI VE SERVİKAL RADİKULOPATİ

Bir yeriniz ağrıdığı zaman ağrının kaynağını bulmak çok zor değildir.Ancak eğer boyun bölgesinde ki vertebralarınızda(omurlarınızda) bir sorun varsa bu çok şaşırtıcı bir şekilde omzunuza ,kolunuza,dirseğinize yada elinizde şikayetlere yol açabilir.Bunun sebebi boyundan kök alan bir sinirinizin tüm kol boyunca ilerleyerek elde sonlanıyor olmasıdır.İşte boyun kaynaklı bir problemden dolayı boyun dışında başka bir bölümde oluşan tüm ağrılara servikal radikulopati diyoruz.

Sinir köklerine bası yapabilecek olan birçok sebeb vardır:

* Boyun fıtığı: Burada diskler arasında bulunan jöle kıvamında ki materyalin(nucleus ki göreve yük dağılımını sağlamaktır)diskin dış yüzeyindeki tabakadan(annulus) dışarı doğru kaçışı mevcuttur.Dışarı kaçan bu jöle buradan geçmekte olan sinir uçlarına baskı yaparak şikayetlere neden olur.
* Spinal stenoz: Bazen omurlar arasındaki mesafe daralarak aralarından geçen sinirlerin sıkışmasına neden olur.
* Dejeneratif disk hastalığı: Yaşlanma ile beraber vücudun su içeriğinde ki azalma ve buna bağlı olarak gelişen kimyasal değişiklikler omurların yapısında bozulma ile karşımıza çıkabilir.Bu bozulma sinirlerin üzerinde baskı oluşmasına neden olur.

Doktorunuz size boyun hareketleri ve çeşitli boyun manevraları yaptırarak,şikayetleriniz ile detaylı bilgi alarak muayene edecektir.Omurganızı detaylı incelemek üzere röntgenler,bilgisayarlı tomografi,manyetik rezonans görüntüleme tetkikleri istenebilir.

Tedavi
Başlangıç tedavisi boynunuzda ki şikayetleri azaltmatya yönelik olarak 3 kademeden oluşacaktır.

* Dinlenme: Boynunuzun dinlenmesini sağlamak üzere birkaç gün boyunluk takılabilir. Ancak uzun süreli boyunluk kullanılması boyun problemlerinin temel tedavi prensiplerinden adele güçlendirme prensibine tam ters olduğu ve adeleleri zayıflattığı için uzun kullanılmamalıdır.
* İlaç tedavisi: Ağrı kesici ve bölgesel ödemi geri çekecek ilaç kullanımı sıktır. Sinir basısı fazla ise kortizon kullanımı hızlı bir iyileşme sağlar. Ancak kortizon kullanımına ve şekline doktorunuzun karar vermesi önemlidir.
* Fizik tedavi: İsometrik ve germe egzersizleri,sıcak soğuk uygulamaları,elektrik stimulasyon tedavileri uygulanır. Uzun süreli iyi sonuçlar için uygun hareketlerle boyunu güçlendirmek hayati öneme sahiptir.

Eğer 6-12 haftalık bir sürecin sonrasında şikayetler gerilemiyor ise altta yatan sebeb bağlı olarak cerrahi tedavi seçenekleri düşünülmelidir.
 
BOYUN ZORLANMALARI

Trafik kazaları sonrasında,futbol gibi temas sporlarında,evde yada dışarıda yüksekten düşme sonrasında boyun zorlanmaları ve buna bağlı boyun ağrısı gelişebilir. Bu ağrının alt yapısını bağ zorlanmaları veya kas gerilmeleri oluşturur.

Boyun yer alan 7 adet omurganıza servikal vertebralar denir. Birbirlerine ligamanlar ile bağlıdırlar. Aniden, boyunu ileri derecede geren tarzda hareketler, meydana geldiğinde ligamanlarda yırtık, zorlanma gibi sonuçlar doğurabilirler. Örneğin aniden fren yaparak duran bir arabanın içeresindeki yolcuda önce öne doğru takibinde ise aniden geriye doğru güçlü gerilme kuvvetleri oluşur.

Bulgular

* Hareket ile artan boyunun özellikle arkasını oluşan ağrı,
* Travmadan hemen sonra başlamayıp,daha çok ertesi günü şiddtelenen ağrı,
* Omuz ve etrafında eşlik eden kas ağrıları ve gerginlik,
* Baş ağrısı,
* Boğaz ağrısı,
* Yorgunluk,uyku problemleri,konsantrasyon bozukluğu,
* Elde ve kolda uyuşukluk,
* Boyun hareketleri esnasında zorlanma,
* Elde ve kolda güçsüzlük.

Tanı
Doktorunuz muayene esnasında yaralanmanın şekli,ağrının karekteri ile ilgili sorular soracaktır,bununla beraber gerginliğin olduğu bölgeleri eli ile muayene edecektir.Kemik yapıları gözlemlemek için röntgenler istenebilir.Röntgenlerde kırık,artrit,gibi ağrıya etken olabilecek sebebler aranacaktır. Zaman zaman ayırıcı tanıda MR gibi ileri tetkik yöntemleri kullanılabilir.

Tedavi
Vücutta meydana gelen tüm zorlanmalar nerede olursa olsun aynı tedavi protokolü ile tedavi edilirler. Tüm zorlanmalarda olduğu gibi boyun zorlanmaları da uygun tedavi verildiğinde zaman içerisinde kendiliğinden iyileşecek ve sorun bırakmayacaktır. Ligamanların iyileşme süresi boyunca bir boyunluk kullanmak iyileşmeyi hızlandırır.

Ağrı kesici ilaçlar hem ağrınızı dindirecek hem de bölgesel ödemin geri çekilmesine yardımcı olacaktır.Kas gevşetici ilaçların spazmları çözmede etkisi yüksektir.Yaralanmadan sonraki ilk 3 gün içerisinde günde 3-4 kez 15�er dakikalık buz kompres uygulamaları tedavi kapsamındadır.Bu enflamasyonun ve ödemin geri çekilmesine yardımcı olacaktır.Sıcağın spazmı çözücü etkisi olduğu bilinsede ilk 5 gün uygulanması sakıncalıdır.ağrılı bölgeye masaj, ultrason, isometrik egzersizler tedavinin devamını oluşturur.Tüm şikayetler 4-6 hafta içerisinde ortadan kalkacaktır. Trafik kazası sonrası olan yaralanmaların iyileşmesi genellikle daha uzun sürer.
 
Geri
Top