Satranç hayat gibidir.
Her parçanın kendi işlevi vardır.
Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü.
Bazıları oyunun başında işine yarar, bazılarıysa sonunda.
Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın.
Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz.
On parçanı kaybedip yine de kazanabilirsin oyunu.
Görmek, yaşamaktır. Vuslattır görmek. Her bakış dış dünyaya atılan bir kementtir, bir kucaklayıştır. Bir busedir her bakış.
Görmek sahip olmaktır.
Gören hangi hakla yalnızlıktan bahsedebilir? Mevsimler bütün işveleriyle emrindedir, renkler bütün cilveleriyle hizmetindedir. Çiçekler onun için açar, şafak onun için pırıldar. Şehrin bütün kadınları onun için giyinip süslenir.
Çocukların bütün tebessümü onun içindir.
Bir aşkı başka aşk söndürebilir. Aşkta ne yükseklik, ne alçaklık, ne de akıllılık ve akılsızlık vardır. Hafızlık, şeyhlik, müritlik yoktur. Sadece kepazelik, aşağılık ve rintlik vardır. İnsanın toprağını aşk şebnemi ile yoğurdukları için alemde yüzlerce fitne ve kargaşalık peyda olur. Aşkın yüzlerce neşteri, ruhun damarlarına sokuldu ve oradan gönül adı verilen bir damla aldı... Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı."
"Bir yanaşımdır bir öbür kişiye; birden iki kişiyi döndürür bir kişiye.. Anılarından kale yapıp sığınsa bile, yetmez yalnız başına bir ömür birkişiye! "