Sir Reginald, krallığın en cesur, en güçlü, aynı zamanda en sarhoş şövalyesiydi. Cesareti, ejderhalarla savaşırken bile onu terk etmezdi, ancak cesaretinin yanında, her zaman bir şişe şarap bulundurması gerektiği fikri de vardı. Bu alışkanlığı, çoğu zaman kendisini ve etrafındakileri pek çok komik duruma sokardı.
Bir gün, Kral Arthur'un görkemli şöleninde, Sir Reginald alışılmış biçimde sarhoştu. Kralın sarayında hizmet eden ve her hareketiyle onu eğlendiren palyaçolar bile Reginald'ın sarhoşluk performanslarına hayran kalmıştı. Şölenin en heyecan verici anlarından biri, her yıl düzenlenen "En Güzel Şarabın Yarışması"ydı. Sir Reginald, bu yarışmada kendi şarabıyla katılmaya karar vermişti. Ancak sorun şu ki, Reginald'ın şarabı biraz... sıra dışıydı.
Şarabını gösterişli bir şekilde sunmak için, özel olarak tasarlanmış, ters duran bir bardaktı kullanmaya karar vermişti. Bu bardak, özel bir mekanizma ile şarabı aşağı doğru akıtarak, havaya bir şelale gibi döker ve ardından tekrar bardağa geri akmasını sağlıyordu. Reginald, bu gösterişli sunumu planlarken, sarhoşluğundan kaynaklı olarak detayları atlamıştı. Mekanizma, tahmin edilebileceği gibi, oldukça karmaşıktı ve bir miktar yağlama gerektiriyordu. Reginald ise, yağlama işlemi için şarabının bir kısmını kullanmıştı. Sonuçta, mekanizmanın çalışması için gerekli olan "yağ" yerine sadece daha fazla şarap olmuştu.
Yarışma günü geldi çattı. Sir Reginald, ters duran bardağını gururla sahneye taşıdı. Heyecanla mekanizmayı çalıştırmaya çalıştı, ancak bardaktan tek damla şarap bile akmadı. Kral ve diğer şövalyeler merakla beklerken, Reginald, bardağı çeşitli yönlere çevirip sallamaya başladı. Bu sırada, bardağın içindeki şarap, Sir Reginald'ın tahmin edemeyeceği bir şekilde hareket ediyordu. Bazen yukarı doğru fışkırıyor, bazen de bardağın dışına sıçrıyordu. Reginald'ın yüzü ve elbisesi şarapla kaplanmıştı.
Sonunda, mekanizmanın yerine şarap sızıntısı ve bir dizi komik ses çıkaran düzensiz bir hareketlenmeyle sonuçlandı. Reginald, şarapla kaplı olduğu için neredeyse görünmez haldeydi. Seyirciler kahkahalarla sarsılıyordu. Kral Arthur bile gülmekten kendini alamadı.
Sir Reginald, şarabının tadına bile bakılmadan yarışmadan elendi. Ancak, yarışmanın kazananından daha fazla alkış aldı. Ters duran bardaktaki şarabının komik hikayesi, krallığın dört bir yanına yayıldı ve Sir Reginald'ın şöhreti, cesaretiyle değil, sarhoşluk ve talihsizlikleriyle anılmaya başlandı. O günden sonra, Sir Reginald her zaman şarabını normal bir bardakta içmeyi tercih etti, ancak ters duran bardak hikayesi, krallığın en komik anılarından biri olarak yıllarca anlatıldı. Ve Sir Reginald, sarhoş olduğu her akşam, ters duran bardağını hatırlayarak gülerdi... veya öyle tahmin ediliyordu, çünkü kimse onu gerçekten tam anlamıyla hatırladığından emin değildi.
Bir gün, Kral Arthur'un görkemli şöleninde, Sir Reginald alışılmış biçimde sarhoştu. Kralın sarayında hizmet eden ve her hareketiyle onu eğlendiren palyaçolar bile Reginald'ın sarhoşluk performanslarına hayran kalmıştı. Şölenin en heyecan verici anlarından biri, her yıl düzenlenen "En Güzel Şarabın Yarışması"ydı. Sir Reginald, bu yarışmada kendi şarabıyla katılmaya karar vermişti. Ancak sorun şu ki, Reginald'ın şarabı biraz... sıra dışıydı.
Şarabını gösterişli bir şekilde sunmak için, özel olarak tasarlanmış, ters duran bir bardaktı kullanmaya karar vermişti. Bu bardak, özel bir mekanizma ile şarabı aşağı doğru akıtarak, havaya bir şelale gibi döker ve ardından tekrar bardağa geri akmasını sağlıyordu. Reginald, bu gösterişli sunumu planlarken, sarhoşluğundan kaynaklı olarak detayları atlamıştı. Mekanizma, tahmin edilebileceği gibi, oldukça karmaşıktı ve bir miktar yağlama gerektiriyordu. Reginald ise, yağlama işlemi için şarabının bir kısmını kullanmıştı. Sonuçta, mekanizmanın çalışması için gerekli olan "yağ" yerine sadece daha fazla şarap olmuştu.
Yarışma günü geldi çattı. Sir Reginald, ters duran bardağını gururla sahneye taşıdı. Heyecanla mekanizmayı çalıştırmaya çalıştı, ancak bardaktan tek damla şarap bile akmadı. Kral ve diğer şövalyeler merakla beklerken, Reginald, bardağı çeşitli yönlere çevirip sallamaya başladı. Bu sırada, bardağın içindeki şarap, Sir Reginald'ın tahmin edemeyeceği bir şekilde hareket ediyordu. Bazen yukarı doğru fışkırıyor, bazen de bardağın dışına sıçrıyordu. Reginald'ın yüzü ve elbisesi şarapla kaplanmıştı.
Sonunda, mekanizmanın yerine şarap sızıntısı ve bir dizi komik ses çıkaran düzensiz bir hareketlenmeyle sonuçlandı. Reginald, şarapla kaplı olduğu için neredeyse görünmez haldeydi. Seyirciler kahkahalarla sarsılıyordu. Kral Arthur bile gülmekten kendini alamadı.
Sir Reginald, şarabının tadına bile bakılmadan yarışmadan elendi. Ancak, yarışmanın kazananından daha fazla alkış aldı. Ters duran bardaktaki şarabının komik hikayesi, krallığın dört bir yanına yayıldı ve Sir Reginald'ın şöhreti, cesaretiyle değil, sarhoşluk ve talihsizlikleriyle anılmaya başlandı. O günden sonra, Sir Reginald her zaman şarabını normal bir bardakta içmeyi tercih etti, ancak ters duran bardak hikayesi, krallığın en komik anılarından biri olarak yıllarca anlatıldı. Ve Sir Reginald, sarhoş olduğu her akşam, ters duran bardağını hatırlayarak gülerdi... veya öyle tahmin ediliyordu, çünkü kimse onu gerçekten tam anlamıyla hatırladığından emin değildi.