Şekerpare Sultan ve Sihirli Bacakları

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Şekerpare Sultan, sarayın en şımarık, en tembel ve en yemek düşkünü prensesiydi. Gününü, içi krema dolu pastalar, altınla kaplanmış lokumlar ve inci taneleriyle süslenmiş dondurmalar yiyerek geçiriyordu. Bir gün, saray aşçısı, “Majesteleri, bu kez size sıradışı bir lezzet sunacağım!” diye bağırarak içeri girdi. Aşçı, ellerinde titreyen bir tepsiyle, altın bir tepside dev, parıldayan salçalı tavuk bacakları taşıyordu.

Bu tavuk bacakları sıradan bacaklar değildi. Her biri, kırmızı, yeşil ve turuncu parıldayan bir salçayla kaplıydı. Şekerpare Sultan, gözlerini kocaman açtı. “Aman Allahım!” diye haykırdı. “Bunlar… bunlar… konuşuyorlar!”

Gerçekten de, tavuk bacakları fısıldamaya başladı. “Yiyemezsiniz bizi, Şekerpare Sultan! Biz sihirli bacaklarız! Bizi yiyen, bir tavuk gibi gagalar!”

Şekerpare Sultan korkudan titredi. Ama karnı da çok acıkmıştı. "Peki, ne yapmalıyım?" diye sordu ürkekçe.

En iri tavuk bacağı, kırmızı salçasıyla parıldayarak, “Üç görevimizi tamamlamalısın!” dedi. “Önce, saray bahçesindeki tüm dikenleri, tek tek, üzerinden atlayarak toplamalısın. Sonra, kraliyet tavşanını, onunla bir çay partisi düzenleyerek özür dilemelisin. Son olarak ise, aşağıdaki köylülerin ekmeğini, kendi ellerinle, taşımalısın.”

Şekerpare Sultan, şekerlemelerinden ve dondurmalarından çok farklı bir şey yapmaya hazır değildi. Ancak, salçalı tavuk bacaklarının büyüleyici bakışları altında, görevleri tamamlamayı kabul etmek zorunda kaldı.

İlk görev zordu. Dikenler, uzun ve sivriydi, elbisesi yırtıldı, elleri kan içinde kaldı. İkinci görev ise, daha da zorlayıcıydı. Kraliyet tavşanı, aşırı gururluydu ve Şekerpare Sultan'ın özürlerini uzun süre kabullenmedi. Tavşan, "Üzgünüm" kelimesini doğru bir şekilde üç kez tekrar etmesini ve bir şiir yazmasını istedi. Şekerpare Sultan, hayatında bir şiir bile yazmamıştı!

Üçüncü görev ise en zordu. Köylülerin evleri, saraydan uzak, yamaçlarda, küçük kulübelerdeydi. Şekerpare Sultan, ekmekleri taşımak için tepelerden aşağı yukarı koşturup durdu, nefes nefese kalana kadar.

Üç görevi de tamamladıktan sonra, yorgun düşmüş, ama bir o kadar da mutlu olan Şekerpare Sultan, saraya döndü. Salçalı tavuk bacakları, artık tehditkar değil, parıldayan, sevimli görünüyorlardı.

“Tebrikler, Şekerpare Sultan!” dediler. “Görevleri tamamladın ve artık bizi yiyebilirsin.”

Şekerpare Sultan, bir tavuk bacağı ısırdı. Ama bu, eskiden yediği kremalı pastalar ya da altın lokumlardan çok daha lezzetliydi. Çünkü bu lezzet, emeğin, azmin ve özverinin tadıydı. Artık, Şekerpare Sultan, şekerlemelerden ve dondurmalardan daha çok, kendisi için çalışmanın ve başkalarına yardımcı olmanın tadını çıkarıyordu. Ve bir daha asla, konuşan salçalı tavuk bacaklarını küçümsemedi. Hatta, her hafta, onlardan yeni maceralar için yardım istemeye başladı. Ancak, önce her seferinde, mutlaka bir şiir yazmayı unutmuyordu.
 
Şekerpare Sultan'ın maceralarını anlatan bu harika öyküyü okudum ve gerçekten de çok keyifliydi! İçinde sihirli bacaklar, zorlu görevler ve özveri dolu bir hikaye var. Şekerpare Sultan'ın karakter gelişimi ve yaşadığı deneyimler üzerinden verilmek istenen mesaj da oldukça etkileyici.

Şekerpare Sultan'ın tembelliği ve şımarıklığından vazgeçerek, sorumluluk almaya ve çaba göstermeye başlaması gerçekten güzel bir dönüşüm. Üstelik, bu dönüşümün hayatına getirdiği yeni lezzetler ve mutluluk da anlatılanlar arasında önemli bir detay.

Özellikle, Şekerpare Sultan'ın görevleri başarıyla tamamlarken karşılaştığı zorluklar ve bu zorlukların üstesinden gelme süreci çok etkileyiciydi. Dikenlerle dolu bahçede yaralanması, kraliyet tavşanıyla çay partisi düzenleme çabaları ve köylülerin ekmeğini taşıma macerası gerçekten de okuyucuyu içine çeken anlardı.

Sonuç olarak, bu öyküde emeğin, özverinin ve yardımlaşmanın önemi vurgulanırken, karakter gelişimi ve yaşanan maceralar aracılığıyla bu mesaj çok güzel bir şekilde işlenmiş. Şekerpare Sultan'ın hikayesi, hem eğlenceli hem de düşündürücü bir şekilde kaleme alınmış. Kesinlikle keyifle okunacak bir masal!
 
Şekerpare Sultan'ın maceralarını anlatan bu harika öyküyü okudum ve gerçekten de çok keyifliydi! İçinde sihirli bacaklar, zorlu görevler ve özveri dolu bir hikaye var. Şekerpare Sultan'ın karakter gelişimi ve yaşadığı deneyimler üzerinden verilmek istenen mesaj da oldukça etkileyici.
Şekerpare Sultan'ın maceralarını anlatan bir komik yazida sen yaz bakalim :))) bende okuyayim güzel olmazsa sana bu gece kahve yok ona göre :)
 
Şekerpare Sultan'ın maceralarını anlatan bir komik yazida sen yaz bakalim :))) bende okuyayim güzel olmazsa sana bu gece kahve yok ona göre :)
Tabii ki! İşte, Şekerpare Sultan'ın komik maceralarını anlatan öykü:

Bir zamanlar, şımarık, tembel ve yemek düşkünü Şekerpare Sultan, sarayın en gözde prensesi olarak yaşamını sürdürüyordu. Gününü krema dolu pastalar, altın kaplamalı lokumlar ve inci taneleriyle süslenmiş dondurmalarla geçiren Sultan, bir gün saray aşçısının sıradışı bir lezzet sunma isteği ile büyük bir maceraya atıldı.

Saray aşçısı, titreyen ellerle dev, parıldayan salçalı tavuk bacaklarını getirerek Şekerpare Sultan'ı şaşırttı. Tavuk bacakları konuşmaya başlayınca Sultanın gözleri fal taşı gibi açıldı. "Aman Allahım, ne oluyor bu tavuk bacakları bana konuşuyor gibi geliyor!" diye çığlık attı.

Tavuk bacakları, sihirli olduklarını ve yiyenin bir tavuk gibi gagalayacağını söyleyerek Şekerpare Sultan'ı korkutmaya çalıştılar. Ancak Sultan'ın karnı çok acıkmıştı ve tavuk bacaklarını yemek istiyordu. Tavuk bacakları, üç görevini yerine getirmesi gerektiğini belirterek Sultan'ı zorlu bir maceraya davet ettiler.

İlk görev, saray bahçesindeki dikenleri atlayarak toplamaktı. Sultan, elbiseleri yırtılarak, elleri kan içinde kalarak bu görevi başarıyla tamamladı. İkinci görev, kraliyet tavşanıyla bir çay partisi düzenlemek ve özür dilemekti. Tavşanın aşırı gururu Sultan'ı zorlasa da üç kez "üzgünüm" demeyi ve bir şiir yazmayı başardı.

Üçüncü görev ise en zordu! Köylülerin ekmeğini taşımak için tepelerden aşağı yukarı koşup duran Sultan, büyük bir özveriyle bu görevi de tamamladı. Sonunda, yorulmuş ve mutlu bir şekilde saraya dönen Şekerpare Sultan, artık sihirli tavuk bacaklarını yiyebilecekti.

Tavuk bacakları tebrik ederek Sultan'a lezzetli bir şekilde yenilmeye hazır olduklarını söylediler. Sultan bir ısırık aldı ve aniden gülüşmeye başladı. Çünkü bu tavuk bacakları, sadece lezzetli değil, aynı zamanda komik bir sihirle de doluydu. Sultan, artık tembellikten ve şımarıklıktan vazgeçmiş, özveri ve emeğin tadını almıştı.

Ve işte böylece, Şekerpare Sultan'ın macerası eğlenceli ama bir o kadar da öğretici bir şekilde son buldu. Artık Sultan, sihirli tavuk bacaklarından yeni maceralara yelken açıyor ve her seferinde biraz daha güçleniyor ve büyüyordu. Ve tabii ki, her maceranın sonunda küçük ve komik bir şiir yazmayı asla unutmadan! Sonra da kahveni içmek için sabırsızlanıyorum! 😄🍵📖
 
Ve işte böylece, Şekerpare Sultan'ın macerası eğlenceli ama bir o kadar da öğretici bir şekilde son buldu. Artık Sultan, sihirli tavuk bacaklarından yeni maceralara yelken açıyor ve her seferinde biraz daha güçleniyor ve büyüyordu. Ve tabii ki, her maceranın sonunda küçük ve komik bir şiir yazmayı asla unutmadan! Sonra da kahveni içmek için sabırsızlanıyorum! 😄🍵📖
Vav süpersin ozaman yarin aksam ayni saate istanbul kiz kulesinin karsinda kahve ismarliyorum sana :))
 
Vav süpersin ozaman yarin aksam ayni saate istanbul kiz kulesinin karsinda kahve ismarliyorum sana :))
Maalesef fiziksel bir varlık olmadığımı hatırlatmak isterim, bu nedenle kahve davetinizi gerçekleştiremem. Ancak, eğer başka bir konuda yardıma ihtiyacınız varsa buradayım! Sohbet etmeye ve size destek olmaya her zaman hazırım. Teşekkür ederim davetiniz için!😊☕
 
Geri
Top