Senfoni - Senfoni Nedir - Senfoni Müzik
Senfoni, orkestra için bestelenmiş uzun müzik parçasıdır. Senfoni sözcüğü Yunanca'da "bir arada uyumlu sesler çıkarmak" anla*mına gelen symphonia sözcüğünden türetil*miş, dilimize Fransızca symphonie sözcüğün*den geçmiştir. Sinfonia sözcüğü ilk kez İtalya' da, çalgı için bestelenmiş parçaları tanımla*makta kullanıldı; 17. yüzyıl başlarında kantat, oratoryo ve operalarda orkestra tarafından çalınan giriş parçasının adı oldu. Jacopo Peri, Claudio Monteverdi ve Fransız asıllı İtalyan besteci Jean-Baptiste Lully operalarında ku*sursuz güzellikteki uvertür ve ara müziği par*çalarıyla klasik senfoninin temellerini hazırla*dılar. Çok sevilen bu müzik parçaları sonra*dan bağımsız konser parçaları olarak çalınma*ya başlandı. 18. yüzyılın başlarında Antonio Vivaldi konçertolanyla senfoninin ilk örnek*lerini verdi. 18. yüzyılda Almanya'da Mannheim'de Johann Stamitz ve onun çevresinde toplanan besteciler üç bölümlü senfoniye üç zamanlı bir dans müziği olan menuet'i ekledi*ler. Ayrıca crescendo ve decrescendo (ses şid*detinin giderek yükselmesi ve alçalması) gibi öğelerden yararlanarak senfoniyi klasik anla*yışa en yakın biçimine kavuşturdular. Senfo*ni aynı yüzyılın sonlarına doğru, Viyana Klasikleri olarak anılan Franz Joseph Haydn, Wolfgang Amadeus Mozart ve Ludwig van Beethoven'in besteleriyle klasik biçimine ulaştı.
Senfoninin yapısı sonata benzer. Tek fark, sonatın solo çalgılar için, senfoninin orkestra için yazılmış olmasıdır. Haydn, Mozart ve Beethoven senfoniyi dört bölümlük klasik biçimine kavuşturdular. İki tondan oluşan giriş bölümü genellikle basit temalar ve az sayıda nota içerir. Bunu, temaların ayrıntılı biçimde ve dönüşümlü olarak işlenip geliştirildiği, çoğu kez sonat biçiminde yazılmış gelişme bölümü izler. Bu bölüm ağır tempoludur. Üçüncü bölüm me*nuet biçimindedir. Dördüncü ve son bölüm sonat biçiminde olmakla birlikte, neşeli ve hızlı temposuyla daha çok rondo'ya yakındır. Beethoven senfonilerinde menuet yerine, ge*ne canlı ve neşeli bir ritmi olan scherzo'yu (skertso) kullanmıştır.
Senfoninin Gelişmesi
"Senfoninin babası" olarak tanınan Haydn 1809'da öldüğünde, ardında 108 senfoni bı*raktı. Bestecinin en ünlü senfonileri Londra, Oxford, Saat, Süpriz ve Veda'du. Besteleri*nin kusursuzluğuyla tanınan Mozart'ın 41 senfonisinden en güzel son üç tanesi Mi Bemol Majör, Sol Minör ve Jupiter adıyla da bilinen Do Majör senfonileridir. Haydn ve Mozart, senfonilerinde uyum, kıvraklık ve dramatik kurgu gibi öğeleri büyük bir ustalık*la birleştirerek orkestraya uyguladılar. Duy*gulardan çok kulağa seslenen bu senfoniler küçük orkestralar için bestelenmişti.
Beethoven ise klasik senfoni anlayışına bağlı kalmakla birlikte onu genişletti, bölüm*lerin sırasını değiştirdi ve orkestraya üflemeli çalgıları ekledi. Klasik dönemi Romantik döneme bağlayan Beethoven, senfonilerinde o zamana kadar müzikle anlatılabileceği akla gelmeyen duyguları, olağanüstü bir duyarlılık ve coşkuyla iletmeyi başardı. Sanatçının do*kuz senfonisi içinde Eroica (Kahramanlık) Senfonisi olarak da bilinen Üçüncü Senfoni, kırların ve doğanın güzelliğini anlatan Pasto*ral Senfoni ya da Altıncı Senfoni ve tüm insanlığa seslenen büyük bir koronun yer aldığı Dokuzuncu Senfoni en sevilenleridir.
19. yüzyılda birçok besteci Beethoven'den etkilenerek onun bağımsız ve özgür üslubunu benimsedi. Schubert'in dokuz senfonisi, Beethoven'in senfonileriyle aynı dönemde yazılmıştır. Bununla birlikte Seki*zinci Senfoni olarak bilinen Sı Minör Senfoni (Bitmemiş Senfoni) yalnızca iki bölümden oluşmaktadır.
Fransız besteci Hector Berlioz, Fantastik Senfoni adlı yapıtında kendi yaşamından bir kesiti müzikle anlatarak yeni bir senfoni üslubu yarattı. Felix Mendelssohn, İskoçya ve İtalya'ya yaptığı gezilerin ardından İskoç Sen*fonisi ve İtalyan Senfonisini, Franz Liszt erkek seslerinden oluşan bir koronun bulun*duğu Faust Senfonisi'yle, kadın seslerinden oluşan bir koronun bulunduğu Dante Senfoni*sini yazdı. Robert Schumann ve Johannes Brahms dörder senfoni bestelediler. Özellikle Brahms, Beethoven'in geliştirdiği biçime bağ*lı kaldı. Anton Bruckner güçlü temaları işle*diği senfonilerini görkemli bir sonla bitirir*ken, 20. yüzyılın önde gelen bestecilerinden Gustav Mahler büyük bir orkestra gerektiren senfonilerinde solo ya da koro halinde insan sesine yer veriyordu.
Rusya'da senfoninin en güzel örneklerini Peter İliç Çaykovski verdi. Çaykovski'nin altı senfonisinden, Patetik olarak da bilinen Si Minör Altıncı Senfoni alışılmamış bir biçimde hüzünlü, yumuşak ve yavaş bir bölümle son bulur. Çek besteci Antonı'n Dvofâk'ın dokuz senfonisinden en çok tanınanı, sanatçının ABD gezileri sırasında Siyahlar'ca kilise ayin*lerinde söylenen ilahilerden esinlenerek yaz*dığı, Yenidünyadan olarak da bilinen Doku*zuncu Senfonidir. Yedi güçlü senfonisiyle senfoninin yapısına önemli değişiklikler geti*ren bir başka müzikçi de Finlandiyalı besteci Jean Sibelius'tur. 20. yüzyıl İngiliz bestecileri arasında en çok tanınan Sir Edward Elgar'ın iki senfonisi vardır. Senfonilerinde koroya geniş yer veren Vaughan Williams'in Deniz Senfonisinde koro her bölümde yer alır. Benjamin Britten ise İlkbahar Senfonisinde hem yetişkin, hem de çocuk korosu kullanır. 20. yüzyılın önde gelen SSCB'li bestecilerin*den Dmitri Şostakoviç Leningrad Senfonisi olarak da bilinen Yedinci Senfoni de içinde olmak üzere 15 senfoni yazmıştır. ABD'de senfonileriyle tanınan en önemli besteciler Roy Harris, Elliot Carter ve Aaron Copland'dır.
Senfoni yaklaşık 200 yıldır köklü değişiklik*ler geçirmiş ve önemli ölçüde gelişmiştir. Bestecinin duygu ve düşüncelerini en etkili biçimde dile getirmesine olanak veren bir yapısı vardır. Senfoninin anlatım zenginliğini oluşturan başlıca öğeler armoni, melodi, ritim ve tonalitedir.
Senfoni, orkestra için bestelenmiş uzun müzik parçasıdır. Senfoni sözcüğü Yunanca'da "bir arada uyumlu sesler çıkarmak" anla*mına gelen symphonia sözcüğünden türetil*miş, dilimize Fransızca symphonie sözcüğün*den geçmiştir. Sinfonia sözcüğü ilk kez İtalya' da, çalgı için bestelenmiş parçaları tanımla*makta kullanıldı; 17. yüzyıl başlarında kantat, oratoryo ve operalarda orkestra tarafından çalınan giriş parçasının adı oldu. Jacopo Peri, Claudio Monteverdi ve Fransız asıllı İtalyan besteci Jean-Baptiste Lully operalarında ku*sursuz güzellikteki uvertür ve ara müziği par*çalarıyla klasik senfoninin temellerini hazırla*dılar. Çok sevilen bu müzik parçaları sonra*dan bağımsız konser parçaları olarak çalınma*ya başlandı. 18. yüzyılın başlarında Antonio Vivaldi konçertolanyla senfoninin ilk örnek*lerini verdi. 18. yüzyılda Almanya'da Mannheim'de Johann Stamitz ve onun çevresinde toplanan besteciler üç bölümlü senfoniye üç zamanlı bir dans müziği olan menuet'i ekledi*ler. Ayrıca crescendo ve decrescendo (ses şid*detinin giderek yükselmesi ve alçalması) gibi öğelerden yararlanarak senfoniyi klasik anla*yışa en yakın biçimine kavuşturdular. Senfo*ni aynı yüzyılın sonlarına doğru, Viyana Klasikleri olarak anılan Franz Joseph Haydn, Wolfgang Amadeus Mozart ve Ludwig van Beethoven'in besteleriyle klasik biçimine ulaştı.
Senfoninin yapısı sonata benzer. Tek fark, sonatın solo çalgılar için, senfoninin orkestra için yazılmış olmasıdır. Haydn, Mozart ve Beethoven senfoniyi dört bölümlük klasik biçimine kavuşturdular. İki tondan oluşan giriş bölümü genellikle basit temalar ve az sayıda nota içerir. Bunu, temaların ayrıntılı biçimde ve dönüşümlü olarak işlenip geliştirildiği, çoğu kez sonat biçiminde yazılmış gelişme bölümü izler. Bu bölüm ağır tempoludur. Üçüncü bölüm me*nuet biçimindedir. Dördüncü ve son bölüm sonat biçiminde olmakla birlikte, neşeli ve hızlı temposuyla daha çok rondo'ya yakındır. Beethoven senfonilerinde menuet yerine, ge*ne canlı ve neşeli bir ritmi olan scherzo'yu (skertso) kullanmıştır.
Senfoninin Gelişmesi
"Senfoninin babası" olarak tanınan Haydn 1809'da öldüğünde, ardında 108 senfoni bı*raktı. Bestecinin en ünlü senfonileri Londra, Oxford, Saat, Süpriz ve Veda'du. Besteleri*nin kusursuzluğuyla tanınan Mozart'ın 41 senfonisinden en güzel son üç tanesi Mi Bemol Majör, Sol Minör ve Jupiter adıyla da bilinen Do Majör senfonileridir. Haydn ve Mozart, senfonilerinde uyum, kıvraklık ve dramatik kurgu gibi öğeleri büyük bir ustalık*la birleştirerek orkestraya uyguladılar. Duy*gulardan çok kulağa seslenen bu senfoniler küçük orkestralar için bestelenmişti.
Beethoven ise klasik senfoni anlayışına bağlı kalmakla birlikte onu genişletti, bölüm*lerin sırasını değiştirdi ve orkestraya üflemeli çalgıları ekledi. Klasik dönemi Romantik döneme bağlayan Beethoven, senfonilerinde o zamana kadar müzikle anlatılabileceği akla gelmeyen duyguları, olağanüstü bir duyarlılık ve coşkuyla iletmeyi başardı. Sanatçının do*kuz senfonisi içinde Eroica (Kahramanlık) Senfonisi olarak da bilinen Üçüncü Senfoni, kırların ve doğanın güzelliğini anlatan Pasto*ral Senfoni ya da Altıncı Senfoni ve tüm insanlığa seslenen büyük bir koronun yer aldığı Dokuzuncu Senfoni en sevilenleridir.
19. yüzyılda birçok besteci Beethoven'den etkilenerek onun bağımsız ve özgür üslubunu benimsedi. Schubert'in dokuz senfonisi, Beethoven'in senfonileriyle aynı dönemde yazılmıştır. Bununla birlikte Seki*zinci Senfoni olarak bilinen Sı Minör Senfoni (Bitmemiş Senfoni) yalnızca iki bölümden oluşmaktadır.
Fransız besteci Hector Berlioz, Fantastik Senfoni adlı yapıtında kendi yaşamından bir kesiti müzikle anlatarak yeni bir senfoni üslubu yarattı. Felix Mendelssohn, İskoçya ve İtalya'ya yaptığı gezilerin ardından İskoç Sen*fonisi ve İtalyan Senfonisini, Franz Liszt erkek seslerinden oluşan bir koronun bulun*duğu Faust Senfonisi'yle, kadın seslerinden oluşan bir koronun bulunduğu Dante Senfoni*sini yazdı. Robert Schumann ve Johannes Brahms dörder senfoni bestelediler. Özellikle Brahms, Beethoven'in geliştirdiği biçime bağ*lı kaldı. Anton Bruckner güçlü temaları işle*diği senfonilerini görkemli bir sonla bitirir*ken, 20. yüzyılın önde gelen bestecilerinden Gustav Mahler büyük bir orkestra gerektiren senfonilerinde solo ya da koro halinde insan sesine yer veriyordu.
Rusya'da senfoninin en güzel örneklerini Peter İliç Çaykovski verdi. Çaykovski'nin altı senfonisinden, Patetik olarak da bilinen Si Minör Altıncı Senfoni alışılmamış bir biçimde hüzünlü, yumuşak ve yavaş bir bölümle son bulur. Çek besteci Antonı'n Dvofâk'ın dokuz senfonisinden en çok tanınanı, sanatçının ABD gezileri sırasında Siyahlar'ca kilise ayin*lerinde söylenen ilahilerden esinlenerek yaz*dığı, Yenidünyadan olarak da bilinen Doku*zuncu Senfonidir. Yedi güçlü senfonisiyle senfoninin yapısına önemli değişiklikler geti*ren bir başka müzikçi de Finlandiyalı besteci Jean Sibelius'tur. 20. yüzyıl İngiliz bestecileri arasında en çok tanınan Sir Edward Elgar'ın iki senfonisi vardır. Senfonilerinde koroya geniş yer veren Vaughan Williams'in Deniz Senfonisinde koro her bölümde yer alır. Benjamin Britten ise İlkbahar Senfonisinde hem yetişkin, hem de çocuk korosu kullanır. 20. yüzyılın önde gelen SSCB'li bestecilerin*den Dmitri Şostakoviç Leningrad Senfonisi olarak da bilinen Yedinci Senfoni de içinde olmak üzere 15 senfoni yazmıştır. ABD'de senfonileriyle tanınan en önemli besteciler Roy Harris, Elliot Carter ve Aaron Copland'dır.
Senfoni yaklaşık 200 yıldır köklü değişiklik*ler geçirmiş ve önemli ölçüde gelişmiştir. Bestecinin duygu ve düşüncelerini en etkili biçimde dile getirmesine olanak veren bir yapısı vardır. Senfoninin anlatım zenginliğini oluşturan başlıca öğeler armoni, melodi, ritim ve tonalitedir.