Sosyal Medyamı Kontrol Merkezi *

Benim tanımadığım bir bayana kitap ısmarladığım vardır. :) Evli filan değiliz ama bir daha o bayanı görmüşlüğüm bile yoktur hıh :P Güzel anılarımdan biridir :P Günlüğünü kirlettim madem geçmiş doğum gününü de kutlayıp gitmeden olmaz. :) Yeni yaşın sana güzellikleri yanında getirsin. :)

İyi bana denk gelmemişsin o zaman :D
Teşekkür ederim (: Hatırlanmak çok güzel duygu..
 

...

Bebek kokusu tabiri, dilimize iyice yerleşmiş bir tabirdir. Bebeklerin o mis gibi kokusu doğumdan itibaren hemen alınan, insanın içine büyük huzur veren bir kokudur. Halk arasında bebeklerin masumiyet koktuğu, o saflığın kokularına yansıdığı söylenir; hatta koku “cennet kokusu” diye tabir edilir.

...


Hastanedeki sekreter arkadaşlarımızdan biri doğum yaptı ve bir melek dünyaya getirdi.
O kadar saf, o kadar temiz ve güzel ki..
Çok küçük, kollarıma aldığımda zeytinyağı gibi parmaklarımın arasından kayıp gidecekmis sandım :honk
Miss gibi kokuyor kiii, keşke şu bebek kokusundan bi parfüm yapsalar,
kasa kasa alıpta stoklamazsam Kübra değilim. :honk

Dün gece nette bi yazı okudum, tıpta benim gibi olanlara Gametofobi diyolarmış.
Üşenmedim araşırdım, anlamı evlilikten korkmak.
Evlilik ve annelikle ilgili düşüncelerimi yakın çevrem iyi bilir, çok kati ve konuya oldukça uzak fikirlerim var.
Kendimi asla evli mutlu çocuklu olarak düşünemiyorum.
Evlilik düşüncesi benim ilişkilerimde kaçıp gitmem için yeterli bi sebep.
Korkuyorum, içim daralıyor evlilik kelimesini duyunca..
Bunu benim gibi hissetmeyen birine anlatmam çok zor, ama anlayacağınızı umuyorum.
Hani insanın sevmediği ot burnunun dibinde biter misali, her çıktığım çocukta 'biz evlensek mi acaba iyi anlaşıyoruz' larla geliyo bana..
Kendimi ifade de edemiyorum, kasılıp kalıyorum.
Hani bi fotograf çekiliyorsunuzdur ve herkes peyyyniiiiiiirrrr diyorken arkadasınız deklanşöre bi türlü basmazda, sizde pozu bozmamak adına kıpırdamadan kalırsınız ya, hah işte tam olarak öyle.
Nasıl? Canlandı mı kafanızda biraz?
Bak evlenmek diyince gene bana geldiler, konuyu değiştirip günümün bir diğer olayından bahsedeyim sizlere..
Bugün bana çiçek geldi :utangac:
Bi beyden çiçek almayalı uzun zaman olmuştu.
Aslında tam olarak neden çiçek gönderdiğini anlamadım ama..
Teşekkür ederim ne diyim, sağolsun.
Gönderdiği papatyaların hepsiyle seviyor sevmiyor yapcam.
İnşallah seviyo çıkar..
Yani gelecekteki sevgilim sevsin bence beni.
Çok ilgilenmesin ama ilgisizde bırakmasın.
Romantik olmasın ama odunda olmasın.
Mıç mıç davranmasın ama buz kütlesi de olmasın.
Yerçekimsiz ortamda muz yiyeyim ama çilek tadı versin :D (CemYılmazKalp.)
Öhööömm neyse bu kadar yeter. :v
Siiii yuuuuu. :foto

Not: Ayy hadi çiçeğimi göstereyim sizlere, 40 yılda bi çiçek alıyoz azcık havasını atalım.
Acaba gül gönderse daha mı iyi olurdu?
Yapraklarından reçel yapar kahvaltıda yerdik. ;;H

papatya-kuresi-at2091-1-92.jpg
 
...

Eğer hastalık olmazsa, sıhhat ve âfiyet gaflet verir, dünyayı hoş gösterir,âhireti unutturur.
(Risale-i Nur 25. Lem'a)

...



'Naayyııırrr nolamaz nalan göremiyorum, kör oldum' repliği Türk filmlerinde en fazla tiye aldığım repliklerden biridir. Ne zaman bi filmde görsem yav he hee diyip alaycı alaycı gülerim ..
Hani insanın dalga geçtiği şey illa başına gelir ya, bugün tam da bu durumu yaşadım.
Gece erken yattığımdan uykumu alıp dinç ve mutlu uyandım.
Bir güzel giyindim bugün hani ayıptır söylemesi, bi çam fıstığı olmasada yer fıstığı gibiydim:D
Makyajımla da uzun uzadıya uğraşmış, eyeliner'ı bile tek seferde incecik çekmiştim :rolleyes:
Bi de günlerden Cuma, haftasonu gelmiş, iş yok.. Daha ne isteyim ki..
Kısacası güzel bi gün için hersey hazırdı ama hastaneye adımımı atmamla hersey ters gitmeye başladı.
Sabah sabah üstüme boydan boya Türk kahvesi döküldü. Sıcaktı bi de bacaklarım yandı.
Dolabımda yedek önlüğüm vardı Allahtan da değiştirdim hemen. Buzlukta da buz küresi bulduk. Bacağıma koydum.
Tam geçti dicem, daha kötüsü oldu.
Cihazımız uyarı verdi solüsyonları bitmiş. Onu değiştireyim diye başına geldim nası olduğunu anlamadım bile gözüme asit sıcradı.
Yemin ederim yok böyle bi acı, 50000 kilo isotun gözünüze girdiğini düşünün.
Kör oldum sandım. :romeo:
Ben bi sendeleyince bizim arkadaslar tansiyonum düştü de bayılcam sanmıslar, bi baktım tek gözle herkese, millet kafamı tutuyo :D
Neyse ağzımdan bi 'gözüm' kelimesi çıktı da millet bıraktı, 10 kişi cümbür cemaat lavaboya göz yıkamaya gittik.
Yıkıyoz ama gözümü sanki japon yapıştırıcısına bulamışlar, açamıyorum ki..
Poliklinikten bi göz doktoru çağırdık da kadın yazık yarım saat serum fizyolojikle yıkayıp bugünlük yorma diye gözümü bantladı.
Galiba istemeden korsan oldum, şuan tam olarak buna benziyorum.

korsan.webp

Bi yandan da bizim tontikli personel teyzeler nazar değmiştir evladım sana diyerek sağdan soldan dualar üfürdüler.
Söylediklerine göre bugün yıldızım düşükmüş, bi de nerdeyse çatlıcakmışım.
Böyle şeylere pek inanmasam da benim için bişiler yapmaları hoşuma gitti, ne diyim sağolsunlar.
Hastaneden erken çıktım, doktorlar git eve dinlen dedi.
Eve gelirken 2 kez yolda taşa takıldım, tek göz görmek ne zor ya.
Eve gelir gelmez de annemin fincan takımını kırdım.
Ya biri elime vuruyo sanki, valla isteyerek yapmadım :Z:
Benim bugünüm böyle.. Daha iyi günlere..
 
.....

PRENS değil çokoPRENS istiyorum ben.. :oops:

.....


Görüşmeyeli epey oldu, özledin dimi beni?
Özlemediysen de özledim de, ego yapıcam.
Bu ara öyle yoğunuz ki..
Bayram öncesi millet yıllık izne kaçtı.
İşyerinde herkes heryere bakmaya başladı.
Biraz daha şu tatil gelmeseydi sanırım harakiri yapıcaktım.

Geçtiğimiz 2 ayda öğrendiğim yeni tarifler, hastaneye gelen ikramlar, geceleri film partilerinde yenen cips kola falan derken 7-8 kilo almışım.
Bildiğin beden attım ya 38 beden dar gelmeye başladı, 40 beden olmuşum.:honk:
Tartılara da küsmüştüm tabi haliyle..
Zaten ben eminim evdeki tartı bizim 2 kilo fazla tartıyo :HIH
Ayrıca o gördüğün göbek değil gaz tamam mı :HIH
Bu böyle olmaz tut şu boğazını çiko dedim kendi kendime :D
Beslenmeme dikkat etmeye başladım.
Hamur işlerinden,kızartmalardan ve abur cuburdan kaçtım.
O pis kokulu iğrenç, tatsız ve kekiğe benzeyen bitkisel çaylardan içtim.
Bi de pilatese sardım, Youtube'dan açıp açıp Ebru Şallıyı izliyorum.
Her hareketini yapmaya çalışıyorum, gerçi yaparken halıda yuvarlanan su aygırına benziyorum ama neyse..
Bi de kadınla benim ciğerimin aynı olması imkansız onu farkettim izlerken öyle bi 'piiiuffffhh' diyo ki, traktör tekerini tek nefesle şişirir.
Bi de kadın benim yarım kadar, onu da söylemeden geçmiyim.
Sonuç olarak 1 ayda 5 kg vermişim, iyi ya bence.
Ablan star bebeğim :hey
Gene eski bedenime geri döndüm :uyz:
Hala vermem gereken bir kaç kg var onun için azimle devam ediyorum.
Ama bakın size ruh halimi tek resimle özetleyeyim,


Bi sonraki yazışımda görüşürüz bebek.
 
Son düzenleme:
....

İçimizdeki yangından kalma kıvılcımlar değilmidir korkularımız?

....


Bugün size korkularımdan bahsedeceğim..
Farklı bi yazı olsun istiyorum.
Zaten konumu oluştururken günlük gibi olmadığından bahsetmiştim.
Amaca sadık kalalım, öyle değil mi?

''Korkunun kaynağı gelecekte yatar,
kim gelecekten kurtulmuşsa,
korkacak bir şeyi yoktur'' der Milan Kundera.
Ne kadar da güzel bir söylem..
Dünyaya geldiğimiz andan beri omuzlarımıza yüklenen o yük,
Okula başladığımız ilk anda oluşan gelecek kaygısı,
İş hayatında rekabetin yüksekliğinden oluşan işsizlik korkusu,
Evlenince artan masraflar ve geçim kaygısı,
Yaşlılıkta oluşan ahiret ve ölüm korkusu..
Herkes birşeylerden korkar.
İşte benimkilerde bunlar.


Sevdiklerini kaybetme: Herkesle bu maddede hemfikir olduğumu düşünüyorum. Ölüm Allah'ın emri ancak geride kalanlara yaşam çok zor.

Evlilik: Kızlarda pek alışılmış bir durum değil. Çoğu kız küçüklüğünden beri bebeklerle oynayıp, gelinliğinin modelini bile kafasında tasarlamıştır. Her çıktığı adamın soyadını kendi adının yanına ekleyip uyumlu olup olmadığına bakmıştır. Fakat bende durum tam tersi. Evlilik kelimesi bile huzursuzlanmama yetiyor. Tıpta bu duruma Gametofobi diyorlar.

Böcekler: Aslında korku mu yoksa tiksinti mi çok emin değilim. Fakat bir yerde böcek gördüğüm an yolumu değiştirecek kadar kötü oluyorum.

Palyaço: Sizce de çok korkunç değiller mi? Sirklere gitmememin en büyük nedenidir. Bazı düğünlere çocukları eğlendirmesi için getirdiklerinde hala onlardan olan tarafa bakmıyorum.

Yanarak ve Denizde Boğularak Ölme: İkisi de çok acı verici olmalı. Nasıl öleceğimizi Allah bilir de, inşallah bunlar değildir ölüm nedenim ya. Ay nolur olmasın, dinimiz amin.

Esrarengiz şekilde ortadan kaybolma: Tamam kabul ediyorum çok fazla film izliyo olabilirim ama kaçırılırsam yada garip şekilde ortadan kaybolursam falan anahaber bültenlerinde, Müge Anlı'da falan benim katıldığım en son düğün görüntülerini yayınlarlar kesin, bu düşünce beni korkutuyor o_O

Aldatılma: Bunu yaşadım ne yazıkki.. Zaten tam da bu yüzden ilişkilerimde karşı cinse güvenim yok. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer derler ya, ben de öyle değil o durum. Ben direkt yogurdu çöpe atanlardanım.

Kan: Kandan korkuyorsan nasıl hastanede çalışıyorsun? diye düşünebilirsiniz ancak başta söylemeliyim ki bu benim yendiğim bir korkum. Eskiden ufacık bir yerim çizilse çıkan kandan bayılırdım, şimdi kanların arasında çalışıyorum.

Kaşlarını aldırma: Çoğunuza komik gelebilir ama kuaförde kaş aldırırken kız iple tüm kaşlarımı ve kirpiklerimi hooooop diye çekecekmiş gibi geliyor. Durup durup çaktırmadan arada bakıyorum.

Kirpik kıvırma aleti: Özel bi adı var mı bilemedim ama siz neden bahsettiğimi anlamışsınızdır, şu makas gibi olan tuhaf şey. Bilen bilir onun acısını ahh ahh az gözümün kenarını kaptırmadım.


İlk aklıma gelenler bunlar.. Daha eklerim belki.
 
Geri
Top