Teyze Hanım ve Porsuk

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Teyze Hanım ve Fındık

Bir zamanlar, tepelerin arasında, minik, şirin bir evde, Teyze Hanım adında tatlı bir yaşlı kadın yaşarmış. Teyze Hanım’ın en yakın arkadaşı ise Fındık adında sevimli bir porsuk köpeğiydi. Fındık, kısa bacakları, uzun gövdesi ve muzip bakışlarıyla çok özel bir köpekti. Teyze Hanım ve Fındık, birlikte her günü macera dolu geçirirlerdi.

Sabahları güneş doğarken, Teyze Hanım, pencereyi açar ve “Günaydın Fındık’ım!” diye seslenirdi. Fındık, küçük kuyruğunu sallayarak, Teyze Hanım’ın yanına koşar ve ona kocaman bir öpücük verirdi. Sonra kahvaltı yaparlar, Teyze Hanım çayını yudumlarken, Fındık da özel mamasıyla karnını doyururdu.

Kahvaltıdan sonra, Teyze Hanım ve Fındık, ormana doğru yürüyüşe çıkarlardı. Teyze Hanım, bastonuna yaslanır, Fındık ise onun etrafında koşturup dururdu. Ormanda kuşların cıvıltıları, ağaçların hışırtıları eşliğinde, Teyze Hanım, Fındık’a en güzel şarkıları söylerdi. Fındık da kulaklarını dikerek, onu dinlerdi.

Bir gün, ormanın derinliklerinde, Teyze Hanım ve Fındık, bir kayıp kuş yavrusu buldular. Kuş yavrusu, küçük bir ağacın altında, titrek bir şekilde duruyordu. Teyze Hanım, kuşu avucuna aldı ve Fındık’a baktı. Fındık, merakla kuşu inceliyordu. Teyze Hanım, “Bu minik kuşu evimize götürelim, Fındık’ım. Ona iyi bakalım.” dedi. Fındık, sevinçle havladı.

Eve döndüklerinde, Teyze Hanım, kuşa minik bir yuva yaptı. Fındık, yuvayı merakla izliyor, ara sıra kuşu kokluyordu. Teyze Hanım, kuşu besledi, ona su verdi. Kuş yavrusu, yavaş yavaş iyileşmeye başladı. Fındık da kuşla arkadaş oldu, onunla oyunlar oynadı.

Günler geçti ve kuş yavrusu büyüdü, güçlendi. Artık uçabilecek duruma gelmişti. Teyze Hanım, kuşu avucuna aldı ve dışarı çıkardı. Fındık da onların yanındaydı. Teyze Hanım, kuşu havaya bıraktı. Kuş, çırpınarak gökyüzüne doğru yükseldi. Teyze Hanım ve Fındık, kuşu uzun süre izlediler. Sonra eve döndüler.

O akşam, Teyze Hanım ve Fındık, salıncakta otururken, Fındık, Teyze Hanım’ın kucağına kıvrıldı. Teyze Hanım, Fındık’ı okşadı ve ona “Sen benim en iyi arkadaşımsın, Fındık’ım.” dedi. Fındık da ona sevgiyle karşılık verdi.

Teyze Hanım ve Fındık, her gün birlikte maceralar yaşamaya devam ettiler. Onlar, birbirlerine duydukları sevgi ve arkadaşlık sayesinde her zorluğun üstesinden geliyorlardı. Ve böylece, Teyze Hanım ve porsuk köpeği Fındık, uzun yıllar mutlu bir hayat sürdüler.

Teyze Hanım ve Fındık: Uzun Maceralar

Kuş yavrusunu iyileştirip gökyüzüne saldıktan sonra Teyze Hanım ve Fındık, hayatlarına kaldıkları yerden devam ettiler. Her günleri farklı bir heyecanla doluydu. Bazen ormanda yaban çilekleri toplarlar, bazen de derenin kenarında taşlarla oynarlardı. Teyze Hanım, Fındık'a sürekli yeni şeyler öğretir, Fındık da onu can kulağıyla dinlerdi.

Bir gün, Teyze Hanım, eski sandıktan bir harita çıkardı. Harita, sararmış kağıtlara çizilmiş, garip işaretlerle doluydu. Teyze Hanım, gözlerini merakla haritaya dikti. "Fındık'ım," dedi heyecanla, "Bence bu bir hazine haritası!" Fındık, kuyruğunu sallayarak, Teyze Hanım'ın heyecanına ortak oldu.

Teyze Hanım, haritayı dikkatlice inceledi. Haritada, ormanın içinden geçen gizli bir yol, eski bir köprü ve sonunda X işaretiyle işaretlenmiş bir yer vardı. "Macera zamanı!" dedi Teyze Hanım, bastonunu eline aldı ve Fındık'ı tasmasına taktı. Birlikte, haritanın izinden yürümeye başladılar.

Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken, yol boyunca türlü zorluklarla karşılaştılar. Bazı yerlerde, devrilmiş ağaçların üzerinden geçmek zorunda kaldılar, bazı yerlerde ise çalılıkların arasında yollarını bulmaya çalıştılar. Fındık, kısa bacaklarına rağmen, Teyze Hanım'ı hiç yalnız bırakmadı, hep onun yanında koşuşturdu.

Uzun bir yolculuktan sonra, haritada işaretli olan eski köprüye ulaştılar. Köprü, taşlardan yapılmıştı ve yılların yorgunluğunu taşıyordu. Teyze Hanım, dikkatlice köprünün üzerinden geçerken, Fındık da onun yanında, köprünün kenarına yakın bir şekilde ilerliyordu. Köprünün diğer tarafına geçtiklerinde, haritadaki X işaretine doğru yürümeye devam ettiler.

X işareti, büyük, yaşlı bir ağacın altındaydı. Teyze Hanım, ağacın dibini kazmaya başladı. Fındık da ona yardım etmek ister gibi, patileriyle toprağı eşeliyordu. Bir süre sonra, toprak altında eski, tahta bir sandık buldular. Sandık, toz içindeydi ama sağlam görünüyordu.

Teyze Hanım ve Fındık, sandığı heyecanla açtılar. Sandığın içinde, altın paralar, renkli taşlar ve eski bir günlük vardı. Teyze Hanım, günlüğü eline aldı ve okumaya başladı. Günlükte, eski bir maceraperestin, sakladığı hazine hakkında yazdıkları vardı. Meğer, bu hazine, maceraperestin maceralarından kazandığı değerli eşyalarmış.

Teyze Hanım ve Fındık, hazineyi eve taşıdılar. Hazineyi açınca, aslında en büyük hazinenin o macera dolu yolculukları olduğunu fark ettiler. Teyze Hanım, altınları ve değerli taşları sakladı ama günlüğü her gece okuyup, Fındık'la birlikte o maceraperestin hikayelerini yaşadılar.

Bir gün, Teyze Hanım, köye bir festival yapıldığını duydu. Köy halkı, her yıl baharın gelişini kutluyordu. Teyze Hanım, Fındık'ı aldı ve festivale gitmek için hazırlandı. Festivalde, rengarenk çiçekler, müzikler, danslar ve lezzetli yiyecekler vardı. Teyze Hanım ve Fındık, festivale katılan herkesle birlikte eğlendiler. Fındık, çocuklarla koşuşturup oyunlar oynarken, Teyze Hanım da diğer yaşlılarla sohbet etti.

Teyze Hanım ve Fındık'ın maceraları, sadece ormanla sınırlı kalmadı. Bir gün, deniz kenarına bir geziye çıktılar. Teyze Hanım, denizin kokusunu içine çekti, Fındık ise dalgaların sesine kulak verdi. Deniz kenarında, kumdan kaleler yaptılar, deniz kabukları topladılar ve martıların uçuşunu izlediler.

Teyze Hanım ve Fındık, birbirlerine duydukları sevgi ve dostlukla her gün yeni bir macera yaşayarak, uzun bir hayat sürdüler. Birlikte güldüler, birlikte şarkılar söylediler, birlikte dans ettiler. Her zaman birbirlerine destek oldular, zor anlarda birbirlerini teselli ettiler. Onların hikayesi, sadece bir yaşlı kadın ve bir porsuk köpeğinin hikayesi değil, aynı zamanda gerçek dostluğun ve sevginin hikayesiydi. Ve onların maceraları, kalplerde hep yaşamaya devam etti.
 
Geri
Top