• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Türk Sanat Müziği Bestecileri

sovalye

Aktif

Selahattin PINAR​


Türk Sanat Müziği'nin en büyük bestecilerindendir.

Selahattin PINAR1902 yılında İstanbul'da doğdu.
Babası, hukukçu ve dönemin Denizli Milletvekili Sadık Bey'di.

12 yaşında Udî Sami Bey'den ud dersleri alarak musikiye başladı. Ayrıca dönemin önemli bestekârlarından da ders aldı. Daha sonraki yıllarda ise tambur sazına geçti.

İlk eseri Kürdilihicazkâr makamında bestelediği "Mülkün ne yaman şule-i ikbâli karardı" dizesiyle başlayan şarkısıdır.

1927 yılında Türk Tiyatrosu'nun ilk Türk ve Müslüman kadın oyuncusu Afife Jale ile evlendi. Bu evliliğin Selahattin Pınar`ın sanat hayatına etkisi büyük oldu.

Bu dönemde ve 1935 yılında boşandıktan sonra bestelediği parçalar genelde karşılıksız ve ümitsiz aşkları, ayrılık acılarını içerdi. Kürdîlihicâzkâr makamındaki "Nereden sevdim o zalim kadını" ve Hicaz makamındaki "Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek" şarkılarını Afife Jale için besteledi.

Selahattin Pınar ve Afife Jale

1920 yılında kurulan ve daha sonra "Üsküdar Musıkî Cemiyeti" adını alacak olan "Darü'l-Feyz-i Mûsıkî"nin kurucuları arasında bulunan; Atatürk`ün karşısında tambur çalan Selahattin Pınar`ın 100`e yakın bestesi bulunmaktadır.

Bestelerindeki söz ve müzik uyumu ender görülen bir yapıda olan Selahattin Pınar, 6 Şubat 1960 günü İstanbul'da yaşama veda etti.

- Bestelerinden:

Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek (Hicaz)
Nereden sevdim o zalim kadını (Kürdîlihicâzkâr)
Söndü yâdımda akisler gibi aşkın seheri (Evcara)
Bir bahar akşamı rastladım size (Hicaz)
Bakışı çağırır beni uzaktan (Muhayyerkürdi)
Kalbim yine üzgün seni andım da derinden ( Beyâtî)
Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım (Hüzzam)
Hala yaşıyor kalbimin en gizli yerinde (Nihavend)
Beni de alın ne olur koynunuza hatıralar (Hisarbuselik)
Gel gitme kadın ruhumu hicranına yakma (Kürdilihicazkâr)
Aylar geçiyor sen bana hala geleceksin (Rast)
Aşkınla sürünsem, yine aşkınla delirsem (Hüzzam)


Aşkınla sürünsem, yine aşkınla delirsem
Bilmem ki ne yapsam da senin kalbine girsem
Bir gölge gibi ruhunun altında belirsem
Bilmem ki ne yapsam da senin kalbine girsem
 

Avni ANIL​

1928 yılında İstanbul'da doğdu.

Avni ANILSelimiye'deki Ondokuzuncu İlkokulu bitirdi, Paşakapısı Ortaokulu ve Haydarpaşa Lisesi'nde okudu. Askerlik sonrası Polis Enstitüsü'ne girdi. 1955 yılında polislikten ayrıldı ve gazeteciliğe başladı. Üç yıl Akşam gazetesinin sanat sayfasını yönetti.

1955-1967 yılları arsında İstanbul Radyosu'nun haber servisinde çalıştı. 1967 yılında "Anıl Yayın Ajansı"nı kurdu, Dünya gazetesinin sanat sayfasını yönetti. "Musıkî ve Nota" dergisini çıkardı. "Musıkî Sözlüğü" adı altında dört ciltlik eserinde musıkî tarihi için önemli hatıralar yayımladı.

120’yi aşkın eseri olan besteci, 1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı.

Özellikle 1960'larda ve 70'lerde önemli Türk Sanat Müziği eserlerine imza attı. Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şiirlerini besteledi.

Güftedeki duyguyu müzikle en iyi şekilde yansıtmaya çalıştı ve bunun için bir beste üzerine yıllarca çalıştığı oldu. Şarkılarının hemen hemen hepsi belirli bir düzeyin üstündedir.

Son dönem bestecilerinin en önde gidenlerinden olan Avni Anıl, 14 Haziran 2008 günü İzmir'de yaşama veda etti.

- Bestelerinden:
Gözlerin bir aşk bilmecesi sorar gibi (Nihavend)
Şarkılar söyle o sahillerde (Hicaz)
Gün be gün yaşanan o hatırayı (Hicaz)
Ağlaya ağlaya giderim diyor (Hüzzam)
Ah bu şarkıların gözü kör olsun (Kürdilihicazkar)
Aşk nedir nasıldır bilen var mı (Nihavend)
Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir (Hüzzam)
Bir alev bir ışık senin bakışın (Nihavend)
Bir kerre bakanlar unutur derdi günahı (Nihavend)
Biraz kül biraz duman, o benim işte (Nihavend)
Akşamın olduğu yerde bekle diyorsun gelmiyorsun (Hüzzam)
Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un (Kürdilihicazkar)
Unutamıyorum, unutamıyorum gecem yok artık gündüzüm yok (Suzidil)
Sen körfeze geldiğin zaman yıldızlar güler (Kürdilihicazkar)
Dilşâd olacak diye kaç yıl avuttu felek (Hicaz)
İçimde nice uzun yılların özlemi var (Nihavend)
Kader kime şikâyet edeyim seni bilemem (Hicaz)
Kaderimde hep güzeli aradım (Nihavend)
Mihrâbım diyerek sana yüz vurdum (Nihavend)
Ne yeşili ne siyahı gözümde hep gözleri var (Uşşak)
Rüya gibi uçan yıllar, biraz durun durun biraz (Hicaz)
Sevmiyorum seni artık gözlerimi geri ver (Hicaz)
Şu yalan dünyayı aşksız geçirme (Hüzzam)
Unutulmuş ne varsa sevgiden geri kalan (Muhayyerkürdi)
Aşk bu değil yapma güzel (Nihavend)
Bir ateşim yanarım, külüm yok dumanım yok (Hicaz)


Bir ateşim yanarım, külüm yok dumanım yok
Sen yoksan mekanım belli değil, zamanım yok
Fırtınalar içinde beni yalnız bırakma
Benim senden başka sığınacak limanım yok
 

Şekip Ayhan ÖZIŞIK

1932 yılında Ankara'da doğdu.
Şaziye ve Raşit Özışık çiftinin oğludur

Şekip Ayhan ÖZIŞIK Ankara'da başladığı ilköğretimini İstanbul Haydarpaşa Lisesi'nde tamamladı.

Müzikle küçük yaşlarda ilgilendi, ud çalmayı kendi kendine öğrendi.
Üsküdar Musiki Cemiyeti 'nde Emin Ongan 'la İleri Türk Musikisi Konservetuarı ' ında Laika Karabey 'le ve Ankara Radyosu 'da İzzettin Ökte ile çalıştı.

1958-1966 yılları arasında Ankara Radyosunda ve 1966-1981 yılları arasında İstanbul Radyosu 'nda ud sanatçısı olarak çalışan Özışık , 1958 Yılında ilk bestesi olan ve güftesi kendine ait " Belki bir sabah geleceksin " şarkısını Rast Makamında besteledi. Bundan önce bestelediği şarkıları ise kendisi kayda değer
bulmadığı için yaktı

Eserlerinden bazıları o dönem Türk filimlerinde fon müziği olarak kullanıldı.
Türkiye'de ilk altın plak Grafson Şirketi tarafından Özışık'ın Muhayyerkürdi makamındaki "İçin için yanıyor" adlı eserine verildi.

Bir ud virtüözü olan besteci 1970'lerin sonlarına doğru gayet üretken bir besteci profili çizdi.

Ancak son yıllarını yakalandığı gırtlak kanserinden dolayı çok kötü geçirdi, hatta son bir kaç yıl konuşma yetisini de kaybetti.

Şekip Ayhan Özışık 17 Nisan 1981 günü İstanbul'da yaşama veda etti.

- Bestelerinden:
Unutmadım seni ben her zaman kalbimdesin (Karcığar)
İçin için yanıyor, yanıyor bu gönlüm (Muhayyerkürdi)
Ufacık tefeciktin yemyeşil gözlerin vardı (Nihavend)
Aylar yıllar geçti yok senden bir haber (Hüzzam)
Ellerim böyle boş boş mu kalacaktı (Nihavend)
Menekşe gözlerde hiç vefâ yokmuş (Hüzzam)
Saçların tarumar gözlerinde nem (Rast)
Yine hazan mevsimi geldi (Nihavend)
Gönlümde açmadan solan bir gülsün (Hicaz)
Senin güzel yüzünü senin şirin sözünü (Karcığar)
Ne zaman geleceksin bu kaçıncı bahar (Nihavend)
İstanbul'da Boğaziçi'nde bir garip Orhan Veli (Hicaz)
O beni bir bahar akşamı terkedip gitti (Muhayyerkürdi)
Kalbimin sahibi sensin orda yalnız sen varsın (Hüzzam)
Bahar gelmiş n'eyleyim n'eyleyim baharı yazı (Nihavend)
Belki bir sabah geleceksin lakin vakit geçmiş olacak (Rast)
Rüzgar söylüyor şimdi o yerlerde bizim eski şarkımızı (Muhayyerkürdi)


Rüzgar söylüyor şimdi o yerlerde bizim eski şarkımızı
Vazgeç söyleme artık, hatırlatma mazideki aşkımızı
Bir kış günüydü başladı bu hazin macerası gönlümüzün
Vazgeç söyleme artık, hatırlatma mazideki aşkımızı
 

Erdoğan YILDIZEL​

1932 yılında İstanbul'da doğdu.

Ertuğrul Akçaylı'nın anlattığına göre;
Erdoğan YILDIZEL"...İstanbul 1950’li yılların ikinci yarısını yaşıyordu.
Erdoğan Yıldızel, o yıllarda 20’li yaşlarını süren genç bir udi idi.
Konservatuvar mezunuydu, Türk Müziğinin akademik tahsilini yapmış, kültürünü almıştı.
Gençti ama, başta Safiye Ayla olmak üzere, Zeki Müren’e, Nigar Uluerer’e, Sevim Tuna’ya, Emel Sayın’a ve daha birçok ünlü ses sanatçısına eşlik etti.
..........
Bu arada çok ama çok güzel bir genç kadına gönlünü kaptırdı.
Karşılıklı aşk yaşıyorlardı... Ama kadın evliydi ve çocuğu vardı. Evlenmeleri, yuva kurmaları mümkün değildi.
O günkü terbiye ve kültürle bu mümkün değildi. Kadın da, genç udi de çıkmaz sokaktaydılar.

Yıldızel, bir gece yine gecenin ıssızlığına, mehtapsız, yıldızsız gökyüzüne daldı.
Anıları, acıları gözünün önünden geçti.
Ve bu acılara eklenen umutsuz aşk yarası...

'Bin dert ile... Bir vefasız kederinden...' diye mırıldanmaya başladı.
Bir yandan da tellere vuruyor, bir yandan bir nota yazıyordu.
Sonunda, yarım asrı geçkin süredir ölmeyen eşsiz Hicaz şarkısı doğuyordu o kasvetli gecede:
- Anlatılmaz bin dert ile geçiyor çileli ömrüm..." (Eylül 2005)

Son yıllarını İstanbul'un Kurtuluş semtinde, bir apartmanın zemin katındaki ufak dairesinde, anılarıyla başbaşa geçiren Erdoğan Yıldızel 21 Ekim 2005 günü yaşama veda etti.

- Bestelerinden:
Sevda o bir peridir karar etmez yerinde (Acemkürdi)
Sevgilim bir tânem her şeyimdi o (Nihavend)
Bir akşam güneşinin battığı yerde (Saba)
Kalbimde bin ateşin volkanı vardır (Uşşak)
Bir gün olur duyarsan aşkı kederi (Nihavend)
Anlatılmaz bin dert ile geçiyor çileli ömrüm (Hicaz)


Anlatılmaz bin dert ile geçiyor çileli ömrüm
Bir vefasız kederinden eriyor garip gönlüm
Şu simsiyah geceler mi acep ben mi öksüzüm
Bir vefasız kederinden eriyor garip gönlüm
 

İrfan ÖZBAKIR​

1926 yılında Amasya'da doğdu.
Annesi Ulviye Hanım, babası Ziya Bey'dir.

İrfan ÖZBAKIRİlköğrenimini burada tamamladı. Küçük yaşta fark edilen musiki yeteneği nedeniyle Amasya'da Ali Şener, Mustafa Türköver ve Rasim İstanbul'dan ders aldı.

İstanbul'da vatanî görevini yaparken, ünlü isimleri tanıma olanağı bularak, İstanbul Belediye Konservatuarı'na girdi. Şefik Hürmeriç, Cavit Ongun, Kemal Gürses gibi hocalardan aldığı derslerle usul, makam, nazariye, edebiyat, solfej ve repertuar bilgilerini güçlendirdi.

İstanbul Radyosu'nda 7 yıl süreyle fasıl heyetinde çalışan Özbakır, uzun yıllar solistlere uduyla eşlik etti. 1960 yılında Yüksel hanımla evlendi.

500'ün üzerinde bestesi bulunan sanatçı, neo-klasik dönemin şarkı formunu kullanmaya özen gösterdi.

Ayşe Tunalı, Sinan Özen, Emel Sayın, Muazzez Ersoy gibi ünlülere ders verdi. Türk Sanat Müziği'ne sayısız eser kazandırdı.

İrfan Özbakır, 14 Aralık 2003 günü Marmaris'in Armutalan Beldesi'nde yaşama veda etti.

- Bestelerinden:
Gülünce gözlerinin içi gülüyor (Hicaz)
Kim demiş ki sevgiler ayrılıkla biter (Rast)
Sensiz kalan gönlümde bil ki hayat virane (Rast)
Ömrümce hep adım adım her yerde seni aradım (Rast)
Pişman olur da bir gün dönersen bana geri (Hüzzam)
Şarkımı senin için yazdığımı bilseydin (Mahur)
Meyhanelerde akşam olunca beni ara (Rast)
Bir sen kaldın içimde bir de o hatıralar (Hüzzam)


Bir sen kaldın içimde, bir de o hatıralar
Öldürür her gün beni kalbimdeki yaralar
El ele göz gözeydik, seninle bir zamanlar
Öldürür her gün beni kalbimdeki yaralar
 

Selahattin İNAL​

1925 yılında Çankırı'da doğdu.
Annesi Nafia Hanım, babası ise Hacı Şükrü beydir.

Selahattin İNALİlk ve orta öğrenimini Çankırı'da devam ettirdiği yıllarda ağız armonikası ve mandolin çalarak müzikle tanıştı. Müzik yeteneğini fark eden ağabeyinin İstanbul'dan getirdiği kemanı eline aldığında 15 yaşındaydı. Ankara radyosu Türk Musikisi yayınlarından dinlediği kemânî Hakkı Derman'a duyduğu hayranlık kendisi için teşvik edici olmuştur.

Lise öğrenimini Ankara Gâzi Lisesi ve İstanbul Işık Lisesinde tamamladı.
Ankara'da okurken tanıştığı arkadaşlarından özellikle Ferit Sıdal ile müzik çalışmalarını yoğunlaştırdı. İstanbul'da bulunduğu yıllarda mânevi hocası Hakkı Derman'ın büyük teşvik ve desteğini gördü. Ayrıca dönemin önemli müzisyenleri ile tanışarak arkadaşlık etti, çalıştı ve sanatını geliştirdi.

1949 yılında Elife Hanım ile evlendi.
Yedek subay olarak askerlik görevini tamamladıktan sonra 1952 yılında Ankara Radyosu'na keman sanatçısı olarak giren İnal, ölümüne kadar keman sanatçılığı, şeflik ve hocalık yaptı.

Kendine özgü bir üslup geliştirerek aranan bir keman sanatçısı konumuna geldi.
Tekniği sağlam, duygu yönü zengin bestelere imza atan sanatçı ayrıca esprili yönüyle de her zaman sevilen ve sayılan bir kişilik oldu.

Selahattin İnal, 7 Mayıs 1982 günü yaşama veda etti.

- Bestelerinden:
Âhımı hicrânımı sakladım gizli tuttum (Nihavent)
Saçının tellerine gönlümü taktı kader (Rast)
Gözümde özleyiş gönlümde acı (Buselik)
Yemin ettim bir kere, dönmem geri bunu bil (Rast)
Gurbetten gelmişim yorgunum hancı (Uşşak)
Tez geçse de her sevgide bin hâtıra vardır (Hüseyni)
Gönül aşkınla göz yaşı dökmekten usandı artık (Rast)
Çubuğum yok, yol üstüne uzatam (Muhayyerkürdi)
Yaklaşıyor gün be gün ömrümüz son mevsime (Rast)
Dertleri zevk edindim bende neş'e ne arar (Kürdilihicazkar)
Sesimde şarkısı aşkın figân olup gidiyor (Hüzzam)
Sen hep beni mâzideki hâlimle tanırsın (Hicaz)

Sen hep beni mazideki halimle tanırsın
Hala bilirim aşk ile bekler inanırsın
Hep öyle siyah saçlı ve hülyalı sanırsın
Hala bilirim aşk ile bekler inanırsın
 

Kaptanzade Ali Rıza BEY​

1881 yılında İstanbul'da doğdu.
Mecidiye Kruvazörü Süvarisi Mehmet Bey'in oğludur.
Babası kaptan olduğu için "kaptanzade" olarak anılmıştır.

Kaptanzade Ali Rıza BEYÖğrenimini İstanbul'da yaptı.
Bir süre memur olarak, daha sonra serbest çalıştı.

1905 yılında kanun çalmasını öğrenerek musikiye başladı.
Yüze yakın beste yaptı fakat kendini hep zirvede tutan fantezi şarkıları oldu. İlk bestesi, "Issız gecede ben hicranı düşündüm" dizesiyle başlayan Nihavend makamındaki şarkıdır.

Tayyareci Fethi ve Fazıl Bey için Filorinalı Nazım Bey'in güftesini hazırladığı "Telli turna gibi uçtun" isimli şiiri marş olarak besteledi.

1923 yılında Hikmet Hanım'la evlendi.

Bestekârlığının yanında iyi bir aktör ve operet olan Ali Rıza Bey, bestelediği operetlerde kendisi de rol aldı ve başarılı oldu.

Kaptanzade Ali Rıza Bey 16 Şubat 1934 günü Edremit'te yaşama veda etti.

- Bestelerinden:
Issız gecede ben hicranı düşündüm (Nihavend)
Ufuklara yaslanmış yorgun dağlar sırayla (Hicaz)
Gel gitme kalmasın gözüm yollarda (Segah)
Her tel saçı bir ter dudağın değdiği yerdir (Kürdilihicazkar)
Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına (Hicaz)
Eğilmez başın gibi gökler bulutlu efem (Hicaz)
Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında (Nihavend)
Hasta kalbimde yanan derdi niçin anlamadın (Hüzzam)


Hasta kalbimde yanan derdi niçin anlamadın
Seni Leyla diye sevmiştim siyah gözlü kadın
Hıçkıran gönlüme hüsranıma hiç ağlamadın
Seni Leyla diye sevmiştim siyah gözlü kadın
 

Leyla SAZ​

Besteci, şair, yazar.

1845 yılında İstanbul'da doğdu.
Babası 'ekselans' diye anılan Hekimbaşı İsmail Paşa'dır.

Leyla SAZÇocukluğundan başlayarak sarayda bulundu, sultanların nedimeliğini yaptı.
Saray yaşamı sayesinde iyi bir eğitim gördü; harem hayatını yakından tanıdı.
Sarayda kaldığı dönemde Nikoğos Ağa ve Medeni Aziz Efendi'den aldığı dersler ile klasik Türk müziği konusunda kendini geliştirdi, bestekârlık yeteneğini ilerletti.

16 yaşında şiir yazmaya başladı.
Leyla Hanım aynı zamanda dönemin dergilerinde Fitnat Hanım ile birlikte açık imzası görülen ilk kadın şairlerdendir. Divan geleneğiyle yazdığı şiirlerinin bir kısmı 1928 yılında 'Solmuş Çiçekler' adıyla yayımlandı.

Osmanlı kadın hareketinin de içinde olan besteci, saray çevresini ve âdetlerini 'Harem ve Saray Adatı Kadimesi' adlı anı kitabında anlattı. (Bu anılar, daha sonra 1974 yılında 'Haremin İçyüzü' adıyla kitap olarak yayımlandı.)

'Yaslı gittim şen geldim' marşının bestecisi olan sanatçının iki yüze yakın eseri vardır. Bostancı Köşkü yangınında birçok şiiri ve hatıra defterleriyle birlikte bu notaların çoğunun yanmasına karşın, kalan besteleri bugün hâlâ dinlenmektedir.

Leyla Saz, 6 Aralık 1936 günü İstanbul'da yaşama veda etti.

- Bestelerinden:
Ey sabah-ı hüs-i anın aftab-ı enveri (Hüzzam)
Harab-ı intizar oldum aman gel (Hüzzam)
Etmedim asla terahhum pek çok üzdün (Mahur)
Dilberim terk-i sebata her zaman amadedir (Sultaniyegah)
Nerdesin, nerde acep, gamla bıraktın beni (Hicazkar)


Nerdesin nerde acep, gamla bıraktın da beni
Aradım çok aradım ah a gözüm nuru seni
Yine görmek için ol neşveli vechi haseni
Aradım çok aradım ah a gözüm nuru seni
 

Saadettin KAYNAK​

1895 yılında İstanbul'da doğdu.

Saadettin KAYNAKSesinin güzelliği nedeniyle genç yaşta hafız oldu.
Öğretmenleri; Hafız Melek Efendi, Neyzen Emin Dede ve Muallim Kâzım Uz'dur.

Müzik eğitimini İstanbul Üniversitesi'nde tamamladı.
Daha sonra Güney Doğu Anadolu'da yerel müzikler üzerine araştırmalar yaptı.

İlk bestesi 1926 yılında bestelediği "Hicran-ı elem sine-i pür hunumu dağlar" dizesiyle başlayan Hüzzam makamındaki şarkıydı. Üçyüzotuz bestesi olduğu bilinen Kaynak'ın bugün neredeyse tüm sanat müziği repertuarlarında mutlaka bir bestesi yer almaktadır.

Bestelerini yaparken saz yerine kendi sesini kullanarak beste yaptı.

Her formda eserler verdi. Usul ve makam geçkilerini sıkça ve mükemmel bir şekilde kullandı. Şarkılarının en büyük özelliği kendilerini tekrarlamayışları, sanki bir giriş bir gelişme ve bir sonuç bölümünden oluşan, adeta konçerto havasında bestelenmiş olmalarıdır.

Yaşamını Türk Sanat Müziği'ne adarken dinî müzik ile din dışı müziği birlikte yürüttü.
Elazığ civarında uzun süre bulunması nedeniyle Türk Halk Müziği'nden de oldukça etkilenen bestecinin bazı eserlerinde bu yüzden halk müziği ezgileri görülür.

Öğrenimi ilahiyat olduğu halde kartını "bestekar" diye bastıran, mesleği imamlık olduğu halde film müzikleri de besteleyen, saz çalmadığı halde sazlara adeta kök söktüren besteci, yaşamının ilerleyen dönemlerinde yalın Türkçe'nin de savunmasını yaptı ve ilk Türkçe ezanı da seslendirdi.

1955 yılında felç geçiren Saadettin Kaynak, 3 Şubat 1961 günü İstanbul'da yaşama veda etti.

- Bestelerinden:
Çile bülbülüm çile (Muhayyer)
Kara bulutları kaldır aradan (Karcığar)
Muhabbet bağına girdim bu gece (Hicaz)
Leylakların hayali salkımların emeli (Hüzzam)
Hicrân-ı elem sine-i pür hunumu dağlar (Hüzzam)
Gönül nedir bilene gönül veresim gelir (Nihavend)
Gönlüm seher yeli gibi daldan dala essem diyor (Hüzzam)
Tel tel taradım zülfünü tellerine gül bağladım (Hicaz)
Leyla bir özge candır kara gözlü ceylandır (Segâh)
Enginde yavaş yavaş günün minesi soldu (Hicaz)
Gönlümün içindedir gözden ırak sevgili (Hicaz)
Bir rüzgardır gelir geçer sanmıştım (Segah)
Niçin baktın bana öyle, derdin nedir durma söyle (Uşşak)

Niçin baktın bana öyle, derdin nedir durma söyle
Durgunsun sular gibi, içli duygular gibi
Gözlerinde sevda var, derin uykular gibi
Niçin baktın bana öyle, derdin nedir durma söyle

Gül dalında gonca güller, bülbül sevdasında çiler
Söyle dermanın olayım, dertli olan deva diler
Niçin baktın bana öyle, derdin nedir durma söyle

Mahzunsun, hayransın
O güzel gözlerle sürmeli ceylansın
Ey hilal kaşlı, ağlıyor musun, kirpiğin yaşlı
Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım
Niçin baktın bana öyle, derdin nedir durma söyle
 

Amir ATEŞ​

1942 yılında Kandıra/İzmit'te doğdu.
Annesi Dürdane Hanım, babası Hafız Vehbi Efendi'dir.

Amir ATEŞSaadettin Kaynak, Emin Ongan ve Yesari Asım Ersoy gibi besteci ve Türk Sanat Müziği'nin önde gelen adlarından ders aldı.

Beste çalışmalarına 1950 'li yılların sonunda başladı.
Aynı zamanda hafız, mevlüthan olan besteci, Üsküdar Musiki Cemiyeti'nin yanı sıra, tasavvuf koroları gibi birçok toplulukta da hocalık yaptı.

Makamları ustalıkla kullanarak şarkı besteleyen Ateş'in, Türk Sanat Müziği, dini müzik, halk müziği ve saz eserleri gibi dallarda büyük kısmı TRT repertuarında bulunan 800 civarında eseri vardır.

- Bestelerinden:
Ben seni unutmak için sevmedim (Segah)
Kalbimin sesini duyurdun bana (Hicazkar)
Bir kızıl goncaya benzer dudağın (Muhayyerkürdi)
Hasretle geçen günlerime ağladı akşam (Kürdilihicazkar)
Maziyi kadehlerden içip kandım o akşam (Nihavend)
Seni ben unutmak istemedim ki (Hicaz)


Seni ben unutmak istemedim ki
Uzayan yollara neden inandın
Sevenler verdiği sözden döner mi
Şu yalan yıllara neden inandın

Seni unutsaydım bekler miydim hiç
Bir derdime bin dert ekler miydim hiç
Şu sonsuz hasreti kalbime koyup
Bir ömür boyu ah çeker miydim hiç

Bana sen uzaktan sitem ettikçe
Benim ümitlerim elimden tutmaz
O yalan sözlere sakın inanma
Seneler geçse de seven unutmaz

Seni unutsaydım bekler miydim hiç
Bir derdime bin dert ekler miydim hiç
Şu sonsuz hasreti kalbime koyup
Bir ömür boyu ah çeker miydim hiç
 
Geri
Top