Fıkra Başlıyor:
Hasan, teknolojiye düşkün, genç bir adamdı. Telefonu adeta vücudunun bir parçası gibiydi. Sabah uyanır uyanmaz ilk işi telefonunu eline almak, yatana kadar da ondan ayrılmamaktı. Bir gün, yine her zamanki gibi sabah rutiniyle güne başladı. Kahvaltısını yaparken sosyal medyada gezindi, işe giderken podcast dinledi. Öğle yemeğinde yine telefonuyla ilgilendi.
Akşam üzeri, eve geldiğinde her zamanki gibi kendini koltuğa attı ve telefonunu eline aldı. Günün yorgunluğunu atmak için biraz video izlemeye karar verdi. Bir yandan da tuvalet ihtiyacı hissetti. "Neden tuvalete giderken de video izlemeyeyim ki?" diye düşündü. "Hem sıkılmam hem de biraz eğlenirim."
Tuvalete girdi, kapıyı kapattı ve telefonunu eline aldı. Favori video uygulamasını açtı ve rastgele bir videoya tıkladı. Video o kadar komikti ki Hasan kahkahalarla gülmeye başladı. Bir yandan da işini halletmeye çalışıyordu. Ama gülmekten kendini alamıyordu. O kadar çok gülüyordu ki, bir ara dengesini kaybetti ve neredeyse tuvalete düşecekti. Neyse ki son anda kendini toparladı.
Ama gülmeye devam ediyordu. O kadar çok gülüyordu ki, tuvaletin kapısının dışından sesler gelmeye başladı. Eşi Ayşe, "Hasan iyi misin? Ne oldu?" diye seslendi. Hasan, gülmekten konuşamıyordu bile. Zorla, "İyiyim... Sadece... Komik... Bir video... İzliyorum..." diyebildi.
Ayşe, kapıyı açmaya çalıştı ama kapı kilitliydi. "Hasan, aç şu kapıyı, merak ettim ne izliyorsun öyle kahkahalarla?" diye seslendi. Hasan, bir yandan hala gülmeye devam ederken, diğer yandan da kapıyı açmaya çalıştı. Ama elleri titrediği için kapıyı bir türlü açamıyordu.
En sonunda kapıyı açmayı başardı. Ayşe, kapıda merakla duruyordu. Hasan hala gülüyordu. Ayşe, "Ne bu halin? Ne izliyorsun böyle?" diye sordu. Hasan, telefonu Ayşe'ye uzattı. Ayşe videoya baktı ve hafifçe gülümsedi. "Bu mu seni bu kadar güldüren?" diye sordu.
Hasan, "Evet, çok komik değil mi?" dedi. Ayşe, "Komik ama bu kadar gülünür mü? Sanki tuvalette gülerken başka bir boyut yaratmışsın gibi" dedi.
O sırada, Hasan'ın annesi de merdivenlerden indi ve "Ne oluyor burada? Neden böyle gülüyorsunuz?" diye sordu. Hasan ve Ayşe, durumu anlatmaya çalışırken, Hasan'ın babası da geldi.
"Hasan, yine tuvalette ne karıştırıyorsun?" diye sordu. Hasan, babasına da durumu anlatmaya çalıştı. Babası, kaşlarını çattı ve "Tuvalette video izlemek de nereden çıktı?" diye söylendi.
Evet, Hasan artık tuvaletteyken kapıyı kilitlememeyi öğrenmişti. Bu, olası bir 'tuvalet kapısı komedisi' riskini ortadan kaldırmak için iyi bir önlemdi. Ama Hasan, huyundan vazgeçemiyordu. Tuvalette video izlemek onun için bir yaşam tarzı, bir nevi meditasyon gibi bir şey olmuştu. Sessizce tuvalete giriyor, telefonunu çıkarıyor ve günlük dozunu alıyordu. Tabii, sessizce izlemek bazen mümkün olmuyordu.
Bir gün, yine her zamanki gibi tuvalette video izlerken, inanılmaz komik bir kedi videosuna denk geldi. Kedi, bir kutuya girmeye çalışırken defalarca düşüp kalkıyordu. Hasan, bu manzaraya o kadar çok güldü ki, yine kahkahalar havada uçuşmaya başladı. Bu sefer, kapı kilitli olmadığı için sesler tüm evde yankılandı.
O sırada, Hasan'ın küçük yeğeni Elif, evde oyun oynuyordu. Elif, sesleri duyunca meraklandı ve tuvalete doğru koşmaya başladı. Tuvaletin kapısına geldiğinde, Hasan'ın kahkahalarını duydu. Kapıyı tıklattı ve "Amca, iyi misin? Neden bu kadar gülüyorsun?" diye sordu.
Hasan, gülmekten konuşamıyordu bile. Zorla, "İyiyim... Sadece... Komik... Bir video... İzliyorum..." diyebildi. Elif, "Ben de izleyebilir miyim?" diye sordu. Hasan, "Olur, gel" dedi. Elif, tuvalete girdiğinde, Hasan'ın telefonunu elinden aldı ve videoyu izlemeye başladı.
Elif de videoya gülmeye başladı. Ama onun gülmesi daha farklıydı. Minik kahkahalarla karışık, sevimli bir gülmeydi. Hasan, Elif'in gülüşüne de güldü. İkisi birlikte kahkahalarla tuvaleti inletirken, evin diğer sakinleri de meraklanmaya başladı.
Ayşe, yine tuvaletin önüne geldi. "Hasan, Elif ne yapıyor orada? Neden bu kadar gülüyorsunuz?" diye sordu. Hasan, "Elif de video izliyor, o da çok güldü" dedi. Ayşe, "Yok artık, şimdi de Elif mi başladı tuvalette video izlemeye?" diye söylendi.
Hasan'ın annesi de geldi. "Ne oluyor bu tuvalette? Sanki komedi festivali düzenleniyor" dedi. Hasan'ın babası, elinde gazeteyle geldi ve "Hasan, bu tuvalet senin için bir eğlence merkezi mi oldu?" diye sordu.
Hasan, babasına "Baba, sadece biraz eğleniyoruz. Çok komik bir video var" dedi. Babası, gazeteyi bir kenara bıraktı ve "Göster bakalım ne kadar komikmiş" dedi. Hasan, telefonunu babasına uzattı. Babası videoyu izlemeye başladı.
İlk başta pek tepki vermedi. Ama videoyu biraz daha izleyince, o da gülmeye başladı. Baba, o kadar çok güldü ki, neredeyse gazete elinden düşecekti. Annesi, babasının güldüğünü görünce daha da şaşırdı.
"Yok artık, sen de mi başladın?" diye sordu. Babası, "Çok komikmiş, ne yapayım?" dedi. Sonunda, tüm aile tuvaletin kapısında toplanmış, kedi videosuna gülüyordu. Sanki tuvalet, bir anda ailenin eğlence merkezi haline gelmişti.
O günden sonra, tuvalette video izleme olayı biraz daha farklı bir boyut kazandı. Artık Hasan tek başına video izlemiyor, bazen Elif'i de yanına alıyordu. Hatta bazı akşamlar, tüm aile tuvaletin kapısında toplanıp birlikte komik videolar izliyorlardı. Tabii, bu durum zaman zaman tartışmalara da neden oluyordu. "Şimdi ben izleyeceğim", "Hayır, sıra bende" gibi cümleler sık sık duyuluyordu.
Hasan, o günden sonra tuvalette video izlemeye bir süre ara verdi. Ama bir süre sonra yine dayanamayıp tuvalette video izlemeye başladı. Ama bu sefer daha sessiz ve dikkatliydi. Tabii ki bazen yine kendini kaybedip kahkahalara boğuluyordu. Ama artık kapıyı kilitlememeyi öğrendi. En azından bir daha tuvaletin kapısında bir aile komedisi yaşanmamıştı.
Hasan, teknolojiye düşkün, genç bir adamdı. Telefonu adeta vücudunun bir parçası gibiydi. Sabah uyanır uyanmaz ilk işi telefonunu eline almak, yatana kadar da ondan ayrılmamaktı. Bir gün, yine her zamanki gibi sabah rutiniyle güne başladı. Kahvaltısını yaparken sosyal medyada gezindi, işe giderken podcast dinledi. Öğle yemeğinde yine telefonuyla ilgilendi.
Akşam üzeri, eve geldiğinde her zamanki gibi kendini koltuğa attı ve telefonunu eline aldı. Günün yorgunluğunu atmak için biraz video izlemeye karar verdi. Bir yandan da tuvalet ihtiyacı hissetti. "Neden tuvalete giderken de video izlemeyeyim ki?" diye düşündü. "Hem sıkılmam hem de biraz eğlenirim."
Tuvalete girdi, kapıyı kapattı ve telefonunu eline aldı. Favori video uygulamasını açtı ve rastgele bir videoya tıkladı. Video o kadar komikti ki Hasan kahkahalarla gülmeye başladı. Bir yandan da işini halletmeye çalışıyordu. Ama gülmekten kendini alamıyordu. O kadar çok gülüyordu ki, bir ara dengesini kaybetti ve neredeyse tuvalete düşecekti. Neyse ki son anda kendini toparladı.
Ama gülmeye devam ediyordu. O kadar çok gülüyordu ki, tuvaletin kapısının dışından sesler gelmeye başladı. Eşi Ayşe, "Hasan iyi misin? Ne oldu?" diye seslendi. Hasan, gülmekten konuşamıyordu bile. Zorla, "İyiyim... Sadece... Komik... Bir video... İzliyorum..." diyebildi.
Ayşe, kapıyı açmaya çalıştı ama kapı kilitliydi. "Hasan, aç şu kapıyı, merak ettim ne izliyorsun öyle kahkahalarla?" diye seslendi. Hasan, bir yandan hala gülmeye devam ederken, diğer yandan da kapıyı açmaya çalıştı. Ama elleri titrediği için kapıyı bir türlü açamıyordu.
En sonunda kapıyı açmayı başardı. Ayşe, kapıda merakla duruyordu. Hasan hala gülüyordu. Ayşe, "Ne bu halin? Ne izliyorsun böyle?" diye sordu. Hasan, telefonu Ayşe'ye uzattı. Ayşe videoya baktı ve hafifçe gülümsedi. "Bu mu seni bu kadar güldüren?" diye sordu.
Hasan, "Evet, çok komik değil mi?" dedi. Ayşe, "Komik ama bu kadar gülünür mü? Sanki tuvalette gülerken başka bir boyut yaratmışsın gibi" dedi.
O sırada, Hasan'ın annesi de merdivenlerden indi ve "Ne oluyor burada? Neden böyle gülüyorsunuz?" diye sordu. Hasan ve Ayşe, durumu anlatmaya çalışırken, Hasan'ın babası da geldi.
"Hasan, yine tuvalette ne karıştırıyorsun?" diye sordu. Hasan, babasına da durumu anlatmaya çalıştı. Babası, kaşlarını çattı ve "Tuvalette video izlemek de nereden çıktı?" diye söylendi.
Evet, Hasan artık tuvaletteyken kapıyı kilitlememeyi öğrenmişti. Bu, olası bir 'tuvalet kapısı komedisi' riskini ortadan kaldırmak için iyi bir önlemdi. Ama Hasan, huyundan vazgeçemiyordu. Tuvalette video izlemek onun için bir yaşam tarzı, bir nevi meditasyon gibi bir şey olmuştu. Sessizce tuvalete giriyor, telefonunu çıkarıyor ve günlük dozunu alıyordu. Tabii, sessizce izlemek bazen mümkün olmuyordu.
Bir gün, yine her zamanki gibi tuvalette video izlerken, inanılmaz komik bir kedi videosuna denk geldi. Kedi, bir kutuya girmeye çalışırken defalarca düşüp kalkıyordu. Hasan, bu manzaraya o kadar çok güldü ki, yine kahkahalar havada uçuşmaya başladı. Bu sefer, kapı kilitli olmadığı için sesler tüm evde yankılandı.
O sırada, Hasan'ın küçük yeğeni Elif, evde oyun oynuyordu. Elif, sesleri duyunca meraklandı ve tuvalete doğru koşmaya başladı. Tuvaletin kapısına geldiğinde, Hasan'ın kahkahalarını duydu. Kapıyı tıklattı ve "Amca, iyi misin? Neden bu kadar gülüyorsun?" diye sordu.
Hasan, gülmekten konuşamıyordu bile. Zorla, "İyiyim... Sadece... Komik... Bir video... İzliyorum..." diyebildi. Elif, "Ben de izleyebilir miyim?" diye sordu. Hasan, "Olur, gel" dedi. Elif, tuvalete girdiğinde, Hasan'ın telefonunu elinden aldı ve videoyu izlemeye başladı.
Elif de videoya gülmeye başladı. Ama onun gülmesi daha farklıydı. Minik kahkahalarla karışık, sevimli bir gülmeydi. Hasan, Elif'in gülüşüne de güldü. İkisi birlikte kahkahalarla tuvaleti inletirken, evin diğer sakinleri de meraklanmaya başladı.
Ayşe, yine tuvaletin önüne geldi. "Hasan, Elif ne yapıyor orada? Neden bu kadar gülüyorsunuz?" diye sordu. Hasan, "Elif de video izliyor, o da çok güldü" dedi. Ayşe, "Yok artık, şimdi de Elif mi başladı tuvalette video izlemeye?" diye söylendi.
Hasan'ın annesi de geldi. "Ne oluyor bu tuvalette? Sanki komedi festivali düzenleniyor" dedi. Hasan'ın babası, elinde gazeteyle geldi ve "Hasan, bu tuvalet senin için bir eğlence merkezi mi oldu?" diye sordu.
Hasan, babasına "Baba, sadece biraz eğleniyoruz. Çok komik bir video var" dedi. Babası, gazeteyi bir kenara bıraktı ve "Göster bakalım ne kadar komikmiş" dedi. Hasan, telefonunu babasına uzattı. Babası videoyu izlemeye başladı.
İlk başta pek tepki vermedi. Ama videoyu biraz daha izleyince, o da gülmeye başladı. Baba, o kadar çok güldü ki, neredeyse gazete elinden düşecekti. Annesi, babasının güldüğünü görünce daha da şaşırdı.
"Yok artık, sen de mi başladın?" diye sordu. Babası, "Çok komikmiş, ne yapayım?" dedi. Sonunda, tüm aile tuvaletin kapısında toplanmış, kedi videosuna gülüyordu. Sanki tuvalet, bir anda ailenin eğlence merkezi haline gelmişti.
O günden sonra, tuvalette video izleme olayı biraz daha farklı bir boyut kazandı. Artık Hasan tek başına video izlemiyor, bazen Elif'i de yanına alıyordu. Hatta bazı akşamlar, tüm aile tuvaletin kapısında toplanıp birlikte komik videolar izliyorlardı. Tabii, bu durum zaman zaman tartışmalara da neden oluyordu. "Şimdi ben izleyeceğim", "Hayır, sıra bende" gibi cümleler sık sık duyuluyordu.
Hasan, o günden sonra tuvalette video izlemeye bir süre ara verdi. Ama bir süre sonra yine dayanamayıp tuvalette video izlemeye başladı. Ama bu sefer daha sessiz ve dikkatliydi. Tabii ki bazen yine kendini kaybedip kahkahalara boğuluyordu. Ama artık kapıyı kilitlememeyi öğrendi. En azından bir daha tuvaletin kapısında bir aile komedisi yaşanmamıştı.