Yedikule Zindanları / Sultan Genc Osman

Yıl 1622... Mayıs'ın 20 nci günü...

Padişah otağının Üsküdar'a kurulacağı günden bir gün önce Yeniçeriler Süleymaniye'de toplandılar.

Ayaklanan yeniçeriler saraya yürüyorlardı.. Atmeydanı'ndan Ayasofya'nın yanından gürültüyle geçtiler...

Birinci Avlu kapısı önü kaynıyordu. Kalabalık ve öfkeli grup saraya daldı.

Bazı devlet adamlarını öldürdüler. Yeniçeri ve sipahileri ikna etmek isteyen Sultan Genç Osman yeniçeri ağalarını merhamete getirmeye çalıştı...



Ancak başarılı olamadı. Padişah'ı ele geçirdiler.

Yerine kardeşi Sultan Birinci Mustafa tahta çıkarıldı. Bu 1. Mustafa'nın ikinci kez hükümdar oluşuydu.

İsyancılar o an için Sultan Genç Osman'ı öldürülmesini düşünmüyorlardı.

Ancak Genç Osman dirayetli bir padişahtı. İsyanın elebaşları durumu bildiğinden devrik padişahı Yedikule zindanlarına götürülmesini istediler.

Yola çıkarıldı...

Devrik padişah Genç Osman Yedikule Zindanlarına getirildi.



Ana kapıdan içeriye yanındaki askerlerle,
ne olacağını tam bilmeden usulca yürüdü...

Gün batıyordu... Etrafına baktı
Sonunun yaklaştığını hissediyordu sanki...

Gün ile birlikte Osman'da bitiyordu...

Birkaç Yeniçeri merdivenlerden yukarı tırmandı.

Kimbilir aralarında neler konuşuyorlardı yeniçeriler,
kuledeki nöbetçilere dışarıyı göstererek
nasıl cayırtı koptuğunu, meydandan insanların
nasıl kaçıştığını heyecanla anlatıyor olmalılardı...
Tarih bu olayı da kayıtlara silinmez biçimde geçirecekti.

Karga tulumba itiklediler Osman'ı zindan kapısına doğru.
Tam yolunun üzerindeki gülü gördü...
Yaşama sevinci yayıldı
içine birden, gülün kırmızısı içini kapladı.

Girdi içeri...

Yukarıya baktı... Üç-beş adım ötedeki güle
inat kapkaranlıktı... Batan güneşin sızan ışıkları
dikkatini çekmişti, iki sarı leke duvardaydı.



Bir de üst kattaki meşalenin aydınlattığı dehlizi gördü...
Takıldı kaldı karanlığı parçalayan ışığa.

Cellâtların itmesiyle kendine geldi. Üst katlara
tırmanmaya başladılar loş karanlığa doğru...

Geriye dönüp baktı Genç Osman...

Parmaklıklı kapıya geldi, sekiz cellat peşinde...

Çıkmadı kapıdan... Cellatlar artık kuvvet kullanmaya başladılar.

Yolun sonunda ipi de gördü...

Direnmelere rağmen, cellâtlar
ipi geçirdi Genç Osman'ın boynuna...
Daracık yerde sekiz cellât ile Osman'in itişmeleri,
bağrışmaları çınlattı kulenin iç duvarlarını...
Birkaç dakika geçmeden tüm sesler kesildi.

Gün bitti.

Sultan Genç Osman sekiz cellata kahramanca karşı koymasına rağmen boğularak şehit edildi.

Sultan Genç Osman'ın naaşı, ertesi gün, babası 1. Ahmed'in 5 sene önce hizmete açtığı Sultanahmed Camii'nde kılınan cenaze namazında sonra Sultan Ahmed Camii'nde babasının türbesine defnedildi.

Sultan Genç Osman'ın şehit edilmesi Anadolu'da bazı isyanların çıkmasına sebep oldu. Osmanlı halkı padişahın şehit edilmesini hiçbir zaman hazmedemedi. Sultan Genç Osman, gençliğinin en güzel günlerinde tahta çıkmış ve hep milletinin iyiliği için çalışmış, azim ve irade sahibi bir padişahtı. Ancak gençliği ve tecrübesizliği kendisine bu hazin sonu hazırladı.

Sultan Genç Osman 3 Kasım 1604 yılında İstanbul'da dünyaya gelmişti. Babası Birinci Ahmed, annesi Mahfiruz Haseki Sultandır. Mahfiruz Haseki Sultan Rum'dur.