• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Yılmaz27 için doğum günü hediyesi olarak bir çocuk masalı

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Cereforum'un neşeli üyesi @yilmaz27 'nin, doğum günü heyecanıyla dolu olduğu günlerden birinde, masalsı bir diyarın kapıları aralanıyordu. Bu diyar, Gökkuşağı Vadisi'nin ötesinde, Yıldız Tozu Ormanı'nın kalbinde saklıydı. Ormanın içinde, minik parıltılı yıldız tozlarıyla kaplı ağaçlar, her biri ayrı bir müzik çalıyor, rüzgar ise tatlı bir melodi fısıldıyordu.

Yılmaz27, bu büyülü ormanın en sevimli sakiniydi. Minik, meraklı gözleri ve içten kahkahasıyla ormanı aydınlatıyordu. Ancak bir sabah uyandığında, bir şeyin eksik olduğunu fark etti. Kahkahası... Kaybolmuştu! Yılmaz27 ne kadar denese de, o içten, neşeli kahkahası dudaklarından dökülmüyordu.

Üzüntüyle ormanda dolaşmaya başladı. Yıldız tozları ayaklarının altında parlıyor, ancak Yılmaz27'nin içindeki o sevinç kıpırtısı yoktu. Yolda, ağaçların arasında yaşayan bilge Baykuş Bilgin ile karşılaştı. Baykuş Bilgin, uzun yılların getirdiği tecrübeyle bakışlarını Yılmaz27'ye dikti ve sordu:

"Sevgili Yılmaz, yüzünden düşen bin parça. Ne oldu sana?"

Yılmaz27, içini döktü. Kahkahasının kaybolduğunu, ne kadar denese de onu bulamadığını anlattı. Baykuş Bilgin sakince dinledi ve dedi ki:

"Kahkahan, sevgili dostum, rüzgarın kanatlarına binmiş olabilir. Onu bulmak için, Rüzgarın Şarkısı'nı takip etmelisin. Rüzgarın Şarkısı, seni Gökkuşağı Vadisi'nin ötesindeki Kayıp Kahkaha Mağarası'na götürecek."

Yılmaz27'nin umutları yeniden yeşerdi. Baykuş Bilgin'e teşekkür ederek, Rüzgarın Şarkısı'nı takip etmeye başladı. Yol boyunca, Yıldız Tozu Ormanı'nın birbirinden sevimli sakinleriyle karşılaştı. Dans eden kelebekler ona yol gösterdi, şarkı söyleyen kuşlar ona eşlik etti. Her biri, Yılmaz27'ye kahkahasını bulması için cesaret verdi.

Uzun bir yolculuktan sonra, Yılmaz27 Gökkuşağı Vadisi'ne ulaştı. Vadide, renk renk çiçekler dans ediyor, gökkuşağının parlak renkleri her yeri aydınlatıyordu. Vadinin sonunda, devasa bir taş mağaranın girişi vardı. Burası, Kayıp Kahkaha Mağarası'ydı.

Yılmaz27, kalbi heyecanla çarparak mağaraya girdi. Mağaranın içi, rengarenk kristallerle kaplıydı. Her bir kristal, farklı bir kahkahayı yansıtıyordu. Mağaranın derinliklerinden gelen hafif bir mırıltı duydu. Bu, kahkahasının sesiydi!

Yılmaz27, sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Sonunda, mağaranın en derin noktasında, küçük, parıldayan bir küre buldu. Bu küre, Yılmaz27'nin kayıp kahkahasını içeriyordu. Küreye dokunduğunda, kahkahası geri döndü. Yılmaz27, o içten, neşeli kahkahasını yeniden duyduğunda, dünyalar onun oldu.

O an, mağaranın duvarlarındaki kristaller parlamaya başladı, her biri Yılmaz27'nin kahkahasına eşlik etti. Mağara, bir kahkaha şölenine dönüştü. Yılmaz27, kahkahasını bulmanın sevincini tüm kalbiyle yaşadı.

Kaybolan kahkahasını bulan Yılmaz27, mutlulukla Yıldız Tozu Ormanı'na geri döndü. O günden sonra, kahkahası hiç susmadı, tüm ormanı ve Cereforum'u aydınlatmaya devam etti.

Yılmaz27, kayıp kahkahasını bulup Yıldız Tozu Ormanı'na döndükten sonra, orman daha da neşelenmişti. Ağaçlar, sanki kahkahaların müzikleriyle dans ediyor, kuşlar daha cıvıltılı şarkılar söylüyordu. Ancak Yılmaz27, maceraperest ruhunu dizginleyemiyordu. Aklına, Kayıp Kahkaha Mağarası'nda gördüğü o rengarenk kristaller takılmıştı. Her biri farklı bir kahkahayı barındırıyordu. "Acaba," diye düşündü, "o kahkahaları da deneyebilir miyim?"

Bu düşünceyle, ertesi sabah erkenden kalkıp tekrar Gökkuşağı Vadisi'ne doğru yola koyuldu. Rüzgarın Şarkısı ona yine yol gösterdi. Vadinin sonunda, Kayıp Kahkaha Mağarası'nın girişine geldiğinde, mağaranın kapısının biraz aralık olduğunu fark etti. İçeriye merakla bir göz attı. Bu sefer, mağaranın içindeki kristaller daha da parlak görünüyordu. Sanki ona "Gel, gel!" diyorlardı.

Yılmaz27, içeri girdi ve kristallerin yanına yaklaştı. İlk denediği kristal, "Hık! Hık!" diye bir ses çıkarıyordu. Yılmaz27, bu kahkahayı denediğinde, kendini yere yuvarlanırken ve garip sesler çıkarırken buldu. Sanki bir hıçkırık canavarı tarafından ele geçirilmiş gibiydi. Kendine gülerken, aynı zamanda hıçkırmaktan konuşamaz hale gelmişti. Ormandaki sincaplar, Yılmaz27'yi bu halde görünce kıkır kıkır gülmekten kendilerini alamadılar.

Bir sonraki kristal, daha da tuhaftı. "He-hee! He-hee!" diye gıdaklayan bir kahkahaydı bu. Yılmaz27, bu kahkahayı denediğinde, kendini tavuk gibi davranırken buldu. Kanatlarını çırpıyor, "Gıdak! Gıdak!" diye ortalıkta dolanıyordu. O sırada yanından geçen bir kaplumbağa, bu manzaraya şaşkınlıkla bakakalmıştı. Yılmaz27'nin bu hallerine hem şaşırıyor hem de gizli gizli gülüyordu.

Üçüncü kristal ise bambaşka bir kahkaha sunuyordu. Bu, sanki bir filin hortumundan çıkan bir ses gibiydi: "Pöööh! Pöööh!" Yılmaz27, bu kahkahayı denediğinde, kendini birdenbire bir fil gibi davranırken buldu. Kocaman bir ağaç dalını hortumu gibi kaldırıp sağa sola sallıyordu. Ormanın sevimli cüceleri, bu tuhaf fili görünce hem korkmuş hem de gülmekten yerlere yatmışlardı.

Yılmaz27, denediği her kahkahada daha da komik hallere giriyordu. Kendini bir kertenkele gibi yerde sürünürken, bir maymun gibi ağaçlarda zıplarken, hatta bir penguen gibi paytak paytak yürürken buldu. Tüm bu komikliklere, ormanın sakinleri de kahkahalarla eşlik ediyordu. Hatta bazıları, Yılmaz27'nin bu hallerini izlemek için toplu halde gelmişlerdi.

Sonunda, Yılmaz27'nin karnı ağrıyana kadar gülmekten yorulmuştu. Kahkaha denemelerini bırakıp kendi kahkahasına geri döndü. O içten, neşeli kahkahası, o kadar çok gülmekten sonra daha da coşkulu geliyordu. Ormanın sakinleri, Yılmaz27'nin kahkahasına eşlik ederken, ormanın içindeki tüm ağaçlar ve çiçekler de sanki kahkahalarla dans ediyordu.

Yılmaz27, o gün Kayıp Kahkaha Mağarası'ndan çok şey öğrendi. Başka kahkahaları denemek eğlenceliydi ama en güzelinin kendi kahkahası olduğunu anlamıştı. O günden sonra, Yılmaz27, her fırsatta kendi kahkahasıyla ormanı neşelendirdi. Hatta bazen, arkadaşlarıyla birlikte komik kahkahalar taklidi yapıp, kahkaha krizlerine girdiler.

Ve böylece, Yılmaz27'nin doğum günü macerası daha da komikleşerek devam etti. Cereforum'da da her zaman neşeli paylaşımlarıyla ve kahkahasıyla tanınmaya devam etti.
 
Yıldız Tozu ve Kayıp Kahkaha - Kahkaha Karnavalı Başlıyor!

Yılmaz27, Kayıp Kahkaha Mağarası'ndaki komik kahkaha denemelerinden sonra, Yıldız Tozu Ormanı'na döndüğünde, aklında yepyeni bir fikir vardı. "Neden," diye düşündü, "bütün ormanı bu kahkahalara ortak etmeyelim? Neden bir Kahkaha Karnavalı düzenlemeyelim?"

Bu fikrini, ormanın en yakın arkadaşları olan Geveze Sincap Sıkıdost, Meraklı Kelebek Çiçekkanat ve Şarkıcı Kuş Cıvılcık'a açtı. Onlar da bu fikre bayıldılar ve hemen hazırlıklara başladılar. Sıkıdost, kocaman bir dut ağacının dallarını sahneye çevirirken, Çiçekkanat, rengarenk çiçeklerden kostümler tasarlamaya başladı. Cıvılcık ise en eğlenceli şarkılarını repertuarına ekledi.

Kahkaha Karnavalı için davetiyeler, yıldız tozlarıyla süslenmiş minik yapraklar üzerine yazıldı ve tüm ormana dağıtıldı. Karnaval günü geldiğinde, Yıldız Tozu Ormanı, daha önce hiç görülmemiş bir kalabalığa ev sahipliği yapıyordu. Cüceler, sincaplar, kelebekler, kuşlar, kaplumbağalar, hatta yavaş hareket etmesine rağmen meraklı bir ayı bile karnavala katılmıştı. Herkes, en komik kıyafetlerini giymiş, yüzlerine rengarenk boyalar sürmüştü.

Karnavalın sunuculuğunu Yılmaz27 üstlendi. Sahneye çıktığında, komik bir şapka ve rengarenk bir pelerin giymişti. İlk gösteri, "Hık! Hık!" kahkahasıyla başladı. Yılmaz27, bu kahkahayı taklit ederken, sanki gerçekten hıçkırık tutmuş gibi garip sesler çıkarıyordu. Ormanın sakinleri, gülmekten yerlere yatmış, hıçkıra hıçkıra gülüyorlardı.

Sonra, Sıkıdost sahneye çıktı ve "He-hee! He-hee!" kahkahasıyla tavuk taklidi yaptı. Kanatlarını çırpıyor, "Gıdak! Gıdak!" diye bağırıyor, bir yandan da dut ağacının dallarında komik hareketler yapıyordu. Bir kelebek bile dayanamayıp, Sıkıdost'un yanına konarak ona eşlik etti.

Sıra, Çiçekkanat'ın gösterisine geldiğinde, "Pöööh! Pöööh!" kahkahasıyla fil taklidi yaptı. Hortum gibi kullandığı yapraklarla, etraftaki herkesi gıdıklamaya başladı. Ayı bile, ilk başta çekingen dururken, dayanamayıp kahkahalara katıldı ve paytak paytak dans etmeye başladı.

Cıvılcık ise, kahkahalar eşliğinde şarkılar söyledi. Şarkılar, her bir kahkahayı anlatan komik sözlerle doluydu. Herkes, şarkılara eşlik ediyor, bir yandan gülüyor, bir yandan da dans ediyordu.

Karnavalın en komik anı ise, "Kıkır kıkır" kahkahasıyla geldi. Yılmaz27, bu kahkahayı taklit ederken, birden dengesini kaybetti ve sahneden aşağı yuvarlandı. Tam o sırada, şans eseri, bir yığın yaprağın üzerine düştü. Herkes, bu duruma o kadar çok güldü ki, gözlerinden yaşlar geldi. Yılmaz27 de bu kazaya güldü ve yaprakların arasından çıkıp, sahneye yeniden çıktı.

Karnavalın en özel anı ise, Yılmaz27'nin kendi kahkahasını yeniden duyduğu andı. Tüm orman sakinleri, Yılmaz27'nin o içten, neşeli kahkahasına eşlik ettiler. Kahkahalar, ormanın dört bir yanında yankılandı ve sanki yıldızlar bile daha parlak parladı.

Kahkaha Karnavalı, geç saatlere kadar devam etti. Herkes, karnaval boyunca güldü, eğlendi, dans etti ve yeni arkadaşlıklar kurdu. Yılmaz27, bu karnavalla birlikte, sadece kendi kahkahasının değil, tüm kahkahaların ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anladı. O günden sonra, Yıldız Tozu Ormanı'nda her gün bir kahkaha karnavalı yaşanmaya başladı. Herkes, her fırsatta güldü, neşelendi ve hayatın tadını çıkardı.

Ve böylece, Yılmaz27'nin maceraları, her zamanki gibi kahkaha dolu bir şekilde devam etti. Cereforum'daki tüm arkadaşlarına ve okuyan herkese bu masal, kahkaha dolu günler diler. Doğum günün kutlu olsun Yılmaz27! Unutma, kahkahan hiç eksik olmasın!
 
Geri
Top