• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Atatürk Müzeleri

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Mustafa Kemal, önce Ziraat Okulu’nu daha sonra da İstasyon Şefi Köşkü’nü hem konut hem de çalışma yeri olarak kullanmıştır. Bu binaların Ata’nın çalışma ve dinlenmesi için yetersiz olmaları nedeniyle uygun bir konut arayışı içine girilmiş, daha sakin ve huzurlu bir ortamda yaşamasını sağlamak amacıyla bağlar bölgesi Çankaya’daki bağevi Ankara Şehremaneti (Belediyesi) tarafından 30 Mayıs 1921’de Mustafa Kemal’e armağan edilmiştir.

Bağevi, ağaçlar arasında, kuzeyinde Ankara’ya hâkim büyükçe bir terası bulunan, dikdörtgen planlı, küçük bir yapıydı. Zemin katında, ortasında fıskiyeli, sekizgen bir havuzu ve iki yanında birer odası olan merkezî bir taşlık, aynı plana sahip üst katta ise bir orta hol ve iki yanında birer oda bulunmaktaydı.

1923’te Gazi Mustafa Kemal’in Latife Hanım ile evlenmesinden sonra ailenin günlük yaşamı için yetersiz olan bağevinin büyütülmesi çalışmalarına başlanmıştır. Mimar Vedad (Tek) tarafından hazırlanan ve uygulaması 1924 yılında tamamlanan projeye göre eski bağevine, güney cephesine bitişik ve tüm bina boyunca uzanan batı ucu yarım sekizgen bir kule kitlesi ile biten iki katlı yeni bir bölüm eklenmiştir. Bu eklentinin alt katı yemek salonu ve mutfak ofisi; üst katı ise banyo, yatak odası ve Latife Hanım için çalışma odası olarak düzenlenmiştir. Bu katta daha önce yatak odası olarak kullanılan bölüm düzenlenerek geniş bir kütüphane ve çalışma odası haline getirilmiştir. Ayrıca, zemin katta kuzey cephede girişin önüne rüzgârlık yapılmış, elçi kabul odası olarak düzenlenen kuzeydoğu köşesindeki oda yarım sekizgen biçimli bir çıkma ile genişletilmiştir. Bağevi döneminde taşlıkta bulunan havuz kaldırılmış ve bu yer giriş holü olarak düzenlenmiştir. Çalışmalar sırasında Köşk’ün doğusuna mutfak ve çamaşırlık içeren, tek katlı yeni bir servis binası yapılmış ve bir servis merdiveni ile Köşk’e bağlanmıştır.

Bu düzenlemelere bağlı olarak ortaya çıkan statik problemleri çözmek ve konfor koşullarını iyileştirmek amacıyla 1926 yılında yeniden onarımlar yapılmış, yapıya kalorifer tesisatı döşenmiştir. Aynı dönemde Ata’nın manevi evlatları için çamaşırhane ve mutfak kitlesinin üzerine 6 oda ile bir banyodan oluşan yeni kat eklenmiştir. 1930 yılında ise, üst katta güneybatı köşesinde bulunan kuleli bölüm Ata için bir çalışma odası olarak yeniden düzenlenmiştir.

1932 yılında hemen yanda inşa edilen Pembe Köşk’e taşınıncaya kadar Ata’nın evi olan, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok önemli olaylara tanıklık eden, Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyet’in kurulması dâhil, devrimleri planladığı bu yapı 1950 yılında müze olarak kullanıma açılmıştır.

Yapıda ve eşyada hızlanan bozulmaları durdurabilmek amacıyla 2002–2007 yılları arasında büyük bir bakım ve onarım çalışması başlatılmış, bu çalışmalarla birlikte yapının bir müzeden çok, kullanıldığı dönemdeki doğal durumunu yansıtan bir ‘konut’ olarak sergilenmesi için gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Restorasyon çalışması tamamlanan Atatürk Müze Köşkü 19 Nisan 2007’de tekrar ziyarete açılmıştır.

Rüzgarlık ve Giriş Holü : Köşk’ün girişindeki rüzgârlık, 1924 yılında Vedad (Tek) tarafından eklenmiştir. Rüzgârlıktan ulaşılan bugünkü giriş holü, bağevi döneminde ortasında sekizgen bir mermer havuz bulunan büyükçe bir taşlıktı. 1924 yılında yapılan yeni düzenleme ile havuz kaldırılmış ve taşlık bugünkü durumuna dönüştürülmüştür.

Yeşil Salon : Girişin sağındaki bu oda, 1924 yılındaki yeni düzenlemeye kadar elçi kabul salonu ve Atatürk’ün çalışma odası olarak kullanılmış, 1924’te konuk kabul salonuna dönüştürülmüştür. Bu dönüşümde kullanılan hâkim rengin yeşil olması nedeniyle ‘Yeşil Salon’ olarak anılmaktadır. Birçok yazarın anılarında, Latife Hanım’ın bu salonda verdiği çay davetlerinden söz edilmektedir.

Yemek Salonu ve Radyo-Sigara Salonu : 1924’te bağevinin güneyine eklenen bölümün zemin katında yer almaktadır. Yemek salonunun girişinin tam karşısında çini kaplı büyük bir şömine ile iki yanında kemerli vitray pencereler bulunmaktadır. Duvarlarının alt bölümlerindeki ahşap lambriler üst kenarı türkuaz renkli çinilerin oluşturduğu bir silme ile tamamlanmıştır. Duvarların üst bölümleri ise bordo renginde düz olarak boyanmış, tavanlar geometrik desenlerle bezenmiştir. Yemek salonu mimari düzenleme ile bütünleşecek biçimde, büyük bir yemek masası, vitrin ve büfelerle döşenmiştir.

Köşk’teki en eski eşyalardan olan, kapitone maroken koltuk takımı, radyo ve sigara bölümü olarak kullanılmış olan ve yemek salonuna açılan sekizgen kulenin zemin katında yer almaktadır.

Görkemli yemek salonu, ülke sorunlarının uzun akşam sofralarında tartışılarak çözümlenmesine tanıklık ettiği için Ata’nın en önemli çalışma mekânı olarak da tanınmıştır.

Elçi Kabul Salonu : Bağevi döneminde küçük bir oda olan bu yer, 1924 yılında kuzey duvarının yıkılarak yarım sekizgen planlı bir kitle ekiyle büyütülmesinden sonra elçi kabul salonu olarak kullanılmıştır.

Salonda Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa tarafından armağan edilen sedef kakmalı bir yazı masası, kanepe, koltuklar ve büyük bir dolaptan oluşan bir takım ile Atatürk’ün daha önce kullandığı farklı nitelikli bir yazı masası bulunmaktadır.

Üst Kat Hol : Üst kattaki çeşitli odaları birbirine bağlayan orta mekândır. Bağevi döneminde mekânın ortasında bulunan ve alt kat taşlığı ile görsel ilişkiyi sağlayan açıklık 1924’teki düzenleme sırasında kaldırılmıştır. Salonun kuzey cephesindeki balkon etkileyici bir Ankara manzarası sunmaktadır.

Salonda sergilenen ve Ata’nın hemen her gün dinlenmek amacıyla kullandığı bilardo masası Köşk’e getirtildiğinde önce bu mekâna yerleştirilmiş, döşemede oluşan statik sorunlar nedeniyle daha sonra alt kat giriş holüne taşınmıştır.

Kütüphane ve Çalışma Odası : Kütüphane yapının en görkemli mekânlarından biridir. Odanın tavanı zengin geometrik ve bitkisel motiflerle bezenerek çok sayıda buzlu ampulle aydınlatılmış, batı duvarındaki ahşap kemerli soba nişi türkuaz renkli çinilerle bezenmiş, tüm duvarlar ahşap sabit kitap dolaplarıyla donatılmıştır.

Gazi Mustafa Kemal’in bilgi ve kültür altyapısını nasıl oluşturduğunu gösteren, birçoğunda kendi el yazısı ile aldığı notları üzerinde barındıran çok sayıda kitap bu raflarda yer almaktadır.

Atatürk’ün Büyük Nutuk’u kaleme aldığı çalışma masası ve koltuğu bu odanın en önemli eşyalarıdır.

Kütüphanenin güneyindeki kapı ile geçilen mekân 1930 yılında Ata için düzenlenmiş çalışma odasıdır. Bu oda Türkiye’deki modern mimarinin başlangıcı sayılabilecek, çok özgün niteliklere sahip ‘art-deco’ tarzında düzenlenmiştir. Bu düzenleme sırasında 1924’te Osmanlı üslubunda bezenmiş olan tavan beyaz boya ile kapatılmış, metal öğeler sarı, diğer tüm mimari öğeler ile masa ve mobilyalar siyah beyaz renkler kullanılarak bütünleştirilmiştir. Döşeme, yere serilen beyaz bir ayı postu ile tamamlanmıştır.

Yatak Odası ve Banyo : Bağevinin güneyine 1924 yılında eklenen kitlenin üst katında, alttaki yemek salonunun üzerinde yer almaktadır.

Güney duvarında, ortada çini kaplı bir şömine ve iki yanında birer büyük pencere bulunmaktadır. Odanın batı duvarındaki kapı ile 1930’da düzenlenen çalışma odasına geçiş sağlanmıştır.

Büyük pencereler, pastel renkli duvarlar ve son derece yalın bir biçimde bezenmiş tavan ile aydınlık ve huzurlu bir dinlenme ortamı sağlanmıştır. Odanın döşenmesinde son derece seçkin, ancak yalın ve gösterişsiz mobilyalar kullanılmıştır.

Yatak odasından geçilen özel banyo, beyaz renkli fayans kaplı zemini ve duvarları, aynı renkteki küveti, alafranga tuvaleti, lavabo ve bidesi ile çok gösterişsiz bir mimariye sahiptir. Bu mekân Ata’nın temizliğe düşkünlüğünü ve titizliğini göstermesi açısından ilginçtir.

Misafir Yatak Odası : Köşk’ün eski bağevi bölümünde, kuzey cephesinde bulunan ve güzel bir Ankara manzarasına sahip olan bu oda misafir yatak odası ve dinlenme odası olarak kullanılmıştır.

Duvarlarındaki kerpiç sıvaları, sıvalar üzerinde bulunan çeşitli dönemlerde yapılan bezeme katmanları, değişmeyen pencere oranları gibi pek çok niteliği ile yapının bağevi dönemine ilişkin önemli bilgileri saklamaktadır.

Sergi Salonu : 1924 yılında yapılan düzenleme sırasında kaldırılan eski mutfak ile diğer servis mekânlarının yerine inşa edilmiş olan mutfak ve çamaşırlık bölümüdür. Zaman içinde özgün yapısını tümüyle yitirdiği için son onarım sırasında bu bölüm, ara duvarlar kaldırılarak sergi salonuna dönüştürülmüştür.

Bu salonda Müze Köşk’ün mimarisi ve tarihî gelişimi, son dönem onarımı ve düzenlemesine ilişkin bilgiler ile Atatürk’ün yaşamı ve kullandığı eşyalar sergilenmektedir.

Müze Köşk ziyaret başvuruları “Kurumsal” ve “Bireysel” başvurular olmak üzere iki şekilde yapılmaktadır. Başvuru için: (0 312) 470 24 85

Ziyaretçi girişleri 5 Numaralı kapıdan yapılmaktadır.

Müze Köşk’e ulaşabilmek için takip edilebilecek bazı alternatif güzergahlar:

Atatürk Bulvarı - Cinnah Caddesi – Çankaya Caddesi – Ziaur Rahman Caddesi.

Atatürk Bulvarı – Kuğulu Park – Cinnah Caddesi – Çankaya Caddesi – Ziaur Rahman Caddesi.

Atatürk Bulvarı – Cinnah Caddesi – Simon Bolivar Bulvarı – Ziaur Rahman Caddesi.

Otobüs ile ulaşım için; Ulus-Sıhhiye-Kızılay’da durağı bulunan ve yukarda yazılı güzergahları kullanan belediye otobüsleri ile 5 Numaralı kapıya gelinebilir.
 
Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi

Anıtkabir’de Atatürk’ün mozolesinin bulunduğu şeref salonunun altında bulunan 3 bin m²’lik sütunlu alanda kurulan “Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi”, özellikle farklı sergileme teknikleri ile Çanakkale, Sakarya, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Muharebeleri’ni, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarını ve Atatürk dönemini çarpıcı biçimde sunuyor.

Misak-ı Milli Kulesi’nin kapısından girilen müze, dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Atatürk’ün özel eşyaları sergilenirken, ikinci bölümde panorama ve yağlı boya tablolarla Çanakkale Muharebeleri ile Kurtuluş Savaşı, üçüncü bölümde ayrı ayrı tonozlarda Milli Mücadele ve devrimler anlatılmaktadır. Dördüncü bölümde ise Atatürk’e ait kitaplar ile bu kitapları okurken altını çizip notlar aldığı kısımlardan örnekler sergilenmektedir.

Misak-ı Milli ve İnkılap kuleleri arasındaki ilk bölümde bulunan ve Atatürk’ün özel eşyalarının sergilendiği kısım, ilk olarak 21 Haziran 1960 tarihinde “Anıtkabir Atatürk Müzesi” olarak açılmış, daha sonra yeni sergileme teknikleriyle düzenlenerek ve diğer bölümlerle birleştirilerek, 2002 yılında “Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi” adını almıştır. Bu bölümde Atatürk’ün kullandığı eşyalar ile kendisine yabancı devlet adamları tarafından hediye edilen eşyalar sergilenmektedir. Ayrıca, Atatürk’ün manevi evlatlarından Afet İnan, Rukiye Erkin, Sabiha Gökçen’in müzeye hediye ettikleri Atatürk’e ait eşyalar da bulunmaktadır. Müzede, Atatürk’ün anne ve babasına ait fotoğraflar ve nüfus cüzdanları, kılıçlar, bastonlar, madalyalar, milletvekilliği belgeleri, sigara ve sigara tabakaları, TBMM tarafından hediye edilen altın alfabe, paralar ve cüzdanlar, not defterleri ve kalemler, likör takımı, çay ve pasta takımları, İş Bankası tarafından hediye edilen saat ile bazı yabancı devlet adamlarının fotoğrafları bulunmaktadır.

Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nin ikinci bölümünde Çanakkale Savaşı, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz’u konu alan üç panorama dikkati çekmektedir. Üç büyük panorama, önlerinde düzenlenen başka bir alanla üç boyutlu bir etkiye büründürülmüştür. Bu alanda düzenlemelerde kullanılan savaş objeleri ve maketlerle, muharebelerin geçtiği yerler ve dönem, yaşananların aslına uygun olarak yeniden canlandırılmıştır. Türkiye’de ilk kez uygulanan bu teknikle, müze ziyaretçilerine Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda yaşanan güçlükler hissettirilmeye çalışılmıştır.

1919-1938 yılları arasında, Atatürk Devrimleri ve dönemin önemli olaylarının anlatıldığı üçüncü bölümde, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk Devrimleri’ne ilişkin 3 bin kadar fotoğraf ile bunların Türkçe ve İngilizce açıklamalarına yer verilmektedir. Ayrıca tonozlu odacıkların bulunduğu koridor boyunca Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında büyük hizmetleri görülen asker-sivil 20 kahramanın büstü ve kısa özgeçmişleri de yer almaktadır.

18 tonozlu odacığın konuları şunlardır:

Türk Kurtuluş Savaşı Komutanları

Mondros, Vatanın İşgali

Kuva-yı Milliye

Kongreler

TBMM’nin Açılışı, İç İsyanlar

Çukurova, Antep, Maraş, Urfa Ve Trakya’da Milli Mücadele

Kurtuluş Savaşı’nda Donanmamız

Kazanılan Zaferler, Mudanya Mütarekesi ve Lozan Antlaşması

Siyasal Devrim

Eğitim, Dil ve Tarih Alanında Yapılan Reformlar

Hukuk, Kadın Hakları ve Soyadı Devrimleri

Sosyal Hayatın Düzenlenmesi

Güzel Sanatlar, Basın ve Halkevleri

Tarım, Ormancılık, Sanayi ve Ticaret

Maliye, Sağlık, Spor ve Turizm

Bayındırlık ve Ulaştırma

Milli Güvenlik

İç ve Dış Siyasi Olaylar (1923-1938)

Müzenin dördüncü bölümü, Atatürk Özel Kitaplığı’dır. Bu bölümde, Anıtkabir koleksiyonunda yer alan kitaplar, konularına göre tasnif edilerek sergilenmektedir.

Adres: Anıt Caddesi, Tandoğan-Ankara
 
Cumhuriyet Müzesi (II. Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası)

Ankara Ulus’ta bulunan müze, bodrum üzerine iki katlıdır. Girişten sonra enine uzanan, iki ucunda merdivenlerin yer aldığı geniş geçit, Selçuklu ve Osmanlı bezeme motiflerinin yer aldığı bir tavanla örtülmüştür. Benzer bir biçimde ele alınmış yerlerden birisi de büyük salondur. Yer yer localarla değerlendirilen bu salonun özellikle yıldız motiflerini içeren ahşap tavanı, sonradan düzenlenen taç kapı ve bazı noktalar dışında kemerler, saçaklar, çinilerin yer aldığı bölümler ile bu dönemin mimari özelliklerini yansıtmaktadır.

1923 yılında mimar Vedat Tek (1873-1942) tarafından Cumhuriyet Halk Fırkası Mahfeli olarak tasarlanan ve inşa edilen bu bina işlevi değiştirilerek meclis olarak kullanılmıştır. I. Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının yetersiz olması ve gelişen Cumhuriyet Türkiye’si meclisinin ihtiyaçlarını karşılayamaması nedeni ile bina bir takım değişiklikler geçirmiş, sonra da II. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak 18 Ekim 1924 tarihinde hizmete açılmıştır.

II. Türkiye Büyük Millet Meclisi 1924-1960 yılları arasında Atatürk ilke ve inkılaplarının gerçekleştirildiği; Cumhuriyet’in gelişmesi için çok önemli çağdaş kararların alındığı; çağdaş yasaların çıkarıldığı; uluslararası alanda Türkiye’nin etkinliğini ve saygınlığını artıran antlaşmaların yapıldığı; çok partili sisteme geçişin sağlandığı önemli bir yapıdır.

Türk siyasi tarihinde önemli yeri olan II. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası, işlevini 27 Mayıs 1960 tarihine kadar 36 yıllık bir dönem boyunca sürdürmüştür. 1961 yılında meclisin yeni yapılan modern binasına taşınması üzerine bu bina Merkezi Antlaşma Teşkilatı’na (CENTO) tahsis edilmiştir.

1961-1979 yılları arasında CENTO Genel Merkezi olarak kullanılan tarihi yapı CENTO’nun kaldırılması ile aynı yıl Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir. Bu binanın ön kısmının “Cumhuriyet Müzesi” olarak düzenlenmesi, arka kısmının ise Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün hizmet binası olarak kullanılması kararlaştırılmıştır. Müze kısmı onarım ve restorasyonlardan sonra düzenlenerek 30 Ekim 1981 tarihinde “Cumhuriyet Müzesi” olarak ziyarete açılmıştır. Bu düzeniyle 1985 yılına kadar hizmet vermiştir. Aynı yıl ziyarete kapatılarak, teşhir çalışmaları başlamıştır. Çalışmalar 1991 yılına kadar devam etmiş, Ocak 1992 yılında yeniden ziyarete açılmıştır.

Müzede ilk üç Cumhurbaşkanı dönemini yansıtan olaylar, kendi sözleri, fotoğrafları, bazı özel eşyaları ile o dönemde mecliste alınan kararlar ve kanunlar sergilenmektedir.

Müzenin Bölümleri

Girişin Sağ Tarafındaki Birinci Oda: II. TBMM döneminde “Muhasebe Odası” olarak kullanılan oda bugünkü teşhirde ''Atatürk İlkeleriOdası”dır. Burada yer alan ışıklı panolarda Atatürk’ün kendi sözleri ve fotoğrafları ile Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılık ilkeleri anlatılmaktadır.

Girişin Sağ Tarafındaki İkinci Oda: II. TBMM döneminde “Mescit” olarak kullanılan oda, bugünkü teşhirde “Atatürk İnkılapları Odası”dır. Buradaki ışıklı panolarda ve vitrinlerde, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, hukuk alanında düzenlemeler, giyim ve görünüm değişikliği, uluslararası takvim, saat, tartı ve ölçüler, yeni Türk Harfleri, Soyadı Kanunu, Büyük Nutuk, 10. Yıl Nutku, Türk Hava Kurumu, demiryolları, ekonomi ve sanayi ile ilgili Atatürk Devrimleri ve olayları, kanun teklifleri, kanunlar, gazete küpürleri, Atatürk’ün sözleri, fotoğraflar ve konu ile ilgili objeler sergilenmektedir.

Girişin Sağ Tarafındaki Üçüncü Oda: II. TBMM döneminde “Zabıt Kalemi” olarak kullanılan bu oda, bugünkü teşhirde “Atatürk Odası” dır. Buradaki panolarda ve vitrinlerde; Atatürk’ün imza ve el yazısı örnekleri tekke ve zaviyelerin kapatılışı, Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarının kuruluşu, dış siyaset, Montrö Boğazlar Sözleşmesi, tarım, arkeoloji ve güzel sanatlar, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesi ve Atatürk’ün ölümü ile ilgili olaylar, kendi sözleri, fotoğraflar ile anlatılmakta ve Atatürk’ün bazı özel eşyaları sergilenmektedir.

Girişin Sol Tarafındaki Birinci Oda: II. TBMM döneminde “Kavanin Kalemi” (Kanunlar Kalemi) olarak kullanılan bu odada, III. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın hayatı, 1950-1960 dönemi olayları kendi sözleri ve fotoğraflarıyla anlatılmaktadır. Celal Bayar’ın ailesi tarafından müzeye bağışlanan bazı özel eşyaları da sergilenmektedir.

Girişin Sol Tarafındaki İkinci Oda: II. TBMM döneminde “İdare Heyeti” olarak kullanılan bu odada, bugünkü teşhirde Cumhuriyet’in ilanından günümüze kadar tedavüle çıkan kağıt ve madeni paralar, pullar, hatıra paralar ve madalyalar sergilenmektedir.

Girişin Sol Tarafındaki Üçüncü Oda: II. TBMM döneminde “Evrak Kalemi” olarak kullanılan bu oda, bugünkü teşhirde II. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün hayatı, 1938-1950 dönemi olayları, kendi sözleri ve fotoğraflarıyla anlatılmaktadır. İsmet İnönü’nün ailesi tarafından müzeye bağışlanan bazı özel eşyaları da sergilenmektedir.

Meclis Toplantı Salonu: II. TBMM döneminde “Genel Kurul Salonu” olarak kullanılan bu salon, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren gerçekleştirilen büyük atılımların karar merkezi olarak birçok konuşmalara sahne olmuş, tarihi değeri yüksek bir mekândır. Bu salonun ana giriş kapılarının ortasında “Riyaset Divanı” (Başkanlık Kürsüsü), sağ ve sol üst köşelerde Sefirler Locası, sol tarafta Cumhurbaşkanlığı Şeref Locası, salonun arka tarafında Dinleyiciler ve Basın Locası yer almaktadır. Bu salonda 1924-1960 yılları arasında milletvekili sayısı en fazla 610’a kadar yükselmiştir.

Günümüz müzeciliğine uygun teşhir düzenlemesinin sağlanabilmesi, teşhire eğitici bir rol verilerek hareketlilik kazandırılması amacıyla, toplantı salonunda Kurtuluş Savaşı’ndan başlayarak devletimizin kuruluşunu belgeleriyle anlatan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli kaynaklarından biri olan Atatürk’ün “Nutuk”unun 15-20 Ekim 1927 tarihinde okunduğu doğal ortam, balmumu heykellerle canlandırılmaktadır. Canlı teşhiri desteklemek amacıyla da Büyük Nutuk’tan seçilen pasajlar Devlet Tiyatrosu sanatçıları tarafından seslendirilmiştir.

Müzenin İkinci Katı: II. TBMM döneminde Cumhurbaşkanı Odası, Cumhurbaşkanı’nın yerli ve yabancı devlet adamlarını kabul ettiği Cumhurbaşkanı Kabul Salonu, Cumhurbaşkanı Özel Kalem Odası, Başbakan ve Bakanlar Kurulu Odası, Meclis Başkanı Odası, Meclis Başkanı Özel Kalem Odası ve Komisyon Odası olarak kullanılmıştır. Ancak, bu odalar kullanım açısından ihtiyaca göre zaman zaman değiştirilmiştir.

Adres: Cumhuriyet Cad. No:22 Ulus-Ankara

Tel: (312) 311 04 73
 
Milli Mücadelede Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi

Eski adı “Direksiyon Binası”dır. Bağdat Demiryolunun yapımı sırasında 1892’de yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Ankara Gar Kompleksi içinde yer almaktadır.

Atatürk’ün 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara’ya gelişinden itibaren Başkomutanlık Karargahı ve Konutu olarak uzun süre emrine tahsis edilmiş, Kurtuluş Savaşı’nın Hareket planları burada hazırlanmıştır. Bina, 1920-1922 yılları arasında alınan en önemli iç ve dış kararlara tanıklık etmiş, Fransızlarla 21 Ekim 1921 tarihinde yapılan anlaşmanın görüşmeleri ve imza töreni burada gerçekleşmiştir.

23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oluşturulması ile bugünün her yıl Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmasının kararları bu binada alınmıştır.

TCDD, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde seçkin bir yeri olan bu binayı yeniden düzenleyerek, 24 Aralık 1964 tarihinde müze olarak halkın hizmetine açmıştır.

Müzenin giriş katı “Demiryolları Müzesi” olarak kullanılmakta olup, 1857 yılından günümüze, demiryolları ile ilgili eşya ve belgeler sergilenmektedir. Beş oda olarak düzenlenen bu katta; Osmanlı Devleti zamanında kullanılan mühür, diploma, kimlik kartları, biletler ile Alman Demiryolları idaresi tarafından Demiryolları ilk Genel Müdürü Behiç Erkin’e armağan edilen, çalışır durumda buharlı lokomotif maketi; Demiryollarına ait hatıra madalyaları, bazı hatların açılış töreninde kullanılan makaslar, anısal ray örnekleri ve yemekli-yataklı vagonlarda kullanılan gümüş servis takımları; Sultan Abdülaziz’e İngiliz Hükümeti tarafından armağan edilen altın kaplama minyatür vagon ve sultanın özel treninde kullandığı sedef işlemeli çalışma masası ile duvar saatleri; TCDD’nin tren işletmeciliğinde kullandığı lokomotif, yük ve yolcu vagonu maketleri, buharlı lokomotif plakaları, atölye öğrencilerinin ürettiği mekanik araçlar, gar maketleri, Demiryolu Meslek Okulu’ndan çeşitli dönemlerde mezun olanların fotoğrafları; Osmanlı Döneminde haberleşmede kullanılan telefon, telgraf makineleri 1925 yılında Atatürk’ün Samsun-Çarşamba demiryolu hattının yapımına başlanması töreninde kullandığı kazma-kürek ile İngilizler tarafından 1905 yılında İzmir-Aydın hattında hizmete konulan “Kafesli Vagon”un maketi bulunmaktadır.

Müzenin üst katında ise; Atatürk’ün kabul salonu, Atatürk’ün çalışma salonu, Atatürk’ün yatak odası, Atatürk’ün banyosu ve Fikriye Hanımın Ankara’ya Atatürk’ü görmeye geldiğinde kullandığı oda bulunmaktadır.
 
Alagöz Başkomutanlık Karargahı Müzesi

Alagöz Başkomutanlık Karargâhı Müzesi, Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı Alagöz Köyü’ndedir.

Kurtuluş Savaşı döneminde düşmanın Polatlı yakınlarına kadar ilerlemesi üzerine Batı Cephesi Komutanlığı, Alagöz Köyü’nü Cephe Karargâhı olarak seçmiş, köy halkından olan Türkoğlu Ali Ağa’ya ait çiftlik evi de karargâh olarak kullanılmıştır.

Atatürk, Büyük Nutuk’unda da: (12 Ağustos 1921 günü Ekan-ı Harbiye-i Umumiye Cephe Karargahına gittim…) diyerek, 23 Ağustos 1921’den 13 Eylül 1921 tarihine kadar 22 gün, 22 gece aralıksız devam eden Sakarya Meydan Savaşı’nı bu karargâh binasından idare etmiş, yine onun ifadesiyle: (Cihan tarihinde ender olan büyük bir meydan muharebesinin) bütün planlarını bu binada hazırlamış, tarihi kararlarını burada vermiştir.

Savaş sonrası bina, sahipleri olan Ali Türkoğlu ve oğulları tarafından 1965 yılına kadar ev olarak kullanılmış, 1965 yılında varisleri tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmiştir. 1967 yılında, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan Anıtkabir Müze Müdürlüğü’ne devredilen tarihi binanın restorasyonu yapılarak müze haline getirilmiştir.

10 Kasım 1968 tarihinde sadece üst katı tanzim edilerek ziyarete açılan yapı, 1 Mart 1982’de Genelkurmay Genel Sekreterliği’ne bağlı Anıtkabir Komutanlığı’na devredilmiştir. Alt kat odaları ise 1983 yılında yapılan yeni bir düzenlemeyle teşhire açılmıştır.

Giysi Odası, Kitaplık ve Hatıra Eşya Odası, Zabitan Yemek Odası, Mutfak, Muhabere Odası, Başkumandanlık Odası, Kurmay Heyeti Odası, Dinlenme Odası, Yaverler Odası, Atatürk’ün Yatak Odası, Atatürk’ün Yemek Odası ve Hizmet Eri Odası olmak üzere 12 odadan oluşan bina iki katlıdır. Yapımında taş ve kerpiç kullanılmış, ahşap çatısı kiremit ile örtülüdür.

Girişte, Sakarya Savaşında kullanılmış makinalı tüfekler, savaş malzemeleri ve Atatürk fotoğrafları; Üst katta ise, Salondaki vitrinlerde Atatürk’e ait eşyalar bulunmaktadır. Başkumandanlık Odası, Atatürk’ün Yatak Odası ve yaverlere ait odalar aslına uygun şekilde döşenmiştir.

Adres: Alagöz Köyü, Ankara-Eskişehir Yolu 41.km. Polatlı
Tel: (312) 231 79 75 - 231 18 61
 
Ankara-Atatürk Evi

Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin benzeri olup, Atatürk Orman Çiftliği sınırları içerisindedir. Üç katlıdır.

Atatürk’ün 100. doğum yıldönümü nedeniyle, Ankara Ticaret Odası aldığı bir kararla, Atatürk’ün Selanik’te doğup büyüdüğü evin aynı plan ve ölçüler içerisinde bir benzerinin Atatürk Orman Çiftliği sınırları içerisinde yapılmasını kararlaştırmış, 19 Mayıs 1981 günü temeli atılan bina, 10 Kasım 1981 tarihinde törenle ziyarete açılmıştır.

Mükemmel bir şekilde dizayn edilen odalardaki eşyalar, bulunduğu dönemi en güzel şekilde yansıtmaktadır.

Müze Odası içerisinde Atatürk’ün fotoğrafları, vesika ve belgeleri dışında; takım elbiseleri, spor gömlekleri, kasketi, yeleği, eldiveni, silindir şapkası, ayakkabısı, kartvizit kutusu, tesbihi, masa zili, kahve fincanı ve baston gibi bazı eşyaları sergilenmektedir.

Taşlık, Kiler, Hizmetçiler Odası, Sofa, Mutfak, Misafir Odası, Atatürk Odası, Müze Odası, Oturma ve Yatak Odası Atatürk Evi’nin bölümlerini oluşturmaktadır.
 
Ankara Etnografya Müzesi

Etnografya Ankara’nın Namazgah adı ile anılan semtinde, Müslüman mezarlığı olan tepede kurulmuştur. Anılan tepe Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 15 Kasım 1925 tarihli Bakanlar Kurulu kararı gereğince, Milli Eğitim Bakanlığı’na müze yapılmak üzere bağışlanmıştır.

Halk Müzesi’nin kurulmasına hazırlık yapılmak üzere, 1924’te İstanbul’da Prof. Celal Esad (Arseven) başkanlığında, daha sonra 1925 yılında İstanbul Müzeler Müdürü Halil Ethem (Erdem) başkanlığında, eser toplamak ve satın almak üzere özel bir komisyon kurulmuştur. Satın alınan 1250 adet eser, 1927 yılında inşası tamamlanan müzede teşhir edilmiştir. Müze Müdürlüğü’ne de Hamit Zübeyr Koşay atanmıştır.

15 Nisan 1928 yılında müzeyi ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) müze hakkında bilgi aldıktan sonra, Afgan Kralı Amanullah Han’ın Türkiye’yi ziyaretleri nedeniyle, müzenin açılmasına emir buyurmuşlardır. Müze 18.07.1930’da halka açılmış ve 1938 Kasım ayında müzenin iç avlusu, geçici kabir olarak ayrılıncaya kadar açık kalmıştır. Atatürk’ün naaşı 1953’de Anıtkabir’e nakline değin burada kalmıştır. Bu kısım halen Atatürk’ün anısına hürmeten sembolik bir kabir şeklinde korunmaktadır, üzerinde beyaz mermere yazılmış şu kitabe bulunmaktadır: “Burası 10.11.1938’de sonsuzluğa ulaşan Atatürk’ün 21.11.1938 den 10.11.1953’e kadar yattığı yerdir.”

Etnografya Müzesi 15 yıl süreyle Anıtkabir görevini görmüştür. Devlet başkanlarının, elçilerin, yabancı heyetlerin ve halkın ziyaret yeri olmuştur. Bu süre içinde müzede çalışmalar sürdürülmüş 6-14.11.1956 tarihinde Uluslararası Müzeler Haftası nedeniyle gerekli değişiklikler yapılarak, tekrar halkın ziyaretine açılmıştır.

Binanın mimarı Arif Hikmet (Koyunoğlu) Cumhuriyetin ilk dönem mimarlarının en önemlilerindedir.

Bina dikdörtgen planlı olup, tek kubbelidir. Yapının taş duvarları küfeki taşı ile kaplanmıştır. Alınlık kısmı mermer olup üzerleri oyma süslüdür.

Binaya 28 basamaklı bir merdivenle çıkılır. 4 sütunlu, üçlü bir giriş sistemi vardır. Kapıdan girilince kubbe altı holüne ve buradan da iç avlu denilen sütunlu kısma geçilir. Buranın ortasına mermer bir havuz yapılmış, çatı kısmı açık bırakılmıştır. Daha sonra bu iç avlu Atatürk’e geçici kabir olarak ayrıldığında, havuz bahçeye nakledilerek, çatısı kapatılmıştır. İç avlunun etrafında simetrik olarak büyüklü küçüklü salonlar yer almaktadır. İdare kısmı müzeye bitişik olup iki katlıdır.

Müze önünde at üstünde duran bronz Atatürk Heykeli 1927’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İtalyan Sanatkarı P. Conanica’ya yaptırılmıştır.

Etnografya Müzesi, Türk sanatının Selçuklu devrinden zamanımıza kadar devam eden örneklerinin sergilendiği bir müzedir.

Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya örnekleri, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları çeşitli keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları eski geleneksel Türk sanatının birer temsilcileridir.

Türklere özgü teknik malzeme ve desenlerle kendi içinde halı dokuma merkezlerinden Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait halı ve kilim koleksiyonu vardır.

Anadolu Maden sanatının güzel örnekleri arasında XV.Yüzyıldan kalma Memlük kazanları, Osmanlı şerbet kazanları, güğüm, leğen, sini, kahve tepsisi, sahanlar, taslar, mum makasları vb. çeşitli madeni eserler vardır.

Osmanlı devrine ait yaylar, oklar, çakmaklı tabancalar, tüfekler kılıç ve yatağanlar, Türk çini porselenleri ve Kütahya porselenleri, tasavvuf ve tarikat ile ilgili eşyalar, Türk yazı sanatının güzel örneklerinden levhalar bulunmaktadır.

Türk ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden, Selçuklu Sultanı III. Keyhüsrev’in tahtı (XIII. y.y.), Ahi Şerafettin Sandukası (XIV.y.y.), Nevşehir Ürgüp’ün Damsa Köyü Taşhur Paşa Camii mihrabı (XII. y.y.), Siirt Ulu Camii Mimberi (XII.y.y.) Merzifon Çelebi Sultan Medresesi Kapısı (XV.y.y.) müzenin önemli eserlerindendir.

VII. Dönem T.B.M.M. üyesi Besim Atalay’ın müzeye armağan ettiği koleksiyonu çeşitli devirlere ait Türk sanat tarihlerini içermektedir.

Müzede özellikle Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihi ile ilgili eserleri içeren bir ihtisas kütüphanesi bulunmaktadır.

Adres: Talatpaşa Bulvarı, Opera-Ankara

Tel: 0 312 311 30 07
 
Adana-Atatürk Müzesi

Müze binası, 19. yüzyıl da yapılmış geleneksel Adana evlerindendir. Seyhan Caddesi üzerinde bulunmaktadır. İki katlı, çıkmalı, kırma çatılı, kâgir bir yapıdır. Bu özellikleri nedeniyle yapı Bakanlıkça “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmıştır.

15 Mart 1923’te Atatürk eşi ile birlikte Adana’ya geldiğinde, Ramazanoğulları’ndan Suphi Paşa’ya ait olan bu binada misafir edilmişlerdir. Bina, Atatürk Bilim ve Kültür Müzesi Koruma ve Yaşatma Derneği’nce zamanın Kolordu Komutanı Bedrettin Demirel’in önderliği ve halkın yardımıyla kamulaştırılıp restorasyonu yapılmış ve 1981 yılında Müze Müdürlüğü’ne bağlı bir müze olarak hizmete açılmıştır.

Atatürk’ün Adana’ya gelişi, her yıl 15 Mart’ta resmi törenle bu binada kutlanmaktadır.

Pazartesi günleri hariç diğer günler açık olan müzeyi, Türk öğrenci ve askerleri ücretsiz olarak ziyaret edebilmektedir.

Adana-Atatürk Müzesi
Adres: Kayalıbağ Mah. Seyhan Cad. No: 59
Tel : 0 322 359 78 66
 
Alanya Atatürk Evi Müzesi

19. yüzyıl Alanya mimarisinin güzel bir örneğidir. 1880 ve 1885 yılları arasında inşa edildiği tahmin edilmektedir. 600 m² bir bahçe içerisinde ve iki katlıdır.

Atatürk, 1935 yılında Ege vapuru ile çıktığı Akdeniz gezintisinde 18 Şubat 1935 günü Alanya’ya gelmiş, Şekerhane Mahallesi, Azaklar Sokağında ki Alanya’nın köklü ailelerinden Tevfik Azakoğlu’nun iki katlı evinde birkaç saat dinlenmiştir.

Evin son sahibi olan Rıza Azakoğlu evi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağışlamış, Kültür ve Turizm Bakanlığı’da tarihi yapıyı Atatürk Evi ve Müzesi olarak 1984 yılında onarmaya ve düzenlemeye başlamıştır. Restore işlemleri tamamlanan bina, Alanya Atatürk Evi ve Müzesi olarak 30 Nisan 1987 günü halkın ziyaretine açılmıştır.

Müzede Atatürk’ün fotoğrafları, kişisel eşyaları, Atatürk’ün Alanyalılara yazmış olduğu bir telgraf ve diğer tarihi belgeler sergilenmektedir.
 
Antalya-Atatürk Evi Müzesi

1930 yılı Mart ayının başlarında İzmir’de bulunan Atatürk, havaların soğuk gitmesi üzerine, Antalya’nın ılık ikliminde bir hafta dinlenmeyi düşündü.

5 Mart 1930 günü, karayolu ile İzmir’den Antalya’ya hareket etti. Isparta, Burdur derken, 6 Mart 1930 günü öğleden sonra Antalya’ya geldi.

Antalya halkının kendisine armağan ettiği köşkte 12 Mart 1930 sabahına kadar tam bir hafta kalan Atatürk, bu süre içinde geziler yaptı. Müzeleri, eski eserleri gezdi. Narenciye bahçelerinde üreticilerle görüştü. Dinlendi. 12 Mart 1930 sabahı saat 10:00’da arkadaşlarıyla birlikte Ankara’ya döndü.

Atatürk, Antalya’ya 10 Şubat 1931 günü öğleye doğru tekrar gelmişse de o gün Antalya’da kalmamış, İzmir’den beri kıyıları tarayarak gelen Ege Vapuru ile Silifke’ye geçmişti.

Atatürk’ün, Antalya’ya üçüncü ve son gelişi, 1935 yılı Şubat ayına rastlar. Atatürk 16 Şubat 1935’te Ege Vapuru ile İzmir’den hareket etmiş, 18 Şubat 1935 Pazartesi günü saat 13:30’da Antalya iskelesine çıkmıştı. Yanında kız kardeşi Makbule Atadan, Nebile Hanım, Prof. Afet İnan, Fahrettin Altay, Nuri Conker, Cevat Abbas Gürer, yaverler ve başkaları vardır. İskeleden faytonlarla doğruca köşküne gelen Atatürk, burada akşama kadar dinlendi. Akşam Erenkuş’a oradan tekrar köşke geldiler. Geceyi köşkte geçiren Atatürk, ertesi günü gece saat 22:30’da Ege Vapuru ile Taşucuna hareket etti.

Atatürk Köşkü’nün özellikleri ve müzeye dönüştürülmesi

Antalyalıların Atatürk’e hediye ettikleri Atatürk Köşkü, iki katlı, üzeri kiremit çatı, taş bir yapıdır. Girişinde uzun bir hol, holün sağında bir salon, bir oda, banyo ve mutfak, solonda da iki oda ve üst kata çıkan merdiveni vardır. Üst katta ise, holden ayrı olarak birisi balkonlu olmak üzere yedi odası vardır. Atatürk, merdivenin karşısındaki odada yatmıştır.

Anıtkabir komutanlığından getirilen Atatürk’ün şahsi eşyalarının sergilendiği “Müze Odası” Müze’nin en önemli bölümlerindendir.

Atatürk’ün ölümünden sonra, Antalya Atatürk Köşkü, Özel İdareye geçmiş, 1939’da Akşam Kız Sanat Okulu ve Kız Enstitüsü binası olara kullanılmıştır. 1952 yılında Tarım Bakanlığı’na devredilen Köşk, son yıllara kadar Teknik Ziraat Müdürlüğü’nün büroları olarak kullanılmış, daha sonra Atatürk Müzesi yapılmak üzere 1984 yılında Kültür Bakanlığına tahsis edilmiştir. 1986 yılından beri de Atatürk Evi ve Müzesi olarak hizmet vermektedir.

Atatürk’ün Antalya’yı ziyaretleri Antalyalılar için çok büyük önem taşıması nedeniyle her yıl 6 Mart’ta onun anısına törenler yapılmaktadır.

Adres: Antalya Atatürk Evi ve Müzesi, Işıklar Caddesi, ANTALYA

Ziyaret Saatleri:

Nisan- Ekim 09.00-19.30

Kasım-Mart 08.30-17.30

Müze Pazartesi günleri kapalıdır.
 
Geri
Top