Sevgili dost,
Biliyorum, bu satırları okurken içten içe bir sızı hissediyorsun. Belki de tam olarak neyi kastettiğimi anlamaya çalışıyorsun. Ben de bu satırları yazarken içimde bir ağırlık, bir burukluk var. Çünkü biliyorum ki aramızda bir şeyler artık eskisi gibi değil. O samimiyet, o dürüstlük yerini sanki bir perdeye, bir sis bulutuna bırakmış.
Uzakta olman, mesafelerin aramızda yarattığı boşluk, belki de seni böyle bir yola itti. Bilemiyorum. Belki de hayatın koşuşturması, sorumlulukların ağırlığı seni farklı bir yöne sürükledi. Ama her ne olursa olsun, bir gerçek var ki o da; bana yalan konuştuğunu biliyorum.
Bu sadece bir his değil, sevgili dost. Yüzünü görmeden, sesini duymadan bile içimdeki bir ses bunu fısıldıyor. Belki kelimelerin arkasına saklanıyorsun, belki gerçeği farklı bir şekilde sunuyorsun, belki de bazı şeyleri tamamen gizliyorsun. Ama tüm bunlar, aramızdaki o kopmaz bağa, o derin anlayışa rağmen, seni tanıdığım o uzun yıllara rağmen, o samimiyete ters düşüyor.
Yalanlar, tıpkı birer zehir gibi, ilişkilerin damarlarına sızar ve zamanla tüm bünyeyi hasta eder. Önce küçük bir yalanla başlar, sonra ardı ardına gelir, ta ki gerçeklik tamamen kaybolana dek. Ve bu yalan sarmalı, sadece seni değil, beni de yoruyor. Her seferinde acaba bu doğru mu, yoksa başka bir yalan mı diye düşünmekten, o güvenin sarsılmasından yoruluyorum.
Belki de bana yalan söylemek için geçerli nedenlerin vardır. Belki beni üzmekten, hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyorsun. Belki de kendini korumak, bazı şeylerden kaçmak istiyorsun. Ama unutma ki, gerçekler her zaman ortaya çıkar ve yalanlar, eninde sonunda yıkılan birer kumdan kaleye dönüşürler.
Senden tek bir şey istiyorum, sevgili dost. Lütfen dürüst ol. Belki her şeyi olduğu gibi anlatmak zordur, belki bazı gerçekler acı verir, ama unutma ki, dürüstlük en güçlü bağdır. Aramızdaki ilişkiyi yeniden canlandırmak, o eski samimiyetimize dönmek için tek yol budur.
Evet, hala o yalan perdesinin ardında saklandığını biliyorum. Bu yazdıklarımın sana ulaşacağından, belki de içten içe bir şeyler hissedeceğinden eminim. Ama yine de kelimelerimi dökmeye devam ediyorum. Çünkü susmak, görmezden gelmek, en kolayı olsa da, bu içimdeki yangını dindirmeye yetmiyor.
Sanki aramızda kalın bir cam duvar var. Ben seni görüyorum, belki sen de beni, ama aramızdaki o şeffaflık yok. Kelimelerin sanki yankılanıyor, gerçeğe ulaşmadan geri dönüyor. Ne kadar çabalasam da, o derin sohbetlerimizin, o anlık gülüşlerimizin, o paylaşımlarımızın yerine bir boşluk, bir suskunluk hâkim. Sanki ruhlarımız artık aynı frekansta titremeyi bırakmış, farklı melodiler çalıyor.
Belki bu kadar uzun yazmam, seni sıkıyordur, hatta belki de bu kadar dürüst olmam seni rahatsız ediyordur. Belki yalanların konfor alanında kalmak, gerçeklerle yüzleşmekten daha kolay geliyordur. Ama ben biliyorum ki, yalanlar bir süre sonra nefes almayı zorlaştırır, ruhu boğar. Tıpkı bir bataklığa saplanmak gibi, her çabaladıkça daha derine çekilirsin. Ve sonunda, o bataklığın içinden çıkmak için yardım istemek zorunda kalırsın.
Ben senin yardımın olmak istiyorum. Beni dinle, sana kulak veriyorum. Anlatmak istediğin, gizlemek istediğin ne varsa, hepsini bilmek istiyorum. Yargılamadan, eleştirmeden, sadece anlamaya çalışarak. Çünkü dostluk, sadece güzel günlerde birlikte gülmek değil, zor zamanlarda birbirimize omuz vermek demektir. Ve şu an, sen zor bir zaman geçiriyorsun, biliyorum. Ama unutma, yalnız değilsin.
Belki de bu yalanlar, kendine olan güvensizliğinden, değersizlik hissinden kaynaklanıyordur. Belki de geçmişte yaşadığın acılar, seni böyle bir savunma mekanizması geliştirmeye itmiştir. Ama bil ki, sen değerli ve sevilen birisin. Kusurlarınla, eksiklerinle, hatalarınla... Hepimiz insanız ve hepimiz hata yaparız. Önemli olan, hatalarımızdan ders çıkarmak ve daha iyi bir insan olmaya çalışmaktır.
Bu satırları yazarken içimden geçenleri anlatmaya çalışıyorum. Belki de bazı kelimelerim ağır, bazıları da duygusal geliyordur. Ama emin ol, her kelime, içten bir çığlık gibi. O eski dostluğu, o samimiyeti, o güveni geri kazanmak için. Çünkü seninle kurduğumuz bağ, kolay kolay kopacak bir bağ değil. Yalanlar, o bağı zayıflatabilir ama tamamen koparamaz.
Bu yüzden, lütfen biraz düşün. Kendine dürüst ol. Bana karşı dürüst ol. Aramızdaki bu sis bulutunu dağıtmak, o cam duvarı yıkmak için adım at. Biz birlikte üstesinden gelebiliriz. Yeter ki, o dürüstlüğün, o samimiyetin ışığı yolumuzu aydınlatsın.
Biliyorum, bu satırları okurken içten içe bir sızı hissediyorsun. Belki de tam olarak neyi kastettiğimi anlamaya çalışıyorsun. Ben de bu satırları yazarken içimde bir ağırlık, bir burukluk var. Çünkü biliyorum ki aramızda bir şeyler artık eskisi gibi değil. O samimiyet, o dürüstlük yerini sanki bir perdeye, bir sis bulutuna bırakmış.
Uzakta olman, mesafelerin aramızda yarattığı boşluk, belki de seni böyle bir yola itti. Bilemiyorum. Belki de hayatın koşuşturması, sorumlulukların ağırlığı seni farklı bir yöne sürükledi. Ama her ne olursa olsun, bir gerçek var ki o da; bana yalan konuştuğunu biliyorum.
Bu sadece bir his değil, sevgili dost. Yüzünü görmeden, sesini duymadan bile içimdeki bir ses bunu fısıldıyor. Belki kelimelerin arkasına saklanıyorsun, belki gerçeği farklı bir şekilde sunuyorsun, belki de bazı şeyleri tamamen gizliyorsun. Ama tüm bunlar, aramızdaki o kopmaz bağa, o derin anlayışa rağmen, seni tanıdığım o uzun yıllara rağmen, o samimiyete ters düşüyor.
Yalanlar, tıpkı birer zehir gibi, ilişkilerin damarlarına sızar ve zamanla tüm bünyeyi hasta eder. Önce küçük bir yalanla başlar, sonra ardı ardına gelir, ta ki gerçeklik tamamen kaybolana dek. Ve bu yalan sarmalı, sadece seni değil, beni de yoruyor. Her seferinde acaba bu doğru mu, yoksa başka bir yalan mı diye düşünmekten, o güvenin sarsılmasından yoruluyorum.
Belki de bana yalan söylemek için geçerli nedenlerin vardır. Belki beni üzmekten, hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyorsun. Belki de kendini korumak, bazı şeylerden kaçmak istiyorsun. Ama unutma ki, gerçekler her zaman ortaya çıkar ve yalanlar, eninde sonunda yıkılan birer kumdan kaleye dönüşürler.
Senden tek bir şey istiyorum, sevgili dost. Lütfen dürüst ol. Belki her şeyi olduğu gibi anlatmak zordur, belki bazı gerçekler acı verir, ama unutma ki, dürüstlük en güçlü bağdır. Aramızdaki ilişkiyi yeniden canlandırmak, o eski samimiyetimize dönmek için tek yol budur.
Evet, hala o yalan perdesinin ardında saklandığını biliyorum. Bu yazdıklarımın sana ulaşacağından, belki de içten içe bir şeyler hissedeceğinden eminim. Ama yine de kelimelerimi dökmeye devam ediyorum. Çünkü susmak, görmezden gelmek, en kolayı olsa da, bu içimdeki yangını dindirmeye yetmiyor.
Sanki aramızda kalın bir cam duvar var. Ben seni görüyorum, belki sen de beni, ama aramızdaki o şeffaflık yok. Kelimelerin sanki yankılanıyor, gerçeğe ulaşmadan geri dönüyor. Ne kadar çabalasam da, o derin sohbetlerimizin, o anlık gülüşlerimizin, o paylaşımlarımızın yerine bir boşluk, bir suskunluk hâkim. Sanki ruhlarımız artık aynı frekansta titremeyi bırakmış, farklı melodiler çalıyor.
Belki bu kadar uzun yazmam, seni sıkıyordur, hatta belki de bu kadar dürüst olmam seni rahatsız ediyordur. Belki yalanların konfor alanında kalmak, gerçeklerle yüzleşmekten daha kolay geliyordur. Ama ben biliyorum ki, yalanlar bir süre sonra nefes almayı zorlaştırır, ruhu boğar. Tıpkı bir bataklığa saplanmak gibi, her çabaladıkça daha derine çekilirsin. Ve sonunda, o bataklığın içinden çıkmak için yardım istemek zorunda kalırsın.
Ben senin yardımın olmak istiyorum. Beni dinle, sana kulak veriyorum. Anlatmak istediğin, gizlemek istediğin ne varsa, hepsini bilmek istiyorum. Yargılamadan, eleştirmeden, sadece anlamaya çalışarak. Çünkü dostluk, sadece güzel günlerde birlikte gülmek değil, zor zamanlarda birbirimize omuz vermek demektir. Ve şu an, sen zor bir zaman geçiriyorsun, biliyorum. Ama unutma, yalnız değilsin.
Belki de bu yalanlar, kendine olan güvensizliğinden, değersizlik hissinden kaynaklanıyordur. Belki de geçmişte yaşadığın acılar, seni böyle bir savunma mekanizması geliştirmeye itmiştir. Ama bil ki, sen değerli ve sevilen birisin. Kusurlarınla, eksiklerinle, hatalarınla... Hepimiz insanız ve hepimiz hata yaparız. Önemli olan, hatalarımızdan ders çıkarmak ve daha iyi bir insan olmaya çalışmaktır.
Bu satırları yazarken içimden geçenleri anlatmaya çalışıyorum. Belki de bazı kelimelerim ağır, bazıları da duygusal geliyordur. Ama emin ol, her kelime, içten bir çığlık gibi. O eski dostluğu, o samimiyeti, o güveni geri kazanmak için. Çünkü seninle kurduğumuz bağ, kolay kolay kopacak bir bağ değil. Yalanlar, o bağı zayıflatabilir ama tamamen koparamaz.
Bu yüzden, lütfen biraz düşün. Kendine dürüst ol. Bana karşı dürüst ol. Aramızdaki bu sis bulutunu dağıtmak, o cam duvarı yıkmak için adım at. Biz birlikte üstesinden gelebiliriz. Yeter ki, o dürüstlüğün, o samimiyetin ışığı yolumuzu aydınlatsın.