Dildeki Sözcük Sayısı
Bir dildeki sözcük sayısı belirlenirken, bu sayının elde edileceği sözlüğün niteliği göz önünde tutulmalıdır. Bunun için, değişik alanların en ayrıntı sayılabilecek terimlerini, çeşitli özel adları içine alan, ansiklopedik sözlük denen sözlükler değil, bizim genel sözlük adını verdiğimiz kaynaklar ele alınmalıdır. Bu tür sözlükler, bir ülkede, bir dönemde standart dil (ortak dil, ölçünlü dil) olarak kullanılan dilin sözcüklerini, bunlarla ilgili deyim ve atasözlerini bir araya getiren, ancak değişik alanların uzmanlarınca bilinen özel terimleri değil, sık kullanılan terimleri içeren yapıtlardır.
Dünyada çok yaygın ve etkili olan İngilizcenin bilim, teknik ve sanat alanlarındaki terimlerini, yeni yeni ortaya çıkan kavramları da içine alan ansiklopedik sözlükleri 200.000 dolayında madde başı içermekte, kimi dev sözlüklerde bu sayı çok daha yükselmektedir. Ancak, genel sözlük niteliği taşıyan ve genel dilde kullanılmayan terimleri ve özel adları kapsamayan sözlüklerde sözcük sayısı daha azdır. Kaldı ki, bugünkü İngilizcenin temelini oluşturan Eski İngilizcenin sözvarlığı 50.000-60.000 sözcük dolayındaydı. Bir başka ve önemli bir gerçek, bugünkü İngilizcenin sözcüklerinin %80’inin yabancı kökenli olduğu, bunların büyük bölümünün Latinceden, Fransızcadan, Yunancadan ve İskandinav dillerinden geldiğidir. Bugünkü İngilizcede, V. yüzyılda İngiltere’ye gelen ve İngilizceyi oluşturan kavimlerin dilinden pek az öğenin kaldığı görülür. Yüzyıllarca, bilimde, teknikte, sanattaki gelişmelerle ortaya çıkan kavramlar, Latince ve Yunanca gibi dillerin kök ve eklerinden türetilmiş terimlerle karşılanmıştır. Ancak, unutulmaması gereken bir nokta, bu dilin, günümüzde de yeni gelişmeleri sürekli olarak yeni terimlerle karşılamakta olmasıdır.
Bundan sonraki bölümlerde açıklanacağı gibi Türkçe, tarihi boyunca somut ve soyut kavramlar bakımından kendi öz kaynaklarından, kendi kök ve eklerinden türemiş öğeleriyle zengin bir sözvarlığı ortaya koymaktadır. Bu nitelik ve eğilim, ortak yazın dilimizde, Dil Devrimi süreci ve sonrasında yabancı ve yeni beliren kavramların karşılanmasında, geniş ve türetmelerle dolu Anadolu ağızlarımızda kendini göstermektedir. Bunların dışında Türkçe, aşağıda değineceğimiz gibi çok değişik anlatım yollarına da sahiptir.
Bugün kimi aydınlarımız Türkçenin kısıtlılığından, bilim, teknik, sanat alanlarında bazı kavramların karşılığının olmamasından yakınmakta, bunların yabancı terimlerini kullanmaya yönelmektedirler. Özellikle soyut kavramlarda ve kimi alanlarda görülen eksiklikler, bundan sonraki bölümlerde değinileceği gibi, Batıdaki gelişmelerin ülkemize yansıtılamamasından, kimi kavramların Arapça ve Farsça sözcüklerle, tamlamalarla karşılanmış olmasından kaynaklanmaktadır.
Bugün genel sözlük niteliğindeki kaynaklar 70.000 dolayında sözcük içermektedir. Buna, ansiklopedik sözlüklerde, alan terimlerini bir araya getiren terim sözlüklerinde yer alan pek çok kavram dahil değildir. Genel sözlüklerdeki sayıya, Anadolu ağızlarımızın 80.000-100.000 dolayındaki sözcükleri de eklenecek olursa, ana dilimizin sözcük sayısının hiç de az olmadığı görülür. Kaldı ki, Türkçenin zenginliği, aşağıda ortaya koyacağımız kanıtları göz önüne alınınca yadsınacak nitelikte değildir.
Bir dildeki sözcük sayısı belirlenirken, bu sayının elde edileceği sözlüğün niteliği göz önünde tutulmalıdır. Bunun için, değişik alanların en ayrıntı sayılabilecek terimlerini, çeşitli özel adları içine alan, ansiklopedik sözlük denen sözlükler değil, bizim genel sözlük adını verdiğimiz kaynaklar ele alınmalıdır. Bu tür sözlükler, bir ülkede, bir dönemde standart dil (ortak dil, ölçünlü dil) olarak kullanılan dilin sözcüklerini, bunlarla ilgili deyim ve atasözlerini bir araya getiren, ancak değişik alanların uzmanlarınca bilinen özel terimleri değil, sık kullanılan terimleri içeren yapıtlardır.
Dünyada çok yaygın ve etkili olan İngilizcenin bilim, teknik ve sanat alanlarındaki terimlerini, yeni yeni ortaya çıkan kavramları da içine alan ansiklopedik sözlükleri 200.000 dolayında madde başı içermekte, kimi dev sözlüklerde bu sayı çok daha yükselmektedir. Ancak, genel sözlük niteliği taşıyan ve genel dilde kullanılmayan terimleri ve özel adları kapsamayan sözlüklerde sözcük sayısı daha azdır. Kaldı ki, bugünkü İngilizcenin temelini oluşturan Eski İngilizcenin sözvarlığı 50.000-60.000 sözcük dolayındaydı. Bir başka ve önemli bir gerçek, bugünkü İngilizcenin sözcüklerinin %80’inin yabancı kökenli olduğu, bunların büyük bölümünün Latinceden, Fransızcadan, Yunancadan ve İskandinav dillerinden geldiğidir. Bugünkü İngilizcede, V. yüzyılda İngiltere’ye gelen ve İngilizceyi oluşturan kavimlerin dilinden pek az öğenin kaldığı görülür. Yüzyıllarca, bilimde, teknikte, sanattaki gelişmelerle ortaya çıkan kavramlar, Latince ve Yunanca gibi dillerin kök ve eklerinden türetilmiş terimlerle karşılanmıştır. Ancak, unutulmaması gereken bir nokta, bu dilin, günümüzde de yeni gelişmeleri sürekli olarak yeni terimlerle karşılamakta olmasıdır.
Bundan sonraki bölümlerde açıklanacağı gibi Türkçe, tarihi boyunca somut ve soyut kavramlar bakımından kendi öz kaynaklarından, kendi kök ve eklerinden türemiş öğeleriyle zengin bir sözvarlığı ortaya koymaktadır. Bu nitelik ve eğilim, ortak yazın dilimizde, Dil Devrimi süreci ve sonrasında yabancı ve yeni beliren kavramların karşılanmasında, geniş ve türetmelerle dolu Anadolu ağızlarımızda kendini göstermektedir. Bunların dışında Türkçe, aşağıda değineceğimiz gibi çok değişik anlatım yollarına da sahiptir.
Bugün kimi aydınlarımız Türkçenin kısıtlılığından, bilim, teknik, sanat alanlarında bazı kavramların karşılığının olmamasından yakınmakta, bunların yabancı terimlerini kullanmaya yönelmektedirler. Özellikle soyut kavramlarda ve kimi alanlarda görülen eksiklikler, bundan sonraki bölümlerde değinileceği gibi, Batıdaki gelişmelerin ülkemize yansıtılamamasından, kimi kavramların Arapça ve Farsça sözcüklerle, tamlamalarla karşılanmış olmasından kaynaklanmaktadır.
Bugün genel sözlük niteliğindeki kaynaklar 70.000 dolayında sözcük içermektedir. Buna, ansiklopedik sözlüklerde, alan terimlerini bir araya getiren terim sözlüklerinde yer alan pek çok kavram dahil değildir. Genel sözlüklerdeki sayıya, Anadolu ağızlarımızın 80.000-100.000 dolayındaki sözcükleri de eklenecek olursa, ana dilimizin sözcük sayısının hiç de az olmadığı görülür. Kaldı ki, Türkçenin zenginliği, aşağıda ortaya koyacağımız kanıtları göz önüne alınınca yadsınacak nitelikte değildir.