• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Hapşıran Süperstar Şarkı Yarışması Fiyaskosu

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Hapşıran Şampiyon: Melodi ve Minik Hapşırık

Güneşli bir günde, müzik dolu Orman Köyü'nde büyük bir heyecan vardı. Köyün en yetenekli şarkıcılarını belirlemek için "Orman Şarkı Yarışması" düzenlenecekti. Ormanın dört bir yanından hayvanlar, en güzel şarkılarıyla yarışmaya katılmak için hazırlanıyordu.

Bu yarışmacılardan biri de, minik bir serçe olan Melodi'ydi. Melodi, o kadar güzel şarkılar söylüyordu ki, ormandaki bütün kuşlar onu hayranlıkla dinlerdi. Ancak Melodi'nin küçük bir sorunu vardı: Hapşırmaya çok meyilliydi. Ne zaman heyecanlansa ya da heyecanla şarkı söylemeye başlasa, birden "Hapşuuu!" diye bir hapşırık gelir ve şarkısı kesilirdi.

Yarışma günü geldiğinde, bütün hayvanlar rengarenk kıyafetleriyle köy meydanında toplandı. Sahne, çiçekler ve yapraklarla süslenmişti. Yarışmanın sunucusu, koca bir ayı olan Barni, sahneye çıktı ve yarışmayı başlattı.

İlk olarak, gür sesiyle tanınan kurbağa Kiki, sahneye çıktı ve en sevdiği şarkıyı söyledi. Ardından, hızlı ayaklarıyla dans eden sincap Çıtçıt, şarkısıyla beraber dans etti. Bütün yarışmacılar çok yetenekliydi ve seyirciler, onları coşkuyla alkışlıyordu.

Sıra Melodi'ye geldiğinde, kalbi hızla çarpmaya başladı. O kadar çok heyecanlıydı ki, neredeyse nefes alamıyordu. Sahneye çıktı, derin bir nefes aldı ve şarkısına başladı. Şarkısı, ormanın güzelliklerini, çiçeklerin kokusunu ve kuşların neşesini anlatıyordu. Bütün hayvanlar, Melodi'nin o kadar güzel şarkı söylediğine şaşırmışlardı.

Tam şarkının en güzel yerine geldiğinde, Melodi birden bir hapşırık hissetti. "Ah hayır!" diye düşündü. Ama hapşırmasına engel olamadı. "Hapşuuu!" diye şiddetli bir hapşırık geldi ve şarkısı kesildi.

Bütün seyirciler şaşkınlıkla Melodi'ye baktı. Melodi, utancından başını önüne eğdi. Ama o sırada, seyircilerin arasında bulunan yaşlı ve bilge baykuş Bilge Hanım, öksürerek dikkatleri üzerine çekti.

"Küçük Melodi," dedi Bilge Hanım, "Hapşırmanın da kendine özgü bir ritmi vardır. Şarkılarında, bunu kullanabilirsin."

Melodi, Bilge Hanım'ın ne demek istediğini anlamamıştı. Ama yine de, denemeye karar verdi. Derin bir nefes aldı ve şarkısına yeniden başladı. Bu sefer, şarkının arasına hapşırmalarını bir melodi gibi eklemeye çalıştı.

"Ormanda çiçekler açar, kuşlar şarkı söyler... Hapşuuu! Rüzgar ağaçlarda eser... Hapşuuu! Güneş parlar, neşeli bir gün başlar!"

Melodi, şarkısını söylerken hapşırmalarını bir ritim gibi kullanarak, bütün seyircileri şaşırttı. Herkes, Melodi'nin ne kadar yaratıcı olduğunu görmüştü. Şarkısı bittiğinde, bütün hayvanlar büyük bir coşkuyla alkışladı. Hatta bazıları, "Tekrar! Tekrar!" diye bağırdı.

Yarışmanın sonunda, sunucu ayı Barni, sonuçları açıkladı. "Ve yarışmanın şampiyonu, minik serçe Melodi!" dedi. Bütün hayvanlar, Melodi'yi alkışlarla tebrik etti. Melodi, şaşkınlıkla sahnede duruyordu.

Melodi, yarışmayı kazanmanın sırrının, kendi farklılığını kucaklamak olduğunu anlamıştı. Hapşırmasını bir kusur olarak görmek yerine, onu şarkılarının bir parçası yapmıştı. O günden sonra Melodi, Orman Köyü'nde sadece güzel şarkılarıyla değil, aynı zamanda komik ve ritmik hapşırmalarıyla da meşhur oldu. Herkes, Melodi'nin şarkılarını dinlemek ve gülmek için sabırsızlanıyordu.

Ve böylece, hapşıran minik serçe Melodi, farklı olmanın aslında ne kadar güzel bir şey olduğunu herkese öğretmiş oldu. Orman Köyü, artık sadece müzikle değil, aynı zamanda neşeyle ve kahkahalarla da doluydu.
 
Gökyüzünün en parlak yıldızlarından bile daha parlak bir hayali olan bir kedi vardı: Fıstık. Fıstık, minicik patileri ve kocaman gözleriyle, dünyanın en ünlü şarkıcısı olmak istiyordu. Ama bir sorun vardı: Fıstık, aşırı derecede hapşırma hastasıydı. Ne zaman şarkı söylemeye başlasa, mutlaka o meşhur "Hapşuuu!" sesi tüm şarkıyı kesintiye uğratırdı.

Günün birinde, şehrin en büyük müzik salonunda "Kedi Şarkı Yarışması" düzenleneceği duyuruldu. Fıstık, bu yarışmanın hayallerini gerçekleştirme fırsatı olduğunu düşündü. Hemen yarışmaya başvurdu ve en güzel şarkılarını yazmaya başladı.

Yarışma günü geldiğinde, salon tıklım tıklım doluydu. Kediler rengarenk kıyafetler giymiş, heyecanla sahneye çıkacakları sırayı bekliyorlardı. Sunucu, şık papyonlu, tombul bir tekir kedi olan Bıyık Bey'di. Bıyık Bey, her yarışmacıyı büyük bir coşkuyla anons ediyordu.

İlk olarak sahneye çıkan Kıpır, dans ederek şarkı söyledi, ama sesi biraz tizdi. Ardından gelen Mırnav, duygusal bir şarkı seslendirdi, ama şarkının ortasında uyuyakaldı. Sahneye çıkan diğer kediler de ellerinden geleni yaptılar ama hiçbiri Fıstık kadar heyecanlı değildi.

Sıra Fıstık'a geldiğinde, kalp atışları o kadar hızlanmıştı ki, sanki bir davul çalınıyordu içinde. Sahneye çıktı, mikrofonu ayarladı ve seyircilere gülümsedi. Gözlerini kapattı ve şarkısına başladı.

"Miyav miyav, kalbimde müzik var,
Miyav miyav, bu şarkım size bir armağan..."

Şarkısının en güzel yerinde, tam da melodinin yükseldiği anda, Fıstık'ın burnu kıpırdamaya başladı. "Hapşuuu!" diye kocaman bir hapşırık geldi. Mikrofon neredeyse elinden düşüyordu. Salonda herkes sus pus oldu. Bazı kediler gülmemek için kendini zor tutarken, bazıları da şaşkınlıkla Fıstık'a bakıyordu.

Fıstık, utançtan yerin dibine girmek istedi. Ama o sırada, Bıyık Bey, mikrofona yaklaşarak, "Efendim, bu da neydi böyle? Şarkının içine hapşırık mı katılır?" diye sordu.

Fıstık, "Ben... Ben çok hapşırıyorum. Elimde değil," diye kekeledi.

Bıyık Bey, "Peki, o zaman bir de bu yönden bakalım. Belki de hapşırıkların senin şarkına ayrı bir hava katıyordur," dedi, muzipçe gülümseyerek.

Fıstık, bu sözlere bir anlam veremedi. Ama Bıyık Bey, devam etti: "Şimdi, tekrar dene bakalım. Şarkını söylerken hapşırmanı da şarkının bir parçası yap."

Fıstık, derin bir nefes aldı ve şarkısına yeniden başladı. Bu sefer, hapşırmalarını şarkının içine ekleyerek, bambaşka bir melodi yaratmaya çalıştı.

"Miyav miyav, kalbimde müzik var, Hapşuuu!
Miyav miyav, bu şarkım size bir armağan... Hapşuuu!"

Her "Hapşuuu!" dediğinde, salon kahkahadan yıkılıyordu. Kediler hem şaşkınlıkla hem de eğlenerek Fıstık'ı izliyordu. Fıstık, o kadar komik bir şarkı söylüyordu ki, herkes gülmekten gözünden yaş geliyordu. Şarkı bittiğinde, salon alkış sesleriyle inledi.

Yarışma jürisi, bir araya geldi ve oylama yaptı. Sonunda Bıyık Bey, sahneye çıkarak sonuçları açıkladı. "Ve yarışmanın kazananı... Hapşıran Süperstar, Fıstık!" dedi, büyük bir gülümsemeyle.

Salonda alkışlar ve tezahüratlar yükseldi. Fıstık, neye uğradığını şaşırmıştı. Sahneye çıktı ve kupayı aldı.

"Ben... Ben çok mutluyum. Ama nasıl oldu?" diye sordu.

Bıyık Bey, "Sen farklı bir şarkı yaptın. Hapşırıklarını bir kusur olarak görmek yerine, onları şarkının bir parçası yaptın. Ve bu da seni diğerlerinden ayırdı," diye cevap verdi.

O günden sonra, Fıstık, "Hapşıran Süperstar" olarak tanındı. Her konseri kahkaha ve eğlence dolu geçerdi. Bütün kediler, Fıstık'ın şarkılarını dinlemeye ve onunla beraber gülmeye bayılıyordu.

Fıstık, herkese, kusurların aslında birer hediye olduğunu ve her zaman kendi farklılığımızı kucaklamamız gerektiğini öğretti. Ve böylece, hapşıran süperstar Fıstık, hayatına kahkahalarla devam etti.
 
Geri
Top