• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Mehmet Coşkundeniz Yazıları

NE DERSİN
O'na...

Senden önce ne yapardım ben,bunu hatırlamaya çalışıyorum. Hatırlamaya çalıştıkça da kocaman bir boşluğun içine yuvarlanmış gibi oluyorum. Senden önce ne yapardım ben?

Niye düşündükçe herşey boş ve anlamsız? Şaşırıyorum çünkü bir insanın hayatını bir başka insan nasıl bu kadar değiştirebilir ki?Sen olmadan önce anlamsız mıydı hayatım? Değildi elbette. Belki hayatıma seninle birlikte yüklenen anlam, daha önce yaşanan herşeyi silip götürdü... Ne dersin ?

Doymak bilmeyen bebeklerin annesini gözlemesi gibi gözlüyorum bende seni. Sürekli senden gelecek bir haberi beker durumdayım. Zamanı seninle nasıl geçireceğimi hayal eder durumdayım.

Ne yaptın bana bilmiyorum. Aşksa aşk, sevdaysa sevda. Daha önce de yaşadım en koyu aşkları.. Ama bu başka bir şey. Hani aşktanda üstün diyeceğim, bir türk filminin kavuşamayan iki kahramanı gibi olacak. Bu da değil.

Senden önce nasıl mutlu olurdum ben? Neler sevindirirdi beni? Yine aynı kitapları okurdum, yine aynı müzikleri dinlerdim. Ama senden sonra sanki hayatımda ilk kez müzik dinliyormuşum gibi geliyor. İlk kez bir kitabı elimden bırakmadan her satırını beynime kazıyarak okuyorum...

Ansızın hayatıma girdiğin o andan öncesi yok.. Daha ne olduğunu anlayamadan birdenbire doldun içime.. Teslimdim artık sana, yüreğimle.. bedenimle.. ruhumla teslimdim.
Varlığınla hayatımı değiştirmene seviniyorum; ama, senden öncesini hatırlamayan ben gidersen ne yapacağım? ya herşey tıpkı hayatıma girişin gibi yarım kalırsa?
Gidersen ve ben yarım kalırsam herşey yabancı gelecek bana. Herşeyi yeniden öğreneceğim. Üstelik öğretmenim de olmayacak. Bunu yapabilir miyim bilmiyorum. Düşüncesi bile ruhumu karartıyor. Senden önce ne yapardım ben? Nasıl mutlu olurdum? Ya gidersen? Nasıl yaşarım ben senden sonra? Söylesene sevgili... ne yaptın bana?....
 
Düzenleyen yönetici:
Her An Daha Çok
Çoğalarak seviyorum seni,giderek daha çok…her şeyi yeniden öğrenir gibi,öğrendiklerimi biriktirir gibi,çoğala çoğala…Uzaklığında da,yakınlığında da,her zamanda ve her mekanda…Geceleri kısaltıp gündüz oluyorsun,gündüzleri bitirip yıldız oluyorsun.Daha çok seviyorum seni,yaramın kanamasını kesen bir ilaç gibi.Bir kıvılcımdan,bir yangına dönüşür gibi,büyüyerek ve daha çok.Her an daha çok…Seni sevmenin nöbetini tutuyorum,yüreğim ellerinde.Karda,kışta,deli yağmurda.Mavide ve yeşilde.Parlaklığı giderek artan bir çiçek gibi.Sevdikçe çoğalıyor benim parlaklığım da…Sevdam hep bir an öncesinden daha büyük.Aşkım,daha kararlı,bulmuşken seni kaybetmemek adına.Seni Seviyorum,yaşama sevincim çoğalıyor,içimdeki kuşlar çoğalıyor,kanat çırpışlarını dinle.Hepsi senin aşkına uçuyor…Görmesek de birbirimizi ne gam ! Varsın işte,oradasın.Onca aşk öğretemedi ama,şimdi yalnızken de öğreniyorum seni sevmeyi.Öğrendikçe daha da çoğaltıyorum seni sevmeyi.Özlem aşkın çiçeği,özlemle birlikte aşkında çoğalıyor…Kaç acının sınavından geçtim ve başardım sonunda.Bir tek acıyı azaltıyorum içimde,seni çoğaltıyorum,çoğalttıkça acı yok oluyor.Şimdi yıldızları daha büyük gecelerin,daha çok.Seninle birlikte yıldızlarda çoğalıyor…Korkma,ne kadar çoğalırsan çoğal,yüreğim aşkını taşırmayacak kadar büyük.Sana dair ne varsa hepsini taşıyacak kadar güçlü.Senden gelecek her şeyi kucaklamaya hazır.Seni çoğalttıkça atacak.Geleceğini bilirse,sensizliğe de dayanacak.Ve sevgilim bu aşk seni de çoğaltacak…
 
HAYATI ISKALAMA YÜKSÜN YOK SENİN

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan,"Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karşılaşabilirsin.

İki ucu keskin bıçaktır bu işin.Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen,"Ama senin için şunu yaptım" derken o,"Şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka hiç getirmediğin bir iddayla karşılaşacaksındır.

Üzülme,sen aşkı yaşaması gerektiği gibi yaşadın. Özledin,içtin,ağladın,güldün,şarkılar söyledin,düşündün,şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı?" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Senin hayatı ıskalama lüksün yok. Onun varsa bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

Her zamanki gibi yaşayacaksın sen."Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani,yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. KKitap okurkende mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç girmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana. Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası....

Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun ki asıl olan YÜREKTİR. Yürek sesini bilmeyenler,ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma;yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler.Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil,güneşin çiçekleri dolduracak yüreğiniii....
 
"Niye düşündükçe herşey boş ve anlamsız?Şaşırıyorum çünkü bir insanın hayatını bir başka insan nasıl bu kadar değiştirebilir ki?Sen olmadan önce anlamsız mıydı hayatım? Değildi elbette. Belki hayatıma seninle birlikte yüklenen anlam, daha önce yaşanan herşeyi silip götürdü... Ne dersin ? "

sevgi ancak bu kadar güzel anlatılabilir mehmet coşkundenizin yüreğine senin emeğine sağlık çok güzeller
 
YARIM KALSIN...

Seni sende sana rağmen yaşıyorum ben... Hep sen benimle tamamlanmış
eksiklerine bakıp daha fazlasını isterken ben sende yeni boşluklar yaşıyorum...
Daha çoğunu isterken sen bense yarımlarında kayboluyorum...

Kaç kez vazgeç dedi bu yürek kaç kez yolun kenarındaki ormana girip yok olmak
istedi... Yaşadığım neydi? Senin varlığını bilmek bile yeterken bana sende
kendimi yok hissetmek "yok" olduğumdan başka ne düşündürebilirdi ki bana?..
Oysa düşünsene ne coşku doluydu yüreklerimiz başlarken yeni bir hayata...

Gecelerimizi de gündüzlerimizi de adamaya hazırdık birbirimizde koşulsuz
içten ve sımsıcak duygularımızla... Yaşadığımız her an unutulmaz doyumsuz ve
vazgeçilmez olacaktı... Sen bir sonbahar rüzgarında savrulmuş bir gül yaprağı
bense taç olacaktım sana... Şimdilerde kim savruluyor ve kim onu sarmaya
çalışıyor karıştırıyorum artık...

Ben bu uykuları böyle uykuları unutalı çok olmuştu... Acı uykusu hüzün uykusu
korku uykusu... Bir gece birinin diğer gece bir başkasının sonsuzluğunda
kayboluyorum... Ne garip ki kendimi kuşatma altındaki bir ordunun komutanı gibi
görüyorum bu günlerde... Ne çok askerim var bana ihanet eden... Düşmanla
savaşmak değil bu arkadan vuruşlar beni kahreden... Bir beyaz bayrak ve
teslimiyet şu anda görünen... Ama çok sürmez esaretim biliyorum içimdeki bu
yenilginin acısı sürse de yıllarca bir yolunu bulup kavuşurum özgürlüğüme...

Şimdi gitmek zamanı belki geride yaşanmış yada yarım kalmış anları bırakarak...
Sen de tüm ürkekliğinle tüm hatalarınla tüm eksiklerinle tüm haklı gördüğün
yanlarınla başbaşasın şimdi...

Hep bir şeyler tamamlanacak değil ya bu da böyle yarım kalsın...
 
BEKLEYİŞİN ÖYKÜSÜ / SEN YOKTUN

Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim. Sen yoktun...

Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında. Her köşeyi her parkı her ağacı ezberledim. sevdaya bulanmış her kaldırım taşında senin adını aradım.
Sen yoktun...

Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı. Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.. Sen yoktun..

Özlem şarkı sözlerini ezberledim.kimini bağıra bağıra kimini fısıltıyla söyledim.karanlığa haykırdım hasretimi. Sesimi duyacaksın diye bekledim. Sen yoktun...

Senden gelecek bir tek haberi bekledim. Saatler asırlar gibiydi geçmek bilmedi. Çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen atışlarıyla açtım.
Senden başka duyduğum her seste hep aynı hayal kırıklığını yaşadım. Onlar beni duymak istiyordu bense seni. Sen yoktun...

Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına uzattım her gece. Bir an önce sabah olsun diye uykunun beni çekip almasını istedim. Olmadı!

Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan. Kaç gece merdivendeki ayak seslerini dinledimgelen sensindir diye. Sen yoktun...

Her yağmurla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine. Bulutlar yalnızlığın işaretiydi benim için. Beni ıslatan yağmur olmadı. Ben senin özleminle
sırılsıklamdım her mevsim. Hayat merhaba dedi bahara çiçek çiçek. Uzun kıştan sonra gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm. Sen yoktun...

Her istasyon her otogar adresim oldu. Bir trenden inersin sandım. Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım. Ya da yolculuklara vurdum kendimi. Kimsenin uğramadığı köylereadı duyulmamış kasabalara gittim. Senden bir iz aradım. Sen yoktun...

Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım. Kıyılarda tükettim bekleyişlerimi. Hep sensiz gemiler geçti limanlardan. Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim. Sen yoktun..

Gözümden bir tek damla yaş akmadı. Onlar sana aitti sana kalmalıydı. Kimselere söyleyemedim acılarımı. Bekleyişimin öyküsünü kimselere anlatamadım. Nice fırtınalar koptu yüreğimde. Dalgalar dövdü hayallerimi. Sığınacak bir liman yaslanacak bir omuz aradım. İçimi dökecek bir insan aradım. Sen yoktun...

Her gece ay paramparça oldu. Her gece yıldızlar birer birer düştü sokaklara. Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim ve bir güneş gibi doğup aydınlatmanı bekledim bu kapkara dünyamı. SEN YOKTUN...

 
Sen ‘O’sun ya ben?

Hani bir yerlerde birinin varlığını hissedersin ve bir gün mutlaka gelip seni bulacağını bilirsin ya…Hani bu yüzden hayatına giren herkesi geçici olarak görüp sadece ona odaklanır ve sadece onu beklersin ya…Hani onun geleceğine dair umudunu bir tek gün bile kaybetmeden her güne ‘Belki de bugün gelecek’ diye başlarsın ya…İşte öyle bir şeydin benim için…
Seni ilk gördüğüm an yıllardır beklediğim o insan olduğunu anladım.O güne kadar yoktun ama hep bendeydin.Şimdi burada yanı başımdaydın.Yeni bir hayat başlamıştı benim için ama yanıtlanmamış sorularımda vardı.Belli etmeli miydim ki kendimi?Sen benim için ‘o’ydun ama ya ben senin için?
Ne kadar istesem de kendimi tutamıyordum saklayamıyordum.Seninle konuşurken yüreğimin atışlarını duymandan korkuyordum.Ölecek gibi oluyordum.Aklıma ve dilime gelen her şeyi sana da söylüyordum.Söyledikten sonra pişman oluyordum ama bir işe yaramıyordu.Belki de büyüydün.Sen tanrının bana ödülüydün.
Peki sen niye konuşmuyordun?Kendini niye gizliyordun?Ben içimdeki coşkuyu anlatmak için yeni yeni kelimeler keşfederken sen yıllardır söylenen klasik kelimeleri bile söylemiyordun.Hep beni dinliyordun bense abartıyordum.Sana dair hislerimi durdurmuyordum yüreğimi susturmuyordum.Değişiyordum senin karşında güçsüzleşiyordum.
Çünkü ben söndüğünü sandığım bir alevi seninle körükledim.İçimi titreten soğuklarda martıların Boğaz’ın üzerinde uçuşunu tek başıma seninle izledim.Kıyıyı boydan boya ellerim ceplerimde amaçsızca ‘Seninle belki bir gün böyle…’diye diye dolaştım.Şimdi istiyorum ki sen de teslim ol aşka.Serbest bırak yüreğini ve beni takip et.Bırak taşsın içindeki o kan durdurma sakın.Bedenin çekilsin boğazın düğümlensin. Yutkunduğun zaman beynine bin kat özleyiş gitsin.Senin için ben olayım hep olayım.Aşk olup kalbine dolayım kan olup damarlarında dolaşayım.Artık ağzından çıkan kelimelere başka başka anlamlar yüklemek istemiyorum.Ne söyleyeceksen dümdüz ve basitçe anlatmanı istiyorum.’Ya sev beni dünyanın en mutlu çifti olalım ya da bırak ben yalnızlığımda kalayım’ diyorum.Öyleyse…Söz sende…
 
Geri
Top