• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Mehmet Coşkundeniz Yazıları

"Seni Seviyorum" dediğinde bunu sadece dilinle değil yüreğinle gözlerinle de söyleyeceksin.
Ben beni sevdiğini senin söylemenle değil gözlerine baktığım zaman anlayacağım. Ancak o zaman inanacağım.
Birlikteyken unutacaksın dünyayı.
Sadece bana ait olacaksın ben de sana...
Birbirimizden başka hiçbir şeyin
önemi olmayacak. Sana dokunduğumda kanın hızlı hızlı akacak. Yüreğin deli gibi çarpacak.
Nefes nefese kalacaksın. Ve sanma ki senden farklı olacağım ben de... Bin kilometre ötede olsan "gel" dediğinde
koşacağım sana merak etme.


Bir tek gün bile bırakmayacağım elini.
Yanımda olmasan aklımda olacaksın
baktığım her yerde seni göreceğim.
Ben aşktan bunu anlıyorum işte. Sıradan olamadım hiç.
Birkaç sevgi sözcüğüyle geçiştirilecek aşklar bana göre değil. Yaşayacaksam doya doya yaşamalıyım aşkı.
Her hücreme girmelisin. Aşk kaçağı değil aşk mahkumu olmalısın. Şimdi bırakalım tedirginliği bir kenara.
Kenetlensin ellerimiz ve aşk bizi alsın kollarına...
 
Yok Olma

Kimsenin yokluğu bu kadar korkutmazdı beni. Kendimi zor günlerin adamı görürdüm ya, hiçbir güçlüğün beni, bırak yıkmayı, sendeletmeyeceğini bile düşünürdüm.
Oysa şimdi yarımım. Ve sen böylesine uzakken benden, hiçbir zaman tam olamayacağımı da biliyorum. “Tasalanma” diyeceksin, tasalanmayayım; ama, kendime bakıyorum da birkaç umut kırıntısı dışında hiçbir şey göremiyorum.

Nerede olduğunu bilmek ya da döneceğin umuduyla yaşamak da kandırmıyor beni. Her sabaha sensiz uyanmaktan, her günün sensiz geçmesinden korkuyorum artık. Bu yüzden uyanmak istemiyorum “uyuduğum uykuları”…

Ve geceler… Ne yıldızları görüyorum ne gecenin sesini duyabiliyorum. Saniyelerin ne kadar uzun olduğunu görüp şaşırıyorum.

Bildiğim bütün hasret şarkılarını art arda ekleyip söylüyorum. Sesimi kendim bile duymuyorum.

Senden bir iz göreceğim diye sokaklara çıkmıyorum artık. Bu kentin her yerinde sen varsın biliyorum.

Yokluğunu kabul etmek böylesine zorken hiç olmama ihtimalini düşünemiyorum bile.

Bekleyeceğim seni. Zor olacak, çok zor olacak; ama, bekleyeceğim. Bu yarım yüreğin diğer yarısı, yani sen…Geleceksin değil mi?









 
En Zayıf Halka

Sana sevgimi anlattıkça uzak durdun benden. Ben “Aşk” dedikçe, sen “Dur” dedin. Oysa ben gerçekten seviyordum seni. Bu yüzden içimdeki aşk fırtınasını durdurmam mümkün değildi. Söylemeden duramazdım ki sevgi sözcüklerini….ANLAMADIN

Hayata dair ne varsa paylaşmak istedim seninle. Güleceksek birlikte, ağlayacaksak birlikte olmalıydı. Önümüze aşkımızın ışığını alıp bizim için aydınlattığı yolda hiçbir engele takılmadan inatla, cesurca, kokusuzca yürümeliydik. Ancak böyle yaşanırdı bir aşk çünkü. YAŞAMADIN

Herkesin ayrı bir dünyası vardı biliyordum. Ama aşk ayrı dünyaları bir potada toplayıp yeni bir dünya yaratmak değil miydi? Yaratılan o dünyada kimsenin benliğini kaybetmeden ortak tutkuları, duyguları yaşamak değil miydi aşk? Her türlü çatışmaya rağmen, bir küçücük gülümseyiş, bir sıcacık bakışla unutmak değil miydi bütün kızgınlıkları? UNUTMADIN

Ben seni kaybetme duygusunu taşırdım içimde. İncineceksin diye dokunmaya korkardım. Yokluğunu düşünmenin verdiği iç huzursuzluğuyla uykusuz geceler geçirirdim.sabaha kadar kırpmazdım gözlerimi de, sabah seni gördüğümde sanki saatlerdir uyuyormuşum gibi enerjiyle dolardım. Kıpır kıpır olurdu içim. Tarifi imkansız bir heyecan, bir yürek çarpıntısıyla sarılırdım sana. SARILMADIN

Bir tohumdun sen yüreğime ektiğim. Kanımın deli akışıyla sulardım seni. Sevdamın ateşiyle ısıtırdım ayazda. Büyüyecek, bir filiz olacak, rengarenk çiçekler açacaktın. AÇMADIN

Tenlerimizin buluşması bir ayine benzerdi benim için. Sonsuzlukta kayboluştu. Bedenlerimizin aşkın içinde erimesiydi. Yaşadığıma, hele seninle yaşadığıma şükredişti. Her seferinde yeniden doğuştu. DOĞMADIN

Şimdi yorgun yüreğim…Bunca çabaya rağmen o mutluluk gülüşünü yüzünde göremediğim için yorgun. Cesaretsizliğinle, umursamazlığınla, aşka burun kıvırmanla yorgun. Bu yüzden daha fazla kaldıramayacak seni. Daha fazla yaşayamayacak bu umutsuz aşkı. Yüreğim seni bu aşkın en zayıf halkası seçti…Güle güle
 
Seni İstiyorum, Şimdi!

Hiçbir duygumu ertelemedim ben. Yaşayacağım hiçbir şeyi sonraya bırakmadım. Sonra diye bir şeyin olmadığını biliyorum çünkü. Hep yarına dair hayaller kurmak, gelmesi mümkün olmayacak zamanları beklemek benim işim değil.

Aşk zamana meydan okur; ama, sen karşı koyamazsın ona. Orada durup öylece bekleyemezsin geleceği. Bir adım atmalısın, bir el uzatmalısın aşka doğru.

Aşkın anahtarı cesaret değil mi yar? Cesur olmak gerekmez mi bir sevdayı yaşamak, büyütmek için?

Kaç gece geçti hesaplasana…Kaç gece bir sonraki günü düşünerek geçti. Neler yapabilirdik, neler yaşayabilirdik düşünsene…

Her sabahı birlikte karşılamak vardı seninle. Sevişmekten yorgun düşmüş bedenini öpücüklerle yeni güne hazırlayabilirdim. Gözünü açar açmaz ilk gördüğün şey ben olurdum ve sen benim yüzümde mutluluğu görürdün.

Bu kentin sokaklarında el ele dolaşabilirdik. Girmediğimiz sokak kalmazdı. Bakışlara aldırmadan sokağın ortasında sarılıp öpebilirdim seni.

Bir şarkıyı sözlerini bilmesek bile bağıra çağıra söyleyebilirdik. Sonra bir filme gider, bir kitap okur, bir martının bir lokma simit kapabilmek için vapurların peşinden bıkmadan uçuşunu izleyebilirdik.

Paylaştığımız her anı, beynimize bir daha çıkmamak üzere kazınırdı. Özlerdik birbirimizi delicesine. Bir saati yalnız geçirsek, bir sonraki saati iki saatlik yaşardık, arayı kapayalım diye.

Peki biz ne yaptık? Aşkı bir bekleyişin sırtına yükleyip ona sadece uzaktan bakmakla yetindik. Her an aşkı yaşamak varken, her gün birbirimizi yeniden keşfetmek varken, bu yolda birer kâşif olmak varken sürgünleri yaşamaya mahkûm ettik birbirimizi.

Bu sürgünlüğe son vermenin zamanı geldi artık. Sana huzur vaat etmiyorum. Aşkta huzur arayan yanılır. Ben tutkunun, en koyu sevdanın sözcüsüyüm. Onlar adına konuşuyorum. Yarını olmayan zamanlarda erimek adına konuşuyorum.

Gözlerinin içine bakıp “Seni Seviyorum” demek istiyorum. Aşkın akışına kapılıp hiçbir kaygı duymadan gidebildiğim yere kadar gitmek istiyorum. Kokunu içime çekmek, teninin sıcaklığı ile irkilmek istiyorum. Yaşama senin adınla anlam katmak, mutluluğu bulmak ve bir daha kaybetmemek istiyorum.

Seni istiyorum ey yar, canıma bir can daha katmak için, daha mavi bir deniz, daha mavi bir gökyüzü, daha mavi bir sevda için.

Seni istiyorum, yarın, öbür gün, öbür hafta, öbür ay, öbür yıl değil….Şimdi!
 
Bitmek bilmez bir şarkısın ama ben mi notaları yanlış basıyorum da sen bu şarkıyı söyleyemiyorsun? Neden susuyorsun?

Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.

Yokluğuna alışmaktan korkuyorum,ne kadar kötü… Yokluğunu yürüyorum sokaklarda. Yokluğunu içiyorum kadeh kadeh. Hiç gelmeme ihtimalin bir idam mahkumuna dönüştürüyor beni.

Göreceksin,sevdanın çiçek çiçek açtığını umudun bir yangın gibi alev alev ikimizi birden sardığını. Anladım ki mümkün değil seni sensiz yaşamak. Ben o gönlü genişlerden değilim.


bunlar aldigim bir kac not aslinda bütün sayfalari not almam gerekti misralar cok güzel itina ile hazirlanmis
 
Geri
Top