Patates Kafalı Prenses Pıtırık
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarların birinde, Patatesya Krallığı diye bir yer varmış. Bu krallığın en ünlü özelliği, halkının tamamının kafasının patates şeklinde olmasıymış. Ama bu, onların neşeli ve komik olmasına asla engel değilmiş!
Patatesya Krallığı’nın bir de şirin mi şirin, yaramaz mı yaramaz bir prensesi varmış: Prenses Pıtırık. Pıtırık’ın patates kafası, diğer patates kafalılardan biraz farklıymış. Onun patatesi, kocaman gözleri ve her zaman şaşkın bakan, minik bir ağzı varmış. Bu da ona çok komik bir ifade veriyormuş.
Pıtırık, diğer prensesler gibi dantellerle, ipeklerle falan ilgilenmezmiş. Onun hobileri; çamurda yuvarlanmak, salyangozlarla yarışmak ve saray mutfağından kaçırdığı hamurlarla şapkalar yapmakmış. Annesi Kraliçe Patatesia, "Pıtırık, biraz daha prenses gibi olamaz mısın?" diye sitem etse de, Pıtırık hiç oralı olmazmış.
Bir gün, Patatesya Krallığı’na, komşu Krallık Soğanistan’dan bir elçi gelmiş. Elçi, Pıtırık’ı gördüğünde gözlerine inanamamış. Çünkü Soğanistanlılar, patates kafalılara çok uzaktan benziyor ama soğan şeklindeymiş. Elçinin en büyük hayali, patates kafalı birini yakından görmekmiş!
Elçi, Pıtırık’ı görünce heyecanla, "Aman Tanrım, siz çok komiksiniz! Patates kafanızı yakından inceleyebilir miyim?" demiş. Pıtırık, "Tabii ki!" demiş ve elçinin eline bir de çamur bulaştırmış. Elçi, hem gülmüş hem de şaşırmış.
Elçi, Soğanistan Kralı Soğan Baş’ın da patates kafalılarla çok ilgilendiğini ve bir patates kafalıyla evlenmek istediğini söylemiş. Patatesya Kralı Patates Bey, bu fikre pek sıcak bakmamış. Sonuçta, Soğanistanlılar soğan kafalıydı ve patateslerle anlaşıp anlaşamayacakları belirsizdi.
Ama prenses Pıtırık, bu evlilik işine çok heveslenmiş. Çünkü aklında çok komik bir fikir varmış! Krala, "Baba, ben evlenirim! Ama Soğan Baş’la değil, saraydaki aşçı Soğan Salçası ile evleneceğim!" demiş.
Kral ve Kraliçe, Pıtırık'ın bu tuhaf isteğine çok şaşırmışlar. "Pıtırık, neden aşçı Soğan Salçası? O bir soğan ve senden çok büyük!" demişler. Pıtırık, "Çünkü o çok komik! Hem de en güzel hamur şapkaları o yapıyor!" diye cevap vermiş.
Pıtırık, aşçı Soğan Salçası ile evlenmiş. Düğünleri çok tuhaf geçmiş. Patates kafalılar, patates püresiyle dans etmiş, soğan kafalılar da soğan çorbası içmişler. Pıtırık, düğün günü en komik hamur şapkasını takmış ve sürekli sakar sakar hareketler yapmış.
Soğan Baş, düğüne davetli olduğu halde gelmemiş. Çünkü o, patates kafalı bir prensesle evlenmek yerine, evinde soğan cipsi yiyip televizyon izlemeyi tercih etmiş.
Pıtırık ve Soğan Salçası, çok mutlu bir evlilik yapmışlar. Pıtırık, sarayı dolaşıp misafirlerine hamur şapkalar yapmış. Soğan Salçası da ona her gün birbirinden lezzetli patates yemekleri pişirmiş.
Sonunda, Patatesya Krallığı, Prenses Pıtırık sayesinde hem daha komik hem de daha renkli bir yer haline gelmiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Ama unutmayın, bazen en komik şeyler, beklenmedik yerlerden çıkabilir. Tıpkı patates kafalı bir prensesin aşçı soğanla evlenmesi gibi!
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarların birinde, Patatesya Krallığı diye bir yer varmış. Bu krallığın en ünlü özelliği, halkının tamamının kafasının patates şeklinde olmasıymış. Ama bu, onların neşeli ve komik olmasına asla engel değilmiş!
Patatesya Krallığı’nın bir de şirin mi şirin, yaramaz mı yaramaz bir prensesi varmış: Prenses Pıtırık. Pıtırık’ın patates kafası, diğer patates kafalılardan biraz farklıymış. Onun patatesi, kocaman gözleri ve her zaman şaşkın bakan, minik bir ağzı varmış. Bu da ona çok komik bir ifade veriyormuş.
Pıtırık, diğer prensesler gibi dantellerle, ipeklerle falan ilgilenmezmiş. Onun hobileri; çamurda yuvarlanmak, salyangozlarla yarışmak ve saray mutfağından kaçırdığı hamurlarla şapkalar yapmakmış. Annesi Kraliçe Patatesia, "Pıtırık, biraz daha prenses gibi olamaz mısın?" diye sitem etse de, Pıtırık hiç oralı olmazmış.
Bir gün, Patatesya Krallığı’na, komşu Krallık Soğanistan’dan bir elçi gelmiş. Elçi, Pıtırık’ı gördüğünde gözlerine inanamamış. Çünkü Soğanistanlılar, patates kafalılara çok uzaktan benziyor ama soğan şeklindeymiş. Elçinin en büyük hayali, patates kafalı birini yakından görmekmiş!
Elçi, Pıtırık’ı görünce heyecanla, "Aman Tanrım, siz çok komiksiniz! Patates kafanızı yakından inceleyebilir miyim?" demiş. Pıtırık, "Tabii ki!" demiş ve elçinin eline bir de çamur bulaştırmış. Elçi, hem gülmüş hem de şaşırmış.
Elçi, Soğanistan Kralı Soğan Baş’ın da patates kafalılarla çok ilgilendiğini ve bir patates kafalıyla evlenmek istediğini söylemiş. Patatesya Kralı Patates Bey, bu fikre pek sıcak bakmamış. Sonuçta, Soğanistanlılar soğan kafalıydı ve patateslerle anlaşıp anlaşamayacakları belirsizdi.
Ama prenses Pıtırık, bu evlilik işine çok heveslenmiş. Çünkü aklında çok komik bir fikir varmış! Krala, "Baba, ben evlenirim! Ama Soğan Baş’la değil, saraydaki aşçı Soğan Salçası ile evleneceğim!" demiş.
Kral ve Kraliçe, Pıtırık'ın bu tuhaf isteğine çok şaşırmışlar. "Pıtırık, neden aşçı Soğan Salçası? O bir soğan ve senden çok büyük!" demişler. Pıtırık, "Çünkü o çok komik! Hem de en güzel hamur şapkaları o yapıyor!" diye cevap vermiş.
Pıtırık, aşçı Soğan Salçası ile evlenmiş. Düğünleri çok tuhaf geçmiş. Patates kafalılar, patates püresiyle dans etmiş, soğan kafalılar da soğan çorbası içmişler. Pıtırık, düğün günü en komik hamur şapkasını takmış ve sürekli sakar sakar hareketler yapmış.
Soğan Baş, düğüne davetli olduğu halde gelmemiş. Çünkü o, patates kafalı bir prensesle evlenmek yerine, evinde soğan cipsi yiyip televizyon izlemeyi tercih etmiş.
Pıtırık ve Soğan Salçası, çok mutlu bir evlilik yapmışlar. Pıtırık, sarayı dolaşıp misafirlerine hamur şapkalar yapmış. Soğan Salçası da ona her gün birbirinden lezzetli patates yemekleri pişirmiş.
Sonunda, Patatesya Krallığı, Prenses Pıtırık sayesinde hem daha komik hem de daha renkli bir yer haline gelmiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Ama unutmayın, bazen en komik şeyler, beklenmedik yerlerden çıkabilir. Tıpkı patates kafalı bir prensesin aşçı soğanla evlenmesi gibi!
