• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Plastik Sanatlar Alanındaki Sanatçılarımız Ve Biyografileri

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Abdülmecit Efendi
Abdülmecit Efendi (1868-1944)

II. Abdülmecit, 1868 yılının Mayıs ayında Dolmabahçe Sarayı’nda dünyaya gelmiş ve 18 Kasım 1922’de Halife Abdülmecit Efendi unvanıyla tahta çıkmıştır. Abdülmecit Efendi; Arapça, Farsça ve Fransızcanın içinde bulunduğu 6 yabancı dil bilen; edebiyat, hat, piyano ve resim gibi birçok güzel sanat dalıyla ilgilendiği bilinen bir hükümdardır. Birçok defa resim sergileri açan Abdülmecit Efendi, gerek yetkin bir sanatçı olarak gerekse “sanatın ve sanatçıların hamisi” kimliğiyle, 1909 yılında şehzadeliği sırasında kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin fahri başkanlığını yapmış ve cemiyetin yayınladığı aylık dergiye önemli ölçüde mali destek sağlamıştır. Abdülmecit Efendi’nin resim ve diğer sanatsal olaylara verdiği maddi ve manevi destek arasında; Galatasaray Sergileri, basılan sergi katalogları, Şişli Atölyesi, Viyana Sergisi, Avni Lifij'in Paris'te burslu olarak okutulması sayılabilir. Ayrıca resim ve piyano eğitimi için Fransa'ya çok sayıda öğrenci göndermiştir.


3 Mart 1924’te, hilafetin kaldırılıp hanedan üyelerinin yurt dışına çıkarılması kararı alınınca, önce İsviçre’ye, sonra Fransa’ya gitmiştir. Resimle ömrü boyunca ilgilenen Abdülmecit’in tabloları, ilk kez 1986’da İstanbul’da özel bir galeride sergilenmiştir.


Abdülmecit Efendi'nin Osmanlı Hanedanı mensubu olması nedeniyle eserleri arasında, saraydaki eski örneklerden de yararlanarak atalarından İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmed, halifeliği Mısır'dan Osmanlılara getiren Yavuz Sultan Selim, ilericiliği ve müzisyenliğiyle tanınan III. Selim, yenilikçi kimliğiyle bilinen II. Mahmud, ilginç kişiliğiyle tarihe mal olmuş IV. Murad ve babası Sultan Abdülaziz'in portrelerine de yer verdiği görülür.


Müzisyen kimliği ise, ilgi alanına giren batılı müzik ustaları resmettiği Mozart, Chopin, Liszt, Wagner, Beethoven, Brahms portrelerinde gözlemlenebilir. Abdülmecit'in edebiyata olan ilgisini ise yakın dostluklar kurduğu Recaizade Ekrem, Abdülhâk Hamit portrelerinde izlemek mümkündür. Diğer portrelerini ise kızı Dürrüşehvar Sultan, oğlu Ömer Faruk Efendi ve diğer yakınlarının otoportreleri oluşturmaktadır. Günümüze ulaşan yapıtlarından yola çıkarak Abdülmecit Efendi'ye öncelikle bir portre, ardından da kimi zaman iç, kimi zaman da dış mekânda geçen günlük yaşam sahnelerinden oluşan örnekleriyle bir kompozisyon ressamı olarak tanımlayabiliriz. Kompozisyonları içinde, 1918'de gerçekleştirilen Viyana Sergisi'nde de büyük beğeni toplayan 1917 tarihli Harem'de Beethoven ve Harem'de Goethe ilk akla gelenlerdir. Bu iki yapıt Abdülmecit Efendi'nin başyapıtları olarak kabul edilmektedir. Resim anlayışının temelinde sağlam bir desen anlayışı yatmaktadır. Resim eğitimini döneminin ünlü sanatçılarından alan Abdülmecit Efendi'nin çeşitli desen çalışmalarından, bu konuya verdiği önemi anlamak mümkündür. Fotoğraftan yararlanma, yöntemi döneminin birçok sanatçısında olduğu gibi, Sultan’ın da ilgi alanına girmiş gözükmektedir. Yapıtlarında dikkati çeken diğer bir özellik ise, çoğunu büyük boyutlu olarak gerçekleştirmiş olmasıdır.


Son Halife Abdülmecit Efendi, 23 Ağustos 1944’te Paris’te hayatını kaybetmiştir
 
Abidin Elderoğlu
Abidin Elderoğlu (1901-1974)

1901’de Denizli’de doğdu. 1926’da öğretmen okulunu bitirdi. 1930’da resim öğrenimi için Paris’e gitti. Albert Laurens ve Andre Lhote atölyelerinde çalıştı. Yurda döndükten sonra çeşitli orta dereceli okullarda resim öğretmenliği yaptı.

Yurt içinde ve yurt dışında, Madrid, Paris ve Venedik’te sergiler açtı. 1963’de Sao Paolo Bienali’nde “Şeref Ödülü” ve 1966’da Tahran’da İran Şahı “Büyük Ödülü’nü” alan Abidin Elderoğlu, 1974 yılında hayatını kaybetti. Sanatçının özel ve resmi koleksiyonlarda çeşitli eserleri bulunmaktadır.
 
Afife Ecevit
Afife Ecevit (1908-1990)

İstanbul’da doğdu. Arnavutköy Koleji’nden mezun oldu. Fransa’ya yaptığı gezilerle resim sanatına olan ilgi ve yeteneğini geliştirdi. Devlet sergileri başta olmak üzere çeşitli karma sergilere katıldı.

İlk kişisel sergisini, 1967’de İstanbul’da (Devlet Galerisi’nde) açtı. Güzel Sanatlar Birliği ve Kadın Ressamlar Derneği’ne üye oldu, bu kuruluşların ortak sergilerine resim verdi. Peyzaj ve natürmort konuları üzerinde yoğunlaşan resimleri, izlenimci anlayışın renk ve ışık değerlerine bağlıdır.
 
Ahmet Uzelli
Ahmet Uzelli (1904-1978)

Hayatına ilişkin yeterince bilgi bulunmamaktadır. Sanat anlayışına ilişkin verilere ilk devlet sergileri ile başlıca karma sergilere eserler verdiği katalog kayıtlarından ulaşılmaktadır. Sanatçının resim heykel müzelerinde ve özel koleksiyonlardaki çalışmalarından empresyonist anlayışta eserler verdiği anlaşılmaktadır.
 
Ahmet Ziya Akbulut
Ahmet Ziya Akbulut (1869-1938)

1869'da İstanbul'da doğmuş, 1887'de Harbiye'den mezun olmuştur. Sanat eğitimini Osman Nuri Paşa ve Hoca Ali Rıza Bey'den alan Ahmet Ziya Akbulut, Harbiye Resimhanesi’ne atanmış ve 1894 yılına kadar burada çalışmıştır. 1913 yılında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanlığı'na getirilmiştir. 1914'te Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi'ne öğretmen olarak atanmış, 1938'de müdür muavinliğine getirilmiştir.

1938 yılında kaybettiğimiz sanatçının özel ve resmi koleksiyonlarda pek çok eseri bulunmaktadır.
 
Ali Avni Çelebi
Ali Avni Çelebi (1904-1993)

1904 yılında İstanbul’da doğdu. Babasının teşvikiyle Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi’ne girdi. Burada, öğreniminin ilk iki yılını Hikmet Onat Atölyesi’nde desen çalışmalarıyla sürdürdü, son iki yılda Çallı Atölyesi’nde yağlı boya tekniğini öğrenerek Sanayi-i Nefise Mektebi’ni tamamladı.



Bireysel olanaklarıyla 22 Mayıs 1911’de Münih’e gitmiş, kısa bir süre Heinemann’ın özel atölyesine devam etmiştir. Daha sonra Münih Akademisi Grober atölyesine girmiş ve bir sömestr öğrenim görmüştür. Mahir Tomruk’un önerisiyle katıldığı Hans Hoffman Atölyesi’nde ise ancak iki ay çalışabilmiş, ekonomik yetersizlikler nedeniyle Berlin’de aile dostlarının yanında kalarak, Berlin Akademisi Kleve Atölyesi’ne devam etmek zorunda kalmıştır. Bu dönemde devlet bursu almayı başaran Ali Avni, 1927 yılına kadar Hoffman öğretisinde eğitimini sürdürmüştür. Yurda döndükten sonra Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin kuruluşunda görev almıştır.



Sanat anlayışıyla Türk resim sanatına yeni boyutlar katan Çelebi, 1931 yılında atandığı Akademi Muallim Yardımcılığı görevinden aynı yıl uzaklaştırılmıştır. Mesleği dışında, başka bir görev kabul etmeme kararı nedeniyle 1934 yılına dek aktif çalışma hayatından uzak kalan Çelebi, Zeki Kocamemi ile birlikte kuş kafesi yaparak yaşamını sürdürmeye çalışmıştır. 1934 yılında, o da Mahmut Cuda gibi İstanbul Üniversitesi’nde göreve atanmış ve Arkeoloji bölümü desinatörü olmuştur.


Çelebi ilk kişisel sergisini 1932 yılında açmıştır. Daha sonra 1975’ten başlayarak günümüze kadar biri Ankara’da, yedisi İstanbul’da olmak üzere sekiz kişisel sergi açan sanatçı, yurt içinde ve yurt dışında birçok karma sergiye de katılmıştır.


1993 yılında hayatını kaybeden Ali Avni Çelebi, Türk Resim sanatına yeni boyutlar katan çağdaş resim anlayışının belirlenmesinde pay sahibi olan bir sanatçıdır. Dışavurumcu anlayıştan ve kübizmin uzantısı olan resimsel uygulamalardan; akıl, düşünce ve hayal gücü, dünya görüşü ve yeteneği paralelinde yararlanmış ve özgün bir yoruma ulaşmıştır.
 
Ali Cemal
Ali Cemal (1881-1941)

1881’de Beyrut’ta doğmuştur. 1901’de Bahriye’den (Mühendishane-i Bahrî-i Hümayun) 1906’da Sanayi-i Nefise Mektebi’nden mezun olan Ali Cemal, uzun süre Akşam gazetesinin ressamlığını yapmıştır. 1. Dünya Savaşı yıllarında Sami Yetik, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Namık İsmail, Avni Lifij, Sami Boyer ile birlikte Şişli’de Enver Paşa tarafından kurulan bir atölyede savaş resimleri yapan sanatçılarımızdan birisidir.

Özellikle portre, peyzaj ve natürmortlarında üstün başarı gösteren Ali Cemal, 1941 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
 
Ali Hadi Bara
Ali Hadi Bara (1906-1971)

9 Eylül 1906’da Tahran’da doğdu. 1923 yılında Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi’ne kaydolan sanatçı, bir ay sonra buradan kaydını almıştır. Okulu bıraktıktan sonra, demiryollarına memur olarak girdi. Bu görevini 3 yıl sürdürdükten sonra 1925 yılında sınavları başararak tekrar Akademi’ye kaydoldu. 1927 yılında açılan Avrupa Bursu yarışmasını kazanarak Paris’e gitti. Önce Julian Akademisi’nde Bouchard’dan, daha sonra da o yıllarda geniş ün sahibi olan Despiau’dan özel dersler aldı. 1930’da yurda döndü. Bir süre kütüphane memurluğu yaptıktan sonra 1932 yılında heykel öğretmenliğine başladı.

Paris’e gidişine kadar figüre ve doğaya bağlı kalan sanatçı, Avrupa’da görmüş olduğu non-figüratif (soyut) sanat anlayışından oldukça etkilenmiş ve yurda döndükten sonra figüratif çalışma yapmamıştır. 1950 yılında tekrar Akademi’de göreve başlayan sanatçı, 30 Ağustos 1971 yılında vefat etmiştir.
 
Arif Bedii Kaptan
Arif Bedii Kaptan (1906-1979/1982 ?)



1906'da İstanbul'da doğdu. Deniz Harp Okulu'nu bitirdi. Uzun süre Nazmi Ziya ve Ali Avni Çelebi ile çalıştı. 1974'te askerlikten ayrılarak Paris'e gitti. 1949'a kadar André Lhote’un atölyesinde resim çalışmalarını sürdürdü.



Galatasaray, D Grubu, Devlet Resim ve Heykel Sergileri ile çeşitli karma sergilere eserler verdi. 1940 yılında Halkevleri Genel Merkezi tarafından yurdun çeşitli bölgelerine gönderilen ressamlardan biri olarak Kastamonu'da başarılı peyzajlar yaptı. 1979 (bazı kaynaklara göre 1982) yılında hayatını kaybetti.
 
Ayetullah Sümer
Ayetullah Sümer (1905-1979)

1905 yılında İzmir'de doğan Sümer, ilk ve orta öğrenimini burada yaptıktan sonra 1925-1928 yılları arasında Marsilya Ticaret Okulu'nda öğrenim görmüştür. Bu arada Chephile Berengier atölyesine devam etmiş ve bundan sonra devlet hesabına öğrenim için Paris'e gitmiş, burada P. Baudovin atölyesinde çalışmıştır. Bu dönemde Paris'te katıldığı bir yarışmada gümüş madalya almıştır. Ayrıca 1934'te Galatasaray sergisinde yer alan "Daktilo" adlı kompozisyonu da o günlerde heyecan yaratan bir çalışmasıdır.

Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde uzun yıllar öğretim üyeliği yapan Ayetullah Sümer, empresyonist kuşağın içerisinde değerlendirilmektedir.

Yurt içinde ve yurt dışında birçok karma sergiye eser veren, ara sıra özel sergiler düzenleyen Ayetullah Sümer'in, başta Resim ve Heykel Müzesi'nde olmak üzere, resmi ve özel koleksiyonlarda pek çok eseri bulunmaktadır. Ayetullah Sümer, 1979 yılında hayatını kaybetmiştir.
 
Geri
Top