"Bölüşmemiz gerekenleri bölüşemiyoruz.
Uyum sağlayamadığımız,
hızla akıp giden zamana uyduramıyoruz aramızdaki bağı.
Sevgiyi de acılarımızı da ayrı ayrı yaşıyoruz. Bundan hırçınlığımız bence."
Diyorum ki; Gücüm yetmez herşeyi baştan anlatmaya
Şimdi en son kaldığım yerden uyanayım sana.
Bir 'günaydın'dan daha fazlasını söyle, Hoşgeldin de. ... Hoş geleyim önce Sonra bir boş vereyim.
Öyle geçip gitsin,
Hayatımda tattığım en minik zaman dilimim...
Ne kir Ne de toz Yıllar birikmiş paçalarımda... Sıralı dağlar ardına koşturduğum senli düşler, düşünceler vardı ceplerimde... Her sana ulaşma isteği içimde belirdiğinde, ellerime alır serperdim yüzünü, yeryüzünün dört bir yanına... Her taraf senin düşlerinle dolardı, her düşünce sana varırdı... Yollar sana çıkar, gözler sana bakar, birikmiş yıllar bir sana söz geçiremezdi... Yıllanmış şarap gibiydin gönül mahzenimde...
Kimse bulamasın diye arar gibi yapardım seni... Halbuki ne kadar yakınımdaydın, bir nefes üfleyişi kadar... Üç noktalı cümleler biriktirirdim senin için...
Konulan her noktaya bir ömür biçerdim, ömrünün uzun olmasını dilerdim... Ağırlığın omuzlarımdan başlar, ayak parmak uçlarıma kadar inerdi...
Bükülürdü belim, susardı dilim, konuşamazdım sana karşı...
Konuşabilseydim eğer, yine "Seni Seviyorum" derdim... Hiç bir engel yoktu benim çağlayan ırmağımın önünde... Bir can borcum vardı, o da Tanrıya aitti... Bir masalın hiç kaybetmeyen kahramanı gibi hissederdim senleyken... Oysa bir kukla tiyatrosunda, ipleri başkasının ellerinde olan oyuncakmışım... -Sola fazla çekme ipi, orada yüreğim var!..