• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Sularımızdaki Balıklar

Bayrak Çekme Tekniğiyle Kıyıdan Yatı Avı


KUMSALLARDA BALIK AVCILIĞINDA UYGULANABİLECEK FARKLI BİR YÖNTEM


Bayrak Çekme Tekniği

Eskiden (Amatör sirküler yokken ve geleneksel olarak amatör av araçlarıyla ticari balıkçılık yapılabildiği dönemlerde) daha yaygın kullandığımız, şimdilerde unutulan bir teknikten söz etmek istiyorum.

Samsun kıyılarının hemen hemen tamamı kumsaldan oluşur. Halen yaşadığım Sinop sahillerinde de kumsal kıyılar mevcuttur.

Bütün kumsal sahillerde olduğu gibi bu kıyılarda kıyıya paralel olarak uzanan ve yakın olanı 20 metre, ikincisi 100 metre açıkta olan Samsun’da ada, Sinop’ta cana adı verilen sığlıklar bulunur. İlk sığlığın kıyı tarafı en fazla 1 metre derinlikte, adanın tepesi ise 20-30 cm, ikinci ada ile birincisi arasında en fazla 3 metre olabilen bir derinlik ve sonrasında 1-1.5 metrelik tepe vardır. Bu aşamdan sonra kıyı yavaşça derinleşir.

Rüzgar çok ise dalgalar genelde açıktaki adada patlar, sakin günlerde ise kıyıya yakın olanda köpükler gözlenir (bakınız fotoğraf).
437.webp

Kıyıdan olta atmak istediğinizde en fazla birinci adanın tepesine kadar ulaşabildiğimizden balık almak zor oluyordu. Biz de başka yerde kullanılır mı bilmem, uydurduğumuz bir yöntemle oltayı uzağa taşıyorduk.

Biz buna çamaşır asma yöntemi derdik, sonralarda özellikle Yakakent (SAMSUN) sahilinde yazlıklarda aynı teknik yarım yada bir boy fanyalı ağın denize serilmesinde kullanılmaya başladı ve “bayrak çekme”, “asansör”, çamaşır asma” gibi başka başka isimler verildi. Tabiri uygun ise burada “Bayrak Tekniği” olarak isimlendirelim.

Kumsal kıyılarda oltacılıkta kullanılan modern; yöntem surf casting yada Türkçe ifadeyle “kıyıdan uzağa yemli olta atma” yöntemidir.

fishing_600.webp

Bu yöntemin uygulanabilmesi için olmassa olmaz ekipmanlar vardır. Başka bir başlık altında bu konuyu da yazmakta yarar var fakat kısaca bunları ;

* kumlu diplerde attığın yerde kalabilen çapa kurşun
* uzağa atmayı sağlayacak özellikte bir kamış
* yine aynı özellikte bir makine
* ince (0.25-0.50 mm) ama yüksek çekerli (5-10 kg) misina
* ve uygun köstek-kanca sistemleri

olarak sıralayabiliriz.

30 yıl önce bu malzemelere sahip olmak hayalden de öte ütopya idi. Erişebildiğimiz malzemeler ise;

* misina sarmaya yarayan doğal mantarlar
* Krokodil yada Bayer marka şeffaf yada yeşil renkli misinalar
* genelde tuğla kalıplara kendi döktüğümüz yada hazır satın aldığımız mavruka kurşunlar
* Sarı fırdöndüler
* Mustad’ın bir kaç çeşit kancası

ile sınırlıydı.

İş bu haldeyken hamsi ve istavritle yemlenmiş oltaları kumsal kıyılarda uzaklara atmak oldukça zahmetli oluyor. Çoğu zaman yemler düşüyor, olta kısa mesafe alarak birinci adanın sığ tepesinde kalıyor.

Oysa oltayla avlamayı hedeflediğimiz balıkların iki ada arasındaki bölgede ve ikinci adanın tepesinden az daha açıktan itibaren yayıldıklarını gözlüyoruz. Sadece başta kefal ve lüfer olmak üzere çok dalgalı günlerde balıkların kıyı ile ilk ada arasında gezdiklerine ve dalga kırılmadan önce ilk adada ayna verdiklerine şahit olabiliriz.

Bu kumsal kıyılarda, oltanın kısa düşmesi ve ileri atmak için fazla zorladığımızda yem dökülmesi olmak üzere önemli bir sorun karşımıza çıkıyor. Öyle bir yöntem uygulanmalı ki, hem oltamız istediğimiz mesafeye gitsin, hem de yemleri dökülmesin.

Böyle sahalarda “bayrak çekme” yöntemini kullanmak işimizi hayli kolaylaştırmaktadır.

Yöntemin esası uygun zamanlarda yüzerek yada bir bot yardımıyla deniz içinde istediğimiz mesafeye bir makara sistemi yerleştirmeye dayanır.

Parke taşı büyüklüğünde bir beton blok üzerine beton sertleşmeden önce bir halka yerleştirilerek oluşturulan sistem (ayak taşı) açığa bırakılır.

Bu halkadan uygun özellikte bir naylon ip (tercihen 1.5 luk misina) geçirilerek her iki ucu kıyıya alınır.

Daha sonra olta atmak istediğimizde, ipin bir ucuna oltamızı bağlayarak diğer uçtan direğe bayrak çeker gibi oltayı denize gönderebiliyoruz.

Bu yöntemde dibe sürtünerek açığa çekilen yemlerin dökülmesi ihtimali olduğundan ya yemler sağlam seçilmeli ve takılmalı ya da oltanın açığa çekimi sırasında bir kişi tarafından oltanın kıyıdaki ucu daima yukarıda tutulmalıdır.

Bu yöntemle Karadenizde kalkan, kırlangıç, minekop, lüfer ve ender olarak kefal yakalanabilmektedir.
Olta genelde akşama doğru bırakılır ve sabah kontrol edilir. Kış günlerinde plaj boşken tüm gün denizde bırakmak, arasıra kontrol etmek de mümkündür.
 
Denizde Balik Nerede Olur?

Konu cok Etrafli oldugu icin ikiye bölmek gerekecek.

1. Kiyi Avciligi

2. Tekne Avciligi

Biz burada ilk olarak Kiyi Avciligini ele alalim.

Denizde, Kiyidan Balik avlamak istedigimiz zaman, Baligin tahminen nerede
oldugunu tesbit etmemiz hic de zor degil.

Deniz dibindeki her türlü Arazi degisikligi, Baligin dikkatini ceker.

Nasil dümdüz bir Ovada bulunan bir Agac Toplulugu veya Araziden yükselen
bir Kayalik bizim dikkatimizi cekiyorsa, Denizin dibindeki her türlü degisiklik
Baliklarin dikkatini ceker.

Baliklar yayilmaya ciktiklari zaman, bu tür yerlere muhakkak ugrarlar. Veya
orada barinirlar.

Bir Misal verelim. Bir Kumsali düsünün. 2 km boyunda. Her yerde derinlik ayni.

Bu Kumsalin 2-3m derin bir yerine, Gaz Tenekesi büyüklügünde 3-4 Kaya parcasi yerlestirelim. 20-30 m² Alana.


Neticeyi cok cabuk görebilirsiniz. Bir kac gün icerisinde, orada yasayan Baliklarin cogunun bu Taslarin etrafina toplandigini tespit etmek mümkün.

Veya oradan gelip gecen Baliklarin neredeyse tümünün bu Taslara ugradigi
görülebilir.

Kisacasi Dip Baliklarinin Avinda, Suyun icinde ne kadar cok degisiklik veya
Engel olursa, Avimizda o kadar bereketli olur.

Bu tür yerleri Kiyidan bulmak veya Tespit etmek aslinda hic de zor degil.

Saadece Denize arkamizi dönüp Karaya bakmamiz yeterli!

Zira Karadaki Arazi Sekli, Denizin icindede ayni devam eder!

 
Denizlerimizde Avlanabilecek Türler


Denizlerimizde gün boyunca avlanabilecek balıklar, sayı ve boy limitleri aşağıdaki çizelgede görülmektedir.

%5 küçük boylara izin verilir.

* Avlanılan miktar tek yada karışık olsun, gün boyunca toplam 5kg geçemez.

Detayları amatör balıkçılık 36/2 nolu sirkülerin, bölüm 4′de, çizelge-6′da yer alan Avlanılabilecek Deniz Balıkları bölümünden bakabilirsiniz.

Çizelgede * olarak işaretlenen balıkların sayı limiti yoktur, gün boyunca toplam 5kg geçmeyecek şekilde sınırsız miktarda avlanılabilir.

 
Gece Avında Işığın Önemi

Gece avında ışık belki de en önemli konulardan biridir aslında..

Eğer istavrit-kolyos avlayacaksak lüks yakarız mesela, onların peşinden lüfer de gelebilir.

Karagöze niyetlendiysek denize hiç ışık tutmayız hatta rahmetli babam sigarasını bile avucunun içinde içerdi.

Eşkine ve ispari durgun havada ışığı sevmez ama hafif çalkantı varsa sabit ışık verimi artıracaktır.

Hiç levrek avlayamadığım için onun hakkında yorum yapmayacağım ama onun uyanık bir balık olduğunu biliyorum o yüzden karanlıktaki avlar daha verimli olur diye tahmin ediyorum.

Bir de ışığa gelen balıklar bile hareketli ışıklardan ürküyor o yüzden lüks yakmış olsak ya da limanın ışıkları altında olsak dahi el-kafa fenerlerimi suya tutmamaya özen gösteririm ben.

 
Tekneden Avlanmada Olası Sağlık Sorunları



Düşünelim şimdi. Tekne eski ahşap, yavaş bir tekne. Denizin ortasında limana en az bir saatlik yoldasınız.. Acaba bu teknede avlanırken sağlığımızı tehdit edebilecek ne gibi ciddi olaylarla karşılaşabiliriz? Ve öyle bir durumda neler yapabiliriz?

Aramızda doktor arkadaşlar var. Ben bir başlangıç yapayım da onlar da yardım ederler sanıyorum.

BALIK AVLADIĞIMIZ TEKNEDE BİZİ BEKLEYEN POTANSİYEL TEHLİKELER


1.Hareketsizlik: Balığa genelde sabah erken saatlerde çıkıp akşam gün batımı dönüyoruz. Büyük teknelerde bir derece ama 5-6 m lik bir balıkçı kayığında baş üstüne, kıçüstüne bağdaş kurup oturmuşsunuz, iki büklüm olup 12 saat olta sallıyorsunuz.. Bırakın dolaşmayı, ayağa kalkacak yer yok. Biliyorsunuz uzun süre ayni pozisyonda kalmamız halinde bazı uzuvlarımızda kan dolaşımı problemleri ve kan pıhtısı tıkaması ile kalp rahatsızlıkları bazen ölümcül düzeyde ortaya çıkmaktadır.. (Uçaklarda bile uzun yolculuklarda 2 saatte bir kalkıp hareket etme konusunda anonslar yapılıyor.) Bel kemiğimiz, boynumuz, dizlerimiz anormal bir şekilde saatlerce eğik, bükük kalıyor. Yer değiştirmek bu küçük teknede 4-5 kişi ile neredeyse imkansız..

Ne yapalım? Mümkünse ayağa kalkıp birkaç adım atabilecek büyüklükte bir tekne ile çıkalım. Ya da küçük teknelere sardalya istifi şeklinde binmeyelim.. Her şartta biraz hareket edebilecek alanı ve imkanı yaratalım ve kullanalım.


2. Düşme, çarpma ve sıkışmaya bağlı kırık, çıkık ve travmalar: Büyük küçük hemen her teknede dalgalı bir havada kayıp düşme riski daima mevcuttur. Böyle şartlarda tutunarak ve yavaş hareket etmek, yere kaymayacak şekilde sağlam basmak esastır. Demir atar çekerken ırgata giden zincir yada ipten, motorun hareketli parçalarından, sıcak ekzosttan el ve ayaklarımızı azami şekilde korumalıyız. Düşme tekne içinde olabileceği kadar suya düşme şeklinde de olabilir. Can yeleği giymek, teknede ipli can simitleri bulundurmak zaten mecburidir. Ama kaza olmuşsa ciddiyetini biz doktor olmayan kişiler tayin edemeyeceğimize göre hastaya ilk yardım usullerine göre davranıp, en kısa zamanda karaya çıkararak bir sağlık kuruluşuna nakletmek esas olmalıdır. Baş yaralanması gibi çok acil durumlarda Sahil Güvenlik birimlerinden yardım istemek de gerekebilir.

Sahil Güvenlik Tel.No: 158, AKS : 110, Jandarma : 156

3. Kalp Spazmı ve Krizi : Maalesef teknede bizi en zor durumda bırakacak tehlikelerden biri de kalp rahatsızlıklarıdır. İlk Yardım Usuller’ni iyice bilmemizden başka yapacak fazla bir şeyimiz yok. İlk yardım usullerini çok iyi ve doğru biliyorsak uygulayabiliriz ancak. Yanlış bir kalp masajının veya suni teneffüsün yaşayan hastayı da öldürebileceğini akıldan çıkarmamalı, uygun bir zamanda gidip bunun kursunu görmeliyiz. (Ben bu kursu uygulamalı olarak gördüm ve daha önce çok az şey bildiğimi, bildiklerimin çoğunun da yanlış olduğunu anladım.) Tabii bu durumda da en kısa yoldan karaya yönelip bir sağlık kuruluşuna ulaşmamız şart.

4. Kanamalı ve Batmalı Yaralanmalar : Teknede ya da karada avlandığımız ortam ve şartlar pek hijyenik sayılmaz. Yemler, yem tahtası, yem bıçağı, iğneler, vs. birçok bakteri ve mikrobu üzerinde taşır. Küçük de olsa olası bir yaralanmada mikrop kapma riski yüksektir. Yemleri sabunla yıkayamayacağımıza göre J uzuvlarımızı yaralamamaya dikkat göstermemiz gerekir. Olası bir kesik veya iğne batmasında kısmi bir hijyen sağlamak üzere her balıkçının küçük ama gerekli sağlık malzemesini barındıran bir İlk Yardım Kiti taşımasını elzem buluyor ve şiddetle öneriyorum.

5. Zehirli Balık Sokmaları : Bu konu forumumuzda pek çok kez işlendiğinden en fazla bilgi sahibi olunan madde olduğu kesindir. Esas olan trakonya gibi zehirli balıkların tutan kişilerce tanınıp tekne içine alınmamasıdır. Tekne dışında sert bir cisimle vurularak öldürülmeli ya da hiç riske girmeden olta kesilmelidir. Olası bir sokmada ilk yardım kitimizde bulunması gereken amonyak ile sokulan yer silinmeli, batmanın derecesi ve hastanın durumuna göre gerekiyorsa ivedi olarak bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.. Böcek ve arı sokmasına karşı alerjisi olduğu bilinen kişilerin zehirlenmeme konusunda aşırı titizlik göstermeleri ve hiçbir riske girmeden oltalarını kesmelerini öneririm. Alerjik kişilerde sokmalar kısa zamanda ölüme götürecek kadar ciddi sonuçlar doğurabilir.

6. Diğer Tehlikeler: Yukarıda sayılanlar dışında Fırtınalı havalarda kamışla (özellikle karbon) avlanmada muhtemel yıldırım çarpma olasılığı, yağmur ve rüzgar ile üşütüp hasta olma, deniz tutması gibi, tedbirlerini daha kolay alabileceğimiz tehlikeleri de saymak mümkündür.

Sonuç: Genelde kullanılan teknelerin yavaşlığı göz önüne alınırsa acil müdahale isteyen durumlarda oldukça dezavantajlı olduğumuz ortadadır. Buradan çıkan ders : İlgimizi sadece balık üzerinde değil, çok daha önemli olan kendi sağlığımız üzerinde de toplayıp olası acil durumlara karşı tedbirli ve bilgili olalım.

Arkadaşlar yukarıda arz etmeye çalıştığım hususlar geniş bir konu içersinde ilk aklıma gelenlerdir. Herhangi bir kaynaktan alıntı olmayıp tamamen kendi deneyim ve görgüm ile ürettiğim bireysel düşüncelerimdir. Herhangi bir tıbbi kaynağa dayanmaz. Uygulanıp uygulanmaması arkadaşlarımın kendi tasarrufları ile sınırlıdır.
Ancak bu konularda yazdıklarımdan farklı ve detaylı bilgiye sahip olanlarımız varsa ki doktor arkadaşlarımdan özellikle rica ediyorum, burada paylaşmaları hepimizin menfaati icabıdır...

 
TEKNE DONANIMINDA KULLANILAN İÇ VE DIŞ TERİMLER


Istralya :
Direk cundalarından başa ve kıça inen sabit donanım. (tel halat)

Zincirlik : Teknelerin baş altında zincirin yığıldığı yer.

Çarmıh (Çarmık) : Direk cundasından ve gurcata-direk bağlantı noktalarından, tekne bordalarına inen sabit donanım. (tel halat).

Iskota : Yelkenlerın ıskota yakalarına bağlanan ve yelkene kumanda etmeye yarayan halat ve makara donanımı.

Vardavela : Yolcu veya personelin korunması için, teknelerin küpeşte veya iskelelerine bulunan ,sabit veya haraketli puntelleri birbirine bağlayan tel halat veya demir triz.

Puntel : Güverte veya tekne iskeleleri üzerine dik olarak konulan, vardavelaların bağlandığı metal veya ahşap çubuklar.

Direk : Armayı ayakta tutan,donanıma destek olan dikine ana yapı elemanı.

Cansalı : Hava tüplerinden oluşan içinde kazazedelerin uzun süre hayatlarını idame ettirebilecekleri can kurtarma aracı .

Bumba : Yelkenlerin alt yakalarını germek için kullanılan, direğe bağlanmış silindirik haraketli yapı elemanı.

Bumba Baskı Düzeneği : Yelkenlerin geniş apaz,pupa gibi seyirlerde balonlamasını engellemek için bumbayı aşağıya çeken hidrolik donanım. (pupa palangası : palanga donanımı ile kumanda edilen sistem)

Mandar : Yelkenlerin hisa edilmesi için kullanılan halat.

DAD : “ Denize Adam Düştü” emercensi durumu.

Yeke : Dümen yelpazesi başına takılan ve dümeni istenilen tarafa basmak için kullanılan metal veya ağaç kol.

Vardavela Kıçı (Pushpit) : Metal kıçüstü muhafazası.

Cansimidi : Denize adam düştü durumlarında kullanılan ,denize düşen kişiyi kurtarılana kadar su üstünde tutan ve özel işaretlerle yerini belli eden, hafif yüzer malzemelerden yapılmış can kurtarma malzemesi.

Dümen Yelpazesi (Palası) : Suya direnç göstererek teknenin dönmesini sağlayan, tekne kıçına takılmış dümen sisteminin ana parçası.

Kurtağzı : Tekneye iskeleden veya başka bir tekneden gelen halatı babaya veya koç boynuzuna yönlendirmek için kullanılan sabit parça.

Salma : Teknenın bayılmasını önlemek ve yanlamayı en aza ındırmek ıçın omurgadan su altına uzanan madenı veya ağaç levha.

Usturmaça : Teknelerin birbirleri üzerine veya iskeleye aborda olurken bordalarının zarar görmemesi için kullandıkları silindir veya balon şeklindeki, halattan veya sentetik maddelerden yapılmış malzemeler.

Küpeşte : Posta başlarını tekne boyunca birbirine bağlayan ve güverte kaplaması üstüne çıkan kuşak.

Borda : Teknenin dış tarafı, su kesiminden yukarda kalan yan kısımları.

Çapa (Demir) : Teknenin su üstünde dalga ve rüzgar etkisiyle sürüklenmemesi için kullandığı dibe tutunma malzemesi.

Vardavela Başı (Pullpit) : Metal başüstü muhafazası.

Kıstırmaç : Donanıma ait halatları içinden geçtiği ve bu halatları sabitlemekte kullanılan kilitlemeli mekanizma.

Vinç : Yelkenli teknelerde, özellıkle ıskota ve dığer halat germek ıçın kullanılan mekanık düzeneklı, el, elektrık veya hıdrolık güçle çalışan düzenek .

Heç : Güverte üzerine monte edilmiş aydınlatma ve havalandırma için kullanılan pencereler.

Güverte : Teknede kemerelerin üzerine yerleştirilmiş baştan kıça uzanan platform.

Çarmıh Landaları : Çarmıhların güverte üzerınde bağlantı yapıldığı parçalardır.

Mezarna : Güverte yıkandığı veya fırtınalı havalarda güverteyi denizler yaladığı zamanlarda tekne içine su girmemesi için havuzluk ve benzeri yerlerin etrafına çevrilmiş güverte üstünde yükselen yapı.

Can Halatı : Sert havalarda güvertede görev yapan personelin güvenliğini sağlamak için emniyet kemerlerinin takılacağı, güverte boyunca uzanan halat.

Liftin Uskuru (Liftin) : Ters yönde açılmış dişlileri olan iki çubuğa bağlı bir parçadan oluşur. Aynı yönde çevrilmesi, her iki tarafın boşunu alır veya verir. Arma ayarlarında tel halatları germek için kullanılır.

Vardasilo : Vardavelalar üzerine açılan yan tenteler, teknelerin sahile verdikleri iskelelerin vardevele puntelleri üzerine geçirilmiş teknei ismi yazılmış kumaş malzeme.

Kasara : Teknenin baş, orta ve kıç kısmında oluşan, güverteden daha yukarda kalan yapılar.

Su kesimi : Suyun bordaya temas ettiği hat.

Su çekimi (Draft) : Teknenin su kesiminden omurga veya salma en alt seviyesine kadar olan mesafe.

Iskarmoz : Küreğin bağlanması veya oturması için ay veya çubuk şeklindeki malzeme.

Çamçak : Biriken suyu toplamak ve boşaltmak için yapılmış bir cins malzeme.

Bölme Perdeleri : Tekne içinde enine tekne direncini ve yüzerliliğini arttırmak için konulan su sızdırmaz perdeler.

Alabanda : Teknenin su kesiminden yukarda kalan iç kısmı, bordaların iç yüzeyleri.

Sintine : Tekne içinde sızan suların biriktiği, su kesimi altında kalan iç kısım.

Farş : Sintine üzerindeki döşeme tahtaları.

Kasara : Güverte üzerinde yükselen üst yapı.

Yangın Battaniyesi : Alevlerin havayla temasını keserek yangının söndürülmesini sağlayan, küçük bir battaniye boyutlarındaki yanmaz malzemeden yapılmış yangın söndürme teçhizatı. Kuzinede ve ocaklara yakın olması önerilir.(adek)

Yangın Söndürücü : Portatif yangın söndürme cihazları. Kuzineye ve güverte yangınlarına hızla müdahale edebilmek için girişe ve kuzineye yakın monte edilmesi önerilir. (adek)

Emniyet Kemeri : Kötü hava şartlarında kuzinede güvenli çalışmak için kullanılan kemer.

İşaret Fişekleri : Tehlike durumunda yardım istemek için kullanılan fişekler. Nemden ve yanıcı maddelerden uzak, kolay ulaşılabilir yerlerde muhafaza edilmesi önerilir.

Yalpa Brandası : Yalpaya düşme durumlarında istirahat etmekte olan personelin yatağından düşmemesi için kullanılan kumaş malzemeden yapılmış yatak önü muhafazası.




 
Geri
Top