Minik köyümüzde, diğer tüm hindi gibi yürüyüp gagalayan, sıradan bir hindi yaşarmış. Adı da Tırtık’mış. Tırtık, diğer hindi arkadaşlarından çok farklıydı. O, uçmayı çok istiyordu. Güneşli günlerde gökyüzünde süzülen martıları izler, iç geçirirmiş. "Keşke ben de uçabilseydim!" diye hayıflanırmış.
Bir gün, yaşlı çiftçinin tarlasında, yerden filizlenmiş, parlak, altın rengi bir patates bulmuş Tırtık. Bu patates, sıradan bir patates değilmiş. Üzerinde minik, parıldayan yıldızlar vardı. Tırtık, patatesi gagalamış. Patates, elindeki küçük çakıl taşını, sanki büyülü bir şekilde Tırtık’ın gagasına yapıştırmış.
Çakıl taşı, parlak bir ışık saçarak, Tırtık’ın kuyruğunda minik, parlak bir tüy bırakmış. Tırtık şaşırmış. Çakıl taşı göz kırparak kaybolmuş. Tırtık, birdenbire kendini çok hafif hissetmiş. Yere doğru bakmış, ama bacakları yerden kesiliyormuş!
Tırtık, korkuyla birlikte bir heyecan duymuş. Kanatlarını açmış, hafifçe zıplayıp, sonra... uçmuş! Çok yükseklere doğru yükselmiş. Köydeki herkes şaşkınlıkla Tırtık'ı izliyormuş. Çiftçinin tavukları ötekilerle yarışarak "Bakın, uçan hindi!" diye bağırıyormuş. Koyunlar, "Vay canına!" diye memeliyordu. Öküzler ise, “Daha önce böyle bir şey görmedim!” diye böğürüyormuş.
Tırtık, gökyüzünde süzülürken, bulutlara, ağaçlara, nehirlere bakmış. Önceden hiç görmediği kadar güzel manzaralar görmüş. Ama sonra, karnı acıkmış. Hızlıca yere inmiş ve en sevdiği böcekleri yemeye başlamış.
Haber, uzaklara kadar yayılmış. Tırtık, "Uçan Hindi" olarak tanınmış. Diğer hindi arkadaşları onu kıskanmış ama aynı zamanda hayran kalmışlar. Tırtık, uçma yeteneğini kullanarak, köydeki tüm hindi arkadaşlarına çeşitli böcekler ve lezzetli kurtlar getirmiş.
Bir gün, kötü niyetli bir tilki, Tırtık'ın sihirli tüyünü çalmak istemiş. Tilki, Tırtık’ı yakalamaya çalışmış ama Tırtık, hızla uçarak tilkinin elinden kurtulmuş. Tilki, Tırtık’ın arkasından, "Bir dahaki sefere yakalayacağım seni, uçan hindi!" diye bağırmış.
Tırtık, sihirli patatesi ve uçma yeteneğini kullanarak, köy halkını ve hayvanlarını her zaman korumuş. O, cesur, yardımsever ve uçmayı seven bir hindi olarak, köyün kahramanı olmuş. Ve hikayesi, nesilden nesile, "Uçan Hindi ve Sihirli Patates" masalı olarak anlatılıp durmuş. Herkes, sıradan olabilecek bir hindi'nin, ne kadar büyük işler başarabileceğini öğrenmiş. Ve bu yüzden, o günden sonra, bütün hindi'ler gökyüzüne baktıklarında, Uçan Hindi Tırtık'ı hatırlamışlar ve belki de, bir gün onların da uçabileceklerini hayal etmişler.
Bir gün, yaşlı çiftçinin tarlasında, yerden filizlenmiş, parlak, altın rengi bir patates bulmuş Tırtık. Bu patates, sıradan bir patates değilmiş. Üzerinde minik, parıldayan yıldızlar vardı. Tırtık, patatesi gagalamış. Patates, elindeki küçük çakıl taşını, sanki büyülü bir şekilde Tırtık’ın gagasına yapıştırmış.
Çakıl taşı, parlak bir ışık saçarak, Tırtık’ın kuyruğunda minik, parlak bir tüy bırakmış. Tırtık şaşırmış. Çakıl taşı göz kırparak kaybolmuş. Tırtık, birdenbire kendini çok hafif hissetmiş. Yere doğru bakmış, ama bacakları yerden kesiliyormuş!
Tırtık, korkuyla birlikte bir heyecan duymuş. Kanatlarını açmış, hafifçe zıplayıp, sonra... uçmuş! Çok yükseklere doğru yükselmiş. Köydeki herkes şaşkınlıkla Tırtık'ı izliyormuş. Çiftçinin tavukları ötekilerle yarışarak "Bakın, uçan hindi!" diye bağırıyormuş. Koyunlar, "Vay canına!" diye memeliyordu. Öküzler ise, “Daha önce böyle bir şey görmedim!” diye böğürüyormuş.
Tırtık, gökyüzünde süzülürken, bulutlara, ağaçlara, nehirlere bakmış. Önceden hiç görmediği kadar güzel manzaralar görmüş. Ama sonra, karnı acıkmış. Hızlıca yere inmiş ve en sevdiği böcekleri yemeye başlamış.
Haber, uzaklara kadar yayılmış. Tırtık, "Uçan Hindi" olarak tanınmış. Diğer hindi arkadaşları onu kıskanmış ama aynı zamanda hayran kalmışlar. Tırtık, uçma yeteneğini kullanarak, köydeki tüm hindi arkadaşlarına çeşitli böcekler ve lezzetli kurtlar getirmiş.
Bir gün, kötü niyetli bir tilki, Tırtık'ın sihirli tüyünü çalmak istemiş. Tilki, Tırtık’ı yakalamaya çalışmış ama Tırtık, hızla uçarak tilkinin elinden kurtulmuş. Tilki, Tırtık’ın arkasından, "Bir dahaki sefere yakalayacağım seni, uçan hindi!" diye bağırmış.
Tırtık, sihirli patatesi ve uçma yeteneğini kullanarak, köy halkını ve hayvanlarını her zaman korumuş. O, cesur, yardımsever ve uçmayı seven bir hindi olarak, köyün kahramanı olmuş. Ve hikayesi, nesilden nesile, "Uçan Hindi ve Sihirli Patates" masalı olarak anlatılıp durmuş. Herkes, sıradan olabilecek bir hindi'nin, ne kadar büyük işler başarabileceğini öğrenmiş. Ve bu yüzden, o günden sonra, bütün hindi'ler gökyüzüne baktıklarında, Uçan Hindi Tırtık'ı hatırlamışlar ve belki de, bir gün onların da uçabileceklerini hayal etmişler.