Yalnızlık Sözleri

Paylaşırsa dost paylaşırmış
İnsanın derdini sevincini
Dost ümidiyle ortalığa düşmeye gör
Hangi kapıyı çalsan kimseler yok
Hangi omuza dokunsam yabancı çıkar​
 

Âşık mı olmadım taparcasına
Bir Mecnun geçti o çöllerden bir de ben

Diz mi çektirmedim âlemde Kerem gibi
Ferhat gibi gürz mu sallamadım dağlara

Ne Leyla yâr oldu bana ne Aslı ne Şirin
 
O gün bugün sırtımı kendim sıvazlıyorum
Sabahları sokağa çıkmadan evvel
Cesaret şairim cesaret
Kendi saçlarımı okşuyorum geceleri
Sevgilimin saçları niyetine.
 
Yalnızlık zamanlandı: önce aşk, sonra yaprak…
Günler geçilecekler… atlar, gümüş yeleli!
Yüzünü aynalara, bir tek onlara bırak;
Sürünsün sır’ı aşkın, bak, seni görmeyeli
Çok değişti aynalar! ev içleri bulandı;
Her şey artık ne kadar, ne kadar da kurak!
Odalar orda burda, içlerine kapandı;
Sofalarsa eğreti; yüklük ve kap kacak
Somurtup duruyorlar… her şey ölgün! bekleyiş
Gibidir burda olmak, ‘bekleyiş gibi’ olmak…
Sen gel, şimdi kendini o aynalarla değiş;
Gel, burda ol! daima! -ve nasılsa kararmak-

Ta olandan bakarım sana giden günlere;
Tenindir, beleniyor, ah, yeşil ekinlere…​
 
YaInızIığım kendime güzeIim senin aşkınIa hitap düşmüş bedenim, geIeceğe umutsuz bakıyor güIüm…

GeceIeri başIar sözIerim sabaha kadar yaInızIığım beni derinden yaraIar sitemim sana değiI sevgiIim sitemim hayata!

Yaşamak buysa yaşıyoruz hepimiz bir gün yaInız kaIıcağız bu yüzden yaInız kaIana kadar seninIe yaşamak istiyorum aşkım!

Dürüst insanların fazla arkadaşı, dostu olmaz,
Çünkü yalakalık yapmayın bilmezler.

Dost dedim gitti.
Aşk dedim bitti.
Mutluluk istedim o zaten hiç olmadı.
Kısacası yine yalnızlık bana kaldı.

Yalnızım işte. Çok basit görünebilir, ama değil. Hiç basit değil. Hep acı çekiyorsun mesela.
Birbirini çok seven bir çift görünce imreniyorsun, kıskanıyorsun.
Sonra bir de ağlamak var. En can sıkıcı kısmı yalnız olmanın.
En uzun süren, ve hiç bitmeyen kısmı.
 
Bir taş üstüne oturup
dağlara baktım.
Üzerine güneş vurmuş dağların.
Nedense birden,
bakıp bakıp dağlara,
türkü söylemek geldi içimden.

Ama ne bir dost var yanımda dinleyecek,
ne bir yolcu,
ne bir düşman.
Hem pek acıklı olur benim türküm,
böyle bir ağlayıp
bir güldüğüm zaman.

Bütün köprü korkulukları tanır dirseklerini
Her köşe başındaki fenerde sen varsın
Her yalpalayan adam sensin
Açık perde uçlarında çıkmaz sokaklar sallanır
Boşluklarda sen

İşaret lambalarını söndürebilseydin
Sökebilseydin bütün çivilerini yıldızların
Çekip gitmeleri unutsaydın
Unutsaydın bütün çuvallamaları
Bütün yengileri, bütün yenilgileri
Sallayıp sallayıp da silkeleyebilseydin
Kurtulurdun
 
Öyle yenildim ki kendime
Artık kimi yensem boş
Öyle çaresiz bıraktım ki kendimi
Bütün çareleri tüketerek
Bir olacağa teslim ettim kendimi
Belki her şey bu kadar basitti
Belki her şey bu kadar zor
Ya herkes gibi olmayı beceremedim
Ya da kimse benim gibi olamadı
 
Yine oturdum daldım en derin hüzünlerin çalkantısına, neye ne kadar fazla inanacağımı bilmeden, neyi niçin düşündüğümü bilmeden, kendi kendime düşünüp duruyorum yalnızlığımın nedenini, ben niçin bu kadar yalnız ve düşünceliyim.Çevremde onca insan varken neden bir tanesi bile benim içimdeki duyguları, düşünceleri hissedemiyor.Sebebin ne olduğunu bilmiyorum. Bazen durup; "belki de bunun sebebi benim" diyorum kendi kendime.Tamam belki kendimce bir çok sıkıntı gördüm ve acı çektim ama arada bir insanların neler düşündüğünü ve neler hissettiğini yoklamadan edemiyorum.Çünkü ben insanları seviyorum ve onlar için küçücük bir şey bile olsa yapmaya hazırım.Hem de karşılık beklemeksizin! İstediğim tek şey benim var olduğumun ve ne kadar iyilik sever bir insan olduğumun bilinmesi.Gerçi ben kendimde ne kadar iyi biri olduğumu bilmiyorum. Fakat şu bir gerçek ki oda ben her şeyi düşünüyorum.Hem de en ince detayına kadar.Kimse benim farkıma varmasın istiyorum.Hayal ettiklerimi kimse bilmesin istiyorum.Bir kişi hariç!
 
Geri
Top