Çanakkale Antik Kentleri (Marmara Bölgesi)

  • Konuyu açan Konuyu açan ZeyNoO
  • Açılış tarihi Açılış tarihi
Tragasia Antik Kenti

Troia yarımadasının güney ucunda, Baba burnuna 15 km. uzaklıkta, Gülpınarın da 7-8 km. kuzeydoğusunda olduğu sanılmaktadır.

Tragasai Hellen diline göre “ Tragasa’nın yeri” anlamındadır. Kentin Byzantionlu Stephanos ve Strabon’da ismi geçmesine rağmen ayrıntılı bilgiye rastlanmamaktadır.

Günümüzde de kent ile ilgili kalıntı veya buluntulara rastlanmamıştır.
 
Neandreia Antik Kenti

6oDBw.webpNeandreia antik kenti Çanakkale, Ezine ilçesine 20 km. uzaklıktaki Kayacık köyünün kuzey-doğusunda bulunan Çığri dağı üzerindedir. Neandreia, Hellen dilinde “delikanlı” veya “genç adamın yurdu” anlamındadır.

Prof.Dr. Bilge Umar,Neandreia isminin Luvi dilinde NA-ADRA-UWA yani Ananın erkeği tapınağı anlamına geldiğini belirtmiştir.

Kentin kuruluşu ile ilgili bilgiler yetersizdir. Arkeolojik kazılarda M.Ö.VII.yüzyıla inen mezarlarla karşılaşılması bu konuda bir fikir vermektedir.Xenephon, M.Ö.399’da buraya gönderilen Spartalı Derkylidas’dan söz ederken Neandreia’ya değinmiştir. M.Ö.VII.yüzyılda Aleanderia Troas’ın kurulmasından sonra burada yaşayanlar oraya göçmüştür. Bunun sonucu olarak da Neandreia sönmüştür.

Neandreia’da ilk araştırmayı sondaj niteliğinde 1867 ‘de Frank Calvert yapmıştır. Ardından 1899’da Alman Robert Koldeway kazıyı genişleterek sürdürmüştür. R.Koldeway öncelikle kentin mabetlerini araştırmıştır. Arkaik çağ öncesine ait bir mabet ortaya çıkarılarak M.Ö.479’lu yıllara tarihlendirilmiştir. Bu, Anadolu mabetlerinin en eski örneklerinden biri olup 9.34 x 20.12 m. ölçüsündedir. Uzun tarafında 7 sütun kaideleri ortaya çıkarılmıştır.

Sütunların gövde ve başlıklarının bulunamamasına rağmen J.Th.Clarke’nin yüzey araştırmasında bulduğu Aiolis tipi başlığın buraya ait olup olmadığı kesinlik kazanamamıştır. Bu başlık bugün İstanbul Arkeoloji Müzesindedir. M.Ö.V-IV. yüzyıllara tarihlendirilen kentin çevresindeki 3 km. uzunluğundaki surlar oldukça düzgün volkanik liparit taşlarla örülmüştür. Günümüze oldukça sağlam ve iyi durumda gelen bu surlar 3200 m. uzunluğunda, 3 m. kalınlığındadır.

Ayrıca oldukça sağlam 11 burç bu surları takviye etmektedir. Akropolün olduğu alanın altında daha eski bir yerleşimin izleri ile karşılaşılmışsa da yine de bazı noktalar açıklık kazanamamıştır. Yapılan araştırmalarda M.Ö.700’ e tarihlenen siyah kilden, delikli ağırşaklar, çanak sapları, sarı kilden yapılmış dışı siyah boyalı keramikler ve kadın figürinleri bulunmuştur
 
Koloni Antik Kenti

Kolonai antik kentinin yeri de tartışmalı olup kesinlik kazanamamıştır.Strabon, Hellespontos Boğazının (Çanakkale boğazı) dışında, Larissa ile Amaxitas yakınını gösterir, J.Cook ise Kösedere Köyünün 5 km. kuzeybatısında Taraklı iskelesinin 2 km. kuzeyindeki Beşik tepeyi işaret eder. Kolonai Hellen dilinde “Tepe halkının kenti” anlamındadır.

Thoukydides ve Xenephon’da yalnızca ismi geçen kent hakkında bilgiler çok kısıtlıdır. Xenephon, Pers Satrabı Pharnabasos’dan ötürü ismini yazmıştır, öte yandan Thoukydides de M.Ö.479 da Perslerin uğradığı yenilgiden sonra Byzantion’da üstlenen Xerxes ile Spartalı komutandan ötürü kentin ismine değinmiştir.

Araştırmacıların sözünü ettiği yerlerde ise yalnızca toprak üstü buluntusu olan keramiklerle karşılaşılmıştır.
 
Sigeion Antik Kenti

Sigeion antik kenti,Çanakkale, Kumkale’den güneye doğru uzanan yol Skamandros Irmağı (Kara Menderes) üzerinden geçmektedir. Bu yolun üzerinde bulunan köprünün 2 km. güneyindeki Yenişehir köyünün kurulduğu tepenin üzerinde Sigeion antik kenti vardır.

Eski bir Rum köyü olan Yenişehir I.Dünya Savaşında boşaltılmış ve askeri bölge içerisine alınmıştır.

Sigeion sözcüğü, Hellen dilinde Sessizlik, durgunluk ve suskunluk anlamında Sige sözcüğünden türetildiğini, Prof.Bilge Umar belirtmiştir. Buna dayanarak Sigeion’un “sessizlik yeri” olduğu söylenebilir.

Sigeion, ilk kez Homeros’un İliadasında Pylai olarak geçmiştir. Helenistik dönemde bu isim Kara Menderes’in ağzı ile Eğe denizi arasında bulunan Çanakkale Boğazının güneyine doğru uzanan yarımadaya da verilmiştir. Bundan ötürü de kente Sigeion ismi yakıştırılmıştır. Strabon, Sigeion yarımadasını, yakınındaki Rhoeteion burnu gibi denize yarım daire yaparak uzandığını belirtir. Homeros’un değindiği İlion kenti de bu iki burnun bitiminde veya ortasında yer alır.

Sigeion’un kuruluşu ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Heredotos, M.Ö.VI. yüzyılda Atinalılar tarafından, Lesbos (Midilli) adasındaki Mytilene kentinin yönetiminden savaşla alındığını belirtir. Bu nedenle de Athilleion’da yaşayan Mytilene savaşçıları ile Atinalılar arasındaki çatışmalar uzun yıllar sürmüştür. Bu savaşın izlerini de Mytilene’li Sappho’dan, çağdaşı Alkaios’dan görebilmek mümkündür. Onların yazdığı dizelerde Mytilene’liler ile Atinalılar arasındaki savaşların Sigeion kentinin surları önünde yapıldığına geniş yer verilmiştir.

Sigeion’da yeterli bir yüzey araştırması ile arkeolojik kazılar yapılmadığından bu konudaki bilgiler yalnızca antik kaynaklara dayanmaktadır. Yenişehir tepesi ile Kumkale’nin 10 km. güneybatısında, Beşike burnunun 3 km. kuzeydoğusundaki yüksek tepenin bir tümülüs olduğu sanılmıştır. Ancak, H.Schliemann’ın burada yaptığı araştırmalar bunun tümülüs olmayıp, doğal bir tepe olduğunu göstermiştir. Yenişehir köyünün bulunduğu tepenin çevresindeki duvar kalıntılarının da eski Rum köyüne ait olduğu anlaşılmıştır. Bunun dışında Sigeion ile ilgili bir kalıntı henüz bulunamamıştır. Yalnızca çevrede çok sayıda antik keramik parçaları, temel ve duvar döküntüsüne rastlanmaktadır.
 
Dardanos (Dardania) Antik Kenti

Dardanos, İzmir-Çanakkale karayolunun İntepe’den sonra gelen kıyı şeridindeki “Hasan Mevsuk Şehitliği”nin bulunduğu höyüğün üzerindedir.

Dardanos’un isminin İliada’da geçtiği dikkate alındığında buradaki yerleşimin M.Ö.3000’lerde başladığı sanılır. Bu durumda Troia’dan çok daha önce kurulmuştur. Yöredeki tarihi olaylar nedeniyle Herodotos, Thookydides, Xenephon’da da ismi geçmektedir. M.Ö.85’de Pontos kralı Mithridates Eupator ile Romalı komutan Sulla burada Dardanos barışını yapmışlardır.

Höyüğün bulunduğu yerde tarihi kalıntılara rastlanmamakla beraber çevrede M.Ö.2000’lere tarihlenen keramik parçaları bulunmaktadır. Rüstem Duyuran burada yapmış olduğu kazılarda bazı buluntular ortaya çıkarmıştır. Bunların başında da M.Ö.200’e tarihlenen Aphrodit heykeli gelmektedir. Buna ve diğer buluntulara dayanarak tümülüsün bulunduğu yerde Helenistik çağda yerleşim olduğu söylenebilir.
 
Aianteion Antik Kenti

Aianteion, Çanakkale’de Kumkale ile İntepe (Erenköy) arasındadır. İntepe’nin 8 km. güneybatısı ile Kumkale’nin 3,5 km. doğusundadır. Troia’nın da 3 km. kuzeyindedir.

Aianteion’un Hellen dilinde anlamı olmamakla beraber Luwi-Pelasges dillerinde “Ana Tanrıça” anlamına gelen bir sözcüktür.

Bu kent ile ilgili bir kalıntı günümüze gelmemiş, yalnızca Strabon, Marcus Antonius döneminde Aias mabedi ve heykelinden söz etmiştir.
 
Arisba (Musaköy) Antik Kenti

Arisba, Çanakkale’de Musaköy ile Yapıldak Çayı (Selleis) arasında,deniz kıyısında bulunuyordu. Heredotos Lsbos (Midilli) adasında aynı isimde bir kent daha olduğunu belirtmiştir. Strabon bu kentten şöyle bahseder:

“ Perkote ve ve Praktios’da oturanlar ve Sestos,Abydos ve kutsal Arisbe’yi zapt edenler,Selleis nehrinden,Arisbe’den onun iri kızıl atları tarafından getirilmiş Hyrtakos’un oğlu Asios tarafından yönetiliyordu.”

Arisba, Luwi-Pelasg dilinde bir sözcük olup, ne anlama geldiği anlaşılamamıştır.
Miletoslu göçmenler tarafından Dor göçünden sonra kurulmuş, ancak hemen yanı başındaki Abydos’dan dolayı gelişememiştir. M.Ö.V. yüzyılda Delos Birliğine para ödemiştir. Büyük İskender de seferi sırasında bu kentin yakınında konaklamıştır.
Roma hakimiyeti sırasında Sezar ile Pompeius arasındaki iç savaşta Pompeius’un tarafını tutarak ona yardımcı kuvvetler göndermiştir.

Abydos gibi bu kentin de çevresinde yüzey araştırması ve kazı yapılmamış, günümüze de hiçbir kalıntı ulaşamamıştır.
 
Perkote Antik Kenti

Perkote’nin yeri kesin olmamakla beraber Umurbey'in 10 km. doğusundaki Erdağ tepenin sırtlarında Sindal ile Beybaş köyleri arasındaki Pekmez Pınar mevkiinde olduğu ileri sürülür. Xenophon’un gösterdiği yer ise, Umurbey’in kuzeydoğusunda Sindal’ın kuzeybatısında bugünkü Gökköy yakınlarıdır.

Perkote isminin Luwi-Pelasg dilinden geldiği ve “Yüksek Hisar” anlamına gelmektedir.

Troas bölgesinin en eski kentlerinden biri olarak İliada’da da ismi geçmektedir:
“İphidamas çıktı gerdekten,gitti karıştı Akhalara,arkasında oniki tane kıvrık burunlu
gemi.Sonra bıraktı düzgün gemilerini Perkote’de,ta İlyon’a dek yaya geldi.”
“Melanippos ,düşman uzaklardayken, paytak yürüyen sığırlarını otlatırdı Perkote’de”

Herodotos, M.Ö.494’de Batı Anadolu ayaklanmasını desteklediğinden dolayı, Daurises komutasındaki Pers ordusunca ele geçirildiğini şöyle yazar:
“..Daurises,Hellespontos siteleri üzerine yürüyerek Dardanos’u aldı,Abydos,Perkote Lampsakos ve Paisos’u aldı; bu kentleri birer gün ara ile ele geçirmişti.”

Perkote çok fazla gelişmemiş bir kenttir; M.Ö.500’de yakınındaki bir yerde yeni bir Perkote’nun kurulmuş olması da varsayımdır. Perkote’nin bulunduğu yerlerde arkeolojik kazı ve yüzey araştırması yapılmadığından, ufak tefek kalıntılar dışında başka herhangi bir ize rastlanmamıştır
 
Parion Antik Kenti
gXwgh.webp
Parion, Çanakkale’nin Biga ilçesinin Balıklıçeşme bucağına bağlı Kemer köyünün 1 km. doğusundadır. Parion sözcüğünün anlamı kesinlik kazanamamıştır.

Prof.Bilge Umar’a göre eski Hellenlerin, kendi ağızlarına uydurarak Parion biçiminde kullandıkları bu adın, Troia’lı Prens Paris’in adıyla bir bağlantısının bulunduğunu sezdiklerinden, ama ne tür bir bağlantı bulunduğunu bilemediklerinden, yine bir ozan uydurmacasına sarılmışlardır; sözde Paris bir zamanlar bu kentte yaşamış, o yüzden kentin adı “Paris’in Yeri” anlamında Parion olmuş.

piRpi.webp
Parion’un ismi ilk kez Herodotos’da geçmiştir. Pers Kralı Dareios İskit seferine çıkışında (M.Ö.513-512) Parionlu’lar da onun yanında sefere katıldılar. Atina-Sparta savaşında da Atina’nın yanında yer aldılar, Amkibiades’in komutasındaki donanma M.Ö.410 da Parion’un limanında toplandı. Büyük İskender, Pers zaferinden sonra burasını kendisine bağlamış,onun ölümünden sonra da Trakya Kralı Lysimachos M.Ö.302 de Parion’u kendi yönetimine almıştır.M.Ö.241’de ise Bergama krallığına bağlanan kent Attalos’lar zamanında büyük bir imar faaliyeti görmüştür. Bergama Kralı III. Attalos’un varis bırakmadan ölümü üzerine Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır.

Strabon’a göre zengin toprak ve bağları olan Parion’un yakınında Kral Adrastos’un yaptırdığı bir Nemesis Mabedi bulunuyordu. Bu mabet yıkılınca bütün eşyası hatta taşları bile yerinden sökülerek Parion’a taşınmış ve bunlarla Hermokreon’un eseri olan görkemli sunak inşa edilmiştir.

Arkaik, Helenistik ve Roma devri eserlerinin bulunduğu kent bugün toprak altındadır. Ayakta kalan eserlerden biri Kemer köyünün girişindeki su kemerleridir. Bu kemerlerin yakınında ise Nekropol vardır.Civarda çok miktarda tümülüs görülmektedir.

Çanakkale Müzesi 1970 yılında Bakır tepe’de bulunan tümülüsü açmış ,içinde biri kadın diğeri erkek iki lahit bulunmuştur. Çevredeki tümülüsler köylüler ve defineciler tarafından tahrip edilmişlerdir. Köyün hemen üzerinde M.Ö.300’lerde yapıldığı sanılan, çelenklerle süslü frizleri olan bir mabet vardı. Mabedin alt kısmında ise bugün toprak altında olan bir tiyatronun varlığını eski yazarlardan öğreniyoruz.Osman Hamdi Bey buradan çıkarılan bir lahdi İstanbul Arkeoloji Müzesine götürmüştür.
 
Elaious Antik Kenti

7S2Hn.webpElaious antik kentinin yeri, Gelibolu Yarımadası güney ucu yakınında, bugünkü Çanakkale Şehitler Anıtı’nın bulunduğu alan ile, onun batısındaki küçük körfez (Morto Limanı) arasındaydı. Bu körfez de kentin limanı idi.

Elaious kenti, İÖ.6.yüzyılda Atinalı göçmenler tarafından kurulmuştur. Bu bölgeyi ve tüm Gelibolu Yarımadasını, Marathon savaşında Helen ordusunu yöneten, Kypselos’un oğlu Miltihades, Thrak halkı Dolonklardan ele geçirmiştir.

Herodot’a göre; Miltiades, yerli halkı oluşturan Dolonkların isteği üzerine, ülkenin Tyranı olmuştur. Tyran olur olmaz, Ankara yönünden gelecek saldırıları, özellikle Thrakların saldırılarını önlemek amacıyla kıstağa bir kıyıdan diğer kıyıya, duvar ördürmüştür. Daha sonra Spartalı komutan Derkylidas İÖ.398’de aynı yerde Thrak saldırılarına karşı yeniden bir duvar ördürmüştür. Kypselos’un oğlu Miltiades’in ölümü üzerine, Gelibolu Tyranlığına Stesagoras; onun da ölmesi üzerine, kardeşi Miltiades geçmiştir. Bu Kimon oğlu Miltiades, İran İmparatorluğu’nun egemenliğinin Trakya’yı kapsadığı dönemde (İÖ.513-479) İran bağımlılığını kabul etmek zorunda kalmıştır.

İranlılar, Dareios’un oğlu Xerxes komutasında Yunanistan seferine çıkmadan önce (İÖ.480), Elaious’u askeri üs ve lojistik merkezi olarak kullanmışlardır.

Elaious hem bir kıyı kenti, hem de Atinalıların yavru kentlerinden biri idi. Bu nedenle Atina Sparta savaşında (İÖ.431-404) denizlere egemen olan Atinalıların yanında yer almıştır.

Antik kentten günümüze kadar gelebilen pek bir eser bulunmamaktadır. Bugün Çanakkale Şehirleri Anıtı çevresinde rastlanan çanak çömlek kırıkları dışında hiçbir iz bulunmamaktadır. Kentin tapınağı olan Protesilaos tapınağından ise, günümüze gelebilen herhangi bir kalıntı bulunmamaktadır. Ancak, tapınağın Protesilaos’un mezarı diye bilinen bir Thrak Tümülüsünün yanı başında olabileceği düşünülmektedir.
 
Geri
Top