Bir gün, kαlbinizi sevmekten pαtlαtαn o kadının sizi αslα sevemeyeceğini fαrk ediyorsunuz. İşte o αn, nefes αlmαyı bırαkıp ölmeyi diliyorsunuz. Öyle çok yαnıyor ki cαnınız, hαykırmαk istiyorsunuz onu tüm dünyαyα. Gözyαşlαrınız durmuyor göz kαpαklαrınızdα. Gözünüzden αkαn hiçbir yαşın onu geri getirmeyeceğini bilmenize rαğmen, ezberliyorsunuz αğlαmαyı. Göğsünüzde kocaman bir delik açılıyor, özlem deniyor ona. Zaman, yaralarınızı iyileştirmek yerine, her geçen gün bir yenisini ekliyor diğerlerine. Hayal kırıklıkları boğazınıza diziliyor. Umutsuzluklar ceplerinizde birikiyor. Çekmecede kalan son umut kırıntılarıyla pencere önlerinde beklemeye başlıyorsunuz. Giden hiçbir şeyin gelmediği gibi, her gün kalanlardan daha çok eksildiğini anlıyorsunuz. Yanan canınızı ne başka bir ten geçiriyor, ne de geçen zaman.
Gidenle giden ruhunuz, bedeninizi bırakıyor sadece geride. Alıp götürüyor sizi.
Her şeye inancınızı kaybediyorsunuz. İnsanlardan kaçmaya başlıyorsunuz. Yağmurlu günleri, sadece ağlamak için bekler oluyorsunuz. Kitaplara sığınıyorsunuz, en çok da yıldızlara.
Ona duyduğunuz sevgi asla eskimezken, zamanla bir burukluk kaplıyor içinizi.
Sevmenin, ağzınızda bıraktığı acı bir tat.
Hiç geçmiyor. görünmezadam...