HÜMANİZM, HÜMANİZMİN ETKİLERİ
ŞAHISLAR: ORHAN,OSMAN,FEHİMAN,VİLDAN.
Osman: (Sıkıntılı) Üff neden böyle oluyor?
Orhan:Ne oldu Osman? Sıkıntılısın..
Osman:Annem baba,rahatsızlığı çok ciddi. Bir zaman daha kalır hastanede.
Fehiman:Herhalde,tahminimizden daha zor oldu ameliyat.
Osman: Türkiye’ye geçen gelişimde de anneannem ameliyat olmuştu,yine hastanelerdeydik. İki izinim de hastanelerde gitti.
Orhan:Maalesef oğlum,imtihanın sıkı zamanındayız.
Fehiman:Biz de sen yokken hayaller kuruyorduk abi. Sen gelince çok neşelenip eğleneceğimizi sanıyorduk. Ama maalesef geldiğine sevinemiyoruz bile.
Osman:Ben de sükutu hayale uğruyorum.En çok özlediğim annemi doğru düzgün göremiyorum bile.
Orhan:Evet olmuyor böyle. İznini uzatamaz mısın?
Osman:Bu imkansız...
Orhan:Gel sen toptan izinli çık Türkiye’ye.
Fehiman:Farkında değil misiniz babacığım? İzninin son günlerinde abim oraları özlemiş bile oluyor.
Orhan:Ama bak anneni de çok özlüyormuş. Tercih etme imkanı var.
Osman:Yoo yo baba bu olmaz. Yerim ve işim iyi. Gelip buralarda sürünemem.
Fehiman:Biz sürünüyor muyuz abi?
Osman:Ben alıştım artık oralara. İnsanca yaşamak,kabul görmek istiyorum.
Orhan:Ooo sizin kabul edilmeniz...Oğlum siz onlar gibi olmadıkça bu asla gerçekleşmez.
Osman:Yoo o kadar da değil,gayet rahat yaşıyorum.
Orhan:Rahat yaşamak....Az bir geçim için ahiret saadetini tepmek...
Osman:Yanlış düşünüyorsunuz baba. Bu bir nimet,asıl bunu tepmek akılsızlık olur.
Fehiman:Abi annemden büyük nimet değil ya. Babamın dediği gibi,az bir geçimlik rahatını ailene tercih etmen yanlış.
Orhan:Bence de,Allah’ı razı etmeye çalışan ebeveyninden rahatın için uzaklaşman çok kötü... Ha bak bu gidişin Allah’ın sözü üstün olsun içinse biz katlanırız hasrete.
Osman:Siz böyle konuşunca kendimi suçlu gibi hissedip Türkiye’ye dönesim geliyor ama buradaki yaşam şartlarına hiç tahammül edemiyorum. Kaç gündür hastaneye gider gelirken görüyorum baba. Bu memlekette insanca yaşamak mümkün değil.
Fehiman:Sen gidince düzeliyor mu şartlar? Kaçmak yakışır mı abi?
Osman:Fehiman mecbur muyum bu pisliği çekmeye? Annemin hastanede gördüğü muameleyi beğeniyor musun?
Orhan:Oğlum senin hastanelik bir işin yok...
Osman:Her zaman olabilir baba....
Fehiman:Olan şeylere şükretmeyi bilmeden,olabilecek şeylere müdahale ediyorsun güya.
Orhan:İyi dedin kızım,yiğitsen olanlara şükret Osman.
Fehiman:Yaa...Ve bu güzelliklerin çoğalması için mücadele ederek kendi memleketini güzelleştir.
Osman: (Bıkkın) Neyle mücadele edeceksin? Balık baştan kokmuş. Gel bir gör Fehiman, adamlar nasıl bir sistem oluşturmuşlar. Hele sağlık hizmetleri,insanlık var canım,insana değer veriyorlar.
Orhan:Yok canım sen de,onlar kim insanlık kim?
Osman:Ne diyorsunuz baba? Hemşirelerin hastanede anneme nasıl davrandıklarını görüyorum. Orada ise bir anne gibi şefkatle,sevgiyle ilgileniyorlar.
Fehiman:Bu sevgiye muhtaçsan burada aslı var abi gibisini boş ver. Aslı gibi olmaz hiçbir zaman.
Orhan:Hem Osman,sevgiyi şefkati bilmeyen insanlar ne sevgi verecekler? Veriyor gibi görünüyorlar.
Osman:Babacığım siz de onlara toptan düşmansınız. Hiçbir iyiliklerini görmüyorsunuz. Gelin de görün üniversitelerde her ırktan öğretim görevlisi var.
Orhan:Başlarını yesin,yiyecek de zaten. Hele o ırklar menfaatlerine ters düşsün... Hem sen niye hayransın onlara bu kadar? (Öykünür) Hastanede iyi davranıyorlarmış.
Osman:Sadece o mu? Sokaklar,caddeler düzenli,temizlik var en azından. İnsanlar yerlere tüküremiyorlar bile.
Orhan:Onların çok övdükleri bazı sokakları köpekler ve pislikleriyle dolu. Hem nasıl tükürsünler oğlum, it pisliğinden tükürecekleri yer mi kalmış?
Osman:Hayıır,hemen köpek sahibi cezalandırılır öyle yaparlarsa.
Orhan:Yok canım,her köpeğin arkasında polis var sanki...
Fehiman:Buradaki tükürük midemizi bulandırır,onların köpek pislikleri ise medenilik alameti...
Osman:Yapma ya Fehiman,adamlar gerçekten medeni. Her ırktan bütün insanlar eşit muamele görüyorlar. Çimler tertemiz, herkes trafik kurallarına uyuyor.
Orhan:İnsanlık kurallarını çiğnerler ama. Gerçi tonlarca bombayı insanların üzerine boca ederlerken dediğin gibi çok eşit davranırlar. Bombalarken çoluk çocuk demezler.
Osman:Onu yapanlar büyükler. Halkın,Hans’ın,Coni’nin bir suçu yok ki...
Orhan:Yaaa...Senin o medeni Avrupa’nın,Amerika’nın halkı bu savaşları protesto bile etmez. Ama yola tüküreni görürse şikayet eder,cezalandırır. Peh çok iğrenç...
Fehimanisler,tiksindirici yaratıklar.
Orhan:Tevekkeli değil kendileri gibi olmayanı kabullenmez onlar. Baksana sen de onlar gibi düşünüyorsun.
Osman: (Hafif sinirli) Babaaa...
Orhan: (Öykünür)Babaa....İnsanca davranıyorlarmış.... Ne hikmetse hiç Müslümanca lafı çıkmıyor ağzından.
Osman:Bu anlattıklarım Müslümanlığa aykırı şeyler değil ki. İslam’da da var bu güzellikler.
Fehiman:Senin bakış açın bizim için önemli abi. Onların zihniyetini benimsemişsin. İslami olanı söylemiyorsun,insani insani diye söyleniyorsun.
Osman:Nasıl söylemem. Hem size yanlış gelen politikalarındaki maksatları,tüm dünyaya iyilik ve arabuluculuk yapmak.
Orhaneh pis münafıklarda öyle derler. (4/62)
Fehiman:Aynısının tıpkısı. Hıh “İnsan da insan” deyip duruyorlar.
Orhan:Kızım maksatları başka. Dinimizi,kültürümüzü belli bir merkezden dejenere ediyorlar. Git gide akıllarınca tüm insanlığı o merkeze bağlayıp,ipler ellerinde,oynatacaklar. Bunun için de bütün vasıtaları kullanıyorlar.
Fehiman:Tuzaklarında kendileri boğulurlar inşallah.
Orhan:Şimdilik başarılılar...
Fehiman: Doğru,abim bile aynı nutukları atıyor. Evimize kadar girmişler. Halbuki babacığım, siz İslami bir anlayışa sahip olmamız için çabaladınız hep.
Orhan: Demek onlar daha çok çalışıyor. Bak Avrupa’dan çıkan bu hümanizm tüm dünyaya yayılıyor.
Fehiman:Abi bunu nasıl anlamazsın? Biliyorsun Yunan ve Latin dillerine dayanıyor öğretimleri. İslami kültürün “İ”sini istemiyorlar.
Orhan: Ben de anlamıyorum nasıl fark etmediğini. Bildiğim kadarıyla felsefe filan da okumadı abin.
Osman: Psikolojiyle yakından ilgileniyorum baba. Az çok bazı doğrulara vakıfım.
Orhan: “Psikoloji psikoloji” dedikleri de Yunan işi. Birbirinin kardeşi bunlar,birbirleri için varlar.
Fehiman:Aynı davanın savunucuları.
Orhanaha bunların sosyolojileri mosyolajileri bitmez.
Osman:Bu kadar tenkit ediyorsunuz ama tüm dünya da bu felsefeyi,sosyolojiyi,psikolojiyi benimsemiş.
Fehiman:Türkiye’de de çok yaygınlaştı bu bilim dalı. Hep arkadaşlarım bunu istiyorlar. Üniversitelerin çok talep gören bölümlerinden.
Osman:Evet dikkatimi çekti,oldukça popüler. Benim de birkaç arkadaşım var ve çok faydalanmışlar. Bence fazla tepki veriyorsunuz.
Fehiman:Az bile,ne yaptık ki?
Osman:“Yanlış yanlış” diyorsunuz. Halbuki doğruları çok fazla,öğrenin.
Orhan:Bizim vahyi doğrularımıza hiç yanlış karışmamışken,onların yanlışlarının içinde doğru aramak abes. İlkel insanların dillerini,edebiyatlarını bize dayamanın anlamı yok.
Osman:Bir Rönesans ürünü bu baba. Seçilmişlik söz konusu. Yüzyılların evriminden doğuyor hümanizm. Köklü bir akımdır. Ciddiye almak lazım. İnsan yaşamına en yetkin yeri veriyor.
Orhan:İlk insan Hz. Adem’le başlayan insanlık öğretisinden daha mı önemli bu dünyacıların felsefesi?
Fehiman:Bu akımlarla onun önemini gözlerden saklıyorlar,unutturmaya çalışıyorlar ama Allah’ın nurunu söndüremezler.
(FON)
Vildan: Fehiman benim kardeşime bir haller olmuş. Geçen ne dedi biliyor musun?
Fehiman:Ne dedi Vildan Abla?
Vildan:Söylediklerine çok şaşırdım. Sürekli bize peygamberimizi sevmemizi,onun gösterdiği yoldan gitmemizi, yoksa helak olacağımızı söyler dururdu.
Fehiman:Evet ben de biliyorum. Rasulullah’ı anlatırken çoğu zaman duygulanıp ağladığından bahsederdin.
Vildan:Ya öyleydi... Şimdi ne diyor,biliyor musun?
Fehiman:Merak ettim Vildan Abla,söyle hadi.
Vildan: “Ne Muhammedi,ne peygamberi,iyi insan olmak önemli.”
Fehiman:Hz. Muhammed (S.A.V.)’de iyi diye örnek alırız zaten.
Vildan:Hayır hayır iyi olmak için kimseye ihtiyaç yokmuş. Pratik özgürlük,bilgili,erdemli,her şeyi kendi başına öğrenen hümanistin hakkıymış. Öndere filan ihtiyacı yokmuş.
Fehiman:Öğretisiz,misalsiz doğruları nasıl kendi başımıza öğrenecekmişiz? Allah bizden Resule tabi olmamızı ister. Bunun başka yolu yok.
Vildan:Eh işte öyle Tanrı’yla olan ilişki biçimsel değil içsel olmalıymış. Bireysel olması lazımmış...
Fehiman: (Sözü alır) Bu yeni bir devrim değilmiş ki... Yüzyıllardır böyleymiş,biz kendi takıntılarımızdan bilmiyormuşuz.
Vildan:Ay Fehiman aynen öyle şeyler söyledi. Daha neler neler...Anlamıyorum ki dilinden. Ama çok kızdım,ne demek öyle “Ne Hz. Muhammedi” sapıtıyor gibi geldi bana.
FehimanDR’de okuyor değil mi Vildan Abla?
Vildan:Evet,yeğenim de aynı bölümde. O da onun söylediklerini kabul ediyor.
Fehiman:Ne kadar kolay etkileniyorlar.
Vildan:Sorma Fehiman bu bölümü ne kadar övmüşlerdi. Kazanınca havalarda uçtular. Şimdiyse artık “Allah” demiyorlar, “Tanrı” diyorlar.
Fehiman:Hem o Tanrıları da öyle belli bir görev yüklememiştir insanlara.
Vildan:Evet aynen öyle,ne iş olursa olsun onu öyle yapabilmesi ve istediği yere sahip olabilmesi gerekiyormuş.
Fehiman:Tabi bunun için din gibi bir kontrol mekanizmasını yok saymak veya içe hapsetmek gerekli.
Vildan:Ayy biz de üniversiteye gönderelim diye özenirken şimdi başımıza gelene bak.
Fehiman:Evet birkaç tane zeki,kabiliyetli insan yetişiyor diye sevinirken bir de bakıyoruz batılıların öğretilerini ezberlemiş,pasifize olmuş insanlar olarak çıkıyorlar ortaya. Batıdan gelen her şeye kuşkuyla bakmalıyız Vildan Abla.
Vildan:Bu ne biçim iş ya...Nasıl beceriyorlarsa her taraftan kuşatıyorlar,nefes aldırmıyorlar.
Fehiman:Vildan Abla biz nereden nefes alacağımızı bilmezsek,önümüze her çiçek diye uzatılanı koklarsak sonunda olacağımız bu...
ŞAHISLAR: ORHAN,OSMAN,FEHİMAN,VİLDAN.
Osman: (Sıkıntılı) Üff neden böyle oluyor?
Orhan:Ne oldu Osman? Sıkıntılısın..
Osman:Annem baba,rahatsızlığı çok ciddi. Bir zaman daha kalır hastanede.
Fehiman:Herhalde,tahminimizden daha zor oldu ameliyat.
Osman: Türkiye’ye geçen gelişimde de anneannem ameliyat olmuştu,yine hastanelerdeydik. İki izinim de hastanelerde gitti.
Orhan:Maalesef oğlum,imtihanın sıkı zamanındayız.
Fehiman:Biz de sen yokken hayaller kuruyorduk abi. Sen gelince çok neşelenip eğleneceğimizi sanıyorduk. Ama maalesef geldiğine sevinemiyoruz bile.
Osman:Ben de sükutu hayale uğruyorum.En çok özlediğim annemi doğru düzgün göremiyorum bile.
Orhan:Evet olmuyor böyle. İznini uzatamaz mısın?
Osman:Bu imkansız...
Orhan:Gel sen toptan izinli çık Türkiye’ye.
Fehiman:Farkında değil misiniz babacığım? İzninin son günlerinde abim oraları özlemiş bile oluyor.
Orhan:Ama bak anneni de çok özlüyormuş. Tercih etme imkanı var.
Osman:Yoo yo baba bu olmaz. Yerim ve işim iyi. Gelip buralarda sürünemem.
Fehiman:Biz sürünüyor muyuz abi?
Osman:Ben alıştım artık oralara. İnsanca yaşamak,kabul görmek istiyorum.
Orhan:Ooo sizin kabul edilmeniz...Oğlum siz onlar gibi olmadıkça bu asla gerçekleşmez.
Osman:Yoo o kadar da değil,gayet rahat yaşıyorum.
Orhan:Rahat yaşamak....Az bir geçim için ahiret saadetini tepmek...
Osman:Yanlış düşünüyorsunuz baba. Bu bir nimet,asıl bunu tepmek akılsızlık olur.
Fehiman:Abi annemden büyük nimet değil ya. Babamın dediği gibi,az bir geçimlik rahatını ailene tercih etmen yanlış.
Orhan:Bence de,Allah’ı razı etmeye çalışan ebeveyninden rahatın için uzaklaşman çok kötü... Ha bak bu gidişin Allah’ın sözü üstün olsun içinse biz katlanırız hasrete.
Osman:Siz böyle konuşunca kendimi suçlu gibi hissedip Türkiye’ye dönesim geliyor ama buradaki yaşam şartlarına hiç tahammül edemiyorum. Kaç gündür hastaneye gider gelirken görüyorum baba. Bu memlekette insanca yaşamak mümkün değil.
Fehiman:Sen gidince düzeliyor mu şartlar? Kaçmak yakışır mı abi?
Osman:Fehiman mecbur muyum bu pisliği çekmeye? Annemin hastanede gördüğü muameleyi beğeniyor musun?
Orhan:Oğlum senin hastanelik bir işin yok...
Osman:Her zaman olabilir baba....
Fehiman:Olan şeylere şükretmeyi bilmeden,olabilecek şeylere müdahale ediyorsun güya.
Orhan:İyi dedin kızım,yiğitsen olanlara şükret Osman.
Fehiman:Yaa...Ve bu güzelliklerin çoğalması için mücadele ederek kendi memleketini güzelleştir.
Osman: (Bıkkın) Neyle mücadele edeceksin? Balık baştan kokmuş. Gel bir gör Fehiman, adamlar nasıl bir sistem oluşturmuşlar. Hele sağlık hizmetleri,insanlık var canım,insana değer veriyorlar.
Orhan:Yok canım sen de,onlar kim insanlık kim?
Osman:Ne diyorsunuz baba? Hemşirelerin hastanede anneme nasıl davrandıklarını görüyorum. Orada ise bir anne gibi şefkatle,sevgiyle ilgileniyorlar.
Fehiman:Bu sevgiye muhtaçsan burada aslı var abi gibisini boş ver. Aslı gibi olmaz hiçbir zaman.
Orhan:Hem Osman,sevgiyi şefkati bilmeyen insanlar ne sevgi verecekler? Veriyor gibi görünüyorlar.
Osman:Babacığım siz de onlara toptan düşmansınız. Hiçbir iyiliklerini görmüyorsunuz. Gelin de görün üniversitelerde her ırktan öğretim görevlisi var.
Orhan:Başlarını yesin,yiyecek de zaten. Hele o ırklar menfaatlerine ters düşsün... Hem sen niye hayransın onlara bu kadar? (Öykünür) Hastanede iyi davranıyorlarmış.
Osman:Sadece o mu? Sokaklar,caddeler düzenli,temizlik var en azından. İnsanlar yerlere tüküremiyorlar bile.
Orhan:Onların çok övdükleri bazı sokakları köpekler ve pislikleriyle dolu. Hem nasıl tükürsünler oğlum, it pisliğinden tükürecekleri yer mi kalmış?
Osman:Hayıır,hemen köpek sahibi cezalandırılır öyle yaparlarsa.
Orhan:Yok canım,her köpeğin arkasında polis var sanki...
Fehiman:Buradaki tükürük midemizi bulandırır,onların köpek pislikleri ise medenilik alameti...
Osman:Yapma ya Fehiman,adamlar gerçekten medeni. Her ırktan bütün insanlar eşit muamele görüyorlar. Çimler tertemiz, herkes trafik kurallarına uyuyor.
Orhan:İnsanlık kurallarını çiğnerler ama. Gerçi tonlarca bombayı insanların üzerine boca ederlerken dediğin gibi çok eşit davranırlar. Bombalarken çoluk çocuk demezler.
Osman:Onu yapanlar büyükler. Halkın,Hans’ın,Coni’nin bir suçu yok ki...
Orhan:Yaaa...Senin o medeni Avrupa’nın,Amerika’nın halkı bu savaşları protesto bile etmez. Ama yola tüküreni görürse şikayet eder,cezalandırır. Peh çok iğrenç...
Fehimanisler,tiksindirici yaratıklar.
Orhan:Tevekkeli değil kendileri gibi olmayanı kabullenmez onlar. Baksana sen de onlar gibi düşünüyorsun.
Osman: (Hafif sinirli) Babaaa...
Orhan: (Öykünür)Babaa....İnsanca davranıyorlarmış.... Ne hikmetse hiç Müslümanca lafı çıkmıyor ağzından.
Osman:Bu anlattıklarım Müslümanlığa aykırı şeyler değil ki. İslam’da da var bu güzellikler.
Fehiman:Senin bakış açın bizim için önemli abi. Onların zihniyetini benimsemişsin. İslami olanı söylemiyorsun,insani insani diye söyleniyorsun.
Osman:Nasıl söylemem. Hem size yanlış gelen politikalarındaki maksatları,tüm dünyaya iyilik ve arabuluculuk yapmak.
Orhaneh pis münafıklarda öyle derler. (4/62)
Fehiman:Aynısının tıpkısı. Hıh “İnsan da insan” deyip duruyorlar.
Orhan:Kızım maksatları başka. Dinimizi,kültürümüzü belli bir merkezden dejenere ediyorlar. Git gide akıllarınca tüm insanlığı o merkeze bağlayıp,ipler ellerinde,oynatacaklar. Bunun için de bütün vasıtaları kullanıyorlar.
Fehiman:Tuzaklarında kendileri boğulurlar inşallah.
Orhan:Şimdilik başarılılar...
Fehiman: Doğru,abim bile aynı nutukları atıyor. Evimize kadar girmişler. Halbuki babacığım, siz İslami bir anlayışa sahip olmamız için çabaladınız hep.
Orhan: Demek onlar daha çok çalışıyor. Bak Avrupa’dan çıkan bu hümanizm tüm dünyaya yayılıyor.
Fehiman:Abi bunu nasıl anlamazsın? Biliyorsun Yunan ve Latin dillerine dayanıyor öğretimleri. İslami kültürün “İ”sini istemiyorlar.
Orhan: Ben de anlamıyorum nasıl fark etmediğini. Bildiğim kadarıyla felsefe filan da okumadı abin.
Osman: Psikolojiyle yakından ilgileniyorum baba. Az çok bazı doğrulara vakıfım.
Orhan: “Psikoloji psikoloji” dedikleri de Yunan işi. Birbirinin kardeşi bunlar,birbirleri için varlar.
Fehiman:Aynı davanın savunucuları.
Orhanaha bunların sosyolojileri mosyolajileri bitmez.
Osman:Bu kadar tenkit ediyorsunuz ama tüm dünya da bu felsefeyi,sosyolojiyi,psikolojiyi benimsemiş.
Fehiman:Türkiye’de de çok yaygınlaştı bu bilim dalı. Hep arkadaşlarım bunu istiyorlar. Üniversitelerin çok talep gören bölümlerinden.
Osman:Evet dikkatimi çekti,oldukça popüler. Benim de birkaç arkadaşım var ve çok faydalanmışlar. Bence fazla tepki veriyorsunuz.
Fehiman:Az bile,ne yaptık ki?
Osman:“Yanlış yanlış” diyorsunuz. Halbuki doğruları çok fazla,öğrenin.
Orhan:Bizim vahyi doğrularımıza hiç yanlış karışmamışken,onların yanlışlarının içinde doğru aramak abes. İlkel insanların dillerini,edebiyatlarını bize dayamanın anlamı yok.
Osman:Bir Rönesans ürünü bu baba. Seçilmişlik söz konusu. Yüzyılların evriminden doğuyor hümanizm. Köklü bir akımdır. Ciddiye almak lazım. İnsan yaşamına en yetkin yeri veriyor.
Orhan:İlk insan Hz. Adem’le başlayan insanlık öğretisinden daha mı önemli bu dünyacıların felsefesi?
Fehiman:Bu akımlarla onun önemini gözlerden saklıyorlar,unutturmaya çalışıyorlar ama Allah’ın nurunu söndüremezler.
(FON)
Vildan: Fehiman benim kardeşime bir haller olmuş. Geçen ne dedi biliyor musun?
Fehiman:Ne dedi Vildan Abla?
Vildan:Söylediklerine çok şaşırdım. Sürekli bize peygamberimizi sevmemizi,onun gösterdiği yoldan gitmemizi, yoksa helak olacağımızı söyler dururdu.
Fehiman:Evet ben de biliyorum. Rasulullah’ı anlatırken çoğu zaman duygulanıp ağladığından bahsederdin.
Vildan:Ya öyleydi... Şimdi ne diyor,biliyor musun?
Fehiman:Merak ettim Vildan Abla,söyle hadi.
Vildan: “Ne Muhammedi,ne peygamberi,iyi insan olmak önemli.”
Fehiman:Hz. Muhammed (S.A.V.)’de iyi diye örnek alırız zaten.
Vildan:Hayır hayır iyi olmak için kimseye ihtiyaç yokmuş. Pratik özgürlük,bilgili,erdemli,her şeyi kendi başına öğrenen hümanistin hakkıymış. Öndere filan ihtiyacı yokmuş.
Fehiman:Öğretisiz,misalsiz doğruları nasıl kendi başımıza öğrenecekmişiz? Allah bizden Resule tabi olmamızı ister. Bunun başka yolu yok.
Vildan:Eh işte öyle Tanrı’yla olan ilişki biçimsel değil içsel olmalıymış. Bireysel olması lazımmış...
Fehiman: (Sözü alır) Bu yeni bir devrim değilmiş ki... Yüzyıllardır böyleymiş,biz kendi takıntılarımızdan bilmiyormuşuz.
Vildan:Ay Fehiman aynen öyle şeyler söyledi. Daha neler neler...Anlamıyorum ki dilinden. Ama çok kızdım,ne demek öyle “Ne Hz. Muhammedi” sapıtıyor gibi geldi bana.
FehimanDR’de okuyor değil mi Vildan Abla?
Vildan:Evet,yeğenim de aynı bölümde. O da onun söylediklerini kabul ediyor.
Fehiman:Ne kadar kolay etkileniyorlar.
Vildan:Sorma Fehiman bu bölümü ne kadar övmüşlerdi. Kazanınca havalarda uçtular. Şimdiyse artık “Allah” demiyorlar, “Tanrı” diyorlar.
Fehiman:Hem o Tanrıları da öyle belli bir görev yüklememiştir insanlara.
Vildan:Evet aynen öyle,ne iş olursa olsun onu öyle yapabilmesi ve istediği yere sahip olabilmesi gerekiyormuş.
Fehiman:Tabi bunun için din gibi bir kontrol mekanizmasını yok saymak veya içe hapsetmek gerekli.
Vildan:Ayy biz de üniversiteye gönderelim diye özenirken şimdi başımıza gelene bak.
Fehiman:Evet birkaç tane zeki,kabiliyetli insan yetişiyor diye sevinirken bir de bakıyoruz batılıların öğretilerini ezberlemiş,pasifize olmuş insanlar olarak çıkıyorlar ortaya. Batıdan gelen her şeye kuşkuyla bakmalıyız Vildan Abla.
Vildan:Bu ne biçim iş ya...Nasıl beceriyorlarsa her taraftan kuşatıyorlar,nefes aldırmıyorlar.
Fehiman:Vildan Abla biz nereden nefes alacağımızı bilmezsek,önümüze her çiçek diye uzatılanı koklarsak sonunda olacağımız bu...
Son düzenleme: