aslında bu benim elimde olan birşey değil
yani bu kadar içten olmam konusunda birşey yapamıyorum...
mesela sokakta yürürken çok sevindiğim zaman anında yanımdaki arkadaşımın yanağına yapışırım
hatta dalga geçenler var dayak yiyeceksin diye
aman neyse...
teşekkürler yeniden
Sevgili Günlük,Değerli Okuyucular
Bizim ailemizde depresyona girmek ata sporudur. Her ergen mutlaka depresyona girer. Kendisini odasına kapatır,kimseyi görmek istemediğini söyler.
Kuzenimiz Pınar da depresyona girmiş. Bu durumlarda aile hemen aynı yaş grubundan güvenilir bir kız çağırtır. Maalesef Pınar ile aynı yaştayız.
''Dalgacım, Pınar biraz üzgün de, bir konuşup derdini öğrensen.''
''Teyze, demek insanlar böyle böyle kadın programı sunucusu oluyorlar. Kuzen, kardeş dinleye dinleye. Ama ben psikolog veya sunucu olmak istemiyorum ki... ''Amaaan ne philyim işthe, ichim daralhyr '' gibi çözümsüz problem dinlemek istemiyorum ki... Geleceğimle oynamayın. Ben 'Sabah Sabah Dalgaca'yı sunmak istemiyorum.''
Konuşmalarım faydasızdı. pınar ile konuşacaktım. pınar'ın olmayan dertlerini dinleyecektim. yani iyi maaşlı babaya, anlayışlı bir anneye sahip olmanın verdiği rahatlığı kendine sorun etmesini... Durumn açıklaması: Bu kıza RAHAT BATMIŞ!
İlk hedefim kapıyı açmasını sağlamak...
-Kuzen ben geldim aç kapıyı.
-Kimseyi görmek istemiyorum.
-Hadi oradan şimdi Brad Pitt gelse görmek istemeyecek misin?
-Ama o değil, sen geldin.
-Tamam Pınar kapa gözlerini, beni görme.
-Dalga beni benimle bırak.
-Ama sen seninle hiç anlaşamıyorsun ki. Yine sen sana küstün, ben sizi barıştırmaya geldim...
Yarım saatlik yakarış sonucu içeri girebildim. Bi yarım saat de ''OF OF YALAN DÜNYA'' tadında iç çekişlerini dinledim. Sanırım bir yarım saat daha kalsaydım, beni alıp Bakırköy'deki düşünen adamın yanına oturtacaklardı.
-Pınar niye böyle yapıyorsun. Teyzem seni merak ediyor.
-Kimse beni anlamıyor.
-Çünkü kimsenin seni anlayacak zeka kapasitesi yok. Belki Einstein yaşasa bize yardımcı olabilirdi.
-Biliyor musun bazen başımı alıp gidesim geliyoooo...
-Başını bırakıp zaten gidemezsin ki. Mecbur onu da götüreceksin.
-Dalga sence ben biraz kaprisli miyim?
-('biraz değil çok kaprislisin.seninle konuşurken beyin hücrelerimin teker teker öldüğünü hissediyorum' demiyorum tabii.)Yok canım bu yaşlarda olur bazen. Hep o hormonlar yüzünden.
-Cidden mi? Sen de boşluğa düşüyor musun bazen?
-Eveeet.
-Bağırıp sesini duyuramadığın,her gece rüyanda yere çakıldığın,birilerini boğazlamak istediğin.....
-Abartma Pınar. Neyse peki tüm bu salaklıkların, şey pardon tüm bu belirtilerin bir nedeni var mı?
-Yaşamak istemiyorum ben.
-Ben de Pınar. Bu kapıdan girdiğimden beri ben de yaşamak istemiyorum... Evet Pınar ben seni dinledim şimdi de sen benim dertlerimi dinle.
-Dert mi?
-Sorma Pınar.Hayat anlamsızlaşıyor, her yer siyaha byanıyor,ooof içim daralıyor. Neden ben nedeeen?
-Dalga iyi misin?
-Değilim. Lütfen çıkarmısın Pınar.
-Ama burası benim odam. Hem kuzen hayat çok güzel. Bak yağmur da yağıyor sen seversin, gidip kola-cips yapalım?
-O kolalar kilo aldırır...
-Ne olur benim hatırım için, hadi ben çıkıp hazırlıyayım sende yüzüne su çarpıp gel...
Ben bu kızın derdi ne anladım. Derdi derdinin olmaması. Ben başına dert olunca hemen düzeldi...
Neyse bu gün bunlar oldu...Yorumlarınızı bekliyorum